• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.2. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Oluşum Süreci

1.2.4. Siyasi Partiler

Kürt milliyetçiliği, Irak’ta 1940’ların sonlarında bahsedilmeye başlanmış siyasi bir harekettir.229 Kuzey Irak’ta derin köklere sahip olan ve aşiret

226 Roel Meijer, a.g.m., s.13.

227 Inga Rogg-Hans Rimscha, a.g.m., s. 835

228 İdris Demir, “The Northern Iraq: 1990-2000”, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 5, 2007, s.

200.

229 Gareth R. V. Stansfield, Iraqi Kurdistan: Political Development and Emergent

sadakatlerine dayanan babadan kalma ağlar olan KDP ve PUK liderleri, hakim olan kilit siyasi kişiler arasında öne çıkmıştır. Kuzey Irak içerisinde milliyetçilik duyguları çok güçlü bir hal alırken, liderleri arasındaki anlaşmazlıklar, uzun vadeli bir uzlaşmaya varılmasına engel olmuştur.

KDP, tarihte, Irak’ta Kürtlerin yaşadığı bölgenin kuzey bölümündeki Badenan bölgesinde bulunan bir topluluk olan Barzani aşiretini temsil etmesiyle tanınmıştır. KDP’den farklı olarak, PUK, tek bir aşiretin siyasi kanadı olmamış, ancak aşiret sadakatine dayanmıştır. Lideri Celal Talabani, Kuzey Irak’ın en büyüklerinden olan Talabani aşiretindendir; PUK’un çoğu yüksek profilli üyeleri bir aşireti temsil etmektedir. KDP’nin lideri Mesut Barzani’dir. Yardımcısı, yeğeni olan Neçirvan Barzani, IKBY’nin başbakanıdır. Diğer bazı Barzani’ler de KDP’de hakim pozisyonlardadır: Mesut’un en büyük oğlu Masroor, KDP’nin gizli ajansının başkanıdır; Mesut’un bir kuzeni olan Adham, merkez komitenin bir üyesidir. Aşiretin KDP üzerindeki etkisi, kuruluşuna kadar giden eski köklere sahiptir. Mesut Barzani’nin babası olan Mustafa Barzani, diğer siyasi kişiler ile birlikte 1947’de KDP’yi kurmuştur. Bu yıl içerisinde, kardeşi Sheik Ahmad tarfından Irak hükümetine karşı yapılan başkaldırıdan dolayı, “Barzani, Irak’tan kaçış mücadelesi

ve SSCB’den sığınma istemek dışında çok az seçeneğe sahiptir”.230 KDP liderliği, öğrenciler ile Irak’taki aydınlar arasında popüler olan ancak kırsal alanlardan çok az destek alan İbrahim Ahmad’a düşmüştür. General Kasım, monarşiyi kaldırıp Irak Cumhuriyeti’ni 1958’de kurduğunda, siyasi özgürlüğü yasalaştırmış ve Barzani’yi Irak’a geri dönmeye davet etmiştir. Bununla birlikte, Barzani ülkesine döndüğünde KDP’nin Ahmad liderliğinde oluşturduğu sosyalist düzen tarafından hoş karşılanmamıştır. Kasım daha sonra komünistlerin desteğine ve KDP’nin Irak’ta yer almasına sinirlenmiş ve siyasi özgürlükleri sınırlamaya çalışmıştır. 1963 yılında, Arap Sosyalist Baas Partisi, askeri bir darbeyle Kasım’ı indirmiştir. Bununla birlikte, Barzani KDP’yi bu siyasi devrimden uzakta tutabilmiş ve tarafsız kalmasını sağlamıştır. 1963 yılında Barzani ve Baas rejimi arasında yapılan görüşmeler sırasında, Irak’ın yeni başkanı Abdul Salam Arrif, Ahmad’ı görmezden gelmiş ve

230 Denise Natali, The Kurdish Quasi-State: Development and Dependency in Post-Gulf War Iraq,

Ahmad ile iyi bir ilişkisi olan Irak Komünist Partisini yok etmek için Barzani ile bir anlaşma imzalamıştır. Anlaşma aynı zamanda KDP’nin merkez komitesini de bölerek Barzani ve destekçilerini bir tarafa ve İbrahim Ahmad ile üvey oğlu Celal Talabani’yi diğer tarafa ayırmıştır.231 Bunu protesto eden Ahmad ve destekçileri, Barzani’yi ilkelerine karşı hareket etmekle suçlayarak partiden ayrılmıştır. 232

Bu aydın üyelerin partiden ayrılması, Barzani’ye KDP’nin partinin tüm kontrolünü eline alma şansı vermiştir. Bununla birlikte, Baas solcu grupları ortadan kaldırdıktan sonra, dikkatini Kürt müttefiki KDP’ye yöneltmiştir.233 1968’de Ahmad Hassan Al-Baker, Irak Başkanı olarak Arrif’le yer değiştirmiş ve Barzani’ye Kürt sorununu çözmek için bir anlaşma sunmuştur. Bununla birlikte, üzerindeki kontrolün Kürtlerin ana isteği olan petrol zengini Kerkük şehrini anlaşmaya dahil etmemiştir. 1971 yılında KDP anlaşmayı reddetmiş ve Barzani, amacını devam ettirmek için Kuzey Irak’taki dağlara geri dönmüştür. 234

Kısa bir süre boyunca, Barzani, İran’dan aldığı destekten dolayı çatışmalara devam etmiştir. Ancak 1975 yılında, Başkan Al-Baker, sınır anlaşmazlıklarını çözmek üzere İran ile anlaşmış ve sonrasında İran’dan Kürt isyanına olan desteğini sona erdirmesini istemiştir. Bu anlaşma, Irak ordusunun KDP gerilla varlığını azaltmasını ve Barzani’nin İran’dan sığınma talep etmesini sağlamıştır.235 KDP’nin geri çekilmesi, Celal Talabani için, inisiyatif kazanma konusunda altın bir fırsattır. Talabani, bir grup meslektaşı ile kendi siyasi partisi olan PUK’u 1975 yılında kurmuştur. 236 Bu yeni parti ile KDP’ye meydan okumaya başlamışlardır.

Kürt siyasetçilerinin en büyük sorunları, PUK ile KDP arasındaki husumettir. Bu husumet, Irak rejimi Irak’taki Kürtlere karşı saldırıları başlattığında bile devam etmiştir. “Barzani’nin 1975’te Irak rejimine karşı yenilmesinden sonra

mücadeleyi sona erdirme kararı ve Talabani’nin bu bölünmeyi, Kürt özerliği

231 Denise Natali, a.g.e., s.70-71. 232 David McDowall, a.g.e., s. 317

233 Hanna Batatu, The Old Social Classes and the Revolutionary Movements of Iraq, Princeton

University Press, London 1978, s. 390-400.

234 Kerim Yildiz-Tom Blass, Kurds in Iraq: The Past, Present and Future, Kurdish Human Rights

Project, London 2003, s. 35-42

235 Gareth R. V. Stansfield, a.g.e., s.70-79 236 David McDowell, a.g.e., s.338.

mücadelesini gerçekleştirmek üzere yeni bir parti olan PUK’u kurmak için kullanma kabiliyeti,”237 derinleşen bir bölünmenin başlangıcı olmuştur. İki taraf, sadece rakip olmakla kalmamış, birbirlerine her gün saldırmaya başlamışlardır.

Birkaç ay sonra, PUK, Saddam’ın zamana oynadığını ve Kürtlere hiçbir şey vermediğini düşünmeye başlamıştır. Dolayısıyla PUK, 1984 yılında Irak ordusuna saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Buna ek olarak, ilk kez PUK, babasının ölümünden sonra KDP’nin başına geçen Mesut Barzani liderliğindeki KDP ile barış yapmıştır. Talabani ve Barzani ayrıca 1986 yılında Kuzey Irak Ulusal Cephesi adında bir koalisyon kurmuşlardır. İran’dan aldıkları destekle, PUK ve KDP ortak bir şekilde Halepçe’ye saldırmış ve Irak ordusunu geri çekilmeye zorlamışlardır. Bunun karşılığında Halepçe’ye kimyasal silahla saldırıda bulunulmuştur. 1988 yılında, İran ile savaş sona erdikten sonra, Saddam dikkatini Kürtlere vermiş, özellikle de Süleymaniye, Kerkük, Kalar ve Khanaqeen kentlerinin etrafında yaşayanlara odaklanmıştır.238

Körfez Savaşı sonrasında, 1991’de Kürt ayaklanmasının başlamasından itibaren, insanlar her gün Baas yönetimi yetkililerine saldırmıştır. BM yaptırım programları ile alakalı kendi sorunları çerçevesinde, rejim etkin bir şekilde Kürt şehirlerinden geri çekilmiş ve Kuzey Irak Ulusal Cephesi bölgenin kontrolünü ele almıştır. Bununla birlikte, KDP ve PUK arasındaki siyasi farklılıklar, Kuzey Irak Ulusal Cephesi’nin performansını olumsuz etkilemiştir. PUK ve KDP, merkezi olmayan bir Kürt Bölgesel Yönetimi oluşturmayı kabul etmiş olsa da, her ikisi de partilerine ve “politbürolarına” sadık kalarak, sadakati sağlamak üzere patronaj ağları üzerinden paylaşılan ayrı gelir akışları geliştirmiştir. Örneğin, KDP, tahmini olarak 750 Milyon Dolar olan gelirlerinin yüzde 85’ini vergilerden, Kürtlerin yaşadığı bölge ve Türkiye sınırındaki yasadışı ticaretin ürettiği gümrük gelirlerinden elde etmektedir. PUK ise 1991 ve 1997 yılları arasında Üretimini günde 1.200’den

237 David McDowell, a.g.e., s. 22

238 Nader Entessar, Kurdish Politics in the Middle East, Lexington Books, United Kingdom, 2010, s.

144.000 pakete artıran Süleymaniye sigara fabrikasını geliştirmiştir. 239 Tarafların hiçbirisi, bu gelirleri IKBY’ye vermemiştir.

Durum, Nisan 1994’te iç savaşa dönüşmüştür. Çatışmanın başlangıcında, PUK, KDP’yi Erbil şehrinden çıkmaya zorlamış ancak zaferleri uzun sürmemiştir. 1996’da Irak ordusunun da desteği ile KDP, PUK’u yenmiş ve Erbil’den Süleymaniye’ye iterek her taraf için bölgesel güç merkezlerini sabitlemiştir. PUK ile birlikte, Kürdistan İslamcı Hareketi ve Sosyalist Demokratik Parti gibi diğer küçük siyasi partiler de Erbil şehrini terk etmiş ve Süleymaniye’de PUK’a katılmıştır. Bu çatışma sonrasında, her iki taraf da biri KDP altında Erbil’de ve diğeri PUK altında Süleymaniye’de olmak üzere kendi bakanlar konseylerini oluşturmuştur.Yumuşama 1998’e kadar devam etmiştir. Daha sonra, ABD işgali sırasında, KDP ve PUK nihayet kabinelerini birleştirmiş ve tek bir yönetim oluşturma konusunda mutabakat sağlamıştır. Bunun oluşturulma sürecinde, KDP, başbakanlık ve başkanlık pozisyonlarını kontrol etme konusunda ısrar etmiştir. Celal Talabani, Irak başkanı olmak istediği için, KDP’ye istedikleri pozisyonları vermiştir. 2005 Irak federal seçimine, KDP ve PUK, bir liste ile birlikte katılmış, kabinelerini birleştirmiş ve Mustafa’nın torunu Neçirvan Barzani altında, PUK’tan vekaleti ile birlikte yeni bir hükümet kurmuştur. Önemli pozisyonları böldükten sonra, KDP IKBY Başkanlığını almış ve Irak Federal Hükümeti’nde egemen kişi adayları olarak Celal Talabani’yi sunmayı kabul etmiştir.240 IKBY kabinesi karışmış olsa da PUK ve KDP ayrı parti menfaatlerini takip etmeye devam etmiştir.