• Sonuç bulunamadı

2.2. TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ (1920 1960)

2.4.3. Siyasi Fikirleri

Yön’cülerin 1960 Türkiye’sinde gördükleri üç önemli sorun bağımsızlık, kalkınma ve demokrasidir. Yön hareketi bağımsızlık için milliyetçiliği, kalkınma için devletçiliği, demokrasi için sosyalizmi önermiştir. Yön’cüler Marksizm’deki gibi iktisadi yapıya, siyasi yapıdan daha çok önem vermişlerdir. Yabancı sermaye ve emperyalizm karşıtlığı Yön’ün gündeminde sağlam biçimde yer almıştır.69

66

K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.40

67 Atilla Şehirli: Türkiye'de Anarşi ve Terörün Sebepleri ve Hedefleri, Burak Yayınevi, İstanbul 2000, s. 58 68 Atilla Şehirli:age., s. 58,

MDD görüşü de Yön hareketine benzer siyasi özellikleri taşımaktadır. İki görüşte de “egemen sisteme onun ideolojisinin kullanılarak müdahale edilemeyeceği” fikri ön plana çıkmıştır. MDD de Yön gibi milliyetçiliği ön plana çıkarmış ve anti-emperyalist bir tutum takınmıştır. İki görüş de Kemalizm ve sosyalizmin yansımalarını göstermiş, bunları kendilerine kaynak olarak, karışımlarından bir “Türk Sosyalizmi” görüşü yaratmışlardır.70

Yöncüler, Marksistler gibi iktisadi yapıya siyasi yapıdan daha fazla önem veriyorlardı ancak Marksizmi tüm anlamlarıyla benimsedikleri söylenemez, daha çok yararlanmışlardır denilebilir. İktisadi yapıya önem veriyorlardı ve sınıfların varlığını kabul ediyorlardı ancak işçi sınıfının devrimde önderliği fikrine sıcak bakmıyorlardı. Yöncülerin eklektik söylemlerinde temel çelişki sınıf çelişkisi değildir, sömüren sömürülen çelişkisidir.71

TİP ise bu iki sol hareketin aksine aktif siyasette bulunarak varolan sistemin ideolojisini kullanarak mevcut düzene müdahale etme yolunu seçmiştir.

TİP, MDD ve Yön genel bakışta birçok yönden paralellik gösteren sol hareketlerdir. Ancak varmak istedikleri sonuca gitmede kullandıkları yollar nedeniyle ayrılıklar göstermişlerdir. Teoride gösterdikleri en önemli ayrışma zemini devrim görüşleri (MDD-SD)dir. Pratikteki ayrışmaları ise izledikleri yol yani parlamentarizm-cuntacılık tartışmalarıdır.

2. 5. 1970 SONRASI SOL HAREKETLER ÜZERİNE DEĞERLENDİRME

1970 sonrası sol hareketler birçok bakımdan kendinden önceki dönemin izlerini taşımasına rağmen, genel olarak silahlı mücadele yöntemini seçtiklerinden dolayı, yasal ve barışçıl yolu seçmiş olan 1960 dönemi sol hareketlerden farklı bir konum arz ederler. Daha ziyade genç öğrenciler tarafından kurulan bu sol hareketler, 1970 öncesinin kitlesel mücadelesine yüz çevirerek yasadışı yapılanmanın temel alındığı tezleri savunmuşlardır.72

Bu bölümde 1970 sonrası inşa edilmiş örgütlerin doğuşlarına, gelişmelerine, ulusal sorunlar karşısındaki tutumlarına, aralarındaki ayrışmalarına ve kendinden sonra gelecek hareketlere bıraktıkları miraslara değinilmeye çalışılacaktır.

70

M Zorlu: TKP’den TİP’e Sol Kemalizm: MDD Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006, s.153-154

71 M Zorlu:age.,s.116

2. 6. TÜRKİYE HALK KURTULUŞ ORDUSU (THKO)

THKO, dönemin popüler öğrenci lideri olan Deniz Gezmiş ve örgütün ideolojik açılımını yapan Hüseyin İnan öncülüğünde ortaya çıkmıştır. THKO’nun önder kadrosu, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) saflarında İsrail’e karşı savaşırken tanışmışlardır. ODTÜ yurtlarına yerleşen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve arkadaşları silahlı mücadele başlatmak için yoğun bir çalışma içine girmişlerdir. Bu dönem içinde THKO’nun temelini atmışlar ve silahlı eylemlerle adlarını duyurma yoluna gitmişlerdir. Bu eylemler arasında; İş Bankası Emek Şubesi’nin soyulması, ABD’nin Balgat tesislerine baskın yapılması, İlker Mansuroğlu’nun öldürülmesi, ABD büyükelçiliğinde görevli polis memuruna yaylım ateşi açılması ve 4 ABD askerinin kaçırılması sayılabilir.73

THKO silahlı mücadelesini iki grup halinde yapmıştır. Bir grup dağlık bölgelerde ‘kır gerillası’ olarak, Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan’ın da içlerinde bulunduğu diğer grup ise propaganda amaçlı ‘şehir gerillası’ olarak örgütlenmiştir.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972 yılında idam edilmesi, Sinan Cemgil, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna’nın öldürülmesiyle THKO’yu kuran önder grup fiili olarak yok edilmiştir.

THKO için teoriden önce pratik, partiden önce ordu gelmesi sebebiyle ideolojik mirasını içeren kaynak sayısı çok azdır. Bunlar Hüseyin İnan’ın Mamak Cezaevinde kaleme aldığı “Türkiye Devriminin Yolu”, amaçların ve hedeflerin açıklandığı kamu bildirisi ve mahkeme savunmalarından ibarettir.

THKO’nun Türkiye analizi; emperyalizmin hegemonyasında, yarı bağımlı, az gelişmiş, kapitalist bir ekonomiye sahip olduğu şeklindedir. Devrim stratejilerinde sosyalist devrimin ön şartı olarak gördükleri MDD’i benimsemişlerdir. Ancak Milli Demokratik Devrim işçi sınıfı önderliğinde tüm halk katmanları tarafından gerçekleştirilecektir.

THKO’ya göre devrimin sosyalist değil, Milli Demokratik Devrim olmasının gereği şudur: Bazı sınıflar karakterleri gereği sosyalizme karşıdır ancak MDD saflarında yer alabilirler. Hüseyin İnan MDD ve SD ilişkisini şu sözlerle dile getirmiştir:

“Sosyalist devrime geçiş için ön şart olan MDD’nin tamamlanmasını zorunlu kılan teoriye aşamalı devrim teorisi diyoruz. Diğer devrime geçişi engelleyici tüm zorluklar yıkılmış olacaktır ve mutlaktır. İşte bu anlamda da iki devrim teorisine kesintisiz devrim teorisi diyoruz.” 74

73 K. Yusuf Mengüç: a.g.e., s.56-57

Hüseyin İnan, işçilerin önderliğindeki devrimin temel gücünün köylüler ve halk olacağını, emperyalist denetimin şehirlerde yoğunlaşması nedeniyle mücadelenin kırsalda (köylerde) yapılması gerektiğini belirtmiştir.

THKO’nun, gerilla savaşı ile kırlarda ordu inşa etme, daha sonra bir parti içinde örgütlenme tezine karşılık çağdaşı olan THKP-C partisiz savaşılmayacağını ileri sürmüştür. Bu ayrım iki örgütü birbirinden farklı kılmaktadır. THKO’nun yasadışı mücadeleyi seçmesinin sebebi; Dev-Genç döneminde kendi ifadeleriyle sivil ve resmi faşistlerin şiddetine maruz kalmaları ve yasal mücadele de burjuvazinin önlerini tıkayacağı düşüncesidir.75

2. 7. THKO KÖKENLİ ÖRGÜTLER

THKO önder grubunu kaybettikten sonra ideolojik bir bütünlük sağlayamamış ve iki ana gruba ayrılmışlardır. Bu gruplardan biri daha sonra Türkiye Komünist Emek Partisi adı altında yasadışı bir parti çatısında toplanacak olan Emeğin Birliği’dir. Bu grup Sovyetler Birliği görüşünü benimsemiştir. Diğer grup ise Halkın Kurtuluşu grubudur. Bu grup önceleri Çin kökenli teorileri benimsemiş, daha sonra ise Arnavutluk’un politik şemsiyesi altına girmiştir. Bu gruptan Türkiye Devrimci Komünist Partisi ve Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği örgütleri doğmuştur.76

THKO’nun miras olarak fazla belge bırakmayışı, bu örgütleri rehber ideolojiler ve yeni teoriler üretme yoluna itmiştir. Bunu kısmen kendileri çözmüş, kısmen de uluslararası sol hareketlerden ithal ederek çözümleme yoluna gitmişlerdir.