• Sonuç bulunamadı

3.2. DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ / CEPHESİ (DHKP/C)

3.2.1. Oluşumu ve Gelişimi

DHKP/C ‘nin oluşumu THKP/C ile başlar, THKP/C’nin temeli ise Ekim 1970 yılında yapılan DEV-GENÇ Kurultayına dayanır. Bu kurultayda başlayan fikir ayrılıkları Mahir Çayan ve arkadaşları ile Mihri Belli arasında yaşanmıştır.

THKP/C cephe ve gerillacılık tezini savunmuştur. Örgüt, kuruluşunun hemen ardından, İstanbul, Ankara, İzmir ve Karadeniz bölgesinde örgütlenerek silahlı mücadeleye başlamıştır. Niksar’ın Kızıldere Köyünde güvenlik güçleriyle girmiş oldukları çatışmada Mahir Çayan ve arkadaşları ölü, Ertuğrul Kürkçü sağ olarak ele geçirilmişlerdir.100 Örgütün üst düzey kadrolarının öldürülmesi ve bazılarının da yakalanması sonucunda örgüt dağılmıştır. 1974 yılında kabul edilen af yasasından faydalanarak cezaevinden çıkan eski örgüt üyeleri ve sempatizanları örgütü yeniden kurmak ve eski aktivitesine kavuşturmak için mücadele vermişlerdir. Örgüt mücadelesini merkezi Ankara grubu olmak üzere İstanbul grubuyla birlikte sürdürmüş, bir süre sonra iki grup arasında fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştır. İstanbul grubu, Devrimci Yol Dergisi’nde yayınlanan yazılara karşı çıkarak örgütün sağa sapmacı bir görüşe gittiğini öne sürmüştür. Devrimci Yol’un Ankara’daki temsilcilerinin Mahir Çayan tezlerini inkar ettiğini ve THKP/C çizgisinden giderek ayrıldığını iddia etmiştir. Ankara ve İstanbul grupları arasındaki görüş ayrılıkları sonucu liderliğini Dursun

98

KARABUDAK, Türkiye’de Yasadışı Sol Örgütlenmeler ve Terör: THKP-C’den – DHKP-C’ye Devrimci Sol Örgütü Üzerine Bir İnceleme, 2000, s.106

99http://www.egm.gov.tr/temuh/terorgrup1.html (16.05.2008) 100 Uğur Mumcu: Milliyet Gazetesi, 22.04.1992, s.2

Karataş’ın yaptığı grup, kısmen Latin Amerika terör örgütlerinden esinlenerek 1978 Haziran ortalarında “tasfiyeciler ve devrimci çizgi” isimli broşürü yayınlayarak hareketlerini Devrimci Sol olarak tanıtmışlardır. 101

Yurtdışı terör örgütlerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ile irtibat kuran Dev-Sol örgütü, 1979 yılı başlarında yerel olarak oluşturulan Faşist Teröre Karşı Mücadele Ekibi (FTKME) ile karşı görüşlü grupları yıldırma politikası izlerken, Silahlı Devrimci Birlikler(SDB) isimli örgütlenme ile merkezi politikalar bağlamında askeri eylemlere yönelmiştir. Dev-Sol’un 12 Eylül askeri müdahalesine kadar eylemleri ağırlıklı olarak İstanbul ilidir. Gasp, soygun ile devlet büyükleri ve güvenlik güçlerine karşı gerçekleştirdiği silahlı eylemleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. 1980 dönemine kadar 35 emniyet mensubu, 23 asker ve 240 vatandaşın canına kıyan terör örgütü, eski Başbakanlardan Nihat Erim’i Temmuz 1980 tarihinde İstanbul’da öldürerek eylemlerini doruk noktasına taşımıştır. Bu eylemler neticesinde güvenlik güçleri tarafından sıkı takibe alınan örgüt, ağır darbeler alması neticesinde eksiklerini tamamlayabilmek için illegal alandan geri çekilme kararı alarak ve legal alan örgütlenmesine ağırlık vererek toparlanma sürecine girmiştir 102.

12 Eylül döneminde Dev-Sol, diğer sol örgütlere kıyasla daha az etkilenmiştir. 1985 sonlarında ricat (geri çekilme) kararı alarak operasyonel darbeleri önleme taktiğine yönelmiş ve legal alan unsurlarının da zarara uğramamasını düşünmüştür. Ricat kararını, “…Şu anki sübjektif

durumumuz, kitlelerin taleplerine sahip çıkmaya, siyasi gerçekleri açıklama kampanyasını örgütlemeye elverişli değil. Ancak şimdiki sübjektif durumumuza uygun düşen devrimci hareket ricatla açıklanabilir, en kısa sürede yaralarımızı sarmış ve silahlı eylemi sürdürebilecek organizasyonumuzu tamamlamış olacağız. Bu anlamda ricat taktiğimiz silahlı savaşı sürdürmenin sübjektif koşullarının yaratılmasına hizmet edecektir”103 şeklinde açıklayan Dev-Sol, ricat

döneminde içe dönük bir çalışma başlatarak örgütü yeniden yapılandırma çalışmasına girmiştir. 88-90 yılları arasındaki süre, terör örgütünün yeni bir atılıma geçebilmesi için yeterince değerlendirilememiş ve bu nedenle de ricat süresi uzamıştır. Bu başarısızlığı elverişsiz koşullarla açıklamışlardır.104 Kadrolaşma ve örgütü inşa etmede, stratejik alanlarda yaygınlaşmada, yeraltı

örgütlenmesinin geliştirilemeyişinde, ideoloji ve politika üretiminde, cephe gerisi olarak adlandırılan yurtdışı örgütlenmesinde yaşanan sıkıntılar da ricat süresinin uzamasına neden olmuştur. Bütün bunlarla birlikte, 1989 yılı sonları gelindiğinde devrimci sol, gerek kitleselleşme, gerekse kadrolaşmada önemli mesafeler katetmiştir. Ancak, bu dönemde temel eksiklik, atılıma geçmeyi sağlayacak bir yönetim kadrosunun olmamasıydı.

101 Ansiklopedik, Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü, a.g.e., s,134 102

Yavuz Akkoç: Türkiye’deki Terör Örgütlerinin Örgütlenme Modelleri: Karşılaştırmalı Bir Analiz, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1996, Ankara, s.114.

103 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.114 104 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.115

Devrimci Sol örgütünün lideri Dursun Karataş’ın cezaevinde olduğu dönemde Almanya’da bulunan, örgütün eski mali işler sorumlusu Haydar Bozdağ, örgütü yeniden toparlamak amacıyla çalışmalar yapmaktaydı. Ancak polisin düzenlediği operasyonlar nedeniyle hedeflerine ulaşamamıştır. Kadıköy ve İzmit’te seri operasyonlar yapan Siyasi polis, Dev-Sol’a büyük darbe vurmuştur. MİT mensubu Ahmet Öztürk’ün öldürülmesi başta olmak üzere çok sayıda eylemi planlamak ve örgüt istihbaratçısı olarak görev yapmak suçlarından aranan Haydar Bozdağ’ın, Dev- Sol’un ikinci kuşak lideri olarak görevlendirildiği öne sürülmüştür. Ayrıca, polis ele geçirdiği bazı militanlardan da bunu doğrulayıcı bilgiler elde etmiştir. Bütün bunlara rağmen, Karataş örgütün lideri olma pozisyonunu kaybetmemiştir. Bozdağ’ın adı ise, sadece kısa bir süre geçmiş ve örgütü toparlama çalışmalarıyla ilgili talimatları, cezaevinde bulunan Karataş’tan almıştır.105

Emniyet Genel Müdürlüğünden elde edilen verilere göre, devrimci sol, ricat sürecini aşmak için 1990 Mart ayında, örgüt tarihinin dönüm noktası olarak görülen bir dizi kararlar almıştır. Bu kararlar kısaca:

Merkezi organın güçlendirilmesi ve etrafında, her koşulda politika üretebilen, denenmiş, güvenilir, yetkin, ileri kadrolardan kendi içinde alternatif yönetim oluşturabilecek bir çember oluşturulması,

Çalışma alanları ve bölgelerde tek insana dayalı ilişkilerden çıkılması ve hızla komiteye gidilmesi,

Yeraltı örgütlenmesinin süratle geliştirilmesi ve legalite ile arasındaki ilişkinin yeniden düzenlenmesi,

Askeri örgütlenmenin bir gerilla ordusu yaratma perspektifiyle yeni baştan ele alınması ve geliştirilmesi,

Kadroların askeri eğitime özellikle önem verilmesi ve cephe gerisinin bu amaçla değerlendirilmesi için pratik adımların atılması,

Siyasi pratik ile silahlı eylemlerin sürece ve örgütlenmeye bağlı olarak yükseltilmesi, Stratejik önem taşıyan bazı bölge ve alanlarda örgütlenme adımlarının atılması,

Örgütün yeniden şekillendirilmesi kapsamında mevcut belirsizlik ve karışıklığa son verilmesi ve üyelik temelinde bir örgütsel ilişki ağına geçişin sağlanması,

Merkezi denetimin güçlendirilmesi, örgütün yeniden disipline edilmesi ve hareket ruhunun pekiştirilmesi,

En kısa süre içinde ricattan çıkılarak atılım yapma koşullarının hazırlanması,106

Örgüt, kısa vadeli program niteliği taşıyan Mart 90 kararları çerçevesinde hızlı komiteleşme ve silahlı eylemlerin yükseltilmesi maddelerine öncelik vererek uygulamaya koyma gayretlerine girişmiştir. Devrimci sol örgütü, 1987-89 yılları arasında İstanbul başta olmak üzere büyük

105 Nafiz Karabudak: a.g.e., s.113 106 Yavuz Akkoç: a.g.e., s.115

kentlerde gerçekleştirdiği gasp-soygun gibi eylemlerde örgüte finansal destek sağlamayı amaçlamışlardır. Sağladıkları finansmanla eylemlerde kullanılacak silah ve malzemeleri temin etmişlerdir. Bu bağlamda örgütün askeri kanadı olan “Silahlı Devrimci Birlikleri” (SDB)’nin geliştirilmesine ve doğrudan merkez komiteye bağlı askeri komite vasıtasıyla yönlendirilmesine önem verilmiştir. 1990-91 yıllarında Devrimci Sol’un, gerçekleştirdiği ve kamuoyunda büyük yankılar uyandıran şiddet eylemleri üzerine, 12 Temmuz 1991 tarihinde İstanbul’da, daha sonra çevre illerinde gerçekleştirilen operasyonlar sonucu örgüt bir çözülme ortamına girmiştir. 1992 yılı başlarında Devrimci Sol örgütü, büyük umutlarla milis örgütlenmesine yönelmiş, ancak aynı yıl sonlarında güvenlik güçlerinin üst üste yaptığı operasyonlar neticesinde, silah ve militan bakımından önemli ölçüde güç kaybına uğramıştır. 107

Devrimci solun Türkiye kadrosunun kalmaması üzerine siyasi ve askeri kadrolardan sorumlu yeni birisi aranmaya başlanmıştır. Dursun Karataş bu amaçla Ortadoğu’da bulunan Bedri Yağan’ı Berlin’e toplantıya çağırmış ve örgütün Türkiye Silahlı Devrimci Birliklerinden sorumlu lideri olmayı teklif etmiştir. Bedri Yağan merkez komite üyelerinin yurt dışında bulunması gerektiğini savunarak Türkiye’ye gitmeyi reddetmiştir. Yağan ve arkadaşlarının kafasındaki asıl düşünce ise; örgütün tepesinde bulunan Dursun Karataş’ı devirmektir. 108

13 Eylül 1992 tarihinde Berlin’deki evinde bulunan Dursun Karataş, Bedri Yağan ve arkadaşları tarafından bodruma hapsedilmiştir. Örgüt yönetimini ele geçiren Bedri Yağan zaman zaman Dursun Karataş’ın imzasını taklit ederek Dev Sol’u yönetmeye başlamıştır. Tutuklu bulunan Dursun Karataş yirmi iki gün sonra bulunduğu odadan kaçmıştır. Dursun Karataş bunun üzerine Bedri Yağan’ı düşman ilan etmiş, legal ve illegal grupların kendisine bağlılıklarını bildirmesini ve darbecilerin teslim olmasını istemiştir.109

Bedri Yağan ile Dursun Karataş arasındaki tartışmalar sonucu örgüt, yeni bir oluşuma gebe kalmıştır. Dursun Karataş’ı destekleyenler “Önderlik Grubu”(Dayıcılar) ile Bedri Yağan’ı destekleyenler “Darbeciler” olarak iki gruba ayrılmışlardır.

Örgüt içindeki bölünme Mart 1993 tarihinde yayınlanan “Açıklama ve uyarı” başlıklı yayınlarla resmiyet kazanmış oluyordu. Avrupa’da başlayan örgüt içi hesaplaşma daha sonra yurt içine de sıçramıştır. Karşılıklı olarak birbirlerini yaralama ve öldürme eylemlerini başlatmışlardır. Bu arada Almanya’dan gelerek örgüt içi mücadelesini Türkiye’de devam ettirmek isteyen Bedri Yağan ile üst düzeyde görevli Gürcan Eranıl, 6 Mart 1993 günü İstanbul’da güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarda ölü olarak ele geçirilmiş, Eylül 1993 gecesi düzenlenen başka bir

107

Yavuz Akkoç, a.g.e., s.116.

108Nafiz Karabudak: a.g.e., s.123-124

operasyonda; bir kişi ölü, aralarında üst düzey yöneticilerinde bulunduğu 18 kişi sağ olarak ele geçirilmiştir. Bu operasyonlar sonucu darbeciler grubu etkisiz hale getirilmiştir.110

Aslında Karataş bu bölünme ile gelecekte kendisini destekleyenler arasında gücünü artırmıştır. Fakat örgütün uzun bir süre eylem yapmaması Devrimci Sol’u bitti yönündeki iddiaları gündeme getirmiştir. Bu dönemde, geçmişte olanları unutturmak istercesine imaj değişikliğine yönelik olarak partileşme sürecine girilmesi tartışmaya açılmıştır. 111

Dursun Karataş’ın liderliğini yaptığı önderlik grubu 30 Mart – 9 Mayıs 1994 tarihleri arasında Şam’da gerçekleştirdiği birinci kongresinde almış olduğu kararda; örgütün partileşme sürecine geçerek, partiyi kurduğunu belirtmiştir. Partinin ismi; “Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP)” olarak açıklanmış, askeri kanadı “Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C)” adını almıştır. Bu programda partinin hedefi, devrimin dış destek güçleri, halk demokrasisi, dış politika, kürdistan meselesi, yargı, sanayi ve ticaret, sosyal ve kültürel yaşantı gibi konulara atıfta bulunulmuştur.