• Sonuç bulunamadı

1.5. Siyasal Katılma

1.5.5. Siyasal Partiler ve Siyasal Katılma

Demokrasi için bu kadar önemli olan siyasal partilerin kavramının geçmişi ortaya çıktıkları 19.yy'dan çok fazla öncelerine dayanmaktadır, Roma İmparatorluğu dönemine kadar gider. Batılı toplumlarda 19. yüzyılda ortaya çıkan sosyo-politik gelişmeler partilerin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Toplumların oy hakkını elde etmesi ve yönetimde söz sahibi olmaları gibi sebeplerle, yeni yönetim anlayışları gelişmiştir. Böylece daha çok belirli kitlelerin elinde bulunan gücün sona erişiyle beraber, siyasi partilerin doğuşu gerçekleşmiştir. Duverger (1986: 15) partilerin ortaya çıkmasının çok uzun bir zaman sürecinde gerçekleştiğinin altını çizmektedir. 1850’de Amerika’nın dışında hiçbir ülkede, bugünkü anlamıyla siyasi partiler bilinmemekteydi. Bunun yerine daha çok fikir akımları, halk kulüpleri, felsefi dernekler ve parlamento grupları yer alıyordu. Ama siyasal anlamda faaliyet gösteren partiler de bulunmamaktaydı. 1950’de ise, gelişmiş medeniyetlerin çoğunda siyasi partiler faaliyet göstermeye başlamışlar ve diğer uluslar tarafından da taklit edilmeye başladıkları görülmektedir. Siyasi partilerin varlık amaçlarını, iktidarı ele geçirmek ya da paylaşmak suretiyle kullanmak olarak ifade edilebilmek mümkündür.

Çağdaş siyasal hayatın en önemli kurumlarından birisi olmalarına karşın, siyasal partilerin öneminin anlaşılması ve araştırma konusu olabilmeleri çok uzun zaman almıştır. On dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar ne siyasal bilimciler ne de sosyologlar, partiler ile ilgili sayılabilecek araştırmalar yapmamışlardır. Fakat bu zaman diliminde sonra partilerin fonksiyonları ve örgütleri üzerine özgül incelemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu incelemelerin sayısı zamanla artış göstererek siyasal partiler, siyasal bilim/sosyoloji için önemli çalışma alanı haline gelmiştir. Bununla birlikte totaliter/otoriter rejimlerdeki partiler siyasal katılmayı yöneten; parti sistemi ise katılmanın genişliğini etkileyen faktörler olmuşlardır. Ayrıca siyasal rejimler için partilerin ifade ettiği anlam ve totaliter/otoriter rejimlerinkinden farklı olduğu incelemecilerin üzerinde en sık durdukları konulardan biri haline gelmiştir (Sarıbay, 1996: 103). Siyasal sistemin nitelik ve karakteri ne olursa olsun gelişmiş toplumların hemen hepsinde birinci dereceden rol oynayan faktörler arasındadır. Günümüzde siyasal partiye sahip olmayan bir toplumun varlığına rastlamak pek de mümkün değildir. Ancak geleneksel toplumlarda halen rastlanabilmektedir. Bu bakımdan

76

siyasal partileri modern devletlerin olguları olarak kabul etmek gerekmektedir (Kapani, 2010: 175). Bir siyasi partinin hedefi iki ayrı açıdan değerlendirilebilir. Bunlardan birincisi demokratik ortamda partinin rol ve işlevi ne olacağı ile ilgiliyken iktidar, iktidar ortağı ve ana muhalefet gibi hedefler örnek verilebilmektedir. İkincisi ise, iktidardaki hedefleri ifade etmektedir ve bu ikisi arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Dolayısıyla siyasi parti örgüt hedeflerini belirlerken, bunları anlamlı bir sıraya koymalıdır. Siyasi partinin amacı lider olmak ise, bunun için gereken alt hedeflerini de sıraya koymalıdır (İslamoğlu, 2002: 43).

Kışlalı (2002: 261) siyasal partileri, “bir program çerçevesinde siyasal kararları etkilemek bu amaçla siyasal iktidarı ele geçirmek üzere örgütlenmiş kuruluşlar olarak” tanımlarken; Kapani (2010: 176) siyasal partileri “bir program etrafında toplanmış, siyasal iktidarı elde etmek ya da paylaşmak amacı güden, sürekli bir örgüte sahip kuruluşlar” olarak tanımlamıştır. O’na göre buradaki en önemli özellik, siyasal iktidarı ele geçirmek ya da onu diğer partilerle paylaşmak amacıdır. Tüm partilerin ortak hedefini oluşturan bu unsur, etkilemeye çalışan baskı gruplarından ayırt etmeye yarayan başlıca kriterdir. Bir diğer önemli kriter ise, siyasal partilerin geçici olmadığı sürekli ve ülke genelinde yaygın örgüt olduklarını vurgular. Bu bakımdan siyasal partiler, tek başlarına veya diğer partilerle beraber siyasal iktidara gelmeye çalışan kuruluşlar olarak tanımlanabilir (Peters, 1987: 257). Özbudun (1979: 33) siyasal patilerin halkın desteğini de alarak, devlet mekanizmalarının kontrolünü ele geçirip sürdürmeye çalışan, sürekli ve istikrarlı sahip siyasal topluluklar olduklarını vurgulamıştır.

Siyasal partilerin farklı toplumsal bölünmeler temelinde örgütlenmiş olmaları ve o bölünmeleri temsil işlevini görmeleri, devletle toplum arasında bir köprü vazifesini yapmasını sağlamıştır. Dolayısıyla bu vazife devlet yönetiminin makro düzeyde bir kontrolü öğesi haline gelmesini kolaylaştırmaktadır (Sarıbay, 1996: 63). Bu itibarla bazı yazarlar, demokrasinin gelişmesini sağlayan en önemli etkenin siyasal partiler olduğunu vurgulamışlardır. Bu sebeple Fransız hukukçu G.Burdeau'ya göre (Akt. Sarıbay, 1996: 63). halkın iradesinin en etkili organlarından birisi siyasal partilerdir. Siyasi partiler sayesinde halk iradesine kullanmak için siyasal katılım göstermektedir. Bireyler siyasal partiler aracılığıyla

77

kendisini temsil eden bir partiyi destekleyerek siyasal katılımın en küçük boyutu olan siyasal katılma davranışının gösterebilmektedir. Bazen de siyasal katılımın daha ileriki aşamaları olan parti üyeliği gibi şekillerle de siyasal katılma davranışını gösterebilmektedir.

Partiler, devlet yönetimi açısından, iktidarda ya da muhalefette olsun önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedirler. Bu amaçla siyasal partiler yönetenler ve yönetilenler arsındaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadırlar. Bir taraftan, siyasal kararları etkilemek düşüncesiyle, kendi toplumsal tabanlarının eğilimlerini ve sorunlarını bir süzgeçten geçirmektedirler. Böylece bu sorunların hiyerarşik bir şekilde saptanmasını sağlayarak; diğer taraftan da çeşitli düzeylerde alınmış olan siyasal kararların anlamını ve önemini kitlelere ulaştırabilmek için gerekli çabayı göstermektedirler. Bu sayede de siyasal yaşamın sağlıklı işleyebilmesini sağlayan en önemli fonksiyonlardan birisinin temsilcisi konuma gelmektedir. Bu fonksiyonlarını yerine getirirlerken, aynı zamanda da siyasal toplumsallaşmaya katkıda bulunmuş olurlar (Kışlalı, 2002: 293).

Siyasal katılımın sağlanması için en önemli sayılan unsurlardan biri de seçimlerdir. Seçimlerin amaç ve fonksiyonları siyasi partiler için daha kapsamlı olurken, bir siyasetçi tek başına aday olarak üç temel düşünceye göre eylemde bulunmaktadır (Topuz, 1991:179). Bunlar;

 Kendisinin ya da partisinin düşünce ve görüşlerini duyurmaktır.

 Seçimi kazanmasa bile yüksek oranda oy toplayarak gücünü kanıtlamak ya da öteki adaylarla pazarlık yapabilecek duruma gelmektir.

 Çoğunluğun oylarını toplayarak seçilmektir.

Siyasal karar alma sürecinde vatandaşların siyasal iktidara vatandaşların farklı şekilde katılımları da söz konusudur. Bu noktada ise demokratik katılım şekli olan seçimlerin etkinliğini incelemek gerekmektedir. Bu aşamada vatandaşların parti çalışmalarına katılımı ve karar alma sürecine katılımlarının önemli bir yolu olmaktadır. Örnek vermek gerekirse Amerikan nüfusunun aşağı yukarı % 5-7 arası herhangi bir şekilde parti çalışmaları içerisinde yer almaktadır. Vatandaşların ortalama olarak % 10’u da siyasal partilere parasal katkıda bulunurlar (Corry ve Hodgets, 1966: 273). Böylece bireyin partisine siyasal katılım anlamında parasal

78

olarak destekte bulunması, bireyin daha da fazla siyasi katılma eylemine yönlendirmektedir. Ülkemizde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde vatandaşların maddi desteğini alan adaylar propagandalarını bu yolla devam ettirmişlerdir. Böylece oy vererek siyasal katılıma destek olan vatandaşlar maddi destekte de bulunarak siyasal hayatın içine daha çok müdahil olmuşlardır.

Siyasal partilerin toplumla sistem arasındaki köprü görevi görmesinden sonraki en önemli işlevlerinden biri de siyasal katılımı sağlayarak sistemin işlemesine katkı sağlamasıdır. Örneğin, birçok ülkede siyasal bir göreve gelebilmenin ön koşullarından biri de, bir siyasal partiden aday gösterilmektir. Doğrudan demokrasi işlemediği süreç, temsili demokrasiyi zorunlu hale getirmiştir. Bu nedenle seçimler, siyasal katılmanın vazgeçilmez unsurlarını oluşturmaya başlamıştır. Günümüzde çağdaş baskı rejimlerinde de görüldüğü gibi, her seçim demokrasi anlamına gelmemektedir. Elbette seçimsiz bir demokrasi de düşünülememektedir. Bu nedenle de siyasal katılmanın öncelikli öğesi olan seçimlerin yapılması açısından, siyasal partilerin oynadığı rol oldukça önemlidir. Siyasal sistemin işleyebilmesi için gerekli ve hatta zorunlu olan çok sayıdaki görevi ifa edecek kişilerin seçiminde, siyasal partilerin oynadıkları rolü, bazı siyaset bilimciler partilerin “siyasal devşirme” işlevi olarak da nitelendirmektedirler. Adayların belirlenmesi işlevinden sonra, o adayların seçilmesi için siyasal partilerin ortaya koydukları performansları da önemlidir. Çağdaş toplumlarda siyasal partilerin örgütlü bir desteği olmaksızın adayların seçilebilmesi de zor bir iştir (Kışlalı, 2002: 289-291).

Bütün bunlardan bir sonuç çıkarmak gerekirse, etkili bir siyasal katılımdan söz edebilmek için birbirleriyle sürekli rekabet eden siyasi partilerin varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sayede vatandaşlar, partiler arasındaki siyasi rekabet neticesinde siyasal katılma davranışına daha fazla ilgi göstermektedir. Siyasal toplumun parçası olan bireyler, yapılan seçimler aracılığıyla da katılım göstererek, yönetimde söz sahibi olabilmektedir. Toplumların göstermiş oldukları siyasal katılımın yüksek olması demek, vatandaşların her ne sebeple olursa siyasal ilgisizlik göstermediği anlamına gelir. Siyasal ilgisizlik veya değişik sebeplerle siyasal katılımın düşük olduğu toplumlarda, vatandaşların etkin bir siyasal katılım gösterdiğini söyleyebilmek de oldukça güçtür.

79