• Sonuç bulunamadı

1.5. Siyasal Katılma

1.5.4. Siyasal Katılımı Etkileyen Faktörler

1.5.4.1. Siyasal Katılmada Psikolojik Etkenler

Siyasal katılmayı etkileyen psikolojik faktörler, insan unsuruna bağlı olduğu için farklılıklar arz etmektedir. Kişiden kişiye değişebilen, siyasal katılımda etkili olan bu faktörler, çeşitli gruplandırmalar yapılarak da incelenebilmektedir. Psikolojik faktörler, bireyleri ya daha fazla siyasal katılım davranışına yönlendirmekte ya da siyasal katılım davranışından alıkoymaktadır. Siyasal ilgi, siyasal güdü, etkinlik duygusu bireyleri siyasal katılma davranışında olumlu yönlendirirken; yabancılaşma, sosyal edilgenlik, bireysel soyutlanma ve siyasal sisteme itimatsızlık gibi duygular ise siyasal katılma davranışından alıkoymaktadır. Tortop (2009: 107) kişinin etkililik derecesine olan inancı, katılmanın faydalı olacağına ilişkin güvenin siyasal katılımın artıracağını ifade etmektedir. Diğer bir açıdan da vatandaşlık görevini

51

gerçekleştirdiğine ve ulusal bir duygu olduğunun varlığı da siyasal katılımı artıran psikolojik etkenler arasında değerlendirilmektedir.

Bireylerin siyasal olayları, siyasal sistemin işleyişini ve siyasal kararların alınmasını sürekli ve düzenli olarak izleme eğiliminde olması siyasal ilgi olarak ifade edilmektedir. Bireylerin siyasal olaylara ilgisi arttıkça, siyasal olayları algılaması da kolaylaşmakta ve siyasal olaylara ilişkin güdülerin bireydeki etkileri de yoğunlaşmaktadır. Yoğun bir şekilde güdülenen bireylerin siyasal eyleme olan eğilimi önemli bir biçimde artmaktadır. Böylece siyasete olan ilgi siyasal katılmayı da artırıcı etki yapmaktadır (Kalaycıoğlu, 1983: 41-42). Toplumla bütünleştikçe artan siyasal ilgi, bu bütünleşmeye neden olan engellerle birlikte de düşüş gösterebilmektedir (Çam, 2005: 172). Siyasilerin, sorunların bilincinde olması, değerlere yönelme ve partilerin sorun çözme yetenekleri, bireyin katılımının ve siyasal ilgisinin derecesini belirleyebilmektedir. Sistem teorisi yanlılarına göre ise, siyasal kararlar ve uygulama sonuçları, yurttaşın siyasal sisteme olan isteklerini belirler. Böylece siyasal süreç, aldığı kararlar ve bu kararlar yönünde yurttaşa sunduğu hizmetlere göre, yurttaşların tepkisiyle yönlenmekte ya da etkilenmektedir (Çukurçayır ve Gökçe, 2002: 133).

Bireyin siyasal katılım davranışını gösterebilmesini sağlayan diğer bir etken de

“siyasal güdü”dür. Siyasal güdü, siyasal kaynaklar tarafından önemli ölçüde

belirlenebilmektedir. Doğrudan bir etki sahibi olmasalar bile, siyasal bilgilenmeye etkide bulunduklarından dolayı, siyasal güdülere sahip olmada temel işlevler görürler (Çukurçayır ve Gökçe, 2002: 135). Siyasal katılmayı tetikleyen unsurlar arasında kişisel bağlılık, dayanışma duygusu, çıkar sağlama düşüncesi ve vatandaşlık bilinci gibi güdüler de bulunmaktadır. Bu faktörler ise bireyi siyasal katılmaya iten önemli güdülerdendir. Birey, bir toplumsal liderin ya da aile büyüğünün etkisiyle, uyarılmış siyasal katılma davranışında bulunabilmektedir. Bireyin ait olduğu sosyal grupla dayanışma gereği olarak siyasal katılma davranışı göstermesi de, dayanışma güdüsüne bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Birey, çıkar güdüsü gereği bir makam ya da herhangi bir beklentiyle katılımcı bir eylemde bulunmaktadır. Bundan doğan vatandaşlık duygusu aynı zamanda siyasal katılma için moral nitelik taşırken, diğer

52

yandan da bir sorumluluk düşüncesinin yansımasına neden olmaktadır (Özbudun, 1975: 5-6).

Bu noktada siyasal katılımı etkileyen bir diğer psikolojik faktör ise “etkinlik

duygusu” dur. Etkinlik duygusu araştırmacılar tarafından önemli bir unsur olarak

görülmektedir. Çünkü siyasal katılmayı etkileyen en önemli psikolojik faktörlerden arasında yer almaktadır. Bu duygusu sayesinde kişi, eylem ve davranışlarıyla çevresine ve olayların akışına etkide bulunabileceği inancını taşıyıp taşımadığını (Kapani, 2005: 133) değerlendirir. Nitekim bireyin çevresinde olup bitenlere müdahale edebilmesi, onu tatmin eden psikolojik bir davranıştır. Bir başka tanımla ifade edilecek olursa siyasal etkinlik, bireyin siyasal sisteme ve onun parçalarına etki ederek, sistemi kendi yararına çalıştırabileceği düşüncesiyle eyleme geçmesidir (Kalaycıoğlu, 1983: 39). Bu duygu ile harekete geçen birey, siyasal katılım davranışına daha da motive olacaktır. Bazı kimseler bu konu ile kendilerine güvenen bir tavır takındıkları halde, bazıları ise çevrenin ve olayların ağırlığı karşısında aciz ve güçsüzlük hissine kapılmaktadırlar. Bu gibi psikolojik tutumlar siyasal davranışlara önemli ölçüde yön vermektedir. Siyasal etkinlik duygusunun zayıf yahut güçlü olması siyasal katılma davranışını da olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki, bu ifadelerden kesin ve genellenebilir sonuçlar çıkarmak, normatif teoriler kurmak pek de mümkün görünmemektedir (Kapani, 2005: 133). Etkinlik duygusunun yanı sıra teşebbüs ruhu

ve duygusu da siyasal katılmada önemlidir. Kimi bireyler diğerlerine göre daha

müteşebbis ve aktif özelliklere sahip olabilirken; kimisi tam aksine daha içe kapanık ve çekingendirler. Bunlar içerisinden müteşebbis bir ruha sahip olanların siyasal hayata daha fazla katıldıkları ya da katılma eğilimine sahip oldukları, risk aldıkları ve katılma faaliyetlerinden çekinmedikleri gözlenmektedir (Dursun, 2013: 109).

Siyasal davranışın veya bir eylemin meydana gelmesinde çevresel faktörlerin yanında psikolojik faktörlerin de etkisi bulunduğuna daha önceden de değinmiştik. Ancak, bu davranış ve eylemlerin hepsi bireyi siyasal katılma davranışına yönlendirmez. Olumlu yönlendiricilerin yanında olumsuz yönlendiricileri de değerlendirmek yerinde olacaktır. Bir eylem ve davranış olarak siyasal katılmada bireyin taşıdığı etkinlik ve girişkenlik duygusu genelde katılmayı uyarıcı yönde,

53

yabancılaşma duygusu ise siyasal katılmayı azaltıcı yönde etki elde etmektedir. Aynı nitelikteki sosyo-ekonomik etkenlerin bulunduğu bir ortamda bulunan bireylerin değişik şekillerde siyasal katılma etkinliğinde bulundukları gözlemlenmektedir. Sosyo-ekonomik etkenler olarak bilinen çevresel faktörler bütün bireylerde aynı etkiyi oluşturamamaktadır (Dursun, 2013: 109). Zira eylem ve davranışların gerçekleşmesinde çevresel etkenlerin yanı sıra psikolojik faktörlerin de belirleyici bir rolünün olduğu açıktır. Bireyi siyasal katılmaya yönelten veya ondan alıkoyan ruhsal ve kişisel nedenler önemli rol oynamaktadır. Böylelikle siyasal katılma, bireye toplumda daha etkili olabilme olanağı sağlar. Bu etki, ülkenin bir üst düzey yöneticisi olmanın sağladığı olanaklara kadar uzanabilmektedir. Bu etkinin bireye bazı ekonomik olanaklar da sağlaması da göze çarpan unsurlar arasındadır. Siyasal katılma aynı zamanda inandığı, doğru bildiği bir davaya ya da toplumuna hizmet etme fırsatı sağlar. Tüm bu etkenlerde elbette siyasal katılmayı özendirmektedir (Kışlalı, 1995: 188).

Siyasal katılımı etkileyen faktörlerden olumsuz olanlarını daha da ayrıntılandırmak gerekmektedir; bunlar yabancılaşma, sosyal edilgenlik ve bireysel

soyutlanma olarak sıralamaktadır. Yabancılaşma, siyasal sistemin birey için bir

anlam ifade etmediği, gerçek gereksinimlerine yanıt veremediği ve kendini gerçekleştirmesini engellediği durumlarda ortaya çıkabilen bir özelliktir. Bireyin siyasal sistemden tamamen uzaklaşmasına neden olabilmektedir (Çukurçayır, 2002: 59-60). Bireyin siyasallaşmış olan değerleriyle siyasal sistemin ileri sürdüğü değerler arasında bir çelişkinin bulunması ve bu çelişkinin hem bireyin kendisi hem de sistem tarafından bertaraf edilemeyeceği duygusunu taşımasıdır (Ergil ve Alkan, 1980: 24). İkincisi ise sosyal edilgenlik (anomy) kavramıdır, olayların üzerinde etkili olma ümidinin bütünüyle kaybedildiği, güçsüzlük ve normsuzluk durumlarının bir arada bulunması sonucunda genel bir değer, inanç ve doğrultu eksikliği ya da karışıklığı durumudur. Üçüncü olarak bireysel soyutlanma (cynicism) da şüphecilik ve düşmanlık duyguları siyasal hayata karşı patolojik sayılabilecek derecede kökten takınılan olumsuz tavırlardır. Bunun belirli bir sisteme karşı yapılan muhalefetle karıştırmamak gerekir. Çünkü soyutlanan bireyler hiçbir şekilde siyasal sisteme ilişkin olumlu bir yönelim gösterememektedir (Çukurçayır, 2002: 59-60). Siyasal

54

hayata karşı takınılan olumsuz tavrın unsurları itimatsızlık, şüphecilik ve düşmanlık oluşturmaktadır. Sinik olarak değerlendirilen kişilikler diğerlerinden yalnızca siyasal sistemden kopmasıyla ayrılmaz, siyasal sisteme karşı hastalık derecesinde kökten olumsuz bir tavır takınması ile de ayrılmaktadır. Bu kişilerin, siyasal sisteme olumlu bir yönelimlerinin olması söz konusu değildir (Baykal, 1970: 103). Öte taraftan da siyasete karşı ilgisizleşmenin başka bir nedeni de halkın karşısına çıkan sorunların daha da karmaşık ve teknik nitelik kazanmasıdır. Halk, kendi anlayışı ve bilgisini aşan bu sorunu çözememekte dolayısıyla ürkmekte, bunların çözümünün teknisyenlere bırakılması gerektiği anlayışıyla -ya da çaresizliğiyle- ister istemez siyasetin dışına kaymaktadır (Balcı ve diğ, 2013: 53). Bu da toplumlar için elbette endişe verici bir durum olarak nitelendirilebilinir.