• Sonuç bulunamadı

Sivillerin Korunması Konusu ve İnsani Müdahale ile İnsani Yardım

1.9 İnsani Yardım Faaliyetleri Yürütülürken Dikkat Edilecek Hususlar

1.9.3 Sivillerin Korunması Konusu ve İnsani Müdahale ile İnsani Yardım

İnsani müdahale kavramı yanıltıcı ve çelişkili bir ifade olarak bir yandan siyasi ve ekonomik gelişmeleri hedefleyerek diğer yandan ise askeri amaçlarla anlamsal insani yardım faaliyetleri ile ilgilenmektedir.

İnsani Müdahale ikinci dünya savaşından sonra günümüze kadar da önem kazanan ve üzerinde çok durulan bir konu haline gelmiştir. Hukuksal anlamda 1944 yılında Avrupa Parlamentosu insani müdahaleyi tanımını yapmıştır ama Güvenlik Konseyi 1965 yılında Güney Rodezya ile ilgili BM Sözleşmesi’nin 39. Maddesine göre uluslararası barış ve insan hakları ihlale edildiği için insani müdahale konusunun gündeme getirmiş ve 1970’li yıllardan itibaren ise ilk insani müdahalelere bulunmuştur (Süleymanzade, 2005).

İnsani yardım meydana gelişi 19.yüzyıla dayanmaktadır ve büyük güçlerin yabancı ülkelerdeki vatandaşlarını ve dini azınlıklarını korumak amacıyla kullanılmıştır. Fransa’nın Lübnan’daki Hristiyan azınlığına karşı hakların korunma adına gerçekleştirdiği müdahale bu konunun il örneklerindendir. İnsani müdahale klasik anlamında devletin ya da devletlerin tek taraflı olarak başka bir devletin işlerine zorla ve insani amaçla karışması ve müdahale etmesine denir (Kurbanniya, 2003). Günümüzde örgütlerin müdahalesinin de bu tanıma ekleyebiliriz. İnsani müdahale, devletin hem kendi ve hem de müdahale ettiği devletin vatandaşların can ve özgürlüğünü desteklemek anlamına gelmektedir. Çünkü eğer bir devlet kendi vatandaşlarının temel haklar ve özgülüklerinin desteklemezse insanlığın vicdanını yaralı edecektir (Karami, 2001, s. 28). İnsani müdahale her zaman büyük devletler

65

için zor aracı ve hep siyasi ve ekonomik amaçlarına ulaşmak için küçük ve zayıf devletler karşısında kullanılmaktadır (Kurbanniya, 2003, s. 126).

İnsani müdahale insanlık ve insanlardan desteklemek için yapılmalıdır. Çünkü bu uluslararası hukukun hem de insani hukukun temel amaçlarından biridir. İnsani müdahale zorla müdahale etmemeyi savunurken, diğer yandan kendini savunma ya da meşru savunma ve Genel Güvenlik sisteminin savunma gibi amaçlarla ilerlemektedir Kurbaniya, 2003, s. 127).

İnsani müdahale dar ve geniş anlamları ile tanımlanmaktadır. Dar anlamıyla, insani müdahale bir devletin diğer bir devlete karşı geniş çaplı insan haklarının ihlallerini önlemek için küvetlerini kullanmasıdır. Geniş anlamıyla insan müdahale bir ya da birden fazla devletin başka bir devletin halkının bir parçasını ya da tamamını soykırım ya da insan hakları ihlallerinden korumak amacıyla yapılan silahlı müdahaleler olarak tanımlanmaktadır (www.tuicademi.org, 2014).

İnsani müdahalelerde devletler ya da uluslararası örgütler müdahalede bulunurken “egemenlik tehdit” sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu organlar “meşru müdafaa” içinde müdahalede bulunurlarsa “bir devletin siyasi bağımsızlığını tehdit etmeme, toprak bütünlüğünü bozmama ve işçilerine karışmama” gibi ilkeleri göz önüne bulundurmalıdır. İnsani müdahale sadece askeri kuvvetler müdahaleler dışında devletleri ve uluslararası farklı örgütlerin bu alanda açık kınama, diplomatik ilişkileri kesme, ekonomik yaptırımlar gibi uygulamaları yoluyla da müdahale edebilmektedir (www.tuicademi.org, 2014).

İnsani müdahale tartışılan bir kavram olmasıyla birlikte bu alanda iki fikrin bulunması görünmektedir: insani müdahalenin savunanalar ve insani müdahaleye karşı olanlardır (Gök, 2012). İnsani müdahalenin savunanalar bu müdahalenin ilk olarak uluslararası toplumun ve yasal ve hukuki çerçevesinde yapılmalıdır. Bu görüşe göre devletlerin iç meselelerine karışılmamayı savunmaktadır. İnsani müdahaleyi savunmayanlar ve bu müdahaleye karşı olanlara göre ise, bu tür müdahaleler uluslararası hukuka aykırı olması savunulmaktadır. Aykırılığı temel sebebi BM Antlaşması’nın “kuvvet kullanmayı” sadece kendine ait olması ve meşru müdafaayı şart olması ile ilgili ortaya koyduğu kurallarıdır (www.marifat.nashriyat.ir).

66

İnsani müdahalenin temel amacı uluslararası dayanışmayı artırmak, güvenliği ve barışı sağlamaktır. Ancak bazı durumlarda yapılan birçok insani müdahaleler sayılan amaçlara paralel olmaması ve gerçek anlamda barışın sağlanmaması ve güçlü devletlerin çıkarları için kullanılması dikkat çekmektedir. Bu konun örneklerini Haiti ve Ruanda gibi büyük olaylardan öğrenebiliriz. Ayrıca insan hakları güçlü devletlere göre kendilerini ihya edecek ve stratejik hedeflerine ulaşmaktan diğer bir şey ifade etmemektedir (www.tuicademi.org, 2014).

İnsani müdahalenin insani yardımlardan fark etmek için insani müdahalenin sivillerin korunması konusundaki önemli rolünü incelemek gerekir. Çünkü insani müdahale insanların ve sivillerin korunmasında kritik ve unutulmaz bir etki sağlamaktadır. IV. Cenevre Sözleşmesine göre genel olarak sivillerin korunma konusu “Silahların teslim eden veya hastalık, yaralanma, rehin alınma ve diğer nedenlerle çatışmalarda aktif biçimde yer almayan kişiler ırk, renk, din ve inanç, cinsiyet, maddi durum veya benzer diğer kriterlere bakılmaksızın tüm şartlar altında insanca muameleye tabi tutulacaklardır” şeklinde ifade edilmiştir (İnan, 2012, s. 39).

İyi İnsani Bağışlılık ilkeleri ve İyi Uygulaması belgesine göre insani yardım ile sivillerin korunması faaliyetlerinin paralelinde, insani yardım faaliyetlerinin amacı; “Sivillerin ve çatışma dışında kalanların korunması, zarar görmüş kişilere yönelik gıda, su, barınma, sağlık hizmetleri ve diğer yardım türlerinin sağlanması ve normal yaşamlarına geri dönmelerinin kolaylaştırılması” şeklinde ifade edilmiştir (www.globalhımanitarianassistance.org, 2015).

Bu alanda bir önemli nokta, yardım sağlamında sivillerin çatışmacılardan ayrı tutulmasıdır. Hâlbuki çatışma durumlarında siviller ve çatışmaya katılan arasında genellikle ayrıt edilmemektedir ve yardım alma hedefi ile siviller de çatışmaya katılanlar ile katılmakta ve dolayalı yollardan destek alacakları görünmektedir. Diğer yandan ise yardımları iyi planlanmamış olduğu ve aynı zamanda yetersiz olduğu ve yardımların ihtiyaç sahiplerine zamanında ulaşılamadığı çatışmaların uzamasına sebep olmaktadır (www.odi.org.uk, 2011).

Sivillerin korunması konusu ile ilgili diğer bir önemli nokta, insani müdahale ve insani yardımları sağlanmasında farklı yöntemlerin kullanılmasıdır. Bu nedenle bu iki kavram arasında farklılıklar bulunmaktadır. (www.iibf.sdu.edu.tr, 2014) İnsani müdahalenin tanımına bakıldığında, “ büyük insani acıların veya insan hakları

67

ihlallerinin yaşandığı durumlarda, hedef ülkenin vatandaşlarını korumak amacıyla bir devlet, devletler grubu ya da uluslararası örgütler aracılığı ile kuvvet kullanılması” olarak tanımlanmaktadır. Ama insani yardım faaliyetlerinde silahlı kuvvetlerin olma söz konusu değildir. Bu nedenle insani müdahale kapsamlı olarak barış sağlamak ve insan haklarını korumak amacıyla yapılabilir ve bu amaçlara ulaşmak için silahlı güçleri kullanmaktadır, buna karşı insani yardımlar ise olayların sorunu ne olduğundan da sonucuna bakarak ve insan hayatını doğrudan etkileyen çatışma ve savaşlar, doğal afetler sadece siviller çerçevesinde hareket eden faaliyetlerdir. Yani, insani yardım sivil önlemlerini öngörürken, insani müdahale askeri önlemlere ağırlık vermektedir (İnan, 2012, s. 40-41).

Ancak bazı durumlarda insani yardımlar sivilleşmeden askeri şeklinin almaktadır. Özellikle geniş kapsamlı krizler sırasında yada sonrasında askeri kaynak ve personelleri belirli şartlar altında insani yardım sağlamında müdahale etmektedir ve böylelikle yardımların sivilleşmeden askerileşmesine yol açmaktadır. Ayrıca doğal afetler ve diğer krizler, çatışma ve savaş durumlarında topluluklara yönelik şiddetin ortaya çıkması ve insan haklarının ihlal edilmesi gibi durumlar insani müdahale ve insani yardım arasında karar vermeyi zorlaştırır. Bu iki faktör ile mücadele etme yöntemi ve her ikisinin eşgüdüm sağlaması noktasına karar verilirken; ülkede yaşanan krizin boyutları çatışmanın ülke içinde farklı gruplar arasında oluşu, devlet yöneticilerin bu çatışmalara yönelik tutumları ve müdahale güçleri sivillerin müdahaleci kuvvetler tarafından tehdit seviyesi gibi birçok sorun belirlenmektedir (İnan, 2012, s. 42).