• Sonuç bulunamadı

İnsani Yardım Sağlanmasının Gerektiren Durumlar

İnsani yardım sağlanmasını gerektiren durumlar çatışma ve savaşlar, doğal afetler ve diğer krizler olarak üç kategoriye ayrılmaktadır. Bu durumlar gerçekleştiğinde farklı sonuçlar yaratabilir ve ortaya çıkan sonuçlar çeşitli müdahale biçimlerinin de gelişimine sebep olabilir. Ancak, uygulamada her bir krizin kendine özgü sonuç ve nitelikleri olduğu ve bu nitelik ve sonuçlara uygun çözüm yolları üretilmesi ve etkili insani yardım sağlanması büyük önem taşımaktadır (İnan, 2012, s. 22).

17 1.4.1 Çatışma ve Savaşlar

Genel bir ifade ile çatışma, sadece insanlara ait bir durum değildir. İnsanlar ile birlikte tüm canlılar hayata kalmak için sürekli çevredeki diğer canlılar ile mücadele ve hatta çatışmak halindedirler. Yani, her canlı kendi ihtiyacını gidermesi için biri mani olursa, böyle bir koşulda bir gerginlik ortaya çıkar. Bir canlı herhangi bir ihtiyacını tatmin etmek için bir engelle karşılaşırsa, böyle bir durumda bir gerginlik meydana gelir ve aslında çatışma, birçok karışık etkileşimin kaçınılmaz bir sonucudur (www.dostayakası.com, 2009). Savaş ise ülkeler ya da ülke içerisindeki büyük gruplar arasında gerçekleşen silahlı mücadeledir ve genellikle siyasi, ekonomik, dini ve milli amaçlar için gerçekleşmektedir. Tarih boyunca birçok savaş (Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, Soğuk Savaş ve farklı ülkelerde iç savaşlar gibi durumlar...) insanların yaşamını tehlikeye atmıştır. Ancak, günümüzde Birleşmiş Milletler tarafından savaşlar için bazı temel ilkeler ve kurallar ortaya konulmuştur. Söz konusu kuralların amacı her şeyden önce daha fazla sivilin öldürülmesini engellemektir. Buna rağmen günümüzde olumsuz durumların yaşanması devam etmektedir. Örneğin, 1990’larda Kuzey Afrika iç savaşlarında 1 milyon insan hayatını kaybetmiştir. (www.tr.m.wikipwdia.org, 2016).

Savaşlar insani yardım sağlanmasını gerektiren bir diğer durumdur ve tarihin tüm dönemlerinde insanlık üzerinde yıkıcı etki yaratmıştır. Savaşlar bir taraftan insanların yaralanması ve can kaybına yol açmakta ve diğer yandan ise, bu durumun devam etmesi ve daha da şiddetle ilerlemesi sosyal göstergelerin kötüleşmesi, mülteci krizi, göç, kıtlık, sosyal ve ekonomik dengesizlik ve yoksulluğun artmasına da neden olmaktadır (Kaldon, 2011).

Çatışma ve savaş kaynaklı yardımlar, çatışmalara katılan tarafların politik çıkarları için kullanacağı için zor bir yardım türü olarak gözükmektedir. Zira bu durumlarda dışarıdan yapılacak insani yardımlar farklı müdahaleler ile taraflı olabilmektedir. Ayrıca bu duruma bağlı olarak son zamanlarda çatışan tarafların insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıları artmakta ve yardım tedariklerini engellemeye çalıştıkları görülmektedir. Genellikle süren gerilimin zirveye ulaştığı anda ortaya çıkan çatışmalar karmaşık safhalardan oluşurlar. Bu nedenle çatışma ve savaşların farklı safhalarını doğru değerlendirmek ve en etkili tedbirlerin alınması için insani yardım kuruluşlar tarafından detaylı planlamaların yapılması büyük önem

18

taşımaktadır. Aksi halde çatışmanın doğasına uygun olmayan önlemler ve hazırlıklar yerel topluluklara yarardan çok zarara yol açmaktadır (LRRD, 1996, s. 153). Örneğin, çatışma durumlarında bağışçıların karşı karşıya kaldıkları bir sorun ortaya çıkabilir. Bu sorun, bağışların devam etmesi ile çatışmanın uzamasına neden olma riski için yardımların kesilmesi daha korkunç insani durumlara yol açmaktadır. Zira ihtiyaçların doğru biçimde analiz edilmemesi ve sonuçta yanlış miktarda, yanlış yöntem ya da araç kullanılarak sağlanan insani yardımlar, çatışan tarafların eline geçme riskini yaratmakta ve böylelikle çatışmaların uzamasına ya da kronik bir hale gelmesine sebep olmaktadır. Bosna, Angola, Sudan ve Etiyopya’daki çatışmalar bu durumun örneğidir. Diğer yandan çatışmaların uzamaması ve önlenmesi için yardım ve bağışların kesilmesi mevcut ihtiyaçların karşılanamaması riskini yaratmaktadır (Barber, 1997, s. 8-14).

Son olarak belirtilmesi gereken nokta, çatışmalar ve savaşlarda insani yardım tedarikinde insani yardım kuruluşları kritik roller üstlenmelerine rağmen çatışan taraflar üzerinde baskı kurma gücüne sahip olmamasıdır. Bu kuruluşlar sadece kendilerine sağlanan finansmanları ihtiyaçları karşılayacak en uygun insani yardımlara dönüştürerek etkin ve hızlı yardım faaliyetleri yürütmekle görevlidirler. Bu nedenle çatışmalar ve savaşların belirli sınırlar içerisinde tutulması konusunda uluslararası topluma, müdahaleci güçlere ve özellikle de çatışan taraflara sorumluluklar düşmektedir. Bu krizlerin ortaya çıkışını önlemek için toplumsal refah, adalet ve istikrarın geliştirilmesi, toplumda tüm insanların bu olanaklardan eşit bir şekilde yararlanma fırsatının sağlanması, sosyal ve ekonomik anlamda adil bir uluslararası sitemin inşası, diplomasinin iyi amaçlı kullanılması ve farklı aktörler tarafından Uluslararası Hukuk ve Uluslararası İnsancıl Hukuk’a uyum sağlamak büyük önem taşımaktadır (Annan, 2000, s. 14).

1.4.2 Doğal Afetler

Doğal afet kavramsal olarak insanlara zarar veren olaylara işaret etmektedir. Diğer bir ifade ile doğal afetler can ve mal kaybına yol açan doğal olaylar olarak algılanmaktadır. Afetlerin en önemli özellikleri doğal olması, can ve mal kaybına yol açması, kısa zamanda meydana gelmesi ve başladıktan sonra insanlar tarafından engellenmemesidir (www.tr.m.wikipedia.org, 2016).

19

İnsani yardımların sağlanmasını gerektiren diğer bir durum ise doğal afetlerdir. Bu durumlar genellikle doğanın kendi dengeleri içinde yaşadığı değişimlerin sonuçlarının insanların doğa ile uyumlu olmayan yaşam biçimi ile ihmal, tedbirsizlik gibi faktörler ile birleşip insan hayatını tehdit eden durumlar olarak görünmektedir. Ayrıca, yüksek şehirleşme oranları, çarpık kentleşme gibi faktörler bir taraftan doğal dengeleri bozarak afetlerin oluşumuna olanak sağlamakta, diğer yandan yaşanan doğal değişimlerin insanların normalden daha yüksek oranda etkilenmesine neden olmaktadır. Doğal afetler genellikle deprem, volkanik patlamalar, kasırga, çığ, heyelan, sel, orman yangınları vb. şekillerde görülmektedir. Doğal afetler bir anda ortaya çıkmakta ve yıkıcı etkiler yaratmaktadır. Doğal afetler etkileri sonucunda farklı toplumlarda maddi ve manevi, doğal ve çevresel kayıplara yol açmaktadır (www.narpimed.org, 2010).

Doğal afetler yıkıcı ve şiddetli olmasına rağmen savaş ve çatışmalara göre, daha kolay bir yardım türünü oluşturmaktadır. Zira doğal afetlerin ani bir şekilde ortaya çıkması ve kısa süreli bir etki yaratmaları nedeniyle insani yardım anlaşmaları savaş ve çatışmalara göre daha kolay sağlanabilmektedir. Ayrıca önleyici tedbirlerin alınması ve riskin azaltılması ile ortaya çıkacak can ve mal kaybının önlemesi mümkün olabilmekte ve alınan önemler oldukça başarılı sonuçlar yaratabilmektedir. Söz konusu önlemlerin başında olası bir afet durumuna yönelik planlamaların yapılması, erken uyarı sistemlerin geliştirilmesi, iş bölümünün belirlenmesi, sivil savunma hazırlığı tatbikatları gibi çalışmalar gelmektedir. Bu önlemler sayesinde az bir miktarda ayrılabilecek bütçe ile büyük maddi zararların önüne geçilmesinin ötesinde, afet durumlarında hayat kaybı ve yaralanmaların oranını da aza indirmek mümkün olabilmektedir (İnan, 2012, s. 27).

1.4.3 Diğer Krizler

Çatışmalar, savaşlar ve doğal afetler ile birlikte insani yardım sağlanmasını gerektiren son kategori diğer krizler olarak adlandırılan yapısal hareketlerdir. Salgın hastalıklar, ekonomik bulanımlar, hükümetlerin siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı otorite gücünü kaybetmesi gibi durumlar bu yardım türünün göstergesidir. Acil bir durum olmamasına rağmen, ülkeler içinde bulundukları bu durumlarda insani yardımlara ihtiyaç duyabilmektedir. Böyle durumlarda insani yardımları sağlama sorumluluğu ilk başta ulusal otoriteye düşmektedir. Ulusal

20

devletin kaynaklarının yetersizliği ve imkânsızlıklar nedeniyle yardım sağlayamadığı hallerde uluslararası toplum devreye girerek ihtiyacı olan kişilere ve topluluklara daha etkili ve hızlı insani yardım sağlama çabası göstermektedir. Diğer yardım türlerinde olduğu gibi bu durumlarda da insani yardım sağlanmasında ulusal devletin uluslararası devletler ile işbirliği içinde bulunması yardımların etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır (www.odi.org.uk, 2011).