• Sonuç bulunamadı

İnsani Yardım Sunumunda Karşılaşılan Sorunlar

İnsani yardım ve kalkınma yardımı konularında en büyük zorluklar, bu yardımlara ilişkin etkililik ve etkinlik sorunları ve karmaşık siyasi, ekonomik ve sosyal yan etkilerin varlığıdır. Bu yardımların her derde deva olmadığı giderek daha açık hale gelmiştir. Dış tahriklere rağmen insani yardım ve kalkınma yardımı programları çatışma içinde ve bulundukları toplumlarda önemli roller üstlenmektedir.

1.3.1 İnsani Yardım ile İlgili Sorunlar

a) İnsani Yardımın Etkinlik ve Etkililiği

• Etkili ve zamanında insani yardım operasyonu binlerce hayatı kurtarma kapasitesine sahiptir. Ancak bu aynı zamanda son derece zor bir girişimdir. Potansiyel yararlanıcılar zor ve tehlikeli koşullarda, bir çatışma bölgesinde veya kötü altyapı alanlarında bulunabilir. Bu gibi durumlarda diğer potansiyel yararlanıcılar ihmal edilebilmektedir. Bunun sonucunda yardım sadece en erişilebilir alanlarda kullanılmaktadır (Branczik, 2004).

• Doğru istihbarat elde etme zorluğu ve insani krizlerin öngörülmezliği etkin yönetim ve koordinasyon faaliyetlerini son derece zorlaştırmaktadır. Bu sorunu çözmek geliştirilmiş istihbarat toplama ve paylaşım sistemlerinin yanı sıra etkili yönetim ve koordinasyon faaliyetlerini gerektirmektedir (Branczik, 2004).

b) Siyasi İkilemler

• ‘İnsani mazeret’, “ insani fikirlerin ve işçilerin devlet tarafından kötüye kullanımı ve ekonomik olarak en az olanak sağlanması” olarak tanımlanmıştır, bu durumun en yakın örneği Sahra Afrika bölgesidir. İnsani yardımlar birçok devlet tarafından kötü amaçla ve siyasi çıkarların sağlanması için yapılabilmektedir (Bonner, 1988).

• İnsani yardım sivillere beslenme, konak ve sağlık olarak sağlanmakta ama onların etrafındaki şiddeti azaltmak için yapılmamaktadır ve “iyi beslenmeme hayalini” yaratmaktadır. İnsani yardım sağlanmasının trajik sonuçlarından biri uluslararası toplum tarafından savaşçı olmayanlara güvenlik ve korumanın yanlış anlamalara yol açabilmesidir (Branczik, 2004).

14

İnsani yardımın nihai hedefi hayat kurtarmak olarak tanımlanmıştır ve çatışmaları uzatması riski insani yardımın bu amacına zarar verebilir:

• Mücadele eden taraflar açısından bölgeye gelen yardımlar çatışmayı körükleyici bir neden olabilir. Yardımlar kaçırılabilir veya yardımlar “siyasi vergilendirmeye” konu olabilirler. Yardımların bir kısmı daha sonra çatışmacı tarafların amaçları için veya silah satın almak için kullanılabilir.

• Yardımın ordu tarafından yönetilmesi durumlarında muhalif partiler artık kendi ihtiyaçları ve mücadeleleri için dezavantajlı duruma düşmekten endişelenebilirler.

• Taraflar arasındaki rekabet ve gerilimler çatışmalara yol açarak yardımın tek taraflı yapılmasına neden olabilir. Farklı etnik gruplara eşit dağılımın sağlanması, grupların birbirine daha az bağımlı olmasını sağlayarak barışın sağlanmasını geciktirebilir.

• Yardım kurumlarında çalışacak olan kişilere yerel halka nispeten daha yüksek ücret ödenmelidir. Bu ise çatışmanın devamı için özel teşvikler oluşturabilir. İthal gıda yardımı ekonomiyi sarsabilir ve tarım gibi etkinlikleri daha az kararlı hale getirebilir.

• Yardım şartları toplumun en yoksun ve en savunmasız üyelerine zarar verme riski taşımaktadır. “Akıllı yardımlar” çatışma ağları ve siyasi liderlere uyarlanarak bu ikileme cevap verilmelidir.

• Hükümetler insani yardım kuruluşlarının izin taleplerini reddedebilir ve ulusal egemenlik ve güvenlik gerekçeleriyle insani yardım ve kalkınma yardımların şarta bağlanmasına itiraz edebilir (Branczik, 2004).

1.3.2 Kalkınma Yardımları İle İlgili Sorunlar

İnsani yardım için yukarıda listelenen zorluklar aynı derecede kalkınma yardımları için de geçerlidir:

a) Kalkınma Yardımları çatışmayı önlemek için tasarlanmamıştır

• Kalkınma yardımları sosyal ve siyasi koşullar dikkate alınmadan uygulandığında çatışmayı teşvik edebilir. Apolitik yardımın etkilerinin siyasi veya etnik açıdan tarafsız olduğundan emin olmak çok zordur. Öncelikle sorunlar kurumsal kültür ve donör ajanslarını örgütsel dinamiği tarafından ortaya çıkmaktadır ki bunlar derinden bölünmüş toplumların

15

gereksinimleriyle uğraşmaya hazır olan kurumlar değildir. Başarı genellikle programların sonucu açısından değil tahsis edilen para miktarıyla ölçülür. Bu donör kurumların görevi, ekonomik büyüme ve kalkınmayı teşvik etmektedir ve ekonomik olmayan, siyasi veya diğer etkiler ve konular dikkate alınmamaktadır. Politikanın potansiyel gelir dağılımına etkileri ne olursa olsun, genel makroekonomik istikrarı ve ekonomik büyümeyi amaçlamaktadır. James Boyce’un söylediği gibi, “bir yaklaşım olarak nasıl bölündüğünü dikkate almadan, yalnızca pastanın büyüklüğünü artırmaya odaklanmak savaş yorgunu toplumlarda çok uygun değildir” (Boyce, 2002, s. 67). Barış anlaşmaları, savaşan taraflar arasında bir güç dengesizliğine ve yararların orantısız dağılmasına yol açabilir ya da kalıcı barış için potansiyel yıkıcı sonuçlar doğurabilir. • Kredi kuruluşlarının neoklasik ekonomik ideolojiye dayalı politikaları

bölünmüş ve siyasi açıdan istikrarsız toplumların ihtiyaçlarını karşılamak için başarısız kalabilir. Ticaretin serbestleştirilmesi gibi politikalar artan işsizlik gibi kısa vadeli zorluklara neden olabilir ve bunların dengesiz dağılımları gruplar arasında bölünmeleri derinleştirebilir. Bütçe açıklarını azaltmak için kamusal hizmetleri kısıtlama, toplumsal sözleşme ve vatandaşlarla hükümet arasındaki bağları zayıflatabilir. Hükümetin saf dışı bırakılması iktidarın güçlenmesini engellerken, hükümet tarafından uygulanan yardım iktidardakilerin lehine olabilir (Branczik, 2004).

b) Yardımların Şarta Bağlanması

Yardımların bir takım şartlara bağlanması çok etkili olabilmesine rağmen, bu tür yardımların uygulanmasında önemli zorluklar ortaya çıkabilmektedir. Öncelikle bağışçılar, kendi aralarında şartlar konusunda uzlaşmalı ve koordinasyon sağlamalıdır. Doğal kaynaklara erişimi sınırlandırıcı, çatışma potansiyeli olan gelir ve alternatif kaynaklar kesilmiş olmalıdır. Gerekirse toplumun daha zayıf üyelerinin üzerindeki potansiyel maliyetler hafifletilmeli ve insani yardım muafiyetleri ve akıllı yaptırımlar kullanılmalıdır (Branczik, 2004).

c) Kalkınma Yardımlarının Verimliliği ve Etkinliği

Kalkınma yardımı yapan aktörler sorunlarla başa çıkmak için yerel aktörlerle iş birliği yapma yoluna gidebilirler. Süreç içinde alıcı ülkeler yardımlara bağımlı hale

16

gelebilirler ve yardımcı taraf olmadan sürdürülemeyecek tekniklerin yerleşmesine yol açabilir. Buna ek olarak yerel nüfusun en eğitimli ve en yetenekli kişileri yabancı kuruluşlar tarafından yüksek ücretlerle idari personel veya çevirmen olarak istihdam edilmektedir. Değerli insan sermayesi ve uzmanlık bilgilerinin nispeten düşük nitelikli işler için kullanılması, nitelikli insan sermayesine ihtiyaç duyan yerel inisiyatiflerin gelişememesine yol açabilir. STK’lar yerel kapasiteleri geliştirme programlarını teşvik edebilmekle birlikte, bunlar genellikle uzun vadede sürdürülemez ve hibeler genellikle daha maliyetli alt yapı projeleri için kullanılmaktadır. Buna ek olarak, STK’lar kendi etkinliğini artırmak için birlikte çalışma yerine diğer STK’larla rekabete odaklanabilir. Sivil toplum girişimlerinin daha az pahalı ve uzun vadeli taahhütlere ihtiyacı vardır. Fakir ülkelerin gelişmelerine yardımcı olmak için en iyi teorik ve pratik çerçeve üzerinde büyük bir tartışma vardır. Dış yardımlar yerel ekonominin yerini alan değil, tamamlayıcı ve destekleyici olmalıdır. Bazı ekonomistlere göre, yardımların ancak uygun bir makroekonomik ortamda etkili olduğunu savunmaktadır. Diğerlerine göre ise, gelişmiş ülkelerde tarım ve sanayi halen yüklü sübvansiyonlar ve ticaret engelleri ile korunurken, az gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisine katılması ve ekonomik kalkınmayı sağlaması mümkün değildir (Branczik, 2004).

Sonuç olarak, insani yardım ve kalkınma yardımların amaçlarına ulaşması basit değildir ve birçok başarısızlık doğurabilir. Yine de bu yardımlar uygulamalardan çıkarılan derslerle geliştirilebilir ve insan hayatlarını kurtarmak için çok önemli bir rol oynayabilir. Günümüzde ve gelecekte bu yardımları gerekli kılan durumların varlığını devam ettireceği ise açıktır. Bir sonraki bölümde insani yardım ihtiyacını ortaya çıkaran durumlar ele alınmıştır.