• Sonuç bulunamadı

Sivil Toplum Kurumlarının Türleri-Sınıflandırılması

Sivil toplum kurumlarının sınıflandırmasını yapmadan önce niteliklerinden ve özelliklerinden bahsetmek gerekmektedir. Buraya kadar anlatılan kısımda ön plana çıkan en önemli özelliği; devletlerden ayrı, özerk bir yapıya sahip olmalarıdır. Alternatif çözüm yollarının üretilmesinin temel kaynağı da; devletten ayrı, kendi ayakları üzerinde, devlet desteği olmaksızın durabilmeleridir. Çoğulculuk ve toplumsal beraberliği sağlama amacı da sivil toplum kurumlarının baĢlıca özelliklerindendir. Burada önemli olan gönüllü birliktelik çerçevesinde bir araya gelinmesidir. Çünkü gönüllü birliktelik vatandaĢların grup içerisinde kaybolmasının önüne geçerken, bireysel insiyatifin de devam etmesini sağlamaktadır. Sivil toplum kuruluĢları farklı dünya görüĢlerinin saygı ve anlayıĢlılık çerçevesinde toplumda bir arada olmasının sigortası olarak kabul edilmektedir (Aslan, 2010: 363).

Bu kapsamda sivil toplum kuruluĢları devlete karĢı saygılı ancak devletin alabileceği, aykırı ve topluma yarar getirmeyecek her karara karĢı tepkisini koymak adına tetikte beklemektedir. Hukuka ve yasalara bağlı olan sivil toplum kuruluĢları bir anlamda hukuksal temele dayalı olan devlet otoritesinin de yasallığının simgesidir. Sivil toplum sadece devletin değil aynı zamanda siyasi düzenin de dıĢındadır. Yani sivil toplum kurumu denilen Ģey, siyasi parti ve örgüt olmayıp siyasi toplumun sadece bir unsurudur. Sivil toplum kurumları; özel amaç ve çıkarlar yerine kamusal ve toplumsal yarar sağlayacak konuları kendine hedef olarak belirlemiĢtir. Sivil toplum kurumlarının siyasi iĢlevi iktidarı ele geçirmek değil etki alanını geniĢleterek kamu yararına dayanmayan devlet uygulamalarından hesap sormayı hedeflemektedir. Bunların yanında en önemli özelliklerinden biri de farklı dünya görüĢlerini ve düĢüncelere sahip kiĢileri bir araya getirmesini sağlayan çoğulcu yapısıdır. Sivil toplum kuruluĢları ve etki alanı devlet ve aile alanından ayrı ama ekonomik toplumu kapsayan bir yapıya sahiptir (Gönenç, 2001: 41).

Sivil toplum örgütlerinin amacı kar elde etmek değildir. Özellikle yapmıĢ oldukları faaliyetler ve belirledikleri misyon ve vizyonlar ile toplumsal eĢitlik çerçevesinde bireylerin ve toplumların daha iyi koĢullarda hayatlarını idame ettirmesini sağlamaktır. Sivil toplum örgütlerinden beklenen, yapmıĢ oldukları faaliyetlerden kazanç elde etseler dahi söz konusu kazancı yine toplum menfaatine kullanmasıdır. Bu bağlamda belirtilen bu özellikleri kendi içerisinde nitel ve nicel olarak sınıflandırmak mümkündür. Sivil toplum kurumlarının nitel özelliklerinden ilki homojenliktir. Sivil toplum kuruluĢlarının üyelerinin toplumun her kesiminden insanların olması buradaki homojenliği ve özgürce bir araya gelerek, kendi toplumsal çıkarlarını, baskı altında kalmaksızın savunmalarını ifade etmektedir. Katılım, mobilizasyon ve faaliyet gösterilen, çalıĢılan konularda beyanda bulunulması da baĢlıca nitel özellikleri arasında yer almaktadır. Son olarak, sivil toplum hiçbir siyasi parti veya oluĢuma ait olmayıp, sivil toplumun bağımsız olma özelliği önem arz etmektedir. Sivil toplum kurumları var oluĢ amaçlarında da belirli bir çıkar veya siyasi grubun tekelinde ve kontrolünde bir yapıya sahip değildir (Gönenç, 2001: 41).

Nicel özellikler incelendiğinde; sivil toplum kuruluĢları ekonomik anlamda da devlete veya baĢka bir güce bağımlı olmayıp, gerçekleĢtirmiĢ olduğu etkinlikler sonucu gelir elde etmektedir. Bunun yanı sıra sivil toplum kuruluĢlarının geliĢmesi ve

daha da güçlü hale gelmesi amacıyla baĢka sivil toplum kuruluĢlarına da yardımda bulunabilmektedir. Burada belirtilmesi gereken yardımda bulunulan bu sivil toplum kurumlarının geneli kapsamamasıdır. Çünkü ABD‟de ve bazı Avrupa ülkelerinde kimi sivil toplum kuruluĢlarına devletleri tarafından ekonomik destek verildiği bilinmektedir. Bunun yanında bazı uluslararası örgütler tarafından da kimi sivil toplum kurumlarının mali destek görmesi sivil toplum kurumlarının bağımsızlığının tartıĢılmasına neden olmaktadır. Sivil toplum kuruluĢları açısından, söz konusu kuruluĢların faaliyet, amaç gibi kategorilere ayrılması, bu kuruluĢların en önemli nicel özelliğini oluĢturmaktadır. Sonuç olarak, baĢlıklarla nitel ve nicel özellikler belirtilecek olursa; nitel özelliklerindeki anahtar kelimeler; katılım, demokratik olma, sivil olma, tutarlılık, demokratik olmak, Ģeffaflık, hesap verebilirlik, güven, mobilizasyon ve temsil etme gücü olup, nicel özellikleri ise mali bağımsızlık, yapı ve amaç olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Sivil toplum kavramını tanımlamada olduğu gibi, sivil toplum kuruluĢlarının sınıflandırılması konusunda da üzerinde uzlaĢılan ortak bir sınıflandırma bulunmamaktadır. Özellikle her bir düĢünür sivil toplum kurumunu farklı açılardan değerlendirerek sınıflandırma yoluna gitmiĢtir. Bu kapsamda kimi düĢünürler sivil toplum kuruluĢlarını kooperatif, vakıf ve dernekler gibi kendine özgü yapılanması olan, kuruluĢu yasalara ve kimisinde yine kendi yönetim kurullarınca oluĢturulan bir yönetmeliğe dayanan örgütler çerçevesinde sınıflandırırken, kimileri ise yöneticilere ve devlet yönetimlerine yakın olan ve toplum eksenli çalıĢan sivil toplum ayrımına gitmiĢ, özellikle devlet ve yöneticiler ekseninde faaliyet gösteren bu örgütler de genel anlamda sivil toplum kuruluĢlarının bağımsızlığının tartıĢılmasına neden olmuĢtur. Sivil toplum kuruluĢlarının faaliyetleri ve üyeleri genel anlamda sürekli tartıĢıla gelmiĢtir. Özellikle üyeler ve faaliyetler özelinde sivil toplum kuruluĢlarının bir kısmı toplumun tamamını temsil etmediği ve belirli kesimler lehine faaliyet gösteren kurumlar olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede de özellikle günümüz toplumlarında toplum yararı doğrultusunda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluĢları olarak da ayrılmaktadırlar. Yapılan araĢtırmalarda sivil toplum örgütlerinin bazılarının toplumsal konular ve karar alma süreçleri üzerine faaliyette bulunduğu tespit edilirken, kimilerinin ise daha duyarlı ve insani açıdan hassas konularla (açlık, salgın hastalık gibi) ilgilendiği savunulmaktadır.

Özellikle 1945 sonrası uluslararası örgütlerin sayısının artması hiç Ģüphesiz devletlerin egemenliklerinin ve politikalarının sorgulanması ve sınırlandırılmasını da beraberinde getirmiĢtir. 1970‟li yıllardan sonra özellikle etkinlik alanlarının artması, kolektif anlam içeren sivil toplum ve uluslararası sivil toplum kavramlarının da kullanılması sivil toplum kurumlarının etkisini ve önemini daha da arttırmıĢtır. Sivil toplum ve sivil toplum kurumu kavramlarının kullanımının artması, ulusal ve uluslararası alanda birçok küçük ve büyük oluĢumun kendini sivil toplum kurumu olarak tanımlamasına da yol açmıĢtır. Tek kiĢiden oluĢan sivil toplum kurumları ya da MONGO‟lar (My Own NGO) oluĢmakla birlikte, ekonomilerde daha etkin bir biçimde yer almak için hukuki bir kiĢiliğe girmek isteyen BONGO (Business-organised NGOs), küresel sermayenin liderliğinde planlanan projeleri hayata geçirmeyi hedefleyen DONGO (donor-organised NGO’lar) ve devletler ile ağırlıklı olarak gözde yöneticiler tarafından bir anlamda uyarlanan GONGO (Govermental NGOlar) gibi çeĢitli türlerde STK‟lar görülmektedir (Ryfman, 2006: 12).

Sivil toplum kuruluĢları birçok farklı alan çerçevesinde kategorilere ayrılmaktadır. Bunlar içerisinde vakıf, dernek, kooperatif, sendika, meslek odaları gibi belirli bir yasal düzenlemeye bağlı olarak ve kendi oluĢturdukları yönetmeliklere dayanan kuruluĢlar olmakla birlikte, etki ve faaliyet alanları çerçevesinde yerel, ulusal ve tüm dünya genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluĢları da mevcut bulunmaktadır.

Uluslararası örgütler bağlamında ise bu örgütler, ülkelerin iç siyasetinde devletin yerini tutmamakla birlikte uluslararası alanda belirli sınırlar içerisinde düzen sağlayan unsurlardan birini teĢkil etmektedir. Yani bir yandan uluslararası sistemde güç dengesini ortaya koyarken bir yandan da uluslararası sistemin dengelerinden ve kurallarından etkilenmektedir. Hiç Ģüphesiz bu örgütlerin, devletlerin uluslararası dıĢ politikalarına etkisi göz ardı edilmemekle birlikte uluslararası örgütlerin hedefleri ilgi alanı ile birlikte nihai hedef açısından birbirinden farklılaĢmaktadır. Kimi örgütlerin ilgi alanı örgütlerin çoğunu kapsamakla birlikte, bir kısmının faaliyet alanı ise kendine has ve daha spesifik alanlarda gerçekleĢmektedir. Nihai hedef olarak farklılaĢan örgütler ayrımında, örgütlerin kimileri tüm dünyada düzeni, barıĢı ve toprak birliğini sağlamayı amaçlarken kimisi ise üyeleri arasında daha güçlü bir yapının olmasını ve genel anlamda daha güçlü bir örgüt yapısı kurmayı hedeflemektedir. Üyelik açısından

da örgütlerin bazıları sadece bölgesel bazda faaliyet gösterirken kimileri ise daha evrensel ve küresel bir amaç üzerinedir. Siyasal anlam kapsamında, üst düzey yani devletin güvenlik, egemenlik ve genel anlamda düzeni ile uğraĢanlar ile kendi bünyelerinde belirli konularda siyaset yapan örgütler olarak sınıflandırmalar yapılmaktadır. Tüm bu farklılıkların yanı sıra, her yapı ve kuruluĢta olduğu gibi sivil toplum örgütlerinin de ister ulusal isterse de uluslararası anlamda olsun kendilerine özgü bir kuruluĢ kanun, tüzük ve yönetmeliklerinin olması ortak noktalar arasında yer almaktadır (Sönmezoğlu, 2005: 686-689).

Sosyologlara göre sivil toplum kurumları incelendiğinde; Fransız sosyolog Marcel Merle, farklı ülkelerin çıkar peĢinde koĢmayan bireylerince kalıcı olarak oluĢturulan grup, dernek veya hareket olarak tanımlamaktadır. Uluslararası Örgütler Birliği (UIA) ise, birçok ülke vatandaĢı olan temsilcilerden oluĢan, iĢlevi, yönetimi ve finans kaynakları bakımından uluslararası olan her örgütün sivil toplum kurumu olduğunu ve kar amacı gütmeyip danıĢma statüsünde olduklarını belirtmiĢtir. Bununla birlikte, ortak amaçları gerçekleĢtirmek için gönüllü olarak bir araya gelen bireylerin oluĢturduğu gruplar olarak da tanımlanmaktadır (Ryfman, 2006: 33).

Sivil toplum kurumuna yönelik çeĢitli tanımlamalar yapılmıĢ olsa da tıpkı sivil toplumda görüldüğü gibi net ve kesin bir tanım ortaya konulamamaktadır. Ancak sivil toplum kurumu kavramı, bir takım nitelik ve özellikler çerçevesinde tanımlanabilmektedir. Bu özellikleri beĢ temel kategoriye ayrılmaktadır. Söz konusu özelliklerden birinin eksik olması sivil toplum kurumu olarak tanımlanan örgütü dernek, topluluk veya hareket statüsüne sokacaktır. Bu özelliklerden ilki her Ģeyden önce çıkar gütmeden, bir ideali ve amacı savunmak için özgür bireyler tarafından oluĢturulan örgüt özelliğidir. Ġkinci özellik, bu örgütün ulusal ve uluslararası alanda kamusal ve özel güçler ile iliĢki kurulmasıdır. Diğer bir özellik, etkinliklerinin devlet aĢırı bir nitelikte olmasıdır. Dünyanın farklı bölgesinde eylemler düzenleyebilmek, farklı ülkelerde hakları savunabilmek ve tüm bu eylemlerin uluslararası örgüt ve devletlerce kurulacak iliĢkiler sonucu yapılabilir olmasıdır. Diğer özellik, bireylerin özgür iradeleri ile bu topluluklara katılması ve bu topluluklarında kendi iç iĢleyiĢinin olmasıdır. Son olarak da ulusal hukuklar açısından çıkar amacı gütmeyen örgüt çerçevesinde özel hukuksal biçime sahip olunmasıdır (Ryfman, 2006: 40).

Sivil toplum kavramını açıklamada yaĢanan tanımlama sorunu, kategorileĢtirmede de yaĢanmaktadır. Yapılan birçok sınıflandırma bu konuda yeni bakıĢ açıları getirmekle birlikte, yapılan sınıflandırmalar birkaç baĢlık üzerine yoğunlaĢmıĢ, göz ardı edilen konular dikkate alınmamıĢtır. Günümüzde özellikle 90‟lı yıllardan itibaren hükümet dıĢı kuruluĢlar popüler olmakla birlikte tüm dünyada da kabul edilen etkinlikleri, karar alma süreçlerine etkileri ile almıĢ ve aldırmıĢ olduğu kararlar dünya genelinde kabul görmektedir.

1.2.2. Sivil Toplum KuruluĢlarının Ulusal /Uluslararası Düzeydeki Artan