• Sonuç bulunamadı

Dişhekimliğinde döküm işleminde kullanılan malzemelerin fiziksel özelliklerinden dolayı, diş ile alt yapı arasında bir aralık kalması beklenir. Bu boşluk siman ile doldurulur. Simanın diş-kron sınırında çözünmesi sekonder çürük riski yaratır. Bu nedenle, oluşan bu aralığı en aza indirgeyecek yöntem ve malzemeler geliştirilmelidir (Syu ve ark 1993). Diş preparasyonunun basamak dizaynı ne olursa olsun, restorasyonla diş arasında siman tarafından doldurulacak bir boşluğun bulunması kaçınılmazdır. Amerikan Dişhekimleri Birliği spesifikasyonlarına göre (ADA Spesifikasyon No:8), bu aralık 25 μm civarında olmalıdır (Cho ve ark 2004). Ancak in-vivo ve in-vitro yapılan birçok çalışma, siman kalınlığının çok daha fazla olabildiğini göstermiştir (Alkumru ve ark 1988, Holmes ve ark 1989). Dişte koniklik açısının azalması ve kenar bitim şekli yapıştırma için kullanılan simanın akıcılığını engelleyerek siman film kalınlığında artmaya sebep olmaktadır. Siman film kalınlığındaki artış kronun tam oturmasını engelleyebilir, okluzyonda yükselmeye ve marjinal uyum bozukluklarına yol açabilir (Gavelis ve ark 2004).

1.7.1.Tam Seramik Kronların Simantasyonu

Tam seramik restorasyonların simantasyonunda, önceleri çinkofosfat simanlar daha sonraları ise, cam iyonomer simanlar kullanılmıştır. Ancak bu simanlarla yapıştırılan seramiklerin ince kısımlarında kırılmalar gözlenmiştir. Kırılma ve retansiyon problemleri rezin simanların ve dentin bonding ajanların gelişmesine neden olmuştur (Crispin 1994). Bu gelişmenin sonucunda seramik ile rezin arasındaki bağlantı önem kazanmıştır (El Zohairy ve ark 2004). Seramik restorasyonlar ile rezin bağlantısı yüksek retansiyon sağlar, marjinal adaptasyonu arttırıp, mikro aralanmayı önler ve restore edilen diş ve restorasyonun kırılma direncini arttırır (Blatz ve ark 2003a, Blatz ve ark 2003b). Bu yüzden adeziv simantasyon, özellikle tutuculuğun az olduğu ya da aşırı okluzal yüklerle karşılaşacak tam seramik restorasyonların dayanıklılığını arttırmak için yararlıdır (Odman ve Andersson 2001, Blatz ve ark 2003b).

Rezin simanlar sertleşme reaksiyonlarına göre 3 grupta incelenir: 1- Kimyasal yolla sertleşen rezin simanlar 2- Işıkla sertleşen rezin simanlar 3- Hem kimyasal hem ışıkla (dual) sertleşen rezin simanlar. Kimyasal olarak sertleşen tiplerinde, iki ayrı

tüpte bulunan pastanın karıştırılmasıyla sertleşme başlar. Tüplerden birinde başlatıcı olarak benzoil peroksit, diğerinde ise aktivatör olarak tersiyer amin bulunur. Pastalar karıştırıldığında amin, benzoil peroksitle reaksiyona girerek serbest radikaller oluşturur ve polimerizasyon başlar (Manso ve ark 2011). Işıkla sertleşen tiplerinde ise tek bir pasta vardır ve polimerizasyonları ışık ile başlar. Polimerizasyonu başlatan ~460-480 nm dalga boyundaki görünür mavi ışıktır. Bu tip rezinlerde ışığa duyarlı başlatıcı moleküller olarak kamforokinon ve hızlandırıcılar olarak alifatik amin aktivatörler bulunur. Bu moleküller ışıkla temas etmedikleri zaman reaksiyona girmezler. Bu bakımdan sadece ışıkla sertleşen rezin simanların uzun çalışma süresi ve renk stabilitelerini koruması klinik avantajlarıdır. Ancak kullanımları laminate veneer ve ince inley restorasyonlar gibi simanın ışıkla polimerizasyonun restorasyonun kalınlığı ve renginden etkilenmediği durumlarla sınırlıdır ( Manso ve ark 2011).

Hem kimyasal hem de ışıkla (dual) sertleşen tiplerinde ise her iki mekanizma birlikte bulunur. Işık kaynağından çıkan enerjinin restorasyondan simana ulaşmasından ve polimerizasyonun tam olarak gerçekleşmemesinden endişe duyulan her ortamda kullanılması önerilir. Bu durumlarda maksimum polimerizasyonun sağlanması için kendi kendine polimerize olan bir kataliste ihtiyaç vardır. Hem kimyasal hem ışıkla (dual) sertleşen rezin simanlarda iki pasta mevcuttur. Pastalardan birinde foto-başlatıcı, diğerinde ise benzoil peroksit bulunur. Simanın polimerizasyonu iki pasta karıştırılıp kron dişe yerleştirildikten sonra, oksijenle teması kesilince başlar (Manso ve ark 2011).

Rezin simanlar, seramiğe hem mekanik hem de kimyasal olarak bağlanır. Seramiğin kumlanması ve asitle pürüzlendirilmesi ile mekanik bağlantı için yüzey elde edilir (Kato ve ark 1996). Rezin simanların seramiğe bağlantısı, protetik diş tedavisinde önemli rol oynar. Araştırmacılar, seramik restorasyonların simantasyonu için rezin siman kullanılması gerektiği sonucuna varmışlardır. Klinik başarı için simanla güçlü bir bağlantı elde edilip, diş yapısı desteklendiğinde restorasyonun dayanıklılığı artar. İyi bir seramik-rezin bağlantısının elde edilmemesi sonucu zamanla restorasyonun marjinal bütünlüğü, tutuculuğu bozulabilmekte ve hatta bu durum, restorasyonun kırılmasına yol açabilmektedir (Blatz ve ark 2003a).

Seramik-rezin bağlantısı için; silika esaslı seramik-rezin bağlantısı ile ilgili çok sayıda araştırma ve döküman olduğu halde, yüksek dayanımlı seramik materyalleri ve rezin bağlantısı üzerine çok az sayıda çalışma yapılmıştır (Blatz ve ark 2003a). Dişhekimliğinde seramik indirekt estetik restorasyonların kullanımı arttığından beri, seramik ile rezin arasındaki bağlantı önem kazanmıştır (El Zohairy ve ark 2004). Seramik restorasyonlar ile rezin bağlantısı yüksek retansiyon sağlar, marjinal adaptasyonu arttırıp, mikro aralanmayı önler ve restore edilen diş ve restorasyonun kırılma direncini arttırır (Blatz ve ark 2003a, Blatz ve ark 2003b). Bu yüzden adeziv simantasyon, özellikle tutuculuğun az olduğu ya da aşırı okluzal yüklerle karşılaşacak tam seramik restorasyonların dayanıklılığını arttırmak için yararlıdır (Ödman ve Andersson 2001, Blatz ve ark 2003b). Seramik laminate veneerler, seramik inley ve onleyler, tam seramik kron ve köprülerin simantasyonu ya da metal destekli seramiklerin tamiri için seramik-rezin bağlantısı gereklidir (Crispin ve ark 1994, Didier ve Spreafico 1999, Roulet ve Degrange 2000).

Seramiğin asitleme işleminde asit konsantrasyonu ve uygulama süresi bağlanma dayanımı için önemli bir faktördür. Yapılan çalışmalarda % 2,5 hidroflorik asit ile asitlenen seramiğin kırılma direncinin, % 5 hidroflorik asit kullanımına göre daha fazla olduğu bulunmuştur (Chen ve ark 1998 b). Seramik yüzeyinin hidroflorik asit ile asitlenmesinden sonra, rezin siman ve asitlenmiş seramik arasında mikromekanik bağlantı oluşur. Hidroflorik asit seramiğin cam komponentlerini çözer, mikroporlar ve poröziteler oluşturur. Böylece seramiğin yüzey alanını artarak rezinin seramik yüzeyine bağlantısı güçlenmiş olur (Lu ve ark 1992, Roulet ve ark 1995).

Rezin materyalinin seramiğe bağlantısını arttıran diğer bir faktör ise silan uygulamasıdır. Silan uygulaması ile kimyasal bağlantı sağlanır ve seramik materyalin kırılma direnci artmaktadır (Roulet ve ark 1995, Chen ve ark 1998a, Diaz Arnold ve ark 1999). Asitlenmiş seramik yüzeyine silan uygulaması iki mekanizma ile bağlanma dayanıklılığını arttırmaktadır. Dental seramikteki yüksek orandaki silika, rezin ve seramik arasında kimyasal bağlantı sağlar. Bu bağlantı, silanın seramik yüzeyinde absorbsiyonu ve hidrolizi, bunun yanısıra silan ve rezin matriks arasında oluşan kovalent bağlar ile sağlanır. İkinci mekanizma ise, silanın seramik

yüzeyinin ıslanabilirliğini arttırmasıdır. Böylece rezin simanın, asitlenen seramik yüzeyindeki mikroandırkatlara akışını arttırır (Lu ve ark 1992).

Dental restorasyonların uzun dönem klinik başarısı, restorasyonun prepare edilmiş diş yüzeyine uzun süre devam eden retansiyonunu gerektirmektedir. Retansiyon diş preperasyonun geometrisi, restorasyonun iç uyumu ve yapıştırma simanının tipi gibi birçok faktöre bağlıdır (Ayad ve ark 2009a).

Restorasyonların retansiyonunda önemli olan iki faktör yapıştırma simanının mekanik özellikleri ve preparasyonun geometrik formudur. Çiğneme fonksiyonundan kaynaklanan her kuvvet siman ara yüzüne iletilir ve siman içinde stres oluşumuna sebep olur. Restorasyonu diş yüzeyinden ayıracak kuvvetler, simanın deformasyonuna ya da kırılmasına yetecek miktarda olması gerekmektedir (Oilo 1978). Restorasyona gelen kuvvetin yönünü belirleyen, preparasyonun geometrik formudur. Bu da simanın germe, kayma veya baskı kuvvetlerine maruz kalıp kalmamasını belirlemektedir. Çiğneme fonksiyonundan kaynaklanan kuvvetlerin, dişin uzun aksına paralel olan kuvvetler, devirici kuvvetler ve rotasyonel kuvvetler olmak üzere üç bileşeni vardır. Bütün simanlar baskı kuvvetleri altında yüksek dayanıklılık gösterirken, germe ve kayma kuvvetlerine karşı daha az dayanıklıdırlar. Bir restorasyon dişten ayrılmaya çalışıldığında, ayrılma sadece zayıf germe dayanımı ve simanın adezyon özellikleri tarafından engellenir. Eğer uygulanan kuvvet siman filmine paralel ise siman-diş ve siman-restorasyon ara yüzündeki hareket, simanın germe dayanımından daha çok yüzey pürüzlülüğüne bağlı olarak engellenecektir (Oilo 1978, Shillinburg ve ark 1991, Zidan ve Ferguson 2003).