• Sonuç bulunamadı

27 Mayıs askeri müdahalesinden sonra MBK’nın gerek ordunun üst kademelerinde yığılmayı önlemek ve gerekse ordunun gençleştirilmesi için çok sayıda subayın tasfiye etmesi; MBK ile Türk silahlı kuvvetleri arasındaki ilişkinin seyrini gerginleştirdi. Ancak orduyla MBK arasındaki ilişkileri gerginleştiren bir başka unsur da komitenin liderlik olgusunu kullanmasına ilişkin sergilediği tutum ve davranışlardı. MBK ordu adına yönetime el koymuş olmasına rağmen, komite üyelerinin statüsü bakan üstü idi. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları MBK’nın üyesi değildi ve Genelkurmay Başkanı’nın rütbesi, MBK üyesi olan pek subaydan daha yüksek konumda bulunuyordu. Buna rağmen; komite üyesi olması, dolayısıyla bir subay sahip olduğu bakan üstü konumu, dolayısıyla Genelkurmay Başkanı yada Kuvvet komutanlarından daha üst bir hiyerarşik pozisyona sahipti.

MBK’nın oluşmasında rütbe ve yerine getirilen görevlerin ordu içinde hiyerarşik yapıyı bozması, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde huzursuzluğu artıran diğer sebeplerin başında geliyordu300. Ordu içinde bozulan emir- komuta zincirinin korunması düşüncesi, bu bozulma karşısında giderek güçlenmiş ve beraberinde cuntasal bir örgütlenmeyi getirmiştir. Silahlı Kuvvetler Birliği bu cuntaları kendi bünyesinde toplayarak, ordunun eski hiyerarşik düzeni içinde bütünlüğünü muhafaza etmesine ilişkin bir örgüt olarak kurumsallaşmıştır. SKB’nin MBK’nin 14’lerin tasfiyesinden

299 N uman Esin, a.g.e., s. 172- 173

300 Türk Silahlı Kuvvetleri içinde meydana gelen hiyerarşinin bozulması meselesinin en somut örneğini İrfan Tansel olayı oluşturdu. 1961 Haziran’ında Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevini sürdüren İrfan Tansel’in Washington’a atanmasının engellenmesinin ardından, MBK üyesi bir yüzbaşının Genelkurmay Başkanının masasına yumruk atarak tepki göstermesi karşısında Genlekurmay Başkanının karşı bir tepki göstermeden sessiz kalması, TSK içinde bozulan emir- komuta hiyerarşinin en önemli göstergesidir. Tufan Turhan, Silahlı Kuvvetler Birliği, Darbeler- Demirkıratlar, Haz. Salih Göksu, İstanbul, t.y., s. 166

sonra, 14 subayın mağdur edildiğine inanan subaylar arasında örgütlendiği ve bu örgütlenmenin tasfiye edilen 14 subayın dışındaki MBK’nin diğer üyelerinin “aşiret reisiymiş gibi” taraftar toplamalarına karşı bir tepki sonucu oluştuğu da bilinmektedir. Silahlı Kuvvetler Birliği’nin Talat Aydemir’in liderliğinde örgütlenerek; MBK’nin Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki liderlik olgusuna son vermek amacıyla hareket ettiği de tespit edilmektedir. Silahlı Kuvvetler Birliği ordunun siyasetle olan tüm ilişkisini kesmesi yönünde bir hedef izlemiştir. Birlik, her kumandan ve subayın astlarının kendine; kendinin de bir derece üst kumandanına bağlanmasını ön görmektedir. Her kumandan ve subay yalnızca kendi kumandanından emir almalı ve ordu dışı hiçbir siyasi etki altında kalmamalıdır görüşünü benimsemiştir301. MBK içindeki üst düzey generallerinin iktidarın kullanılmasına ilişkin sergilediği tutumun rahatsızlık verici boyuta ulaşması komite içindeki subaylarda bir büyük tepkiyi de beraberinde getirmiştir. Duruma ilişkin D.

Seyhan’ın anılarında işaret edildiği üzere; SKB aynen 27 Mayıs askeri müdahalesinde olduğu gibi ordu hiyerarşisi bakımından alt rütbeli subayların örgütlenmesiyle gerçekleşti. MBK’nın TSK ile olan ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlara çözüm aramak, bozulan hiyerarşik düzeni tekrar sağlamak amaçlı kurulan bu örgüt yine hiyerarşik düzenin tersine bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır.

Talat Aydemir’in 21 Mayıs muhakemeleri sırasında yaptığı savunma sırasında söyledikleri MBK içinde oluşan tepkinin Silahlı Kuvvetler Birliği’nin kurulması sürecine olan etkisini ortaya koymaktadır: “MBK’nin geçici Anayasası’nı bizzat yapanlar tarafından çiğnenmişti. İşte bu durum Silahlı Kuvvetler içerisinde çok yıkıcı bir reaksiyona neden oldu. 14’ler yurt dışına sürüldükten sonra geri kalan 23 komite üyesi, grup grup ordu içinde aşiret reisi gibi taraftar toplamaya başladılar.

Ayrıca 14’lerin mağdur olduklarına inananlar da ordu içinde bir teşkilat kurmaya karar verdiler. Artık ordu muhtelif fikir cereyanlarına göre muhtelif zümrelere hizmet için siyasetin içerisinde bocalamaya başlamıştı. Bir fikir etrafında toplanarak ordu içinde parçalanmaya meydan vermemek, yavaş yavaş orduyu MBK elinden kurtarmak için Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir teşkilat kurmağa karar verildi.” Silahlı Kuvvetler Birliğinin kurulmasına ön ayak olanlar 23 komite üyesinin

D. Seyhan’ın ifadesidir. Dündar Seyhan, a.g.e, 136

301 Tufan Turhan, a.g.e., s. 166; Talat Aydemir, Ve Talat Aydemir Konuşuyor, y.y. yok, 1966, 90- 91

bir kısmıdır. Aydemir teşkilatın kurulmasını doğrudan doğruya kendi insiyatifi ve teşebbüsüne bağlamak istiyorsa da Güventürk’ün mektubunda, bütün Silahlı Kuvvetler Birliği mensuplarına hitaben, belirttiği gerçek; İstanbul ve Ankara’nın teşkilata, birbirinden habersiz olarak kelimesi kelimesine aynı adı vermiş olmaları, teşebbüsün aynı kaynaktan geldiğini şüpheye meydan bırakmaksızın ortaya koymaktadır. 13 Kasım’dan sonra Talat Turan’ın da belirttiği gibi memur derecesine düşen 23 komite üyesinin bir kısmı, bilhassa havacılar kanadı, kendilerini emniyette hissetmemişlerdir. Özellikle Madanoğlu ve yanındakiler 14’leri tasfiye ettikten sonra iktidarı kayıtsız şartsız kullanma yoluna sapmışlar, komitenin gerisine pek aldırış etmez olmuşlardır. Bu hal zamanla kuvveti elinde bulunduran eski ihtilalcileri de tedirgin etmeye başlamıştır. Ankara’da Aydemir, Ünsalan, Atakan, Hazer ve diğerleriyle “Silahlı Kuvvetler Birliği”ni kurmada antant kalan Halim Menteş ve komite üyeleri İ stanbul’da en uygun komutan olarak Güventürk’ü gözlerine kestirmişler ve ona başvurmuşlardı. Bu teşkilatın kuruluş özelliği aşağıdan yukarıya doğru gelişmesi oldu. Kuvvet, güç, otorite ve idare aşağıdan yukarı doğru baskısını duyurmaktaydı. Teşkilatın kurulmasına ön ayak olanlar komitenin havacı grubu olmuştur. Bunlar da, dışarıdan, tamamen Halim Menteş’in idaresinde hareket etmişlerdir. Silahlı Kuvvetler Birliği’nin kurulması karşısında Komite üyelerinin bir kısmı da Madanoğlu tarafını tutmuştur. Osman Köksal, Sezai Okan ve Komitedeki generaller bunların başında gelmektedir. Bazı komite üyeleri de işin aslı anlaşılıncaya kadar tarafsız kalmışlar, sonradan birliği desteklemişlerdir302.

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin en temel özelliği hiç kuşkusuz ordu içi bir örgütlenme olmasıdır. Aynı zamanda MBK’nın kuruluş yapısı, komite içinde üyeler arasında baş gösteren güvensizlik, alt- üst rütbe hiyerarşisinin bozulmuş olması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasal hayatla ilişkisinin artması ve yaşanan ayrışmalar bu örgütün kurulmasına neden olan etkenlerin başında gelmektedir. MBK ordu içi hiyerarşiyi dikkate almaz tutumlar sergilerken; Silahlı Kuvvetler Birliği üst rütbeli subaylar tarafından kurulmuştur. MBK ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki ilişkilere yön veren, MBK’nın bu düzeni dikkate almayan tavırlar sergilemesi olmuştur. Silahlı Kuvvetler Birliği’nin esas amacı 14’lerin tasfiyesinden sonra siyasal hayat içerisinde bocalayan, siyasete girdiği ölçüde hiyerarşik yapısı bozulan

302 Dündar Seyhan, a.g.e., s. 136- 137

ve disiplin olgusunda zafiyetler yaşayan ordunun bütünlüğünü koruyarak, eski güç ve emir komuta disiplinine kavuşturmaktır. Eldeki anılar ve döneme ilişkin diğer kaynaklar Silahlı Kuvvetler Birliğinin bir başka ve çok daha önemli amacının MBK’nın ordu üzerindeki nüfuzunu kırmak olduğu yönünde birleşmektedir303.

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin kuruluş amaçları arasında; hem ordunun prestijini korumak ve hem de alt rütbeli subayların ileriki yıllarda kendi başlarına yapabilecekleri herhangi bir eylemi önlemek de vardı. SKB’nin liderliğini İ rfan Tansel’den bir süre sonra Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay üstlenince, örgüt daha da güçlenmiş ve ordu içinde meşruiyetini sağlamada çok daha kolay sağlamıştır. 6 Haziran 1961 tarihinde yaşanan İrfan Tansel olayı Silahlı Kuvvetler Birliğinin gücü elinde topladığına ilişkin ilk örneğini vermiştir304.

G. İrfan Tansel Olayı ve Silahlı Kuvvetler Birliğinde Liderlik Olgusu