• Sonuç bulunamadı

ve disiplin olgusunda zafiyetler yaşayan ordunun bütünlüğünü koruyarak, eski güç ve emir komuta disiplinine kavuşturmaktır. Eldeki anılar ve döneme ilişkin diğer kaynaklar Silahlı Kuvvetler Birliğinin bir başka ve çok daha önemli amacının MBK’nın ordu üzerindeki nüfuzunu kırmak olduğu yönünde birleşmektedir303.

Silahlı Kuvvetler Birliği’nin kuruluş amaçları arasında; hem ordunun prestijini korumak ve hem de alt rütbeli subayların ileriki yıllarda kendi başlarına yapabilecekleri herhangi bir eylemi önlemek de vardı. SKB’nin liderliğini İ rfan Tansel’den bir süre sonra Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay üstlenince, örgüt daha da güçlenmiş ve ordu içinde meşruiyetini sağlamada çok daha kolay sağlamıştır. 6 Haziran 1961 tarihinde yaşanan İrfan Tansel olayı Silahlı Kuvvetler Birliğinin gücü elinde topladığına ilişkin ilk örneğini vermiştir304.

G. İrfan Tansel Olayı ve Silahlı Kuvvetler Birliğinde Liderlik Olgusu

Kumandanıydı. Fakat Muhafız Alayı Kumandanı Osman Köksal’dan başka kendisine yardımcı tek bir kıta kumandanı bulunamamıştı. Durumu Genelkurmay Başkanına aksettirdik. Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Tağmaç ve zamanın Milli Müdafaa Vekaleti Müsteşarı Tuğgeneral Nüzhet Bulca ile aynı ültimatomu Genelkurmay Başkanlığına ulaştırdık. Devlet reisince yerine getirilmesi istenen ültimatom şu idi: 1- Korgeneral İ rfan Tansel eski vazifesi olan Hava Kuvvetleri komutanlığına iade edilecek. 2- Milli Müdafaa Vekili Muzaffer Alankuş, Kara Kuvvetleri Kumandanı Korgeneral Celal Alkoç, 2. ordu kumandanı Korgeneral Şefik İ lter, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Zeki Özek emekliye sevk edilecek. 3- Hava Kuvvetleri’ne, bizim harekatımıza karşı duranlar Hava Kuvvetleri Kumandanının tanzim edeceğe listeye göre emekliye sevk edilecek. 4- Korgeneral Cemal Madanoğlu Örfi İ dare Kumandanlığından Muhafız Alayı Kumandanı Albay Osman Köksal Muhafız Alayı Kumandanlığından alınarak, MBK içindeki vazifelerine dönecekler. 5- Orduya yapılacak tayin, terfi ve tasfiyelere MBK üyeleri karışmayacak. 6- MBK üyelerinden hiç birisi bundan sonra MBK’ den tasfiye edilmeyecek ve istifaya zorlanmayacak. Verilen bu ültimatomun her maddesi kayıtsız şartsız tatbik ettirilmiştir306. Burada gözden kaçırılmaması gereken esas konu, ordunun siyasete karışmasına engel olmak amacıyla yola çıkmış bir örgütün bu ültimatomlarla siyasete yön vermeğe çalışmasındaki, kuruluş felsefesiyle çatışan tutumu olmuştur. Bakan ve Kuvvet komutanlarının emekli edilmesi istekleri bizzat siyaseti kontrol ediyor anlamına gelmekle birlikte liderlik olgusunun da güçlülüğünü ortaya koymaktadır.

SKB’nin İ rfan Tansel olayı üzerinden ordu içinde sağladığı bu prestij Tansel’in Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na tekrar atanmasıyla daha da arttı. Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay Hava Kuvvetleri Komutanı Süleyman Tulga’nın istifa ettiğini ve Korgeneral İ rfan Tansel’in tekrar Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atandığını ve aynı zamanda Madanoğlu ve Köksal’ın mesailerini teşrii vazifeye hasredeceklerini bildirdi307.

306 Seyhan anılarında konuya ilişkin verdiği bilgilere şu şekilde devam etmektedir: “Silahlı Kuvvetler Birliğinin kurulmasına öncülük eden ve bu birliği kuran kumandanların büyük bir çoğunluğu eski ihtilalci arkadaşlarımdı. Ordu reorganizasyonu yapılırken hemen hepsinin bulundukları kritik yerlere getirilmelerine başta ben amil olmuştum.” Seyhan, 139; Kurtuluş Kayalı, a.g.e., s. 85- 86

307 Cumhuriyet, 9 Haziran 1961

SKB’nin gerek Tansel olayında ve gerekse Madanoğlu ile Köksal’ın görevlerinden ayrılmalarında gösterdiği bu tutum, MBK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki işlere karışmasını zorlaştırmış ve hatta MBK içindeki değişiklikleri engellemiştir. Yaşanan tüm bu gelişmeler SKB’nin blöfüm olarak değerlendirilse de Türkiye’de 1960’ların başındaki gelişmelerin SKB tarafından yönlendirildiği gerçeğini değiştirmemiştir. 1961 Haziran ayının sonunda SKB’nin prensipleri içinde (3. prensip 4. maddesi) “Yassı ada davasında birinci derecede suçlular için Yüksek Adalet Divanı’nın verdiği kararlar derhal tasdik ve infaz edilecektir” şeklinde yer alan maddesi gereğince; A. Menderes, F.R. Zorlu ve H. Polatkan’ın idam kararlarının onaylanmasında etkili olmuşlardır. MBK, Yüksek Adalet Divanı’nın verdiği idam kararlarını uygulamama yönünde bir eğilim göstermiştir. Hatta Gürsel yargılamalar sonucu kesinlikle idamların olmayacağı yönünde İ smet İ nönü’ye bildirmesine rağmen MBK’nın idamları onaylamasında SKB’nin ısrarı ve baskısının olduğu bilinmektedir308. Ancak SKB’nin fiili baskısı üç devlet adamının idam kararını uygulamasını zorunlu hale getirmiştir309. Sıtkı Ulay anılarında konuya ilişkin şu bilgileri vermektedir: “…Yassıada kararları hakkında oralardan gelen tesirler, mahkemenin vereceği kararın Komitece anten tasdiki yolunda, diğer taraflardan gelen tesirler ise; idam cezalarının müebbed hapse tehvili ve seçimlerden sonra da çıkarılacak aflarla bu işin birkaç sene içerisinde tasfiyesi ve unutulması yolunda idi.

Bu sıralarda cuntaları birleştiren ve Ordu bütünlüğünü bozmamak üzere kurulan SBK temsilcilerinden bir grup temsil heyeti benim riyasetimdeki komite ile birlikte yaptıkları bir toplantıda 27 Mayıs’ın gaye ve hedefini zedelememek için 27 Mayıs’ın esas sahibi olarak, mahkeme kararlarıyla oynanmasını istemediklerini ve işlerimize karışmamakla beraber hukuk ve adaleti temsil eden mahkeme kararlarının aynen tasdikinin daha uygun, yerinde ve huzuru sağlayacak bir tedbir olduğunu izaha çalışıyorlardı. Silahlı kuvvetlerini temsil ettiklerini bildiren bu heyet ordunun her sınıfını temsil eden bir general, amiral ve albaylar heyeti idi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüş, anlayış ve kararını bize intikal ettiriyorlardı…310

308 William Hale, a.g.e., s. 130

309 Tevfik Çavdar, a.g.e., 109- 110; Dündar Seyhan, a.g.e., s. 144; Metin Toker, Demokrasinin İsmet Paşalı Yılları- Yarı silahlı Yarı Külahlı Bir Ara Rejim 1960- 1961, Ankara, 1991, s. 265- 266.

310 Sıtkı Ulay, a.g.e., s. 219

Silahlı Kuvvetler Birliği teşkilatının Ankara’daki kurucuları olan ve önderliğini yapan Halim Menteş, Necati Ünsalan, Talat Aydemir, Selçuk Atakan, Emin Arat, Feyzi Arsın, Orhan Alpakın, Nuri Hazer ve diğer arkadaşlarla ayrı ayrı ve bir arada yapılan görüşmeler sonunda Silahlı Kuvvetler Birliği’ne önderlik edenler arasında müşterek bir görüşün teşekkül etmediği ve etmesine de imkan olmadığı açıkça anlaşılıyordu. SKB’ne mensup subayların bir kısmına göre; kabul edilen Anayasa’nın uygulanmasından 27 Mayıs’ın mahkum ettiği devri hortlatmaktan başka bir sonuç beklenemezdi. SKB, 27 Mayıs’ın getirip gerçekleştiremediği fikir manzumesinin ülkede uygulanmasını sağlamak amacıyla iktidara bizzat el koymalı, MBK ve iktidarını ortadan kaldırmalı yeni Anayasanın öngördüğü düzeni uygun bir geleceğe ertelemeliydi. SKB’nin diğer kısım ileri gelenleri ise; MBK’nın Türk Milletine dünya huzurunda vermiş olduğu sözün Silahlı Kuvvetlerin prestiji bakımından mutlak yerine getirilmesi gerektiğini savunuyor ve iktidarın seçimler sonunda sivil idareye devredilmesinde ısrar ediyordu311.

SKB, kuruluşundan bir süre sonra kendi içinde rütbe hiyerarşisi konusunda bir takım sıkıntılar yaşamaya başladı. Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, örgütün liderliğini sürdürürken, örgütün alt kademelerindeki subayların daha güçlü bir konum elde etme çabaları karşısında onlar üzerinde iktidar kurmak için bir takım tavizler vererek uzlaşma yoluna gitti. SKB içinde adeta generaller, albaylar cuntası ve daha alt kademedeki subaylar şeklinde bir ayrışma başlamıştı. Hatta Talat Aydemir Silahlı Kuvvetler Birliğinin Ankara’daki Albaylar cuntasının lideri olduğunu söylüyordu312. Aydemir Milli Birlikçe tutulan yolun doğru olmadığına ve ordu çoğunluğunca bu yolun kalpten tasvip görmediğine inandığı ve bazı olayları gözleriyle gördüğü için cesaretini arttırdığını ve bu türden bir harekete giriştiğini dile getiriyordu313. 9 Haziran 1961 tarihi SKB’nin siyasal hayata her an karışabileceğinin sinyalini vermesi, oluşan yeni düzende büyük bir etkinliğe sahip olduğunu da kanıtlar nitelikteydi. Ancak SKB kendi içinde bir an önce seçimlere gidilmesini savunan subaylar ve seçimlere gitmeden askeri yönetimin devamından yana olanlar şeklinde iki ayrı grup olarak fikir ayrılığına da düşmüşlerdi. Tüm bu gelişmeler sonrasında örgütün durumuna yönelik kamuoyunda oluşan sorulara cevap vermek amacıyla 28

311 Dündar Seyhan, a.g.e., s. 146

312 Talat Aydemir, Ve Talat Aydemir Konuşuyor, a.g.e., s. 121-123.

313 Sıtkı Ulay, a.g.e., s. 211

Haziran 1961 tarihinde SKB prensiplerini belirleyerek ilan etti. İlk madde ülkenin ve rejimin selameti için gerekirse Silahlı kuvvetlerin bu yolda ikaz ve silahlı müdahale yapacağına ilişkindi. Üçüncü ana prensibin ilk maddesi ise MBK’nın Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölünmez bir uzvu olduğunun vurgulanmasıydı. Diğer maddeler ise şöyleydi: Seçimle iktidara gelecek siyasi kuvvet ihtilal ve inkılaba ve bunu yapanlara karşı intikamcı bir hüviyet taşıyamaz. Seçimlere kadar partilerin durumu yakından takip edilir. Prensipler içinde 3. ana prensip 5. madde seçimlerle alakalıdır. Bu maddede “Genel seçimler Yassıada Mahkemeleri sona erdikten ve cezaları infaz edildikten sonra yapılacaktır. Bu tarih 29 Ekim 1961’i geçemez” denilmektedir.

SBK’nin aldığı diğer prensip kararlar arasında, müspet yoldan ayrılmadıkça seçimlerin sonuna kadar MBK fesih veya başka bir yolla azaltılamaz ve dağıtılamaz şeklindeki maddede söz konusudur. 3. maddenin m, n ve o hükümlerinde MBK üyelerinin seçimlerden sonra partisiz Cumhuriyet Senatosu üyesi olarak hizmet ettikleri müddetçe Anayasa esasları dâhilinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olmakta devam edecekleri; MBK’nın çıkardığı kanunlar ve icraatından dolayı seçimle gelen iktidarca sorumlu tutulamayacağı; Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasi iktidarın vaat edildiği gibi Anayasa esaslarına göre partilere devrettikten sonra siyaset dışında kalacak ve asli vazifesine dönecekleri belirtilmiştir. Tüm bu prensipler Albaylar cuntasının 1961 Ekiminin sonunda seçimlerin yapılarak MBK’nın iktidarının ve liderlik olgusunun sona erdirilmesini amaçlamaktaydı314.

General ve albaylar cuntasının SBK içinde saflara ayrılarak çekişmeye başlaması komite içinde Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının başını çektiği yüksek komuta heyetinin birbirine daha çok bağlanmasına, albaylar cuntası karşısında kayıtsız şartsız bir güç birliği yapmasını gerekli kıldı. Tüm bu gelişmelere rağmen albaylar cuntası ordu içinde çok daha hızlı organize olmanın avantajını kullanarak daha üstün konumdaydı. SKB içinde albaylar cuntası lider konumunu sürdürürken; MBK de siyasal düzenin içinde liderliğini adeta SKB ile paylaşmaktaydı315.

314 Dündar Seyhan, a.g.e., s. 144- 145

315 Tufan Turhan, a.g.e., s. 1779- 180; Dündar Seyhan, a.g.e., s. 141; Sıtkı Ulay, a.g.e., s. 211.

H. Değişen Siyasal Düzen İçinde MBK- SKB Arasında Liderlik Olgusu