• Sonuç bulunamadı

ANAYASAL UYUM SORUNU VE DURUMU

1. Sendika Kurma ve Üye Olma Hakkı

ANAYASAL UYUM SORUNU VE DURUMU

Türkiye‟nin onaylayarak ulusalüstü konuma taĢıdığı sendikal haklara iliĢkin sözleĢmeler karĢısındaki durumunu, öncelikle Anayasa düzeyinde ele almak gerekiyor. Bunu haklı kılan nedenlerden biri, yeni Anayasa yapılması sorununun siyasal gündeme girmiĢ olmasıdır.

Belirteyim ki, sendikal haklarda uyum sorununu Anayasa ile sınırlı tutmak, aykırılıkların gerçek boyutunun ortaya konulması için yeterli olmaz. Aykırılıklar listesi, doğal olarak yasalar düzeyinde çok daha uzundur. 30 Ama birçok aykırılığın kaynağının Anayasa olduğu, çoğu 12 Eylül‟ün kalıntısı olan bu aykırılıklar giderilmedikçe de uyum sorununu kökten çözüme kavuĢturma olanağı bulunmadığı açıktır.

Konuyu, Haziran 2011 seçimleri öncesine değin yapılan değiĢikliklerle ulusalüstü sözleĢmelere uyum sağlanan ve aykırılığı süren anayasal kuralları sendika, toplu pazarlık ve grev hakları olmak üzere üç baĢlıkta ele almak ve gerçekleĢme sırasına göre belirtmek yararlı olur.

1. Sendika Kurma ve Üye Olma Hakkı

1982 Anayasası‟nda 1995, 2001 ve 2010 yıllarında gerçekleĢtirilen değiĢikliklerle uyum sağlanan kurallar Ģunlardır:

• Kamu görevlilerine, “kendi aralarında” sendika kurma hakkı tanındı (m. 53/3: 1995/4121).

1995‟teki bu düzenleme, çalıĢanlarla ortak sendikalaĢmayı engellediğinden “kısmi” bir uyum sağladı.

30 Daha geniĢ bilgi için bkz.: Mesut Gülmez, Sendikal Haklarda Uluslararası Hukuka ve

2010‟da bu fıkranın tümüyle kaldırılıp yeniden düzenlenmesiyle, kamu görevlilerine getirilen “kendi aralarında” sendika kurma sınırlaması sona erdi. Bununla birlikte, madde 51/4‟te yer alan

“işçi niteliği taşımayan kamu görevlileri”nin sendika hakkının özel bir yasayla düzenlenmesi sırasında benzer sınırlama konulabilir. Kaldı ki, öngörülen özel yasa da, örtük olarak bu anlama gelir.

• Sendika hakkının “iĢçiler” olarak tanımlanan özneleri “çalışanlar”

olarak değiĢtirildi ve “iĢçi niteliği taĢımayan kamu görevlilerinin”

sendika hakkının yasayla düzenlenmesi öngörüldü (m. 51/1 ve 5:

2001/4709).

Öznelerin geniĢletilmiĢ olmasına karĢın, “çalıĢanlar”ın

“emekliler” ve iĢsizler”i kapsamaması ve ayrıca “iĢçi niteliği taĢımayan kamu görevlileri” için özel bir yasayla sınırlamalar konulmasına olanak verilmesi, uyumun kısmi kalması sonucu doğurdu.

• “İşçiler ve işverenler aynı zamanda birden fazla sendikaya üye olamazlar” kuralı (m. 51/5), “aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz” biçiminde değiĢtirildi (m.

51/4: 2001/4709).

DeğiĢik biçimiyle bu kural, 2010‟da yürürlükten kaldırıldı (2010/5982, m. 5).

• “Herhangi bir iĢyerinde çalıĢabilmenin, iĢçi sendikasına üye olma veya olmama Ģartına bağlanamaması kuralı (m. 51/6) kaldırıldı (2001/4709).

• “ĠĢçi sendika ve üst kuruluĢlarında yönetici olabilmek için, en az on yıl bilfiil işçi olarak çalışmış olma Ģartı aranır” diyen kural (m.

51/7) kaldırıldı (2001/4709).

• “Sendikal faaliyet” kenar başlıklı 52. madde tümüyle yürürlükten kaldırıldı (1995/4121). Anımsatmak gerekirse bu maddeye göre:

- Sendikaların siyasi amaç gütmesi ve siyasi faaliyette bulunması, siyasi partilerden destek görmesi ve onlara destek olması yasaktı;

- Sendikaların, dernekler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları ve vakıflar ile bu amaçlarla ortak hareket etmeleri yasaktı;

- ĠĢyerinde sendikal faaliyette bulunma, o iĢyerinde çalıĢmamayı haklı göstermiyordu;

- Sendikalar üzerinde devletin idari ve mali denetimi öngörülmüĢtü;

- Sendikaların gelir ve giderlerinin, üye aidatının sendikaya ödenme Ģeklinin kanunla düzenlenmesi öngörülmüĢtü;

- Sendikaların gelirlerini amaçları dıĢında kullanamamalarını ve tüm gelirlerini devlet bankalarında muhafaza etmeleri öngörülmüĢtü.

Sendika hakkının özneleri ve maddi içeriği konularında sözleĢmelere aykırılığı süren kurallar Ģunlardır:

• Sendika hakkının öznelerinin “iĢçiler” yerine “çalışanlar” olarak değiĢtirilmesi, bir yandan öznelere yönelik anayasal güvenceyi geniĢletti. Ama öte yandan da, yukarıda belirtildiği gibi “emeğe bağlı, emekle kazanılan hakları kullanan kişiler”in sendika hakkını anayasal güvenceden yoksun bıraktı (m. 51/1). Ne var ki, yine de, anayasal güvence boĢluğunun anılan kiĢiler için yasak anlamına gelmediğini belirtmek gerekir.

• Kamu görevlilerine, yalnızca “kendi aralarında” sendikalar ve üst kuruluĢlar kurma hakkı tanındı (m. 53/3: 1995/4121).

Bu kural 2010‟da yürürlükten kaldırıldı (2010/5982, m. 6). Kamu görevlilerinin sendika hakkı konusunda 51. maddenin özneleri

“çalıĢanlar” olarak tanımlayan 1. fıkrası ile özel yasayla düzenleme yapılmasını öngören 4. fıkrasındaki kurallar geçerlidir.

• Aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olma yasağı öngörüldü (m. 51/4).

Bu kuralın 2010‟da yürürlükten kaldırıldığını yineliyorum (2010/5982, m. 5).

• Kamu görevlilerine, m. 53/1 ve 2. fıkraları ile m. 54. hükümlerine

“tabi olmayan” sendikalar ve üst kuruluĢlar kurma hakkı tanındı (m. 53/3: 1995/4121), yani toplu iĢ sözleĢmesi ve grev haklarından yoksun bırakılmak istendi.

Bu kural, 2010‟da yürürlükten kaldırıldı (2010/5982, m. 6). Kamu görevlilerinin sendika hakkı konusunda 51. maddenin 1. ve 4.

fıkralarındaki kurallar geçerlidir.

• Sendikaların etkinlik alanı, “üyelerinin çalışma ilişkileri” olarak sınırlandırıldı (m. 51/1) ve 1982‟den beri değiĢtirilmedi.

2. Toplu Pazarlık Hakkı: Ortak DanıĢma, Toplu SözleĢme ve BarıĢçı Yöntemler

1995 ve 2010 değiĢiklikleriyle, toplu pazarlık hakkı alanında sınırlı bir uyum gerçekleĢtirildi:

• Kamu görevlilerine, 1995‟te “idareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme yapabilme” olanağı tanındı (m. 53/3: 1995/4121).

Ama, toplu görüĢmenin “hak” olarak tanınmasından özenle kaçınıldı.

Bu kural 2010‟da yürürlükten kaldırıldı (2010/5982, m. 6) ve yeniden düzenlenerek Ģu noktalarda “kısmen uyum” sağlandı:

- “Memurlar ve diğer kamu görevlileri”ne toplu sözleşme yapma hakkı tanındı (m. 53/3: 2010/5982, m. 6). Böylece, toplu iĢ sözleĢmesi hakkının anayasal güvenceden yararlanan öznelerinin

“işçiler” ile sınırlı olan kapsamı geniĢletildi. Ama hemen, aĢağıda görüleceği gibi, bunun özgür ve özerk toplu sözleĢme olmadığını belirtmek gerekiyor.

- “Toplu sözleĢme hükümlerinin emeklilere yansıtılması”nın kanunla düzenlenmesi öngörüldü (m. 53/5: 2010/5982, m. 6) ve böylece kiĢiler yönünden uygulama alanı geniĢletidi.

- “Mali ve sosyal haklar”a iliĢkin toplu sözleĢme hükümlerinin saklı tutulması öngörüldü (m. 128/2, 2. cümle: 2010/5982) ve böylece, kamu görevlilerine iliĢkin bazı noktaların “kanunla”

düzenlenmesi ilkesine Anayasa düzeyinde “kısmi” bir istisna getirildi.

- Aynı iĢyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iĢ sözleĢmesi yapılamaması ve uygulanamaması kuralı (m. 53/4) yürürlükten kaldırıldı (2010/5982, m. 6).

- Bakanlar Kurulu toplu sözleĢme sürecinde devre dıĢı bırakıldı ve barıĢçı süreç olarak “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu”na (KGHK) “baĢvurabilme” olanağı tanındı (m. 53/4: 2010/5982, m.6). Ama bu olanak, Anayasa değiĢikliğinin temelde “zorunlu hakem” sistemi getirmiĢ olması nedeniyle, aĢağıda değindiğim gibi tam uyum sağlayıcı değildir.

Bu değiĢikliklere karĢın, Anayasa düzeyindeki aykırı kurallar görece daha çoktur:

• Memurlar ve diğer kamu görevlileri için taraflar “baĢvurabilir”

denilmiĢ olsa da, “zorunlu hakem” sistemi getirildi (m. 53/4:

2010/5982, m. 6). Çünkü yeni düzenlemeye göre:

- KGHK‟ya baĢvuru olanağı, ancak “toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde” tanındı.

Bu anlatım, birçok yönden, özellikle de kamu görevlilerine grev hakkı tanınması yönünden sorunludur. Öncelikle bu anlatım,

“iĢçiler”e grev hakkı tanıyan madde 54/1‟den aktarılmıĢtır.

Burada söz konusu olan uyuĢmazlık “çıkar” uyuĢmazlığıdır.

Anayasa, ancak bu tür uyuĢmazlıklar için iĢçilerin grev hakkını güvenceye almıĢtır. Aslında bu kural da, aĢağıda belirtileceği gibi, bu içeriğiyle ulusalüstü sözleĢmelerle bağdaĢmaz.

Oysa Anayasa değiĢikliği, yani 53. maddede yapılan yeni düzenleme, memurlara ve diğer kamu görevlilerine “toplu sözleĢme yapılması sırasında uyuĢmazlık çıkması halinde” grev hakkını değil toplu sözleĢme hakkını tanımıĢtır. Grev hakkını ise, doğrudan anayasal güvenceye almamıĢtır. Üstelik, aĢağıda açıkladığım üzere, getirdiği zorunlu hakem sistemi ile grev hakkını örtük olarak yasaklamıĢtır.

• “KGHK‟nin kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir”

(m. 53/4: 2010/5982).

- “KGHK kararlarının kesin ve toplu sözleĢme hükmünde”

olmasının anlamı, iĢçilerin grevin yasaklandığı iĢler ve iĢyerleri için gerek baĢvurma ve gerekse karara uyma zorunluluğu bulunan

“zorunlu hakem” sisteminin dayatılmıĢ olmasıdır. BaĢka bir deyiĢle, toplu sözleĢmeye dönüĢen KGHK kararının kesinliği, Bakanlar Kurulu‟na son sözü söyleme, dolayısıyla hükümete toplu sözleĢmeye karıĢma olanağı tanımaz ama, her tür çatıĢmacı süreci de sonlandırır ve “yasal grev” yapma olanağını tümüyle ortadan kaldırır.

Her ne kadar Anayasa, “taraflar KGHK‟ye başvurabilir” diyerek gönüllü bir barıĢçı yöntemin deneneceği izlenimi verse de, eğer aralarında uzlaĢmaya varamayan taraflar uyuĢmazlığın toplu sözleĢme ile sonuçlanmasını istiyorlarsa, bu barıĢçı yola baĢvuru yapmak zorundadır. KGHK‟nin devreye girmesi için taraflardan birinin, örneğin uyuĢmazlığı zorunlu hakeme götürmek isteyen kamu iĢvereninin baĢvurusu yeterli olacaktır. Eğer taraflar

anlaĢmaya varmak dıĢında bir seçenekleri yoktur. AnlaĢmazlık durumunda ise, iĢvereni zorlamak için grev yapmaları söz konusu değildir. Çünkü öncelikle, madde 54/1‟de grev hakkının anayasal özneleri, 1982‟den beri olduğu gibi, “iĢçiler” olarak kalmıĢ, bu kural değiĢtirilmemiĢtir. Bu kuraldan kamu görevlileri için grev yasağı çıkarılamasa da, KGHK‟ye tanınan uyuĢmazlığı “toplu sözleĢme hükmünde” sayılan “kesin” bir kararla sonlandırma yetkisinin, grev yolunun kapatılmıĢ olmasından baĢka bir anlamı yoktur.

Kamu görevlilerinin, bu anayasal düzenleme kaldıkça, ne 657 sayılı yasadaki ne de Ceza Yasası‟ndaki grev yasaklarına iliĢkin kuralların kaldırılmasıyla grev hakkını kullanabilmelerine olanak vardır. Grevli toplu sözleĢme hakkının anayasal güvenceye alınması için bu kuralın değiĢtirilmesi, zorunlu hakem sistemi yerine yalnızca KGHK‟ye baĢvuru yönünden değil aynı zamanda KGHK‟nin vereceği karara uyup uymama yönünden de gerçek anlamda ve ulusalüstü sözleĢmelere uygun bir isteğe bağlı barıĢçı yol öngörülmesi gerekir. Ek olarak, 54. maddedeki grev hakkının özneleri de “çalıĢanlar”a dönüĢtürülmelidir.

- Yasayla yapılması öngörülen düzenlemede, KGHK‟nin bağımsız ve özerk bir organ kimliğiyle oluĢturulması için anayasal güvence getirilmemiĢtir.