• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: REKABET ANALİZİ DÜZEYLERİ

1.3. Sektör Düzeyinde Rekabet Analizi

Şirket düzeyinde rekabet analizinin açmazlarının ortaya çıkmasıyla rekabet gücü analizi birimi şirketten sektöre doğru bir kayma göstermiştir. Özellikle şirket düzeyinde araştırmaların vaka analizi olmaları araştırmada kullanılması gereken verilerin şirket mülkiyetinde olması sektör düzeyinde analizi zorunlu kılmaktadır. Şirket düzeyinde rekabet analizinde kullanılan göstergeler sektör düzeyinde rekabet analizinde de hesaplanabilir. Dolayısıyla aynı şekilde farklı ülkelerin ya da aynı ülkenin farklı bölgesinde rakiplerine göre daha fazla kar sağlayan sektörlerin rekabet gücü olduğu kabul edilir (Dulupçu, 2001:79–80).

Sektör düzeyinde rekabet gücü: bir sektörün rakiplerine eşit ya da daha üst düzeyde bir verimlilik düzeyinde uluslararası piyasanın gereklerine uygun mal ve hizmetler üretebilme ve daha düşük maliyetlerle uluslararası piyasaların standart ve taleplerine uygun mal ve hizmetleri üretebilmesini sağlayan icat ve yenilileri gerçekleştirebilme yeteneğidir (Aktan, Vural: 2004b:16).

Rekabetçi şirket rakipleri karşısında fiyat ve/veya fiyat dışı konularda üstün olan şirketleri ifade ederken; rekabetçi sektör farklı bölge ya da ülkelerdeki rakip sektöre kıyasla rekabet gücü yüksek sektörleri ifade eder. Aslında rekabetçi sektörde de asıl ifade edilmek istenen rekabetçi şirketlere sahip sektördür.

Porter’a (2000) göre bir şirketin rekabetçi pozisyonunu belirleyen en temel gösterge sektörün yapısıdır. Bir sektörde rekabeti belirleyen beş temel faktörü “Rekabette Beş Güç Faktörü Modeli” çerçevesinde inceleyen Porter, şirket üstünlüğünü sağlayacak rekabet dengesini, sektörde meydana gelebilecek değişmeleri ve bu değişikliklerden rakiplerden önce faydalanma yollarını belirlemiştir (Sarvan ve diğerleri, 2003:81). Bu beş güç; pazara giriş, ikame ürünlerin etkisi, alıcıların pazarlık gücü, tedarikçilerin pazarlık gücü, mevcut rakipler arasındaki rekabetin yoğunluğudur. Porter (2000) beş güç modeli ile rekabet analizine yeni bir boyut katarak rekabeti sadece mevcut oyuncuların belirlemediğini ortaya koymuştur. Böylelikle artık, müşteriler, tedarikçiler, ikame firmalar ve sektöre girmeye niyeti olan işletmeler de

rakip hükmüne geçmiştir (Porter:2000:6). Girişin serbest olduğu, mevcut şirketlerin tedarikçiler ve müşteriler nezdinde pazarlık gücü olmadığı sayısız şirket ve ürünün birbirine benzer olması Sektördeki rekabetin en yoğun şeklini ifade eder.

Sektör düzeyinde rekabet analizi akademik amaçlı yapılan çalışmalar haricinde; devlet kamu ve kuruluşları tarafından (DPT, DTM, İGEME vs) oda ve birlikler tarafından mevcut durumlarını ve stratejilerini belirlemek amacıyla sektördeki işletmeler tarafından; sektöre girmeyi düşünen yatırımcılar tarafından; sektörler, ilgili kararlarına zemin oluşturmak amacıyla finans kuruluşları tarafından da yapılmaktadır.

Sektörün rekabet gücünü ve durumunu ölçmesinin sebebi aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Sektörde faaliyet gösteren işletmelerin yöneticilerine faaliyetlerine stratejilerine zemin oluşturacak bilimsel bir referans kaynağı olması,

2. Sektöre yeni girmeyi düşünen firmaların sektöre girme kararına yardımcı olacak bilimsel bir referans kaynağı olması,

3. Sektörlerle ilgili oda ve birliklerin sektörlerini geliştirici faaliyetlerde bulunabilmesi için başvuracağı bir bilgi kaynağı olması,

4. Resmi kurumlar ile görüşmelerde (DPT, AB, TUBİTAK, KOSGEB vs.) sektör temsilcilerinin bilimsel bir referans kaynağı olması,

5. Devletin sektöre ilişkin geliştireceği stratejilerde, yapacağı teşviklerde ve üzerine düşen görevlerin belirlenmesinde bilimsel bir referans kaynağı olması,

6. Ülkedeki sektörlerin rekabetçilik durumlarını tesit edilmesi ve buna göre desteklenecek/geliştirilecek sektörlerin belirlenmesi.

1.3.1. Sektörel Rekabet Gücünü Ölçmede Kullanılan Yöntemler

Bir ülkenin herhangi bir ürettiği mallarda/hizmetlerde diğer ülkelerin malları/hizmetleri ile fiyat, kalite, tasarım, güvenilirlik ve zamanında teslim gibi unsurlarda yarışabilir düzeyde olması anlamına gelen sektörel rekabet gücünün (Demir, 2002:229) ölçülmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere rekabet konusu işletme ve iktisat bilim dalının ortak çalışma alanıdır. Fakat iktisat bilim dalı rekabet gücü analizlerinde daha ziyade kantitatif yöntemler kullanılırken; genelde işletme bilim dalında özelde de stratejik yönetim

bilim dalında kalitatif teknikler kullanılmaktadır. Kantitatif yöntemlere:” KM/DRC, AKÜ/RCA, AKÜ, RCA1, RCA2, ihraç pazarları içindeki pay, net ihracat oranı, ihracat/ithalat oranı, ithalat nüfuz oranı, sektör içi ticaret, ARGE etkililiği, patentler, fiyat-maliyet marjı, kâr marjı, Ticari Performans Ölçütü, Göreli İhracat Avantajı Endeksi, Göreli İthalat Nüfuz Endeksi ve Göreli Ticari Avantaj Endeksi, Reel Döviz Kuru, Dolaysız Yabancı Sermaye Yatırımları, Verimlilik ve Maliyet Göstergeleri,

VZA.” yöntemleri örnek verilebilir (Demir, 2002: 229, Aktan

http://www.canaktan.org/yeni-trendler/yeni-rekabet/olcme.htm 10–10–2006).

Stratejik yönetim perspektifinden sektörün rekabet ölçümünde daha ziyade kalitatif yöntemler kullanılmaktadır. Aslında stratejik yönetimde sektör analiz için kullanılan teknikler şirket rekabet analizinde kullanılan modellerden pek farklı değildir. Bunlar aşağıdaki gibidir (Eren, 2000, Ülgen, Mirza,2004):

Elmas Modeli, Porter’ın Beş Güç Analizi, Swot Analizi, , PİMS Analizi, PEST Analizi, Stratejik Kümeler Analizi, Kar Bölgesi/Temel Yetkinlikler ve İş Modelleri Yaklaşımı.

Rekabet kavramını statik ve dinamik olarak iki başlı halinde toplamak mümkündür. Statik teorilerde geçmişte ne olduğu ve gelecekte ne olacağı ile ilgilenilmeden zamanın belirli bir anı alınır; dinamik teorilerinde ise zaman içindeki değişimlere (örneğin; teknolojik değişimlere, yeri ürünlerin ya da rakiplerin pazara girmesine vb.) yer verilir (Aydın,2005:2). Dolayısıyla Statik teorilerde sektörün fotoğrafı çekilirken, Dinamik teorilerde sektör geçmişinden ve geleceğin getireceklerinden bağımsız irdelenmez.

İktisadi analizlerde çoğunlukla rekabet Statik yönü ile incelenir. Fakat genelde işletme özelde ise Stratejik Yönetim doğası gereği olayları bir bütün halinde geçmiş ve geleceğe bir arada bakarak yani dinamik yönü ile değerlendirir. Bu da rekabet analizine stratejik yaklaşımın olmasını ifade etmektedir. Stratejik yaklaşım, tanımı itibariyle geleceğe yönelik ve mevcut uygulamadan farklı olması gereken nasıl başarılı olunacağına ilişkin bir perspektiftir. Stratejik yaklaşım için, geçmişin ve bugünün sorunları ile birlikte geleceğin risk ve fırsatlarını da hesaba katılması gerekir. Stratejik yaklaşım, uluslararası pazarlarda ciddi bir rekabet avantajının ancak uzun vadede oluşması fikrini esas alarak günü unutmadan geleceğe odaklanmayı

gerektirir. Gelecekte rekabet gücünün artırılması, stratejik değişimlere bugünden başlanmasına ve hızlandırılmasına bağlıdır. Bunların geciktirilmesi, rekabet dezavantajına yol açacaktır (Barca ve diğ.,2006:126).