• Sonuç bulunamadı

Seçimlik ( İradi) Organlar

Belgede Derneklerin hak ve fiil ehliyeti (sayfa 172-176)

A. Organ Kavramı

2. Seçimlik ( İradi) Organlar

Türk medenî Kanunu’nun 72. maddesinde, derneklerin zorunlu organları; genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kurulu olarak sayıldıktan sonra, II. fıkrasında, derneklerin, bu zorunlu organlar dışında, dernek özerkliğine dayanarak, başka organlar da oluşturabileceği düzenlenmiştir602. Derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere, zorunlu organlara yardımcı olarak kurulmasını tüzüklerinde öngördükleri bu organlar, seçimlik (iradi) organ olarak adlandırılmaktadır.

Seçimlik organlar, her ne kadar, derneğin amacına ulaşması yönünde, dernek tüzüğünde öngörülen, zorunlu organlara ait görev ve yetkileri kullanabilse de, bu organların görev, yetki ve sorumlulukları tamamen bu organlara devredilemez. Seçimlik organların, tüzüğe göre kullandıkları görev ve yetkiler bakımından, zorunlu organların bu görev ve yetkileri her zaman devam eder.

Dernekler açısından uygulamada en çok görülen seçimlik organlar arasında, haysiyet divanı, disiplin kurulu, teftiş kurulu sayılabilir.

§ 3. DERNEKLERİN FİİL EHLİYETİNİN KAPSAMI

I. HUKUKİ İŞLEM EHLİYETİ

Türk Medenî Kanunu’nun 50. maddesinin II. fıkrasına göre; organların

yaptıkları hukukî işlemler, derneği bağlar. Burada; organın yaptığı işlem, derneğin bir uzvu olarak bizzat dernek tarafından yapılmıştır. Bu açıdan; organın yaptığı

işlemin, derneği bağlaması, o organın iradesinin, derneğin iradesi sayılması temeline dayanmaktadır. Nitekim; Türk Medenî Kanunu’nun 50. maddesinin I. fıkrasında da, tüzel kişilerin iradelerinin, organları vasıtasıyla açıklandığı açıkça belirtilmiştir. Bu bakımdan; bir hukukî işlemde, derneğin, bu hukukî işlemi yapma yönündeki, hukukî işlemin doğmasını sağlayan iradeyi, doğal olarak derneğin yetkili organı açıklayacaktır.

Organın fiilinin, derneğin fiili sayılması, dernek adına irade açıklamasında bulunan organın, kanun ve tüzük gereğince buna yetkili olması gereğini de beraberinde getirir603. Kural olarak; tüzel kişileri, temsil etme yetkisi604, dış organ dediğimiz, tüzel kişiyi, üçüncü kişilere karşı temsil eden organlara aittir605.

Derneklerde, Türk Medenî Kanunu’nun, 85. maddesine göre, derneğin

işlerini yürütme ve temsil organı, yönetim kuruludur. Yönetim kurulunun dışındaki bir organın, bu yetkiyi kullanması ancak, dernek tüzüğünde bunun belirtilmesi ile mümkündür606. Dernek tüzüğü dışında, derneğin en yetkili organı olan genel kurulu tarafından da temsil yetkisinin bir başka organa verilmesi de yetkinin başka bir organ tarafından kullanılmasını sağlar607. Nitekim; Türk Medenî Kanunu’nun, 85.

maddesinin II. fıkrasında; temsil görevinin, yönetim kurulu tarafından, üyelerden

birine veya bir üçüncü kişiye verilebileceği düzenlenmiştir608. yönetim kurulunun,

603 Oğuzman / Seliçi/ Oktay, s. 192.

604 Organın, tüzel kişiyi temsil etme yetkisi, daha önce de belirttiğimiz üzere; Borçlar Hukuku

anlamındaki, teknik anlamdaki temsil ilişkisini ifade etmemektedir. Burada kastedilen, tüzel kişinin iradesi olarak, organın vasıtasıyla yapılan irade açıklamaları ve fiillerle, tüzel kişinin borç altına girmesini ifade eder. Burada; tüzel kişiyi yükümlülük altına sokan, zaten organ aracılığıyla dış aleme yansıtılan, tüzel kişinin fiilidir.

605 Dural/Öğüz, s. 237.

606Öztan (Organ), s. 60; Oğuzman / Seliçi/ Oktay, s. 192; Dural/Öğüz, s. 237. 607 Oğuzman / Seliçi/ Oktay, s. 192.

608 “Derneği temsil etmek yönetim kuluna ait bulunmaktadır. Temsil yetkisin,n üyelerden birine veya bir kaçına da verilmesi imkan dahilindedir (Tüzük m.7). Temsil yetkisinin üyelerden birine yahut bir kaçına verildiğini gösterir belge bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında husumetin yönetim kurulu üyelerine yöneltilip, gösterdiği takdirde delilleri de toplanıp, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.” 2. HD., t. 8.7.2003, 9158/10401 (Ballar, Suat: Türk Dernekler Hukuku, 5. Bası,

Ankara 2006, s. 401).

“Derneğin feshi talepli dava, dernek tüzel kişiliğine yöneltilmiştir. Derneği, yönetim kurulu temsil eder. Yönetim kurulu bu hususta bir veya birkaç kişiye yetki verebilir. Davayı takip eden dernek başkanına yetki verilmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda derneği temsil yetkisi yönetim kurulunun tamamındadır. Yönetim kurulu üyelerinin tamamına husumet tevcih edilmeden, bu şekilde taraf teşkili tamamlanmadan işin esasının incelenmesi doğru değildir.” 2. HD., T. 12.7.2004,

üçüncü bir kişiyi temsile yetkili kılabilmesi karşısında, derneğin en yetkili organı olan genel kurulun da bir başka organı temsil ile yetkili kılabilmesi gerekir. Bu durumda; yetkilendirilmesi halinde, bir derneğin genel sekreteri de organ sıfatıyla derneği temsil edebilir. Dernek tüzüğünde, başka bir organın yetkilendirilmesi söz konusu olsa da; Türk Medenî Kanunu’nun 72. maddesinin II. fıkrası gereğince, zorunlu organ olarak yönetim kurulunun, kendisine kanun tarafından verilen temsil görevi devam eder.

Tüzel kişilerin fiil ehliyetleri nitelikleri gereği, gerçek kişiler gibi, farklı derecelere ayrılamaz. Bu nedenle; bir tüzel kişi açısından, fiil ehliyeti, bu tüzel kişinin hak ehliyeti ile sınırlıdır609. Bu durumda; Türk Medenî Kanunu’nun 48.

maddesindeki, hak ehliyetine ilişkin genel ilke devreye girmektedir. Bununla birlikte;

tüzel kişiler, kanunda sınırlı sayıda, belli kriterler konularak varolduğu düşünülürse; her tüzel kişilik tipinin ancak, kendine has kanunî çerçeve içinde kurulduğu ve buna uygun hak ve fiil ehliyetine sahip olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.

Derneklerin, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş birer kişi toplulukları olması karşısında, bunların, amaçlarının da fiil ehliyetini sınırlayıp sınırlamadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan; dernekler açısından, Türk

Medenî Kanunu’nun 48. maddesi gereğince, derneğin sahip olamayacağı haklarla

ilgili hukukî işlem yapamayacağının kabul edilmesi yanında, dernek tüzüğünde belirtilen amaç fiil ehliyetini sınırlayan ve derneğin bu alan dışında hukukî işlem yapmasını engelleyen bir sınır mıdır? Türk Ticaret Kanunu, ticaret ortaklıkları bakımından, bunların, işletme konuları dışında, hak ehliyetine sahip olamayacakları ve bunun doğal sonucu olarak da, bu alan dışında, fiil ehliyetine sahip olamadıkları açıkça belirtilmiştir. Türk Medenî Kanunu’nda ise; fiil ehliyetinin sınırları hakkında herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Ancak; Türk Ticaret Kanunu’nun bu hükmünün, dernekler açısından da geçerli olduğu ve derneğin fiil ehliyetinin, derneğin amacı ile sınırlı olduğunu belirten yazarlar bulunmaktadır610. Bu durumda;

derneği dışa karşı temsil eden dernek organının, derneği organ sıfatıyla temsil yetkisinin de sınırı ortaya çıkmaktadır. Böylelikle; yapmış olduğu hukukî işlemlerle

609 Dural/Öğüz, s. 237.

derneğin bağlı olmasının sınırı, derneğin amacıdır. Böylelikle; organın, dernek adına yapmış olduğu işlem, derneğin amacı dışında kaldığı oranda, derneği bağlamayacaktır.

Diğer bir görüşe göre ise; derneğin fiil ehliyetinin sınırını sadece Türk

Medenî Kanunu’nun 48. maddesindeki, tüzel kişinin hak ehliyetinin sınırlarına ilişkin

getirilmiş, genel ilkeler çerçevesinde sınırlanabileceğini, bunun dışında bir sınırlama düşünülemeyecektir611.

Kanımızca; burada, derneğin faaliyetlerinin amaçları ile sınırlı olduğu ve derneğin amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarına ilişkin Türk Medenî

Kanunu’nun 90. ve Dernekler Kanunu’nun 30. maddesi de göz önünde

bulundurulmalıdır. Dernek faaliyetleri kavramı, hukukî işlem kavramını da içine alan, huhuki sonuç doğursun veya doğurmasın, derneğin bütün fiillerini içine alan üst kavramdır. Bu açıdan; derneğin hukukî işlemlerinin de amacını gerçekleştirmeye yönelik ve bu sınırda bulunması gerekir. Ancak; bu sınıra ilişkin hükümler, esas itibariyle, derneğin faaliyetten alıkonulması ve derneğin yöneticilerinin cezalandırılması sonucunu doğurmaktadır. Kanunda; bu cezai müeyyideler dışında, hukukî işlemler açısından, fiil ehliyetinin yokluğu bakımından söz konusu olabilecek işlemin geçersizliği veya tek taraflı bağlamazlık gibi müeyyideler getirilmiş olduğu söylenemez. Bu açıdan; bu maddelerin, yasaklar koymak suretiyle, derneğin amaç birliği olması hususunu kuvvetlendiren hükümler olduğunu kabul etmek yerinde olur. Bu açıdan; nasıl tam ehliyetli, bir gerçek kişinin, hırsızlık malını almada fiil ehliyetsizliğinden değil, bir suçtan bahsediyorsak ve buna cezai yaptırım öngörülüyorsa, bir derneğin amaç dışı faaliyetleri bakımından da aynı şekilde, bir fiil ehliyetsizliğinden değil bir cezai yaptırımdan bahsedebiliriz.

Ancak; Türk Medenî Kanunu’nun 85. maddesinde; yönetim kurulunun

temsil görevini, kanuna ve tüzüğe uygun olarak kullanmasının gerektiği belirtilmekle, dernek tüzüğüne, yönetim kurulunun temsil yetkisini sınırlayan

maddelerin konulabileceği612 yanında, daha önce de belirttiğimiz üzere, kanımızca, yönetim kurulunun temsil yetkisinin derneğin amacına uygun olarak kullanması gerektiği sonucu çıkartılabilir.dernek tüzüğünün, kamuya açık bir mahiyeti olmaması bakımından, temsil yetkisi hakkındaki sınırlandırmalar sadece dernek içinde hüküm ifade eder. İyi niyetli üçüncü kişilere karşı bu sınırlamaların öne sürülmesi mümkün değildir613. Ancak; derneğin temsili açısından, “Borçlar Hukuku anlamındaki temsil

ilişkisinin”, bu ilişkide derneğe uygulanabilecek hükümlerinin, niteliğine uygun

düştüğü ölçüde, dernek organlarının yaptığı işlemler bakımından da uygulanması mümkündür.

Belgede Derneklerin hak ve fiil ehliyeti (sayfa 172-176)