• Sonuç bulunamadı

Derneklerin kuruluşu bakımından, Medenî Kanun ve Dernekler

Kanunu’nda bir takım şartlar öngörülmüştür. Derneklerin bir kişi topluluğu olduğu düşünülecek olursa; her şeyden önce derneğin kuruluşuna katılan kişilerin, öncelikle

“kurucu olma ehliyetini" sağlamaları aranır. Bunun dışında, bir derneğin kurulması

için, “dernek kurma iradesinin" usulüne uygun olarak açıklanması gerekir. Dernek kurma yolundaki irade, dernek tüzüğünün hazırlanması ile gerçekleşir. Bu anlamda; dernekler, kurucuların dernek kurma iradesini, tüzükte açıklamaları şeklinde ortaya çıkan bir hukukî işlemle kurulur258.

Derneğin hak ehliyetini kazandığı anı belirlemek için, derneğin kuruluş şartlarını inceleyeceğiz. Bu açıdan; çalışmamızda öncelikle, kuruculara ilişkin koşullar belirtildikten sonra dernek kurma iradesinin belgelenmesi niteliğindeki, tüzük ve diğer kuruluş işlemleri üzerinde duracağız.

255 Velidedeoğlu, s. 28; Akünal, s. 62; Öztan, ( Tüzel Kişiler), s. 17; Dural/ Öğüz, s. 219; Oğuzman/ Seliçi / Oktay , s. 179; Öztan ( Hukukun Temel Kavramları), s. 305. Karşı yöndeki görüş için bkz. Serozan, (Tüzel Kişiler), s.38; Zevkliler/Havutçu, s. 172; Akıntürk, s. 80 .

256 Önceki Medenî Kanun’un 53. maddesinde; “ Siyasi, dinî, ilmî, bediî, hayrî cemiyetler ile eğlence ve idman cemiyetleri ve asıl gayesi iktisadı olmayan diğer cemiyetler; nizamnamelerinde cemiyet olarak teşekkül arzusunu izhar etmekle şahsiyet iktisabederler” denilmek suretiyle, “serbest kuruluş

sistemi” kabul edilmişti.

257 İlgili madde gerekçesi için bkz. Ertaş/Koç, s. 149. 258 Serozan (Tüzel Kişiler), s. 53.

B. Kurucular

1. Kurucuların Sayısı

Türk Medenî Kanun’un 56. maddesi ve Dernekler Kanunu’nun 2. maddesinde ise; derneklerin kuruluşu için, gerçek veya tüzel, en az yedi kişinin

varlığı aranmaktadır. Ancak; daha önce de belirttiğimiz üzere; derneklerin kurulması için yedi kişi yeterli görülmekle beraber; yönetim ve denetim kurullarının oluşturulması ve genel kurul toplantı yeter sayısının sağlanması için, ilk genel kurul toplantısına kadar en az on altı kişinin derneğe üye olarak katılması gerekir259. Aksi takdirde; dernek Türk Medenî Kanunu’nun 87. maddesinin 2. bendi gereğince kendiliğinden sona erer.

2. Kurucuların Niteliği

Türk Medenî Kanunu’nun 56. maddesi ve 2908 sayılı önceki Dernekler Kanunu’nun 1. maddesinde, 07.08.2003 tarihli ve 4963 sayılı değişiklikten önce;

derneğin kuruluşu için yedi gerçek kişinin varlığı aranmaktaydı. Bu açık hüküm karşısında, tüzel kişilerin dernek kurucusu olması mümkün değildi260. Ancak bu hüküm, Anayasa’nın, dernek kurma özgürlüğüne ilişkin 33. maddesi ile çelişmekteydi. Şöyle ki; bu maddede kullanılan “ herkes” ifadesi, hem gerçek, hem de tüzel kişilere bu anayasal hakkın tanındığına bir delildir261. Kaldı ki; dernek kurma, Türk Medenî Kanunu’nun madde 48. maddesinde biyolojik yapıları itibariyle, sadece gerçek kişilere tanınan haklar arasında değildir262. Daha sonra bahsettiğimiz değişiklik ile; “en az yedi gerçek kişinin” ifadesi yerine, “gerçek veya tüzel en az

yedi kişinin” ifadesi kullanılarak, tüzel kişilerin de dernek kurmasına imkân

tanınmıştır. Daha sonra yürürlüğe giren 5253 sayılı Dernekler Kanunu 2. maddesinde

de, aynı yönde hüküm getirilmiştir.

259 Serozan, s. 56; Akipek/ Akıntürk, s. 640. 260 Aksi yöndeki görüş için bkz. Özsunay, s. 119 vd.

261 Türk Medenî Kanunu’nun 57. maddesinin gerekçesinde, Anayasa’daki “ herkes” ibaresinin gerçek

kişileri kapsadığı belirtilmekteydi.

Dernek kurucusu olmaları bakımından Türk Medenî Kanunu’nun 57.

maddesinin II. fıkrası ile Dernekler Kanunu’nun 3. maddesinin I. fıkrasında; genel

şart olarak, gerçek kişilerin fiil ehliyetine sahip olması aranmaktadır263. Ancak; Dernekler Kanunu’nun getirdiği çok önemli bir değişiklik olarak, çocuk derneklerinin kurulabilmesine imkân tanınmasıyla, bu dernekler bakımından, kurucuların fiil ehliyetine sahip olma şartının, çocuk dernekleri ile sınırlı olarak kaldırıldığı görülmektedir. 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu’nun 3. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, Türkiye’nin de tarafı olduğu, Çocuk Haklarına

Dair Sözleşmesi’ne göre; 15 – 18 yaş arasındaki çocuklara dernek kurma hakkı

tanınmıştır. Dernekler Kanunu’nun getirdiği bu hükümle, Türkiye, tarafı olduğu bu sözleşmenin hükümlerini de yerine getirmiş olmaktadır264. Böylelikle, on beş yaşını bitiren ayırt etme gücüne sahip küçükler; toplumsal, ruhsal, ahlâkî, bedensel ve zihinsel yetenekleri ile spor, eğitim ve öğretim haklarını, sosyal ve kültürel varlıklarını, aile yapısını ve özel yaşantılarını korumak ve geliştirmek amacıyla yasal temsilcilerinin yazılı izni ile çocuk dernekleri kurabileceklerdir.

Dernekler Kanunu’nun getirdiği bir başka yenilik, 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 4. maddesi ile dernek kurma hakkına getirilen yasak ve sınırlamaların

kaldırılmasıdır. Yeni Dernekler Kanunu ile, Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklı tutulmuş ve çocuk dernekleri açısından, on sekiz yaşından büyüklerin bu derneklere kurucu veya üye olamayacakları düzenlenmiştir. Bunun dışında Dernekler Kanunu’nun 4.

maddesinde, bazı kişilerin dernek kurmalarını, sürekli veya belli bir süre ile

yasaklayan hükümler tamamen kaldırılmıştır265.

263 2908 sayılı Dernekler Kanununda gerçek kişilerin fiil ehliyetine sahip olması yanında, 18 yaşını

doldurması da aranmaktaydı.

264 Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile ilgili geniş bilgi için bkz. Serozan, Rona: Çocuk Hukuku,

İstanbul 2000, s. 33 vd.; Akıllıoğlu, s. 1,2,3,8; Serozan, (Dernek), s. 555.

2652908 sayılı Kanun’unun 30.07.2003 tarih ve 4963 sayılı kanunla değişik 4. maddesine göre dernek

kurabilmek başka bir deyişle derneğe kurucu üye olabilmek için öncelikle, fiil ehliyetine sahip olmak ve 18 yaşını doldurmuş olmak aranmaktaydı. Yeni Dernekler Kanun’unda, Türk Medenî Kanunu’nun 64. maddesinde olduğu gibi, kurucu üyelik için fiil ehliyetine sahip olmak yeterli görülmüştür. Bunun yanında, Türk Silahlı Kuvvetleri ile genel ve özel kolluk kuvvetleri mensupları ve özel kanunlarında dernek kuramayacakları belirtilen memur statüsündeki kamu hizmeti görevlilerinin sürekli olarak dernek kuramayacaklarına ilişkin hüküm 5253 sayılı yeni Dernekler Kanun’una alınmayarak, sadece

Kanımızca; belli meslekteki kişiler açısından konan yasaklar, bu kişilerin meslekleri ile bağdaşmayacak bir takım düşünce ve görüşlerin etrafında toplanmalarını ve faaliyette bulunmalarını engellemek; bazı suçlardan mahkum olanlar hakkındaki yasaklar da, derneklerin, toplumun sosyal yapısı içindeki önemi ve gücü itibariyle, ideal amaç güden bu tür toplulukları kuran ve ona şekil veren tüzüğünü yapan kişilerin belirli nitelikte olması temennisiyle getirilmiştir. Ancak; bir derneğin, ona tüzel kişilik kazandırılmasının temelinde yatan düşüncelere hizmet etmesi için, dernek kurma özgürlüğünün kısıtlanması çözüm değildir. Önemli olan; derneklerin kanuna uygun amaçlar için kurulması ve bu amaçlara uygun hareket etmesidir. Bundan başka; Anayasa tarafından herkese tanınmış olan “dernek kurma hakkının” büyük ölçüde sınırlanması Bu açıdan, bu yasakların kaldırılarak, dernek kurma hürriyetinin genişletilmesini yerinde bulmaktayız.

Burada değinilmesi gereken bir başka husus da, yabancıların dernek kurma

hakkıdır. Dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 33. maddesi, kural

olarak, TC. vatandaşları ile yabancılar arasında bir ayırım öngörmemiştir266. Ancak;

Anayasanın 16. maddesinde; yabancıların temel hak ve özgürlüklerinin,

milletlerarası hukuka uygun olarak sınırlanır denilmek suretiyle, yabancıların temel hak ve özgürlüklerinin sınırlanmasına ilişkin olarak genel bir hüküm getirilmiştir. Bu

Türk Silâhlı Kuvvetleri ve kolluk kuvvetleri mensupları ile kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri hakkında özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar saklı tutulmuştur. Bundan başka; 2908 sayılı önceki Dernekler Kanun’unda, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının birinci babında yazılı suçların birinden mahkum olanlar, basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle mahkum olanlar, Türk Ceza Kanununun 316, 317 ve 318 inci maddelerinde yazılı suçlardan biriyle mahkum olanların iki yıl süre ile,

Kurulması yasaklanmış dernekleri kuranlar ve yönetenler ile dernekler için yasaklanmış faaliyetlerde bulunmaları sebebiyle mahkemece kapatılmasına karar verilen derneklerin yöneticileri kapatma kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl süre ile, dernek kuramayacaklarına ilişkin sınırlama da tamamen kaldırılmıştır. 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu ile, kurulması yasaklanmış dernekleri kuranlar ve yönetenler ile dernekler için yasaklanmış faaliyetlerde bulunmaları sebebiyle mahkemece kapatılmasına karar verilen derneklerin yöneticileri için, madde 32/a gereğince sadece para cezası verilmesi öngörülmüştür. 2908 sayılı Dernekler Kanunu’ndaki bu yasaklar, dernek kurma özgürlüğünü kısıtlaması bakımından eleştirilere uğramıştır. bkz. Serozan (Tüzel Kişiler), s. 54; Serozan, (Dernek), s. 555.

266 Akünal, s.64; Tanrıbilir, Feriha Bilge: “ Yabancıların Dernek Kurma Özgürlüğü”, Gazi

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2000, C.IV, S. 1-2, s.39; Tekinalp, Gülören: Türk Yabancılar Hukuku, 8. Bası, İstanbul 2003, s. 117 (Yabancılar).

anlamda; uluslararası sözleşmelere uygun olarak267 düzenlenen, dernek hak ve özgürlüğünün ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel

sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceğine ilişkin Anayasa hükmü, yabancılar açısından da

geçerlidir268. Her iki hükmü de esas alan, Türk Medenî Kanunu’nun, 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu’nun 38. maddesinin B bendi ile değişik 93. maddesine göre; 5253 sayılı yeni Dernekler Kanunu’nun 3. maddesindeki fiil ehliyeti şartını da269 sağlayan Türkiye’de yerleşme hakkına sahip yabancı gerçek kişiler, Türkiye’de dernek kurma veya kurulmuş olan derneklere üye olma hakkına sahiptir. Onursal üyelik için, Türkiye’de yerleşim yerinin bulunması şartı aranmaz (TMK.m.93/II).