• Sonuç bulunamadı

B. Asli Şartlar

4. Savunma Haklarına Uyulmuş Olması

MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması şartı öngörülmüştür.

Maddeye göre, kendisine karşı yabancı kararın tenfizi istenen kişinin, yabancı mahkemeye o ülkenin hukukuna uygun olarak çağırılması veya kendisini mahkemede temsil ettirme imkanına sahip olması veya o yer kanunlarına aykırı olarak kararın yokluğunda verilmemiş olması gerekir.107

Zira, kendisine karşı tenfiz istenen kişi, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş veya usulüne aykırı şekilde yokluğunda hüküm verilmiş ise, savunma hakkının ihlal edilmiş olabileceği kabul edilmektedir. Sayılan bu usuli işlemlerin usulüne uygun yapılmamış olması, yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddi için yeterlidir. Yapılan usulsüzlük sebebiyle, ayrıca davalının savunma hakkının ihlal edilmiş olması aranmaz. Savunma hakkına etkili bu gibi usuli işlemlerin, usulüne uygun

105 Nomer/Şanlı, s. 496. 106 Nomer/Şanlı, s. 497. 107 Çelikel/Erdem, s. 614.

şekilde yapılmış olup olmadığı, hükmü veren mahkemenin hukukuna göre tespit edilir.108

Hükmü veren mahkemeye usulüne uygun olarak davet edilen ve dava dilekçesi tebliğ edilen kişiye, davada kendisine savunma imkanı tanınmış kabul edilir. Bu imkanı kullanmayan, yani yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya iştirak etmeyen veya kendisini temsil ettirmeyen kişi, davada kararın tarafın yokluğunda verildiği için savunma hakkını kullanamadığı veya savunma hakkının ihlal edildiği itirazını ileri süremez.109

Savunma hakkına etkili bu gibi usuli işlemler, usulüne uygun olarak yerine getirilmemiş olsa dahi, savunma hakkının ihlalinin ortaya çıkmaması ihtimali mevcuttur. Savunma hakkına ilişkin bu gibi usuli işlemlerin usulüne uygun yapılmaması halinde dahi, savunma hakkının ihlalinin ortaya çıkmama ihtimali bulunduğundan, bu gibi usulsüzlüklerin incelenmesi, ancak aleyhine tenfiz talep edilen tarafın bu konuda itiraz etmesi şartına bağlanmıştır. Bu sebeple, tenfize hükmedecek olan Türk mahkemesi bu usuli işlemlerin usulüne uygun şekilde yapılmış olması şartını kendiliğinden araştıramaz.110

Bununla beraber, savunma hakkını etkileyen ve Kanun`da sayılan bu usuli işlemlerin veya yabancı mahkemece uygulanan diğer usuli işlemlerin, ister usulüne uygun yapılsın isterse yapılmasın, Türk usul hukuku anlayışına göre savunma hakkını ihlal ettiği tenfiz hakimince tespit edilirse, bu sefer Türk kamu düzenine aykırılığın meydana gelebileceği ve bu sebeple, davalının itirazına bağlı olmaksızın, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınarak tenfiz talebinin reddine gidilebileceği söz konusu olmaz. Yabancı mahkemenin hukukuna uygun olsa dahi, örneğin aleyhine karar alınmış olan davalıya karşı ilan yoluyla yapılmış bir tebligat savunma hakkını ihlal edebilecek bir işlem olarak görülebilir. Meğerki, davalı ilanen yapılmış tebligattan sonra davada iştirak etmiş olsun.111

108 Nomer/Şanlı, s. 497. 109 Nomer/Şanlı, s. 497. 110 Nomer/Şanlı, s. 497-498. 111 Nomer/Şanlı, s. 498.

Türkiyenin iştirak etmiş olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nce teminat altına alınmış olan adil yargılama hakkı çerçevesinde, savunma hakkına ilişkin ilkelerin (AİHS., m. 6/III) yabancı mahkeme kararında ihlal edilmiş olması da, yabancı mahkeme kararının tenfizini engeller. Bu ilkelerin ihlali aynı zamanda Türk kamu düzeninin müdahalesi için haklı bir sebep teşkil eder.

Bu maddede belirtilmeyen ve kamu düzenine açıkça aykırılık teşkil eden savunma hakkını ihlal eden diğer durumlar ise kamu düzenine aykırılık nedeni ile tenfiz engeli olabileceklerdir. Çünkü MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi bütün savunma haklarını içine alacak bir genişliğe sahip değildir.112 Yani bütün savunma hakları ile ilgili olarak yapılacak itirazlar bu madde bendi çerçevesinde yapılamayacaktır. Bu gibi durumlarda tenfizin reddi için başvurulacak yol, kamu düzeni olacaktır. Diğer bir ifadeyle, kendisine karşı tenfiz istenen kişi, MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi dışındaki savunma hakları ile ilgili hususlar için MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki kamu düzenine başvurabilir.113

Savunma hakkı ihlale uğrayan kişi lehine olarak tesis edilmiş bulunan MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde düzenlenmiş olan bu şartın gerçekleşmiş olup olmadığı, ilgili tarafın itirazına bağlı olarak incelenebilir. Yani hakim bu durumu kendiliğinden incelemeyecektir.114

§ 3. TENFİZ USULÜ I. Azerbaycan Hukuku

Yabancı mahkeme kararlarının tenfiz edilebilmesi için dilekçe ile başvuru gerekir. Bu dilekçeye tenfiz dilekçesi denir. Tenfiz dilekçesi yazılı olarak oluşturulur ve taraf veya onun kanuni temsilcisi tarafından imzalanır. Yabancı mahkeme kararlarının tenfizine dair dilekçe, lehine karar kabul edilmiş şahıs ve kararın tenfizinde ilgili olan diğer şahıslar tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali

112 Çelikel/Erdem, s. 614. 113 Çelikel/Erdem, s. 616.

Mahkemesi`ne gönderilir.115 AMUK`un 464. maddesine göre, yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin dilekçeler Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkeme`si116 tarafından incelenir. AMUK`un 463. maddesinde117 sıralanan yabancı

mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin dilekçeler, davanın konusuna göre Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi`nin Hukuk ve Ticari Davalara İlişkin Mahkeme Kurumları tarafından incelenir. Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi`nden başka her hangi bir yerel mahkemenin yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin dilekçeleri incelemesi hususunda yetkisi Kanun`da öngörülmemiştir. Ancak Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde başka kurallar öngörülebilir. Eğer milletlerarası sözleşmelerde Kanun`dan ayrı bir kural öngörülmüşse, o halde milletlerarası sözleşmelerin üstün hukuki niteliğinden118 dolayı bu milletlerarası sözleşmelerde öngörülen kurallar öncelikli olarak uygulanacaktır. Yani Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin karar kabul ediyorsa, o halde hukuki yardım hakkında milletlerarası sözleşmelerde öngörülen kurallara öncelik tanımalıdır. Eğer iki taraflı ve çok taraflı sözleşmelerde bu kurallar mevcut değilse, o zaman yürürlükte olan yerel kanunlara öncelik tanınacaktır. Ayrıca, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi tenfiz dilekçesini AMUK`un 402-421. maddelerinde düzenlenen kurallara istinaden inceler ve bu incelemeye esasen tenfiz kararı kabul eder. Yani Ali Mahkeme yerel mahkemelerin (I ve II dereceden olan mahkemelerin) kararlarını nasıl inceleyip karara bağlarsa, öyle de yabancı ülkelerin

115 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 397.

116 Azerbaycan Hukuku`nda en yüksek mahkeme derecesi olan Ali Mahkeme`nin Türk Hukuku

bakımından karşılığı Yargıtay`dır.

117 Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Medeni Usul Kanunu`nun 463. maddesinde hangi yabancı

mahkeme kararlarının tenfiz olunacağı hususu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, hukuk davalarına ilişkin yabancı mahkeme kararları, ticari davalara ilişkin yabancı mahkeme kararları ve ceza davalarının yapılmış suç sonucu ortaya çıkmış zararın ödenilmesine dair kısmına ilişkin yabancı mahkeme kararları Azerbaycan Hukuku`na göre tenfiz olunabilir. (AMUK., m. 463).

118 Azerbaycan Cumhuriyeti`nde yürürlükte olan kanunlarla Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf

olduğu milletlerarası sözleşmeler arasında uyuşmazlık çıkarsa, o zaman milletlerarası sözleşmeler uygulanacaktır. (Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası, m. 151).

mahkemelerinden alınan kararlar üzerine tenfiz dilekçelerini inceleyip tenfiz kararını kabul eder.119

AMUK`un 458. maddesinin 3. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararları, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren üç yıl içinde tenfiz olunabilir. Burada yabancı mahkeme kararlarının yürürlüğe girmesi anının belirlenmesi oldukça önem taşır. Çünkü yabancı mahkeme kararlarının yürürlüğe girmesi anı farklı devletlerde farklı kurallara dayanarak düzenlenir. İşte bu açıdan yabancı mahkeme kararlarının yürürlüğe girmesi anı bu kararı kabul eden mahkemenin ait olduğu devletin kanunları ile düzenlenmektedir.120 Ayrıca bu kuralın aynısı, Mahkeme Kararlarının İcrası Hakkında Kanunu`nun 13. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde düzenlenmiştir.121

AMUK`un 466. maddesine göre, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olarak Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi`ne sunulacak dilekçeye aşağıdaki belgelerin ilave edilmesi gerekir:

- Yabancı mahkeme kararının yürürlüğe girmesini onaylayan belge;

- Yabancı mahkeme kararının yürürlüğe girmesini onaylayan belgenin yapılmış kaydının sureti;

- Aleyhinde karar alınmış ve mahkeme duruşmasında bulunmayan tarafın mahkeme duruşması hakkında zamanında ve usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmesini onaylayan belge;

- Bu belgelerin ve tenfiz dilekçesinin Azerbaycan diline tercüme edilmiş ve onaylanmış suretleri.

AMUK`un 466. maddesinde düzenlenen dilekçe ve belgelerin doğruluğu konsolosluk tarafından denetlenir ve onaylanır. Konsolosluğun buradaki esas görevi

119 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 389. 120 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 376. 121 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 400.

adı geçen maddede düzenlenen dilekçe ve belgelerdeki imzaların gerçek olup olmadığını denetlemek ve bu dilekçe ve belgelerin konsolosluğun bulunduğu devletin kanunlarına uygunluğunu belirleyerek onaylamaktan ibarettir. Azerbaycan Cumhuriyeti`nde mevcut devlet organları bu dilekçe ve belgeleri, yalnız konsolosluğun onayından sonra kabul edebilirler. Aksi halde bu kabul edilemez. (AMUK., m. 457).

Şunu da belirtmek gerekir ki, AMUK`un 457. ve 466. maddelerinde düzenlenmiş kurallar, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde başka kuralların öngörülmediği hallerde uygulanır.122

AMUK`un 467. maddesinin 1. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin dilekçeye, davada bulunması gereken taraflara dilekçeye bakılmasının (duruşma) zamanı ve yeri hakkında haberdar edilmekle, açık mahkeme duruşmasında bakılır.

Tenfiz dilekçesine, çekişme ilkesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Anayasası`nda ve AMUK`da öngörülen hukuk muhakemesinin diğer ilkelerine göre bakılır. Davanın alacaklının isteği üzerine başlamasına rağmen, yalnız davalının duruşma zamanı ve yeri hakkında haberdar edilmesine hukuki yönden izin verilemez. Yani alacaklının, varsa diğer tarafların duruşma zamanı ve yeri hakkında haberdar edilmesi gerekir. Adı geçen maddeye göre, davada bulunan bütün taraflar duruşma zamanı ve yeri hakkında mahkeme ihbarnamesi vasıtasıyla haberdar edilmelidirler. Davada bulunan şahıslar tenfiz dilekçesine bakılmasının zamanı ve yeri (ihbarname) hakkında AMUK`un 134-148. maddelerinde ve Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde düzenlenen kurallar ile haberdar edilirler.123

AMUK`un 467. maddesinin 2. fıkrasına göre, ihbarnamenin tarafa ulaşması hakkında mahkemede bilgi olursa, o halde davada bulunması gereken tarafın esaslı mazereti olmadan mahkemeye gelmemesi, mahkeme tarafından tenfiz dilekçesine bakılmasını önlemez. Eğer davada bulunan taraf, tenfiz dilekçesine bakılmasının başka zamana ertelenmesi hakkında mahkemeye müracaat ederse ve bu müracaat

122 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 396. 123 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 398.

mahkeme tarafından mazur görülürse, mahkeme duruşma zamanını erteler ve tarafları yeni mahkeme duruşmasının zamanı hakkında haberdar eder.124

AMUK`un 467. maddesinin 3. fıkrasına göre, mahkeme tenfiz dilekçesini incelerken yabancı ülke mahkemesi kararının tenfiz edilmesini ret ederse, o halde mahkeme adı geçen Kanun`un 465. maddesinde yer alan ret sebeplerinin olup olmadığını denetler.

AMUK`un 465. maddesinde düzenlenen ret sebeplerinden her hangi birinin varlığı halinde mahkeme tenfiz dilekçesini ret edecektir ve bu dilekçenin ret edilmesi hakkında karar kabul edecektir. Burada ret sebeplerinin varlığının ispat edilmesi görevi davacının üzerine düşecektir. Yani ispat yükü borçlunun üzerindedir. Ancak davalı da tenfiz dilekçesini savunmak maksadıyla ilaveten deliller gösterebilir. Bu deliller hepsi bir arada mahkeme tarafından değerlendirilir. Zira, burada söylenmesi gereken husus şudur ki, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi yabancı ülke mahkemelerinin kararlarını yeniden gözden geçirmez, sadece tenfiz şartlarına uyulup uyulmadığını denetleyerek, ret sebeplerinin olup olmamasını inceler.125

AMUK`un 467. maddesinin 4. fıkrasına göre, mahkeme tenfiz dilekçesine ilişkin olarak yabancı ülke mahkemesinden verilmiş ilamın ya tenfiz edilmesi ya da ret edilmesi hakkında karar kabul eder.

AMUK`un 467. maddesi Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Ali Mahkemesi tarafından kabul edilen kararın içeriğine ilişkin talepleri düzenlemediğine göre burada adı geçen Kanun`un 264. maddesi uygulanacaktır. AMUK`un 264. maddesine göre, mahkeme tarafından kabul edilen kararın içeriği aşağıdakı gibidir (AMUK., m. 264):

- Kararın kabul edilme zamanı ve yeri;

- Kararı kabul eden mahkemenin adı, hakim veya mahkeme üyeleri ve mahkemenin duruşma katibi;

124 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 398. 125 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 398-399.

- Davada bulunan şahıslar, uyuşmazlık konusu veya öne sürülmüş talep;

- Kararın hangi konuya ilişkin kabul edilmesi;

- Mahkemenin vardığı sonuçların sebepleri ve mahkemenin uyguladığı kanunlar;

- Davanın sonucu;

- Karardan şikayet verilebilirse, şikayet verme kuralı ve süresi.

AMUK`un 468. maddesinin 1. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararı ve Azerbaycan Cumhuriyeti Ali Mahkemesi`nin kararına istinaden, bu kararın zorunlu olarak tenfizinin çözümlenmesi hakkında, mahkeme kararının (tenfiz kararının) icra edilme yerine gönderilmesiyle, icra tutanağı verilir.

AMUK`un 468. maddesinin 2. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin kanunlarına esasen kararların icrasını uygulayan organlar vasıtasıyla uygulanır.

Yabancı mahkeme kararlarının icrası Mahkeme Kararlarının İcrası Hakkında Kanunu`na dayanarak uygulanır.126 Yani yabancı mahkeme kararları ile Azerbaycan Cumhuriyeti`nde mevcut yerel mahkemelerin kararları, icraları konusu bakımından aynı hukuki niteliğe sahip olduklarından, yabancı mahkeme kararlarının icrası usulü yerel mahkeme kararlarının icrası usulüne tabidir. Yabancı mahkeme kararları Azerbaycan Cumhuriyeti`nde yürürlükte olan kanunlara esasen icra edilir. Yabancı mahkeme kararlarının icrası, icra tutanağına göre mahkeme görevlileri tarafından uygulanır. Mahkeme Kararlarının İcrası Hakkında Kanunu`nun 77. maddesinin 1. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararlarının Azerbaycan Cumhuriyeti`nde icrası Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelere, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Medeni Usul Kanunu`na ve Mahkeme Kararlarının İcrası Hakkında

Kanunu`na esasen uygulanır. Adı geçen Kanunu`nun 77. maddesinin 2. fıkrasına göre, yabancı mahkeme kararlarına ilişkin icra tutanağı, bu kararın Azerbaycan Cumhuriyeti`nin Medeni Usul Kanunu`na esasen tanındıktan sonra verilir. Şunu da belirtmek gerekir ki, AMUK`un 467-468. maddelerinde düzenlenen kurallar, Azerbaycan Cumhuriyeti`nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerde başka kurallar düzenlenmemişse, yalnız o halde uygulanabilir.127

II. Türk Hukuku

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın 141. maddesinin 4. fıkrasına göre, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 6. maddesine göre, mahkemelerin makul bir süre içerisinde, hakkaniyete uygun ve aleni (açık) olarak karar vermeleri gerekir. Ayrıca HMK`nın 30. maddesine göre, yargılamanın mümkün olduğu kadar hızlı ve düzen içerisinde yürütülmesi, nedensiz masraflara sebebiyet verilmemesi gerekir. Zira, yargılama usulü, yargılamayı yapan ülkenin kendi hukukuna tabidir. Dolayısıyla kural olarak, yabancı ülke mahkemelerinden alınan ilamların Türkiye`de tenfizi, Türk usul hukuku çerçevesinde gerçekleşecektir.128

A. Görev ve Yetki

Görev ve yetki, MÖHUK`un 51. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye`deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye`de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.

1. Görev

Görev, belirli bir davaya o yerdeki (il veya ilçedeki) hüküm mahkemelerinden hangisi tarafından bakılacağını belirtir. Belirli bir dava hakkındaki görevli

127 Manafov/Hüseynov/Kerimli, s. 399-400.

128 RUHİ, Ahmet Cemal, Boşanma İle İlgili Yabancı Mahkeme İlamlarının Türkiye`de

mahkemeyi tespit ederken, ilk önce, o davanın genel mahkemelerin mi, yoksa özel mahkemelerin mi görevine girdiği araştırılır. Özel mahkemelerin görevi, genel mahkemelerin görevinden önce gelir. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmiş olan bütün davalar, genel mahkemelerin görevine girer.129

Görev konusunda MÖHUK`un 51. maddesinin 1. fıkrasına göre, tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.

Tenfiz kararının önemi dikkate alınarak yabancı ilamı veren mahkemenin hangi mahkeme olduğuna bakılmaksızın asliye hukuk mahkemelerinin bu konuda görevli olması uygun görülmüştür. Yabancı ilamı veren mahkemenin sulh veya asliye ve yahut da istinaf mahkemesi olması ya da kendi kanununa göre değişik bir yapıya sahip bulunması örneğin, aile mahkemesi gibi özel bir mahkemeden alınmış olması Türk mahkemelerinin bu konudaki görevini etkilemeyip dava yine asliye hukuk mahkemesinde görülecektir.130

Asliye hukuk mahkemeleri arasında iş bölümü sonucu olarak ticaret mahkemeleri ve iş mahkemeleri de yetkili olabilirler. Yani uygulamada, yabancı ticaret mahkemelerinden verilen ilamların Türkiye`deki ticaret mahkemesinden, yabancı iş mahkemelerinden verilen ilamların ise, Türkiye`deki iş mahkemelerinden veya bu sıfatla davaya bakan asliye hukuk mahkemelerinden tenfizi istenmektedir.131

Aile hukukuna ilişkin davalarda ise görevli mahkeme, aile mahkemeleridir. Aile hukukuna ilişkin davanın açıldığı yerde aile mahkemesi var ise tenfiz davası görevli aile mahkemesinde açılır. Aile mahkemesi yoksa o yerdeki asliye hukuk

129 Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku, Ders Kitabı, 22. Baskı,

Ankara, 2011, s. 121.

130 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 162. Ayrıca, bkz., Sakmar, s. 126-127.

131 ... . Gerçekten genel bir kavram olarak asliye mahkemesi, asliye hukuk, ticaret tapulama ve iş

gibi, sulh hukuk mahkemeleri dışındaki hukuk uyuşmazlıklarının çözümü ile görevli mahkemeleri ifade eder. ... . (Yargıtay 9. HD., 09.12.1991, E. 1991/13625, K. 1991/15885. Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 162, dn. 6. Ayrıca, bkz., Kuru, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C. IV, İstanbul, 2001, s. 3927. Aksi görüş için bkz., Saraçoğlu, İhsan, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tenfizi, İBD, S. 9-10, İstanbul, 1975, s. 824).

mahkemesinde dava açılır ve asliye hukuk mahkemesi söz konusu davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakar.132

Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. (HMK., m. 1). Mahkeme, davanın her safhasında görevli olup olmadığını kendiliğinden (kendiliğinden) inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa, görevsizlik kararı verir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, yetkinin aksine taraflar, tenfiz davasında sözleşme ile görevli mahkemeyi değiştiremezler133

Mahkemenin görevsiz olması, hüküm kesinleşinceye kadar gerek mahkeme tarafından, gerekse Yargıtay tarafından kendiliğinden gözetilir ve taraflarca da ileri sürülebilir, ancak hüküm kesinleştikten sonra ileri sürülemez. Yani görevsiz mahkemenin verdiği hüküm bu nedenle batıl sayılmaz ve aynı nedenle yargılamanın iadesi istenemez.134

Görev itirazı, kural olarak davalı tarafından yapılır. Fakat, davacı da, mahkemenin kararına görev yönünden itiraz edebilir. Mahkeme ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.135 Çünkü görev, dava şartlarındandır. (HMK., m. 114). Mahkeme görevsizlik kararı ile davadan elini çeker, yani görevsizlik kararı nihai bir karardır. Bu konuda verilen kararın temyizi mümkündür.136

Görevsizlik kararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir, dava dosyasını kendiliğinden görevli mahkemeye gönderemez. Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için, davacının görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta

132 Çelikel/Erdem, s. 586. 133 Kuru, C. I, s. 163-378.

134 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 163.

135 ... . Davada görev ve yetki itirazı birleştiği takdirde, önce görev meselesinin çözülmesi gerekir.

Çünkü, yetkisizliğe ilişkin ilk itirazı çözecek olan mahkeme, esas davayı görmeye yetkili mahkemedir. ... . (Yargıtay 2. HD., 01.04.1996, E. 1996/1497, K. 1996/3461. Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 163).

136 ... . Temyiz incelemesi sonucu kesinleşen görev veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan

sonra bakacak mahkemeyi bağlar. ... . (Yargıtay 20. HD., 08.07.1997, E. 1997/6568, K. 1997/7381. Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 163, dn. 12).

içinde görevsizlik kararı vermiş olan mahkemeye veya görevli mahkemeye başvurarak dosyanın görevli mahkemeye intikalini (geçmesini) sağlaması gerekir. (HMK., m. 20).

Uygulamada genellikle görevsizlik kararı veren mahkemeye dilekçe ile müracaat edilerek dosyanın görevli olan mahkemeye gönderilmesi sağlanmaktadır. Yargıtay da, temyiz incelemesi sırasında kararı veren mahkemenin görevli olup olmadığını kendiliğinden incelemekle mükelleftir. Hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bir temyiz sebebidir.137 (HMK., m. 362/I).

2. Yetki

Yetki, bir davaya hangi yerdeki görevli mahkemede bakılacağını belirler.138 Yetki kavramı, milletlerarası (dış) yetki ve iç yetki olmak üzere ikiye ayrılır. Milletlerarası (dış) yetki, bir davaya hangi devletin mahkemelerinde bakılacağını belirler. İç (dahili, ülke içi) yetki, bir davaya belirli bir devletin ülkesi içinde hangi yerdeki mahkemede bakılacağını belirler. Yetkide, dava konusunun niteliği değil, yer bakımından bir davanın hangi mahkeme tarafından görüleceği söz konusudur.139

Yetkili mahkeme, MÖHUK`un 51. maddesinin 2. fıkrasında hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre, tenfiz kararları kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye`deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye`de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.