• Sonuç bulunamadı

B. Teminat ve Adli Yardım

2. Davanın Görülmesi

Tebligat, dava ile ilgili olan kişilerin, özellikle davanın taraflarının, davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, usulüne uygun bir biçimde bir yazı ile veya ilan yolu ile yapılan bir belgeleme işlemidir.186 Böylece davalı davadan haberdar olur ve kendini savunma imkanına sahip olur.187

MÖHUK`un 55. maddesinin 1. fıkrasına göre, tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. Çekişmesiz yargı kararlarının tenfizi de aynı hükme tabidir. Çekişmesiz yargı kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. Tebligatın nasıl yapılacağı hususunda MÖHUK`da bir düzenleme bulunmamaktadır. Tebligat, usul hukuku ile ilgili bir meseledir. Usul ise, “lex fori”ye tabidir. Bu durumda tebligat iç hukuktaki genel hükümlere göre yapılacaktır.188

Tebligat Kanunu`nda ve Tebligat Tüzüğü`nde yer alan maddelerde Türkiye`den yabancı ülkelere ve yabancı ülkelerden Türkiye`ye yapılacak tebligata ilişkin hükümler içerir. Bu hükümler yanında, tebligat konusunda Türkiye ile yabancı ülkeler arasında iki taraflı veya çok taraflı sözleşmeler mevcuttur. Sözleşme bulunmayan durumlarda ise tebligat işlemleri, milletlerarası nezaket kuralları çerçevesinde yürütülmektedir.189

Tebligatın, dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir. Tebligat, tebliğ memurunun ve tebellüğ edenin (bildirimi alanın) imzasını taşımalıdır. Tebligat, usulüne aykırı

185 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 180-181. 186 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 760.

187 Kuru, C. V, s. 5510-5574.

188 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 187. 189 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 187-188.

yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe mutalli olmuş, yani karşı taraf tebliği öğrenmiş ise, tebligatı öğrendiği tarih tebliğ tarihi olmak üzere tebligat geçerli sayılır. (Teb. K., m. 32/I).190

Türkiye`de bulunan kişilere yapılacak tebligat Tebligat Kanunu çerçevesinde çeşitli şekilde yapılabilir. Kural olarak tebligat, Posta İşletmesi vasıtasıyla yapılabilir. İstisnai hallerde ise tebligat, kendi memurları veya gecikmesinde zarar umulan hallerde mahalli mülkiye amirinin emriyle zabıta vasıtasıyla yapılır. (Teb. K., m. 2/I). Diğer bir yol ise, doğrudan doğruya tebligattır. Bu usulde tebligat, posta memuru veya zabıta aracılığına gerek kalmaksızın doğrudan doğruya muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule yetkili olanlara duruşma esnasında veya mahkeme kaleminde yapılır. (Teb. K., m. 36).

Tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. (Teb. K., m. 10/I). Buna göre Tebligat Kanunu, adreste tebligat esasını kabul etmiştir. Kendisine tebligat yapılacak kimse imza atmasını bilmiyor ise, komşularından bir kişi huzurunda sol elinin baş parmağı bastırılmak sureti ile tebliğ yapılır. (Teb. K., m. 24/I). Tebligat yapılacak şahıs, adresinde bulunmadığı takdirde, kendisi ile birlikte oturan aile efradına (bireylerine) veya hizmetçisine tebligat yapılabilir. (Teb. K., m. 16). Örneğin, asılın birlikte oturan karısına, oğluna, kızına, kardeşine, yeğenine yapılan tebligat geçerlidir. Muhatap yerine tebligat yapılacak kimsenin görünüş itibariyle on sekiz yaşından aşağı ve ayrıca ehliyetsiz olmaması gerekir. (Teb. K., m. 22). Vekil aracılığı ile takip edilen davalarda tebligatın asile değil vekile yapılması gerekir. Vekil yerine asile yapılan tebligat usulsüz tebligattır. (Teb. K., m. 11/I, c. 1).191 Tebliğ yapılacak şahıs, pansiyon, okul, fabrika, hastane, tedavi ve istirahat evi,

talebe yurdu gibi içerisine serbestçe girilemeyen ve aranılan kimsenin kolayca bulunması mümkün olmayan bir yerde bulunuyorsa, tebliğ o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amirine yapılır. (Teb. K., m. 18).

Kendisine tebligat yapılacak kimse veya Tebligat Kanunu gereğince kendisine tebligat yapılacak kimselerden hiçbiri gösterilen adreste oturmakla beraber adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebligat memuru tebliğ olunacak

190 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 188. 191 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 765.

evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından (üyesinden) birine imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin (teslim alanın) adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki evin veya binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirebilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (Teb. K., m. 21/I).192

Muhataba tebligat yapıldıktan sonra adresini değiştirir ve bunu yargı merciine bildirirse bundan sonra yapılacak tebligat muhatabın yeni adresine yapılır. Muhatap adres değişikliği yapmasına rağmen bunu ilgili yargı merciine bildirmezse ve muhatabın yeni adresi tebliğ yapacak görevli tarafından da bilinmiyorsa bu durumda, tebliğ evrakının bir sureti muhatabın eski adresinin kapısına yapıştırılmak suretiyle tebligat yapılır. (Teb. K., m. 35/I, II).

Yabancı ülkede bulunan bir kişiye yurtdışı tebligatı yapılır. Fakat bu husus zaman alıcı bir yoldur. Yabancı bir ülkede bulunan tebligat yapılacak kişi, Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu olabilir.193 Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasıyla yapılır. (Teb. K., m. 25/I).

Nihayet adresi meçhul olanlara tebligat ilan yolu ile yapılır. Tebligat yapılamayan ve yerleşim yeri, meskeni ve iş yeri bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verilmek suretiyle tespit edilir. Bununla beraber tebliği çıkaran merci lüzum görürse, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden veya zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirebilir. İlan, tebligatta başvurulacak son çaredir. (Teb. K., m. 28/I, II).

İlan yolu ile tebliğ, son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra yapılmış sayılır. İlan yolu ile tebliğe karar veren merci, icabına göre daha uzun bir müddet tayin edebilir. Ancak bu süre on beş günü geçemez. (Teb. K., m. 31). Bu ilan, Basın İlam Kurumu tarafından yapılır. İlan yolu ile tebligatın usulüne tam uyularak yapılmış sayılabilmesi için, gazete ile ilan şartı yanında, tebliğ olunacak evrakın ve

192 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 763.

ilan suretinin tebliği çıkaran merciin herkesin kolayca görebileceği bir yerine de asılması gerekir.194

b. Yargılama Usulü

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın 141. maddesine göre, yargılamanın açık olması ve yargılama sonunda mahkeme tarafından verilen kararın da açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde yargılamanın aleniyeti zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olur.

MÖHUK`un 55. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesine göre, istem (talep), basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır. Basit yargılama usulü, kanunlarda sayılan bazı davalar ve işler hakkında, yazılı yargılama usulünden daha basit ve çabuk işleyen bir yargılama usulüdür.195 Basit yargılama usulü, sadece kanunda belirtilen dava ve işler hakkında uygulanır. (HMK., m. 316).196 Tenfiz davasının basit yargılama usulüne tabi tutulmasının nedeni, davanın uzaması ve gecikmesine engel olmaktır.197

İç hukuka göre, yabancı bir kararın tenfiz edilebilme kudreti, bir tespit davasının dava konusu olabilir. Tenfiz kararı esasa ilişkin bir inceleme yapılmasını gerektirmeyip, MÖHUK`da kabul edilen şartların tespit edilmesinden ibaret olması, tenfiz davasının niteliği ve süratle sonuçlandırılması gerektiği göz önünde bulundurularak bu konuda basit yargılama usulünün uygulanması kabul edilmiştir.198

Basit yargılama usulünde dava, taraf sayısından bir fazla dilekçe ile açılır. Davacı yazılı delillerini dava dilekçesine eklemek zorundadır. (HMK., m. 317/I). Davalı, dava dilekçesine iki hafta içinde cevap vermek zorundadır. (HMK., m. 317/II). Esasa cevabını ve ilk itirazları, ilk oturumda yazılı veya sözlü olarak mahkemeye bildirebilir. Delillerin en geç ilk duruşma gününde mahkemeye sunulması gerekir. Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi

194 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 196-197. Ayrıca, bkz., Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 764. 195 Kuru, C. V, s. 5578-5587.

196 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 769. 197 Çelikel/Erdem, s. 622.

vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır. (HMK., m. 318). Bunun gibi davalı karşılık davasını da ilk oturumda açabilir. Davalı ilk oturumundan sonra esasa cevap vermek isterse, davacı savunmanın genişletildiği itirazında bulunabilir. (HMK., m. 322, 141).199

Dava dilekçesini alan mahkeme, bir duruşma günü tayin ederek tarafları bir davetiye ile ilk duruşmaya davet eder. Bu duruşma davetiyesi tamamen HMK`nın 147. maddesine göre düzenlenir. Basit yargılama usulünde tarafların duruşmaya çağrılması ve yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda duruşmaya devam edilmesi, tamamen yazılı yargılama usulünde olduğu gibidir.200

Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra duruşmaya davet edilir. Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir. Eğer bu şekilde bildirimde bulunulmamışsa, gelmeyen tarafın yokluğunda yargılamanın yapılmış olması bir istinaf sebebidir.201

Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.

Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.

Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine

199 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 771.

200 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 198. 201 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 198-199.

yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.

İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde dava açılmamış sayılır. Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır. (HMK., m. 150).202

Basit yargılama usulüne tabi iş ve davalar adli tatilde de görülür. (HMK., m. 103/I, h). Adli tatilde görülen davalara ilişkin temyiz süresi adli tatilde de işler. (HMK., m. 103/III).

c. İspat Yükü

Hakim, davada hangi çekişmeli vakıaların ispat edilmesi gerektiğini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi sorusu ile karşılaşır. Buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). İspat, tespit etme, belirleme anlamındadır. Davada ispat, taraflarca iddia edilen talebin dayandığı vakıaların gerçekleştiği konusunda hakimde kanaat uyandırmak üzere yapılan inandırma faaliyetidir.203

İddia eden iddiasını ispatla yükümlüdür. Kanun aksini emretmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran veya çıkarmaya çalışan taraf, o vakıayı ispat etmelidir.204

İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için

202 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 346-347.

203 Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 370. Ayrıca, bkz., Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 201. 204 Kuru, C. II, s. 1966. Ayrıca, bkz., Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 371-372.

delil gösterilir. (HMK., m. 187/I). Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir. (HMK., m. 189/I). İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK., m. 190/I).

İspat yükü genel olarak davacıya aittir. Davacı iddiasının dayanağını oluşturan bütün olayları dava dilekçesinde açıklar ve genellikle bunları ispat etmek zorundadır. Dava dilekçesinde yer alan hukuki nedenlerin, davacı tarafından ispatına gerek yoktur. Hakim, davanın konusunun meydana getiren maddi olaylara uyan kanun hükümlerini (HMK., m. 33) ve Türk kanunlar ihtilafı kurallarını (MÖHUK., m. 2/I, c. 1) kendiliğinden uygulayarak karar verir.205

Tenfiz talebinde bulunan yetkili mahkeme, yabancı mahkeme kararının tenfiz için gerekli şartları taşıyıp taşımadığını kontrol edecektir. Hakim, MÖHUK`un 50. maddesinde yer alan şartları kendiliğinden araştırır. Bunlar, yabancı mahkemelerden verilmiş, hukuk davalarına ilişkin ve kesinleşmiş bir ilam olmalıdır. Yabancı mahkeme ilamlarının tenfizinde, MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan karşılıklılık şartı, (b) bendinde yer alan münhasır yetki şartı, (c) bendinde yer alan kamu düzeni şartı kendiliğinden araştırılırken, (b) bendinde yer alan aşırı yetki şartı ile (ç) bendinde yer alan savunma haklarına uygunluk şartı ise davalının itirazı sonucu üzerine araştırılabilir.206

d. İtirazlar

MÖHUK`un 55. maddesinin 2. fıkrasına göre, karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilamının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir. Bu itirazlar herhangi bir süreye tabi olmayıp, kanunlarda özel ve sınırlandırıcı bir düzenleme olmadığı durumlarda yargılamanın her safhasında ileri sürülebilir.207

205 Sakmar, s. 133.

206 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 202. 207 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 203, 206.

Aleyhine tenfiz istenen tarafın bu davada ileri sürebileceği itirazlar, MÖHUK`un 55. maddesinde sınırlandırılmış ve davanın yeniden ele alınarak incelenmesini ve mahkemenin yabancı mahkeme kararının içeriğini ve yargılama usulünü araştırması ile ilgili yol kapatılmıştır. Bunların dışında, HMK`nın 116. maddesindeki ilk itirazlar tenfiz davasının niteliğine uygun oldukları ölçüde ve kanuni süresi içerisinde ileri sürülebilir.208

Yabancı bir hükmün yurt içinde tenfiz edilip edilmeyeceği taraflar arasındaki bir sözleşmenin konusu olamaz. Yabancı ilamların tenfizi ancak, kanunda belirtilen şartlar çerçevesinde mümkün olduğuna göre, bunların birinin gerçekleşmemiş olması halinde talep reddedilir. Tenfiz şartlarının mevcudiyeti genellikle ilam metninden anlaşılabilmekte ve hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınmaktadır. Buna göre, davalı bu konuda bir itirazda bulunmasa dahi, eğer şartlar gerçekleşmemişse tenfiz kararı verilmeyecektir.209

Bu anlamda, MÖHUK`un 50. ve 54. maddelerinde yer alan şartların gerçekleşmesi gerekir. Şöyle ki, hakim, MÖHUK`un 50. maddesinde yer alan yabancı mahkemelerden verilmiş olma, hukuk davalarına ilişkin olma ve kesinleşmiş olma şartları ile MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan karşılıklılık, (b) bendinde yer alan münhasır yetki ve (c) bendinde yer alan kamu düzenine aykırı olmama şartlarını kendiliğinden araştırır. Buna karşın, MÖHUK`un 54. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan aşırı yetki şartı ile (ç) bendinde yer alan savunma haklarına uygunluk şartını, hakim ilgilinin itirazı üzerine araştıracaktır.210

Yabancı ilamda hüküm altına alınan karar Türkiye`de yerine getirilmiş ise, aynı konuda yeni bir karara gerek yoktur. Davalı bu yöndeki iddiasını ispat ettiği takdirde, tenfiz talebi reddedilecektir.211

MÖHUK`un 55. maddesinin 2. fıkrasında ilamının yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkması hususu yer almış fakat bunların neler olduğu

208 Sakmar, s. 135. 209 Sakmar, s. 136.

210 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 203-204. 211 Sakmar, s. 137.

belirtilmemiştir. Konuyu usul hukukunun genel prensipleri açısından ele alarak değerlendirmek suretiyle tenfize engel olabilecek sebeplerin, HMK`nın 375. maddesinde yer alan ve kararın iptal veya tadil edilmesine (değişmesine) yol açan, yargılamanın iadesi sebepleri olduğu sonucuna varılabilir. İlamın verildiği ülkede yargılamanın iadesi yoluna gidilmiş ve bu konuda karar verilmiş olabilir. Bu husus ilgili tarafça ileri sürülürse, ilamın yerine getirilmesine engel bir sebebin ortaya çıkması nedeniyle tenfiz talebi reddedilebilecektir. Burada izlenen amaç, hata, hile ve sahte deliller yolu ile elde edilen kararların, iç hukukta olduğu gibi milletlerarası alanda da haksızlıklara sebebiyet vermesini önlemektir.212

MÖHUK`un 55. maddesinin 2. fıkrasında yer alan itirazların dışında, HMK`nın 116. maddesindeki ilk itirazlar tenfiz davasında söz konusu ise ileri sürülebilecektir. İlk itirazlar, tarafların ileri sürmeleri üzerine esasa girmeden önce mahkeme tarafından incelenerek karara bağlanır. Bunlar, teminat, yetki, derdestlik, davaların birleştirilmesi, dava dilekçesinde, tebligat evrakında, cevap dilekçesinde noksanlıklar bulunduğu, tebliğin usulüne uygun olmadığı, karşı tarafın kabule şayan (kabul edilebilir) olmadığı itirazlarıdır.213

Yabancı mahkeme kararının tenfizi talebine ilişkin davada zamanaşımı süresi, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tabidir. Yabancı bir ilamın zamanaşımı süresinin tespitinde verildiği ülke hukuku esas alınır. Yabancı ilam hakkında tenfiz kararı verildikten sonra zamanaşımı süresi artık tenfiz kararı veren ülke hukukuna tabidir.214

Tenfiz davasında basit yargılama usulü uygulandığından, itirazlar esasa cevap süresi olan tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde veya ilk oturumda yazılı veya sözlü olarak mahkemeye bildirebilir. Sözlü bildirim halinde yapılan itirazın tutanaklara yazılması gerekir.215

212 Sakmar, s. 139.

213 Kuru, C. IV, s. 4215. Ayrıca, bkz., Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 268-269. 214 Ruhi, Boşanma İle İlgili İlamlar, s. 205.

D. Tenfiz Kararı