• Sonuç bulunamadı

3. SAVAŞ KAVRAMI ve KURAMI

3.1 Savaş Nedir ve Hangi Özelliklere Sahiptir?

Diğer konularda olduğu gibi, savaş konusunda da birçok tanımlar yapılmıştır. Savaşı daha iyi anlayabilmek ve bu doğrultuda savaşın ne olduğunu bilmek için, öncelikle savaşın çıkma nedenlerini ayrıntılı biçimde incelemek ve onun hangi evreleri geçerek son biçimini aldığına bakmak yerinde olacaktır.

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (1992, s. 10228)’nde savaşın tanımı ve neleri kapsadığı kısaca çok güzel biçimde verilmiştir:

“Devletlerarasında silahlı çatışma. Savaş, devletlerarasındaki karşılıklı ilişkiler bütününde olduğu kadar, onların üçüncü devletlerle ilişkilerinde de özel kuralların uygulanmasını gerektirir. Gerekçeli bir savaş bildirimi veya ultimatom ile başlar, çarpışmalara son veren bir ateşkesle ve ilke olarak, savaş durumuna son veren bir barış antlaşmasıyla biter. Gruplar, ülkelerarasında kanlı bir çatışmaya dönüşmeyen her türlü mücadele. Soğuk savaş, iki hasım ülke arasındaki düşmanlıktan kaynaklanan, silahlı çatışmaya varmaksızın uzun süre devam eden uluslararası gerginlik”.

Savaş, dünya insanlığının oluşumundan günümüze kadar şekil değiştirip süre gelmekte olup ve toplumsal bir sorun olarak günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Savaş, her şeyden önce bir organizasyon demektir. Savaş, aynı zamanda büyük bir belirsizlik demektir. Bütün tarafların kendilerince haklı oldukları veya kendilerine hakk kazandıracak nedenlerinin olduğu bir durum demektir.

Savaş, her halükarda alanlarında uzmanlaşmış kişilerden oluşan bir ekip işidir. Uzmanları tarafından önceden ne kadar savaş hazırlıkları görülse de, kurmay askerler ve kurmay uzmanlar tarafından ne kadar özel planlar belirlense de büyük bir belirsizlik de söz konusudur. Karşıya çıkabilecek en küçük her hangi bir engel bile tüm planları alt-üst edebilir, savaşın seyrini değiştirebilir. Çünkü en azından bir tarafın bildiği taktik ve stratejileri karşı tarafın da tahmin etmesi

mümkündür. Bu durumda yeni manevralar yapmak ve akılalmaz taktik ve stratejiler geliştirmek zorunluluğu doğuyor. Buna göre, doğal olarak karşı taraf için belirsizlik durumu doğarken ve karşı tarafın da önlem amaçlı otomatikmen savunma mekanizması geliştireceği de göz önünde bulundurulduğunda, onun da böyle bir adım atacağından dolayı belirsizlik durumu kesinleşiyor. Belirsizlik durumunda güvenlik sadece elde edilmiş sağlam istihbarat kadar olabilir. Sağlam istihbaratın elde edilebilmesi için ise iyice organize edilmiş bir istihbarat ve karşı istihbarat ağının ve örgütlenmesinin olması gerekiyor. Ancak sadece istihbarat örgütlemesi de bir savaşın kazanılması veya savunmanın yapılabilmesi için yeterli değildir. Savaşın başarı ile sonuçlanabilmesi için diğer örgütlenmelerin iyi bir biçimde yapılandırılması ve denetiminin de sağlamlaştırılması çok önemli bir etkendir. Bu bağlamda bir ordunun tam teçhizatlı bir sisteminin olması ve bu sistemin verimli bir biçimde kullanılması o savaşın istenilen evresinde başarıya giden yolun anahtarı rolünü oynamaktadır.

Tüm bunlarla birlikte görünürde kanlı çarpışmalara varmayan, ancak olağanüstü felaketlere ve kalıcı zararlara bile neden olabilen çok kapsamlı ve çok dallı özel mücadele biçimlerini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu da savaşın diğer görünmeyen yüzü olarak tanımlanabilir. En yalın anlatımıyla savaş toplu halde organize edilmiş bir şiddettir. Dünyanın her yerinde ve tarihin her sayfasında var olmuş ve eger iklim ve benzeri doğa feleketleri nedeniyle biolojik hayat olağanüstü bir yıkıma ve kıyıma uğramazsa; savaş halen bile en ciddi toplumsal sorun olarak önümüzde durmaktadır. Bu toplumsal sorun yıkım, kıyım ve benzeri olumsuz eylemler için olağanüstü kaynaklar yutmaktadır. O derecede ki, savaş için sarf edilen kaynaklar ve kullanılan araçlar dünya insanlığının önündeki tüm sorunlarının neredeyse hepsini çözebilecek boyutlardadır. Tüm bunlarla beraber savaş, aynı zamanda çok karmakarışık kültürel boyutları var olan bir çıkmazdır ve gelecek zamanda bile insanlık âleminin bu sorunu aşıp aşamayacağı veya bu konuda ne türlü kalıcı çözümler üretebileceği bilinmemektedir. Zaten bu yönde önceden herhangi bir öngörüde bulumak neredeyse olanaksızdır. Ne var ki görünür gelecekte, savaş olgusunun özü değişmez iken, başka başka biçimlerde ortaya çıkacağı da anlaşılmaktadır (Akad, 2011, s. 9).

Savaş stratejilerinin günümüze kadar farklı biçimlerde ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Askeri teşkilatlanmaların yapılanması ve donanım kullanımına göre farklılaşan stretejiler, savaş biçimine, çeşitine ve tarafların sosyo- ekonomik yapılarınına göre farklı şekilde ortaya çıkmıştır. Savaşın meydana geliş sebebi ve sonuç amaçları ile çatışmalar sırasında değişen hedefler de uygulanan savaş stratejilerinin de farklılaşmasına neden olmuştur. Savaşın uygulandığı mekanın niteliği ve türü de bazı farklılaşmalara olanak sağlamıştır (Dedeoğlu, 2014, s. 186).

Savaş aslında bir madalyon gibidir. Bazen sadece bir tarafını görebiliyoruz. Oysa savaş bir bütün olarak ele alınması gereken bir olay ve alandır. Savaş sadece görünen ve algılanan meydan ve cephe muharebelerinden ibaret olmayıp, aslında karşı tarafın moralinin çökertilmesi ve psikolojik kontrolün sağlanması, ekonomik sisteme darbe vurulması ve yokedilmesi, siyasal yapı sisteminin bozguna uğratılması ve yönetsel düzenin sekteye uğratılması, sosyo-kültürel gelenek ve göreneklerin asimile edilmesi veya sömürülmesi vs gibi birçok, çok yapılı bir alandır. Yapıtımızın en önemli özelliği savaşa tam bir biçimde ve geniş kapsamda bakmakılmasını sağlamak olacaktır.

Tüm esas tanımlamaları özetlersek, bize göre, savaş:

• Ortaya çıkan sorunun çözümünde tüm barışcıl yöntemlerin son bulması ve en son olarak sadece şiddet yolu ile veya daha etkin bir biçimde mücadelenin gerçekleşmesi demektir.

• Siyasal bir etki eylemidir veya bir eylemin etkin bir biçimde siyasallaşmasıdır.

• Sistematik ve örgütlendirilmiş yok edici bir mücadele yöntemidir.

• Yeneni ve yenileni olan, ciddi bir kalıcı etki yapan ve şiddete başvurulan bir akıl oyunudur.

• Tüm tarafların isteyerek veya istemeyerek içine düşmüş olduğu ve ilk bakımda algılanmasa da tarafların neredeyse eşit bir biçimde yıprandıkları sosyolojik bataklıktır.

• Etkin gücün düzene sokulmuş ve donatılmış biçimidir.

• Sadece kanlı çarpışmalardan ibaret olmayan, çok taraflı, çok işlevli, çok versiyonlu, çok yöntemli ve çok sistemli bir eylem türüdür.

Tarih boyunca savaş, teknolojide ve toplumda ortaya çıkan gelişmelere bağlı olarak sürekli değişime uğramaktadır ve tabii ki buna göre de tanımı da değişmektedir. Zaten herhangi bir dönemde yapılmış savaş değerlendirmeye alındığında diğer dönemlerde yapılmış savaşların tanımları ile uyuşmadığı da ortaya çıkmaktadır (Yalçınkaya, 2008, s. 31).