• Sonuç bulunamadı

Satılanın MüĢterinin Ġktidar Alanına Girmesi

V. KAYNAKLARIN TANITIMI

2.8. KABZ SAYILAN HALLER

2.8.1. Satılanın MüĢterinin Ġktidar Alanına Girmesi

MüĢterinin satın aldığı Ģeyi, arada bir engel olmaksızın, satıcının izni ile teslime güç yetirmesidir. Burada satın alınan Ģeyin ayrılmıĢ olması, arada teslim almaya engel bir halin bulunmaması ve kabzın satıcının izni ile olması gerekir. Mesela; bir kimse depoda bulunan buğdayı satın alsa, satıcı ona anahtarı vererek; “Sana buğdayı teslim alman için izin veriyorum'' dese, bu bir kabz iĢlemi olur. Burada müĢteri buğdayı fiilen

345 Aybakan, a.g.e., 59, 60.

84

kabzetmeden önce buğday telef olsa, bu zarara müĢteri katlanır. Ancak müĢteriye anahtarları verip hiçbir Ģey söylemezse kabz gerçekleĢmez.

Ev ve arazigibi akarın teslimi, müĢterinin bunların içine girmesi veya araziyi görecek Ģekilde yakında durması yahut da evin kapı anahtarlarına sahip olması ile tamam olur. Bu durumlar dıĢında, mücerret olarak kullanılacak kabz, teslim veya teslim alma sözleri ile kabz gerçekleĢmiĢ olmaz. Buna göre, Hanefilerde kabz, müĢteri ile satın aldığı mal arasındaki engeli kaldırmakla gerçekleĢir. Satın alınan Ģeyin taĢınır veya taĢınmaz mal olması sonucu değiĢtirmez. Ancak ölçü veya tartı ile alınıp satılan standart malların kabzı, ölçülerek veya tartılarak tamamını teslim etmekle gerçekleĢir. Çünkü ölçü ile satılan bir mal için Hz. Peygamber;'' Onu ölçmeden satma!''347buyurmuĢtur.

Hanefilere göre teslim, zilyetliği iktisap edecek Ģahsın eline malın fiilen verilmesi tarzında olabileceği gibi, malın baĢka bir Ģekilde yeni mâlikin iktidarına bırakılması tarzında da olabilir. Bunun usulünü belirleyecek olan da esasen örftür. Menkul malların çeĢitliliği, ayrıca örf dikkate alındığında bunlarda sayısız kabz usulü muhtemel ise de, genellikle menkul eĢyanın üç türlü kabzından söz edilmiĢtir ki bunlar da münâvele, tahliye ve nakliyedir.348

Mecelle‟de teslim sayılan haller olarak Ģunlar zikredilmiĢtir:

“Müşteri arsa ve arazinin içinde bulunduğu veyahut bir taraftan görür olduğu halde kabza bayi’in ruhsat vermesi teslimdir.”m.266

“Ağaç üzerinde olarak satılmış olan meyveyi müşterinin devşirmesine bayi’in ruhsat vermesi teslimdir.”m.269

“Hâne ve bağ gibi kilitli akarın içinde iken bayi’in müşteriye teslim ettim demesi teslimdir. Ve haricinde iken mebi’ eğer müşteri derhal onu kilitleyebilecek mertebe karib ise mücerret teslim ettim demesi teslimdir. Ve eğer ol mertebe karib değil ise, oraya varıp da içine girebilecek kadar vakit müruru ile teslim tahakkuk eder.”m.270

“Kilitli akarın miftahını vermek teslimdir.” m. 271

347Ebu Davud, Sunen, Büyu', 65. 348Mecelle, m.274; Apaydın, a.g.e, 46.

85

“Hayvan başından ya kulağından veya yularından tutulup teslim olunur.” Fakat müşterinin külfetsizce tesellümüne kudreti olan mahalde irâesiyle (gösterme, tayin etme) kabzına ruhsat itâsı dahî teslimdir. m. 272

“Mekîylat ve mevzûnat müşterinin emriyle keyl ya vezn olunarak tehiyye (hazırlama) ve ita’( verme) eylediği zarfı kap derûnuna konulmak teslimdir.” m. 273

“Urûz (eşyalar, mallar; altın ve gümüşten başka mallar) un teslimi müşterinin eline itâsıyla yahut yanına koymak veya meydanda olup da bil’isâe kabzına ruhsat vermekle olur.” m. 274

“Ambar ve sandık gibi kilitli bir mahal içinde bulunan şeyler toptan satıldıkda miftahının müşteriye itasıyle kabzına ruhsat verilmek teslimdir.” m. 275

Mesela, bir ambar buğday yahut bir sandık kitap toptan satıldıkda miftahın itâsı mebi‟i teslim demektir.

“Müşterimebi’i kabzederken bayi’in görüpde men etmemek kabza ruhsattır.349 m. 276

ġafiîlere göre Ģayet bir müĢteri satın almak için bir binek hayvanına binseveya bir döĢeğin üzerine otursa, tazmine müstahak olur.Eğer müĢterinin izniyle olmuĢsa, bu durumda tasarrufları da caiz olur. Yani kabzı sahih sayılır.Eğer bunlarda nakletme söz konusu değilse, kabzı da tasarrufları da geçerli değildir. Elbise gibi Ģeylerde kabz için, münaveleyle almak kafi gelir. MüĢterinin mebii itlafı kabz yerine geçer. Satıcının mebii hapsetme hakkı baki kaldığı halde ve müĢteriye sadece havale için verdiği izin, tasarruflarının cevazına yönelik kabz yerine geçmez. Zira mebi üzerinde satıcının hala mülkiyet hakkı vardır. Örfe göre de bu kabz geçerli değildir. Ancak Ģariin ve müĢterinin mülkiyeti için tahsis edilmesinin imkansız olduğu mescit gibi yere nakliyesi, kabz sayılır. Yine bir kimse bir eĢyayı ev ile birlikte götürü usulü satın alsa, kabzın sıhhati için o eĢyayı nakletmesi gerekir. Bu eĢyanın kabzı evin kabzına tabi değildir. Ġmam Mâverdi, bu görüĢü desteklemiĢ ve bunu izah babında; “Önce bir şeyi toptan alır sonra yerini de satın alırsa, burada tahliye kabz yerine kâim olur”, demiĢtir.

86

Esasen ġafiilerde menkulle birlikte gayrimenkulün kabzı meselesi mezhep içinde ihtilaf konusu olmuĢtur. Satıcı mebiin içinde bulunduğu bir kilerde eĢyalarını biriktirmiĢ olsa da, müĢteri ile kiler arasını boĢ bıraksa, yani kilerde bulunan mebi üzerinde tasarrufuna bir engel bırakmasa, bu kabz sayılır. Kilerdeki eĢyayı baĢka yere nakletse de hüküm budur. Özellikle baĢ baĢa bırakmanın üzerinden kabzedecek kadar bir zamanın geçmesiyle kabz gerçekleĢir. Burada akdin kendisinden kaynaklanan zımmî bir kabz söz konusudur ki, zamana itibar edilmektedir. Satıcının mebii hapsetme hakkı söz konusu değilse, ayrıca satıcının iznine ihtiyaç yoktur.350

Ġmam Rafiî‟ye göre, kabzından önce mebi olarak ayrılmıĢ ve sonradan meydana gelen ürünler babında; süt, yün veya yumurta gibi mebiden ayrı olan fazlalıklar, satıcının elinde emanet hükmündedir. MüĢteri bu fazlalıkları istediğinde satıcıya hapis hakkı yoktur. Ancak kabzından önce satıcı bunları kullanır veya tüketirse, müĢterinin mülkiyetteki zayıflığı sebebiyle, satıcının bunlar için herhangi bir ücret ödemesi düĢünülemez.351

ġafiîlerdenĠmam Rafiî baĢta olmak üzere bir grup fukahaya göre, satıcı müĢterinin arzusuyla bir Ģeyi hazırlayıp müĢterinin ellerinin arasına koysa da, müĢteri kabul etmediğini söylese bu kabz sayılır. Ve helâki halinde satıcının tazmin yükümlülüğü kalkar.352

ġafiîler burada müĢterinin kabul etmeme söylemine değil, malı eline aldığı için fiiline göre hüküm vermiĢlerdir. Amel, kavlden üstündür kaidesini uyguladıkları görülmektedir.

Akdin tamamlanması ancak kabzla gerçekleĢen bazı akitlerde, akit konusu Ģeyin elde bulunması (zilyetlik- elde bulunma, sahiplik) kabz yerine geçer. Bu durumda zilyetlik terimi yerine kabz teriminin kullanımı daha uygun olur. Ayrıca böylesi durumlarda zilyedin zaten zilyet olan kiĢiden kabz gerçekleĢsin diye alıp tekrar geri vermek hukuki muamelenin Ģekilciliğe indirgenmesi olur. Sırf kabz gerçekleĢsin diye ve zevahiri kurtarma adına sureten alıp tekrar vermeye gerek yoktur. Ayrıca bu durumda

350

Ensarî, a.g.e., II, 86.

351Süleyman b. Muhammed b. Ömer el- Büceyrimî, HâĢiyetu el-Büceyrimî ala ġerhi Menheci”t-

Tullab, Mektebet‟l-Ġslâmiyye, Diyarbekir ty., II, 267.

87

zilyetliği kabz saymakla taraflara bazı kolaylıklar da sağlamıĢ oluruz. Örneğin akdin tamamlanması için kabzın Ģart olduğu hibe akdinde Ģayet, mevhûbun leh zaten hibe konusu mala önceden zilyet ise, tarafların icab ve kabulu ile akid gerçekleĢir. Burada daha önceden var olan zilyetlik, yapılan akitle birlikte hibe için Ģart olan kabza dönüĢür. Hibe akdi tamamlansın diye vâhibin, mevhûbun leh‟in elindeki malı alıp tekrar ona vermesi gerekmez. Böyle yapmak kuru bir Ģekilcilik olur.353