• Sonuç bulunamadı

Kabzedilen ġeylerde Aranan ġartlar

V. KAYNAKLARIN TANITIMI

2.4. KABZIN ġARTLARI

2.4.2. Kabzedilen ġeylerde Aranan ġartlar

Klasik kaynaklarda, ma‟kud-u aleyh/makbud-u aleyh olarak geçen terimler; üzerinde akdin gerçekleĢtiği Ģey/kabzedilen Ģeydemektir. Öncelikle akde konu olan Ģeylerin malum olması hususunda fukahanın ittifak ettiğini belirtelim. Hanefiler, akdi ifsat edecek anlaĢmazlığı engelleme babında, mebiin ve semenin akit taraflarından her ikisi veya birisi için meçhul olmaması yani malum olmasını Ģart koĢmuĢlardır. Bu meyanda ġafiîler akit taraflarının bilinmesini, Hanbeliler ise bey‟ akdinde semenin taraflarca bilinmesini ilave etmiĢlerdir.Malikiler bu konuda dört Ģart ileri sürerler. Bunlar da, temiz, kendisinden yararlanılan, malum ve makdur-u teslim (teslim edilmeye elveriĢli) olmasıdır.272

269

Arapça olan ( ) kelimesinin lügatteki karĢılığı, fiyatı belirtilmiĢ bir Ģeyi satın almaktır. Bk. Ali b. Muhammed b. Ali el-Cürcânî, Ta‟rifat, (Thk. Ġbrahim el-Ebyarî), Daru‟l-Kitabi‟l-Arabî, Beyrut 1405, I, 163. Aynı kökten gelen ( ) ise, pazarlık yapmaktır. Buna göre sevm-i Ģıra; fiyatı belli bir Ģeyin pazarlıkla kabzedilerek satın alınmasıdır. Bk. Mutçalı, a.g.e., 419.

270

Mansur Abdullatif, a.g.t, 78. 271 Kisbet, a.g.d., 480.

272Hasan Muhammed Hasan ġuheda, Ahkâmu‟s-semen fî Fıkhi‟l-Ġslamî (Yüksek Lisans Tezi), Külliyetu Dirâsâtu‟l-„Ulya fî Câmieti‟n-necâh el-Vataniyyeti, Nablus, Filistin 2006, 50.

62

Bu hükümleri toparlayacak olursak, sağlam ve sahih bir akit için tarafların ehil ve yetkili, akit konusunun temiz, Ģer‟an akdin amacına uygun, mebiin ve semenin taraflarca malum, ivazların teslime elveriĢli ve kararlaĢtırıldığı zamanda teslimedilmesi gerekir. Bu hükümlerle ileride anlaĢmazlığa düĢülmesinin engellenmek istendiğini görmekteyiz.

Kabzın sıhhatini etkileyen faktörlerden biri de mebiin cinsidir. Mebiin ayn olması ve aynı zamanda zimmette borç olmaması gerekir. Zira borcun baĢkasına satıĢı caiz değildir.273

Deynin mebi sayılması, fukaha arasında ihtilaf konusu olmuĢtur. Mesela Ġmam Züfer‟e göre deyn mebi sayılmaz. Bu konudaki görüĢünü Ģöyle açıklar:

“Bir adam birine bir dinar hibe etse de, adama dinarı borçlusundan alıp kabzet diye emretse, istihsanen caizdir şeklinde hüküm verilmiştir.”Ġmam Züfer bu hükmü kıyasa aykırı bularak caiz olmadığını söylemiĢtir. Zira deyn ona göre mal değildir. Oysa hibe akdi, malı mülkiyetine katmaya vesile olan meĢru bir akittir. Caiz olmamasının delili ise, hibe akdi kabzla tamamlanan bir akittir. Zimmetteki borç ise, akit meclisinde ele alınamayan, alınıp alınmaması tam belli olmayan ve mal olmayan bir Ģeydir.”274 Ġmam Züfer‟in bu görüĢü, günümüzde genel olarak insanlar arasında tam bir güven ve ticaret ahlakından bahsedilemeyeceği ve ahlakın yozlaĢtığı bir ortamda suistimale açık olacağı için oldukça yerinde bir hükümdür diye düĢünüyoruz.275

Bir akdin sahih olabilmesi için akdin temel unsurlarında aranan bütün Ģartların bulunması lazımdır. Bu arada akdin tamamlayıcı unsuru olan kabzın da sıhhat Ģartlarına haiz olması gerekir. Bu Ģartlar da Ģunlardır:

2.4.2.1.Asil, Vekil veya Velinin Hazır Olması

Kabzedenin malı teslim alırken ve kabza izin verenin de teslim ederken, ya malın asıl sahibi veya vekili veyahut da velisi olması gerekir. Akdi icra edenin aynı zamanda akdin sonucu olarak kabza da yetkili olup olmadığı hususunda mezhep imamları ihtilaf etmiĢtir. Bu durum özellikle mahkemelerde vekil olanın, dava sonucu malın kabzına da yetkisi konusunda karĢımıza çıkmaktadır.

273 Useymin, a.g.e., VIII, 445. 274 Serahsî,a.g.e., XII, 70. 275Semenkandî, a.g.e. II,21.

63

Hanefilere görevekil, vekâlet veren asilin tam tasarruf hakkına sahiptir. Bu tasarrufun özünü de kabz oluĢturmaktadır. Zira tasarruf kabzla baĢlar. Kabz ise, mebi üzerinde tam bir hâkimiyet, söz hakkı ve tasarruf sağlamaktadır. Hatta mebi vekilin elinde bir Ģekilde helak olduğunda, amirinin malı olarak helâk olmuĢ olur. 276

Maliki, ġafiî ve Hanbelilerin cumhuruna göre, ortaklık kabzın sıhhatine zarar vermez. Velev ki, ortaklı olan malda her iki ortaktan birinin kabzı gerçekleĢtirmese de, mülkiyet ikisi üzerindedir. Ancak ortağın hissesi üzerinde tasarruf fukaha arasında ihtilaf konusu olmuĢtur. ġafiî ve Hanbelilere göre ortaklı malı kabzettiğinde, ortağın hissesi elinde emanet sıfatıyla bulunmaktadır. Ancak kabzı tahliye ile olan akara gelince, burada ortağın iznine ihtiyaç yoktur. Ancak menkullerde ortağın iznini Ģart koĢmaktadırlar. Zira menkullerde kabz ancak nakliye iledir. Ortağının da hissesini nakletmedikçe kendi hissesini nakledemeyeceği için, baĢkasının izni olmadıkça tasarrufta bulunması caiz değildir. Malikîlere göre ise, ortağın hissesini kabz, üzerine el koymakla olur. Sahibinin ortağıyla beraber elini üzerine koymasıyla aynı anlama gelmektedir. Ancak rehin konusunda ortakla birlikte rehin konusu Ģeyin üzerine her ikisinin aynı anda ellerini koymasını Ģart koĢmuĢlardır.277

2.4.2.2.Kabzedilenin BaĢkasının Hakkıyla MeĢgul Olmaması

Ġslam hukukçuları kabzedilen Ģeyin üzerinde üçüncü kiĢinin hakkının olmaması gerektiği konusunda ihtilaf etmiĢtir. Bu meyanda Hanefiler ve ġafiîler, satıcının mebie konu olan ve içinde birtakım eĢyası bulunan evin boĢ olarak teslim edilmedikçe, kabzını sahih saymazlar. Malikîler ise kabzın sıhhati için baĢkasının üzerinde hak sahibi olmamasını Ģart koĢmazlar. Yalnız bir evin teslimi ve kabzının sıhhati için oturanlarca tahliyesini Ģart koĢarlar. Hanbelilere gelince; mebi üzerinde hak sahipliğini kabzın sıhhat Ģartına aykırı bulmazlar. Mebi konusu ev ile müĢteri arasını boĢ bıraktıkça hüküm budur. Evde satıcının eĢyasının bulunması da kabza zarar vermez. Zira satıcının mülkünün mebi ile bitiĢik olması kabzın sıhhatini etkilemez.278

276 Serahsî, a.g.e., XIX, 60. 277 Sus, a.g.t., 99-101.

64

2.4.2.3.Kabzedilen ġeyin AyrılmıĢ ve BelirlenmiĢ Olması

Bu konuda Hanefiler, makbuzun ayrılmıĢ, belirlenmiĢ ve baĢkasının hakkıyla bitiĢmemiĢ olmasını kabzın sıhhati için Ģart koĢarlar. Eğer mebiin herhangi bir parçasıyla mülkiyet bitiĢmiĢ ise kabzı sahih addetmezler. ġafiiler, dinen yararlanılması caiz olan Ģeyin, teslime elveriĢli olmasını, tamamının satıĢa sunulmasını Ģart koĢarlar. Rehin olan ve zimmetteki Ģeyin satıĢını caiz görmezler.279Mesela bir bahçenin satımında, bahçede mevcut olan kuyu, çeĢme veya ev gibi taĢınmazların da beraber satılması gerekir. Diğer taraftan bahçenin veya tarlanın içinden geçen ırmak veya yolun satım konusundan ayrılması düĢünülemez. Zira bilahare anlaĢmazlık veya sıkıntıya yol açacak muamelelerden kaçınmak maslahat icabıdır.

2.4.2.4.Kabzedilen ġey Ortağın Hissesi Olmaması

Kabzın sıhhati için ortakların hazır olmadığı satın alımlarda kabzın sıhhati konusunda Ġslam hukukçularının ihtilaf ettiklerini görmekteyiz. Hanefilere göre kabz demek, kabzedilen Ģeyde tasarruf imkânının bulunması, üzerinde kurulan hâkimiyetin ve elde olmasının ispatı demektir. Böylece ortağın bir payında kabzın gerçekleĢtiği tasavvur edilemez. Bir evin ortağı olarak iskân etme, ortağı olarak elbisenin bir kısmını kullanma gibi durumlar muhaldir. Kabzettiğinde üzerinde tasarruf imkânı yoktur. Velev ki hepsini eline alsa bile ortağının üzerinde hak sahibi olmasından dolayı hüküm budur.Malikî, ġafiî ve Hanbelilere göre ise, ortağın payını kabzetmek sahihtir. Zira ortaklık kabzın sahih olmasına engel değildir.280Esasen ortaklığın/Ģirketin kapsam ve sınırı sözleĢme çeĢidiyle belirlenmiĢ olmalıdır ki, tasarruf hak ve yetkisi konusunda sonradan herhangi bir anlaĢmazlığa düĢülmesin.

2.4.2.5. Kabzda Devamlılık

Fukaha arasında kabzın devamlılığı ihtilaf konusu olmuĢtur. Bir kısmı kabzda devamlılığın Ģart olduğunu söylemiĢtir. Diğer bir kısmı da Ģart olmadığı kanaatedindedir. Devamlılığın Ģart olduğunu söyleyenler, Ebu Hanife, Ġmam Malik, Ġmam Ahmed b. Hanbel, Ġbn Hazm ve ehli ilimden bunlara muvafakat eden bazı âlimlerdir. Sözkonusu âlimlerden Ġmam Semerkandî, rehin akdini caizkılan Ģartlardan

279Ğamravî, a.g.e., I, 174. 280 Vizâretü‟l-Evkaf, a.g.e., 275.

65

birisi de rehin konusu Ģeyin elde tutulması ve kabzın devamlılığıdır, demiĢtir. Kurtubî, Ġbn Hazm‟ın, “Kabzda devamlılık Ģarttır” hükmü için, “ Bize göre bu görüĢ itimada Ģâyândır” demiĢtir. Ġbn RüĢd ve Ġmam Malik‟e göre de kabzda devamlılık, rehin akdinin sıhhat Ģartıdır. Ancak bu Ģart ne zaman ki mürtehinin izniyle ariyet, vedia veya baĢka Ģekillerde rehin alanın eline dönerse, lüzum Ģartından çıkar. Maverdi de, Ġbn Kudamenin bu konudaki görüĢü üzerine kabzda devamlılığın lüzum Ģartı olduğunu kabul etmiĢ ve bunun mezhep ve ekseri ulemanın görüĢü olduğunu beyan etmiĢtir.281

Satım akdinde kabzın devamlılığı akdin iktizası gereğidir. Ġcare akdinde ise, geçici menfaat için kararlaĢtırılan süre ile sınırlı olacağı aĢikârdır. Böylece bir satım akdinde geçici mülkiyet düĢünülemez. Ġcare akdinde ise süresiz yararlanma olamaz. Böylece kabzın devamlılığının, bir yerde akdin amacıyla da iliĢkili olduğu sonucuna varmıĢ bulunmaktayız.