• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: ARAġTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESĠ VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2. 2 FORMAL VE ĠNFORMAL EĞĠTĠM

2.4 FEN ÖĞRETĠMĠNDE OKUL DIġI ÖĞRENME ORTAMLARI

2.4.4 Sanayi KuruluĢları

bilimleri ile ilgili verilerin öğrenilmesi için bir ila 30 metre aralığında bir çapa sahip kubbeleri bulunan, gerçekçi simülasyon gösterilerinin sergilendiği sahnelerdir. Sinema salonunu andıran karanlık bir salonun ortasında optik projeksiyondan ekrana yansıtılan gösterim Ģeklinde eğlenerek öğrenme imkanı sunar (KurtuluĢ, 1999). Uzayı ve diğer ulaĢılması güç olan kavramları; insanoğlunun ayağına getiren bu mekanizma; 1914 yılında mühendis Walther Bauersfeld ve Werner Straubel ortak çalıĢmalarıyla icat edilmiĢtir. Ġcadından 9 yıl sonra ise; halka açık ilk özel gösterim Münih‟teki Deutsches Museum‟da gerçekleĢtirilmiĢtir. Amerika‟da ise; bu kavram 1930‟lu yıllarda Adler Planetaryum ile kapılarını açmıĢtır. Ülkemizde sayısı her geçen gün artan planetaryumların ilki, Deniz Harp Okulu Uluğ Bey Planetaryumu‟dur. Ġlk oluĢturulan planetaryumun dıĢında; Gaziantep Gezegenevi, On Dokuz Mayıs Üniversitesi Planetaryumu, Uzay Kampı Türkiye Planetaryumu, ODTÜ Planetaryumu, Rahmi M. Koç Müzesi‟nde KeĢif Müzesi, Fatih Gökmen Planetaryum, Çınar Koleji Planetaryumu, Ġzmir Türk Koleji Gezegenevi, Çağ Üniversitesi Planetaryumu ve Gözlemevi, Cacabey Planetaryumu ve Kemal Değirmenci Planetaryumu aktif bir Ģekilde hizmet vermektedir (ErtaĢ ve ġen, 2011). Son yıllarda okullarda, müzelerde ve bilim merkezlerinde yaygınlaĢan planetaryumlara, eğitim sisteminde eğitim-öğretim faaliyetleri içerisinde de yer verilmeye baĢlanmıĢtır. BaĢta astronomi olmak üzere coğrafya, matematik ve fizik gibi birçok disiplinin öğretilmesinde büyük rol oynamaktadır (Jettner ve Soroka, 1972). Eğlenirken eğiten aynı zamanda öğrenmenin kalıcılığını artıran bu uygulamada yer alan programlar sınıf içinde yürütülen eğitim faaliyetlerini tamamlayıcı niteliktedir. Ġlköğretim fen ve teknoloji dersi öğretim programına bakıldığında Türkiye‟de bulunan planetaryumlarda uygulanabilecek birçok konunun bulunduğu görülmektedir (ErtaĢ ve ġen, 2011). Ġnformal ortamda; planetaryumlar eĢliğinde, verilen fen öğretimi öğrencinin ve ziyaretçilerinin ulaĢmak istediği birçok kaynağı ayağına getirerek öğrenmeyi gerçekleĢtirmektedir.

2.4.4 Sanayi KuruluĢları

DeğiĢen ve geliĢen Dünyada insanlar temel ihtiyaçlarını karĢılamak üzere sanayi ürünlerine baĢvurarak dolaylı olarakta sanayi kuruluĢlarından faydalanmaktadır. Çünkü sanayi bir toplum ve bu toplumda yaĢayan bireyler için hem çağdaĢlaĢmanın

24

hem de kalkınmanın bir basamağıdır. 1970‟li yıllarda Türkiye tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru hızlı bir geçiĢ yaĢamıĢtır. ÇağdaĢ uygarlık seviyesine ulaĢma arzusuyla modernleĢmeye her geçen gün daha da fazla önem verilmiĢtir (Akgün, 2009). Bireylerin günlük hayatını bu kadar yakından etkileyen sanayi; ham maddeleri iĢlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü anlamına gelmektedir (Atabek Yiğit, 2011). Sanayi kelimesiyle eĢ anlamlı olarak iĢleyim, uran, endüstri kelimeleri de kullanılmaktadır (TDK, t.y.). Günlük yaĢamda sık sık ihtiyaç duyulan ve devamlı kullanılan sanayi ürünlerinin oluĢturulduğu sanayi kuruluĢları; ambalaj sanayi, enerji sanayi, demir-çelik sanayi, elektrik-elektronik sanayi, gıda sanayi, kimya sanayi, kozmetik sanayi, yapı-inĢaat sanayi, otomotiv sanayi, tekstil sanayi, makine-metal sanayi, sağlık sanayi olmak üzere on iki kolda kategorize edilmiĢtir (AtabekYiğit, 2011).

GeniĢ bir alana yayılan sanayi pazarı; okullarda yer alan fen ve teknoloji dersi ile bir noktada kesiĢmektedir. Sanayi ürünlerinin üretiminde birçok fen konusundan yararlanılmaktadır. Aynı zamanda bu ürünlerin üretiminde karĢılaĢılan kirlilikle baĢa çıkabilme, yine fen konularının içerisinde yer almaktadır. Bu doğrultuda; okullarda öğretilen birçok fen konusu günlük hayatta aynen var olmaktadır. Her öğrenci için; okulda öğrendiği bilgileri, okul dıĢı ortama taĢımak oldukça önemlidir. Böylelikle, okulda öğrenilen bilgiler gerçek yaĢamda kullanılmıĢ olur ve öğrenci deneyim kazanır (Balkan Kıyıcı ve Atabek Yiğit, 2010). Tecrübe kazanan öğrenci ise; gerçek dünyada karĢısına çıkan problemleri bilimsel gerçekler yardımıyla çözebilecek düzeye ulaĢır. Bu noktada formal ve okul dıĢı öğrenme arasında bir etkileĢim, alıĢveriĢ gerçekleĢir (Dori ve Tal, 2000). Daha etkili bir fen öğretimi için informal öğrenmenin payı oldukça fazladır (Atabek Yiğit, 2011).

Okul dıĢı öğrenme ortamları, öğretilecek fen konusuna göre Ģekil değiĢtirmektedir (Dori ve Tal, 2000). Sanayi alanında, feni içeren ve fene ait olan parçalar çok fazla yer almaktadır. Dolayısıyla; sanayi kuruluĢları fen öğretiminde etkili olan okul dıĢı öğrenme ortamları haline gelmektedir (Braund ve Reiss, 2006; Uitto, Juuti, Lavonen, Meisalo, 2006). Birçok öğrenci fen konularının; özellikle biyoloji konularının uygulamalarını merak etmektedir. Bu nedenle okul dıĢı alanlara yapılan gezilerde gerçekleĢtirilen gözlem ve küçük çalıĢmalar konunun deneysel ve bağlamsal olarak öğrenilmesini sağlamaktadır. Biyoloji dalında gıda ve sağlık kuruluĢlarına yapılacak

25

gezi ile; biyoloji bilgisinin gerçek yaĢamın hangi alanlarında gerekli olduğu vurgulanacaktır (Uitto vd., 2006).

2.4.5 Doğa Eğitimleri

Doğada, canlı ve cansız unsurların etkileĢim içinde olduğu, belirli bir amaç doğrultusunda yol alan muazzam bir sistem vardır. Gezegende yer alan her varlık ekosistemde belirli bir görevi gerçekleĢtirmek için bir yere sahiptir. Bu yüzden çeĢitli sebeplerle oluĢan her değiĢim sonucunda doğal denge zarar görmektedir. Ġnsanlar; özellikle çocuklar bu döngüyü, bu döngüde var olan kavramları ve bir bütün olan doğal mekanizmanın yapısını anlamakta zorlanabilmektedir (Atasoy, 2005). Bundan dolayı çevresini tanımayan, doğaya karĢı olumlu tutum ve davranıĢlar geliĢtirmemiĢ nesiller yetiĢtirmek toplumları kaçınılmaz sona sürükleyecektir. Gelecek nesillerin önünü tıkayan bu problemlere çözüm yolu bulmanın ilk aĢaması eğitimden geçmektedir. Ozaner (2004) doğa eğitimini kısaca „„doğanın dilinin öğrenilmesi‟‟Ģeklinde tanımlamaktadır. Bu dili öğrenmek üzere; Amerika‟da 1983‟te doğa eğitim projeleriyle baĢlatılmıĢtır. Türkiye‟de ise 1999 yılında ilk kez TÜBĠTAK tarafından gerçekleĢtirilen „„Milli Parklarda Bilimsel Çevre Eğitimi‟‟ile kendini göstermiĢtir. Türkiye kapsamında yapılan projelere bakıldığında büyük çoğunluğu TÜBĠTAK tarafından desteklenmekle beraber büyük oranda milli parklarda yürütülmüĢtür. (KeleĢ, 2011).

Uygulanan doğa eğitimi yardımıyla; insanlar, doğayı özümseyerek etkileĢimde bulunur. Bu sayede de; çevreyle ilgili tutum ve değer yargıları oluĢur, bilgi ve becerileri fazlasıyla geliĢir ve kazandırılması istenilen davranıĢları kazanır hale gelirler. Böylelikle çevre bilincine sahip bireyler yetiĢtirilmiĢ olur (Erten, 2004). Bireylerde çevre bilincini oluĢturmak için sadece okullarda verilen eğitim yeterli olmamaktadır. Doğa eğitimi; doğada yapılan eğitimleri kapsadığından dolayı bu eğitim informal eğitimi de içinde barındırmaktadır. Bu nedenle; doğa veya çevre eğitimi, “okul içi” ve “okul dıĢı” programların bir arada uygulanmasıyla gerçekleĢmektedir (Ozaner, 2004).

Yapılandırmacı yaklaĢıma göz atıldığında; öğrencinin öğrendiklerini günlük hayatta uygulaması ve kendi doğal ortamında yaparak yaĢayarak öğrenmesi vurgulanmıĢtır. Öğrenci kendisini kontrol ederek kendi kararlarını kendisi verir ve problemlerin