• Sonuç bulunamadı

Sanatta Yeni Araçlar; Fotoğraf, Video Performansı, Enstalasyon (Yerleştirme)

Resim 257: Samia Halaby “ Niihau from Palestine” adlı tablosu ,

5. ORTADOĞU İSLAM ÜLKELERİNDE MODERN SANAT

5.1.1. Sanatta Yeni Araçlar; Fotoğraf, Video Performansı, Enstalasyon (Yerleştirme)

20.yüzyılın ilk çeyreğinde resim yeniden kendini şekillendirmekte iken bu dönemde fotoğraf, film ve baskı teknolojisi de hızla gelişmekteydi.

Modern görüntü teknolojisi görme tarzımızı değiştirdiği gibi yaratıcılığı da kışkırtmaya etken olmuştur. Eskiden sanatçılar, belli araçlarla; boya, tuval gibi klasik malzemelerle çalışmalarını yürütürken bu araçlara artık başka teknolojik araçlar da eklenmiştir.

Ortadoğu ülkelerinde, “fotoğraf makinası”, 19. yüzyılın ortalarından beri süregelen modern resim henüz 1910’larda modernist resim haline gelmeden çok önce 1839’da keşfedilmişti. Alman düşünür Walter Benjamin’in yazdığı “Mekanik Yeniden Üretim Çağında Sanat Yapıtı” adlı hala günümüzde önemini korumaktadır. Yılmaz fotoğraf makinasının icadının sanata olan etkisini bize bu makaleden aşağıdaki alıntıyla açıklar;

“Benjamin yukarıda adı geçen denemesinde, modern görüntüleme araçları olan fotoğraf ve film kamerasının ortaya çıkışıyla birlikte köklü bir değişim içine girildiğini ve özellikle resmin tılsımının bozulduğunu iddia ediyor. Yazının başlarında, sanat yapıtlarının eski tarihlerden beri şu ya da bu teknikle yeniden üretildiğine değindikten sonra, fotoğrafla birlikte insan elinin, resmin yeniden-üretim süreci içerisinde ilk kez en önemli sanatsal yükümlülüklerden kurtulduğu ve bu yükümlülüklerin artık yalnızca objektife bakan göz tarafından üstlenildiği” saptamasını yapıyor.66

Benjamin’in dediği gibi yeni ortaya çıkan bu modern üretim araçlarının etkisiyle insanlık sanatta yeni bir dil ve yenilenişle karşı karşıya kalmıştır. Artık modern görüntü teknolojisi görme tarzımızı değiştirdiği gibi yaratıcılığı da kışkırtmaya etken olmuştur.

Ortaya çıkan bir yenilik de gerçekliğin yansıtılmasında göstermiştir kendini. 19. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar, fotoğrafın “resimselci fotoğraf” denilen ilk evresinde, gerçeklik resim sanatındaki gibi kompozisyon, ışık, gölge gibi bilgiler bazında kurgulanırken, gerçekliğe fotoğrafın kendi penceresinden bakması başlar.

66

Resim 58: Abbas Kiarostami, İran, ‘Kar ve Yol’ Fotoğraf serisinden, Akbank sergisi, 2006.

(http://www.bilgievi.gen.tr/frmContent.aspx?ContentID=2089).

Dolayısıyla, yirminci yüzyılın bazı ressam ve heykeltıraşları, imgelerin geleneksel aldatıcılığından kurtulma yolunda çabalamaktaydılar. Bu çabalar sonucunda peş peşe sanat akımları Fovizm, Dışavurumculuk, Kübizm, Fütürizm ve Soyut sanat akımları gerçekleşti. Yani sanatçılar artık geleneği bozup, gözle görülen dünyadan kopma konusunda gerekirse geleneksel görüntü dünyasını parçalayıp, gerekirse sıradan nesnelerle bir araya getirdiler. Tüm bu gelişmelerin yanısıra bilim dünyasındaki gelişmelerde özellikle 1950’lerden sonra sanat araçlarının ve stillerinin gelişimine katkıda bulunmuş ve sanatın birçok alanda farklı uygulamalarına olanak sağlamıştır;

Elektronik görüntü de önce bir teknolojik keşif olarak dikkat çekmiş, daha sonra ise sanatçılar tarafından bir ifade aracına dönüşmüştür. Tıpkı fotoğraf teknolojisinin Nadar ve Cameron eline geçtiğinde yaşadığı dönüşüm gibi ya da filmin Einstein ve Griffith tarafından yeniden keşfi gibi; elektronik görüntü teknolojisi de sanat ortamı olarak keşfedilmiştir. 1936 Olimpiyatları’nda ilk kez fiziksel bir gerçekliğin ekranlar üzerinde yeniden üretilmesi ile başlayan teknolojik süreç, Paik’in video kamerayı sanat ortamına taşıması ile birlikte sanatsal bir sürece dönüşmüştür. Bu dönüşüm süreci içinde sanatçılar bir yandan videonun sanatsal bir ifade aracı olarak kendine özgü özelliklerin keşfederken, diğer yandan videonun

dilini kurmaya çalışmışlar ve tüm bunların ötesinde var olan kalıplarının baştan aşağı yıkılarak, sanatın sınırlarını belki de yok etmişlerdir.

Video Sanatı, 1960’lı yıllardan başlayarak, 90’lı yıllarda giderek popüler oldu. ‘Video Çağı’ olarak adlandırılabilecek bu dönemde, video hem bir kitle iletişim aracı, hem filmler, tiyatro oyunları, gösteriler, yerleştirmeler ve canlı performanslar gibi birçok sanatsal etkinliğin kaydedildiği bir araç olarak önem kazandı. 90’lı yıllarda sayısal teknolojilerin gelişmesi ile birlikte sanatın devrim niteliğinde bir dönüşümü ile video sanatı kendi başına bir sanat söylemi haline geldi.

Ayrıca, 1960 sonrası gelişen kavramsal sanat, etkinliklerinde farklı malzemelerin kullanıldığı, görülmüştür. Artık kavramsal sanat ile performans sanatı, arazi sanatı, video sanatı, süreç sanatı, çevresel sanat, entalasyon (yerleştirme) sanatı ve birçok farklı sanat dalı ya da tarzı ile ilişkilidir. Temel amacın nesnelerin ötesinde düşünerek, fikirlere uygun malzemeler bulmaktır. Kavramsal sanat üzerine gerçekleştirilmiş etkinliklerde bu sanat nesneleri aslında bir araçtan öte anlam taşımaz.

Altunay,kavramsal sanatçıların video sanatına katkısını şöyle açıklar:

“Kavramsal sanatçıların video sanatına en belirgin katkısı, araç olarak videoyu kullanırken, videonun sanatsal keşfini bir kavram ve kuram üzerine oturtmasında görülür. Video görüntüsü, sanatın nesnesizleştirilmesi konusunda sanatçılar için ilham kaynağı olmuştur. Bilindiği üzere video görüntüsü kayda ihtiyaç duymadan oluşturulabilir bir teknoloji ile üretilir. Kaydedilmeyen video görüntüsü bir eser içinde varlığını sürdürebilirken, eserin ya da performansın sonrasında bu görüntülere yeniden ulaşmak mümkün değildir; ancak kaydedilen görüntüleri saklamak ve yeniden oynatmak olasıdır. Bu durum video görüntüsünün kullanımı ile sanat olgusunun nesnesizleştirilmesi arasında yakın bir ilişki doğurur. Bir kere yapılan, tekrarlanmayan performanslar için video görüntüsü büyük bir olanak sağlar. Sanat eseri içinde yeni bir zaman ve mekân boyutu kazandırırken, bunu kaydetmesi ile birlikte eserin nesnesini ortadan kaldırır”.67

Videonun basit ve ucuz bir aygıt olması, onu hemen hemen her sanat dalı ile haşır neşir hale sokmuş, videonun aktivist yapısı her sanatçı için bir başkaldırı olanağı sunmuş ve sanatsal gelenekler içerisinde video bir aygıt olarak kendisine çeşitli alanlar bulmuştur. Bu anlamda da ilerde göreceğimiz gibi video Ortadoğu

67

ülkelerinde yeni medya aracı olarak sanatçılar tarafından oldukça etkin kullanılmaktadır.

20.Yüzyılın son on yılında, enstalasyon (yerleştirme) ve performans sanatının oldukça merkezi rolü elde ettiğine tanıklık ediyoruz. Bu sanat türü sanatçının izleyicileri kendi deneyim ve düşüncelerine dikkat çekme ve seyirciyi etkilemede oldukça başarılı olduğu gibi içinde bulunduğu mekânla da bütünleşebilen çalışmalar yaratılmaktadır.

Resim 59: Zehra Çobanlı, Bulgular, 2010, Keramik yerleştirme, (Ziraat Bankası Mithatpaşa Sanat Galerisi, Ankara, Mayıs 2010).

(www.cumhuriyet.com.tr).

Olivera,Oxley,Petry enstalasyon ile ilgili yaptıkları çalışmada aşağıdaki bilgileri vermektedirler:

“Amerikalı kürator Robert Storr’un 1992’de New York Modern Sanat Müzesi’nde düzenlediği “Dislocations” sergisi, Enstalasyon sanatının bir ana akım disiplini olarak tanınmasının zeminini hazırlamaya katkıda bulunmuştu. Storr’un 1999’da yayınlanan “Sahnesiz, Aktörsüz, Ama Bu Tiyatrodur (ve Sanattır)” başlıklı makalesi, enstalasyonların ‘tamamen dâhil edici ortamlar’ haline geldiğinin altını çizmekteydi.”68

68

Enstalasyon ve performans sanatının bir özelliği de seyirciye adeta bir tiyatro salonundaymışçasına veya bir animasyon etkinliği içindeymişçesine katılımcı olma özelliği sağlayabilmesidir. Bu anlamda ister galeri, ister kamusal alan olsun, ya da farklı mekânlar olsun sanatın teşhir alanının algılanışında bir değişim meydana gelmiştir. Bu da yalnızca belli bir grubun değil kitlelerin de sanat etkinliklerini ilgiyle farklı biçimde katılımının da sağlanarak izlemesine neden olmuştur.

Enstalasyon ve performans etkinliklerinin muhafaza edilip gelecekte de seyircinin izleyebilmesinin sağlanmasında, belgelenmesinde ve yerinde tanıklık edilebilmesinde fotoğraf ve videonun kullanılabilmesi bu araçlara yeni bir anlam da kazandırmıştır.

Birçok sanatçının kültürel birikiminin prizmasından gelen etkiyle kültürel birikimlerinin tarihsel bir niteliğe sahip olması sebebiyle doğrudan ya da dolaylı olarak geleneğe dokunurlar. Özellikle Ortadoğu İslam ülkelerinde gelenek, sanatçıya soyutlama için uygun bir alt yapı ve eşsiz fırsatlar sunar. Bu yansımaları Ortadoğu kökenli sanatçılarda görmekteyiz. Bu perspektiften tespitlerimize uygun çok değerli örnekler veren bazı sanatçılar çalışmanın altıncı bölümünde incelenecektir.

5.2 Ortadoğu İslam Ülkelerinde Modern Sanatın Doğuşu ve Gelişimi ve