• Sonuç bulunamadı

2.4. Sanat Metinlerinin Özellikleri

2.4.2. Sanat Metinlerinde Dil ve Üslûp

2.4.2.3. Sanat metinlerinin üslûbu

Sanat metinlerinin dili incelenirken üslûptan da bahsedilmesi kaçınılmazdır. Nitekim Aktaş (2007), üslûbu dilden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirtmektedir. Araştırmacıya göre üslûp araştırması bir metnin dilbilimin ortaya koyduğu metot ve prensiplerden hareketle incelenmesi olarak düşünülemez. Nitekim dilbilimin çalışma alanı cümleyle sınırlı iken üslûp incelemesi metin üzerine gerçekleşmektedir (s:13).

Üslûp teriminin çeşitli tanımları yapılmıştır. Çoban (2004), “Edebiyatta Üslûp Çalışması Üzerine” adlı çalışmasında üslûbun tanımını şöyle yapmıştır: “Belli bir duyuş, görüş ve birikime sahip olan sanatçının hayatı boyunca edindiği tecrübe ve tavırlarla seçtiği konuyu, biçim ve içeriğin belirlediği vasıta ve yöntemleri kullanarak kendisine has bir biçimde ördüğü kelimelerle anlatmasından doğan bir edebî değer unsuru ve ölçüsüdür.” (s: 10). Üslûp tanımlarının birleştiği ortak nokta üslûbun kişiye özgü olmasıdır. Sanat metinlerini oluşturan sanatçının sanat gücü, onun üslûbundan büyük ölçüde etkilenmektedir.

Edebî dilin konuyu ele alış biçimi çoğunlukla şahsî, öznel ve subjektiftir. Edebî dildeki bakış açıları ve yaklaşım biçimleri tek bir sanatçının çok kişisel, rölatif ve empresyonist dünyasının etkilerini hissettirir. Bu noktada geleneksel özellikler taşısa veya bir edebî gruba ait tercihleri bünyesinde barındırsa dahi edebî dilin ferdî bir yönü vardır ve bu ferdî yön üsluba zemin hazırlar (Önal, 2008: 29). Sanatçının kullanmış olduğu edebî dil aynı zamanda onun üslûbunun oluşmasını da sağlamaktadır.

Aktaş (2007), sözlü ve yazılı metinde karşımıza çıkan her unsurun gramer kitaplarından ve sözlüklerden açıklanamayacağını belirtir. Buna göre herhangi bir dil unsurunun ya da bir kuralın metin içinde kazandığı değeri iyi anlayabilmek ve izah edebilmek için dilbilimi alanının dışına çıkmak da gerekmektedir. Yani en azından metnin tamamı ve varlık sebebi dikkate alınmalıdır. Bunun için ise metni meydana getiren dil malzemelerinin metin içerisinde yüklendikleri işlevler, kazandıkları değerler, okuyucuda veya dinleyicide uyandıracağı etkiler hesaba katılmalı; ayrıca aynı metindeki

malzemenin karşılıklı ilişki ağı da dikkate alınmalıdır. Araştırmacının ifadesiyle bir metnin üslûp bakımından değerlendirilmesi, “edebiyat araştırmasıyla dilbilimin üst üste çakıştığı bir sahada yer alan bağımsız bir disiplindir”. Yazara göre dilbilim daha ziyade Saussure’ün ayrımındaki dil üzerinde dururken üslûp incelemesi aynı malzemenin metin adı verilen çok yönlü söz değerini araştırmaya yöneliktir (s:14-15). Üslûp çalışmaları sayesinde dilin metin içinde kazandığı söz değeri araştırılır. Bu yüzden malzemesi dil olan sanat metinlerinin daha doğru anlaşılmasında ve izah edilmesinde bu metinlerin üslûp özelliklerinin belirlenmesi oldukça önemlidir.

Önal (2008), farklı ve orijinal üslûpları karşılaştırırken ve bunları bir ders malzemesi olarak kullanırken yapılması gerekenleri şöyle izah etmiştir: Öncelikle başlangıç önermelerine ulaşmak gerekmektedir. Bu önermeleri devir, dönem, edebî grup (mahallîleşme, sekb-i hindî veya romantizm, realizm … vb.) ve edebî akım gibi ölçütler içinde anlaşılabilir ve kullanılabilir bir açıklamaya götürmek gerekmektedir. Daha sonra metnin ve sanatkârın orijinal üslûp özellikleri aranmalıdır. Tüm bunları yapabilmek içinse verilerin tespitinde ve bulguların genelleştirilip (veya özelleştirilip) bir sistem ve disipline ulaştırılmasında izlenecek yollar tespit edilmelidir (s: 34).

Önal (2008), bir edebiyat öğrencisinin edebî eseri üslûp yönüyle incelerken kendi şahsında bulduğu orijinal tavır ve tercihleri hem başka insanlarla hem de tarihte yaşamış insanlarla ve üslûp incelemesi yaptığı eserin sanatkârıyla karşılaştırması gerektiğini dile getirmektedir. Zira öğrencinin yapacağı bu tür karşılaştırma sanatçının üslûbunu çözümlerken faydalı olacak böylece de şahsa indirgenebilen bir edebî metin üslûp çalışması yapılabilecektir (s: 35). Araştırmacı böylece metinlerin üslûp özelliklerinin incelenmesinde öğrencinin izleyeceği yöntemi söyleyerek sanat metinlerinin üslûp özelliklerinin incelenmesinin nasıl olması gerektiğini de izah etmektedir.

Üslup çalışmalarında bir edebî eseri meydana getirmek için izlenen üslûp çalışması ile bir edebî eseri incelerken izlenen üslûp çalışması yeri geldiğinde birbirinden ayırt edilmeli, yeri geldiğinde ise birlikte değerlendirilmelidir. Bir edebî metnin oluşturulmasında izlenecek üslûp bilgisi iyi ve etkili yazım kurallarının hepsini kapsayan komplike bir işken bir edebî metin incelenirken kelimelerinin bağlamının (conteks) önemi üzerinde durulmalıdır. Araştırmacı bunu yaparken Saussure’ün göstergelerle dilbilimini inceleyen öğretisine bakılması gerektiğini düşünmektedir.

Buna göre kullandığı bütünlük ve bağlama göre bir kelimenin anlamı ve üslûbu farklı değerler taşıyacaktır. Yazar bu düşüncelerini üç örnek cümle üzerinde şöyle izah etmektedir: “Isparta’da gül bahçeleri vardır.”, “Gül yüzlü bir sevgilim var.”, “Bir gülün açılması devrimdir…” örneklerinde “gül” kelimesine farklı anlamlar yüklenmiş ve bu kelime etrafında oluşan bir üslûp tercih edilmiştir (Önal, 2008: 38-39). Yazar sanatçının sanat metnini oluştururken izleyeceği üslûp çalışması ile sanat metninin okuyucunun/dinleyicinin/seyircinin sanat metnini incelerken izleyeceği üslûp çalışması yönteminin farklılığının altını çizmiştir.

Önal’a (2008) göre klasik edebiyatın ve Yeni Türk Edebiyatı’nın örnekleri üslûp bakımından incelenirken veriyi belirli bir disiplinle inceleyen metot arayışlarında önem kazanan hususlar şunlardır:

…kelime seçimi; kelimelerin harfleri ve sesleri; kelimelerin sıralanması; kelime türleri; kelimelere yüklenen özel anlamlar; kelimelerin bağlamı; anlatım teknikleri, anlatım tutumu, takdim özellikleri; çağrışım ve imaj teknikleri; kullanılan ifade türleri ve ifade yolları; gramer özellikleri, cümle kuruluşları; kök, ek gibi yapılar; konunun ele alınış biçimi; tema; oluşan bakış açıları; etkilenilen kültür ve medeniyet dairesi; etkilenilen edebiyat akımları; kabul edilen edebî kuramlar; sanatçının çevresi; sanatçının mizacı, birikimi, dünya görüşü, ilgi merkezleri; edebî türler; nazım şekilleri ve nazım türleri, edebî sanatlar, vezin, kafiye, redif, aliterasyon, asonans gibi müzikâl ve ritmik tercihler; istatistik ölçümler ve değerlendirmeler; edebî eseri amaç, mahiyet ve fonksiyon açılarından inceleyen değerlendirme kriterleri; eserin edebiyat tarihi içinde değerlendirilmesi… vb. … (s: 41).

Sonuç olarak edebî metindeki üslûp her şeyden önce dili kullanma tekniğidir. Üslûp çalışmaları yapılırken değişik kuram ve felsefelere göre değişiklik gösteren teknik ve yorumlar uygulanır. Stilistik bakış açısına göre değerlendirildiğinde ses, ritim ve söyleyiş ön planda olurken, başka bir bakış açısında anlam veya çağrışımlar hatta izlenimler öne çıkmaktadır (Önal, 2008: 45-46).