• Sonuç bulunamadı

2.2. Metin Bilgisi

2.3.1. Öğretici Metinler

2.3.1.1. Öğretici metinlerin sınıflandırılması

Dokuzuncu Sınıf Türk Edebiyatı Öğretim Programı’nın dördüncü ünitesi olan öğretici metinler bölümünde öncelikle öğretici metinleri inceleme yöntemi ile ilgili kazanımlar yer alırken daha sonra öğretici metin örneklerini inceleme ve karşılaştırma ile ilgili kazanımlar sıralanmıştır. Buna göre öğretici metinler yapıları, ana düşünceleri, anlatma tarzları, dil ve anlatımları bakımından şöyle sınıflandırılmıştır:

a. Tarihî metinler b. Felsefî metinler c. Bilimsel metinler

d. Gazete çevresinde gelişen metin türleri (makale, deneme, sohbet, fıkra, eleştiri, röportaj)

e. Kişisel hayatı konu alan metin türleri (hatıra, gezi yazısı, biyografi, mektup, günlük)

On birinci sınıf dil ve anlatım öğretim programının temelini oluşturan öğretici metinler ünitesinde ise gazete çevresinde gelişen öğretici metin türleri olan “sohbet (söyleşi), haber yazıları, fıkra, deneme ve makale” ile kişisel hayatı konu alan öğretici metin türleri olan “mektup, günlük (günce), anı (hatıra), biyografi (hayat hikâyesi), otobiyografi ve gezi yazısı” olmak üzere toplam on öğretici metin türünün özelliklerini belirleme ve bu öğretici metinleri yazmaya yönelik kazanımlar yer almıştır.

Çalışmamızın bu bölümünde öğretici metinler dokuzuncu sınıf Türk edebiyatı öğretim programındaki sınıflandırmaya göre ele alınacaktır.

a. Tarihî Metinler

Tarih incelemeleri sonucunda yazılan metinlere “tarihî metin” denir. O halde tarihî metinlerin özelliklerini kavrayabilmek için öncelikler tarihin tanımından bahsetmek faydalı olacaktır. Tarih, “toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim” (TDK, 2005: 1907) dir. Buna göre tarihî metin, tarih biliminin kapsamına giren olayları zaman ve yer göstererek, kendisinden önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını ve karşılıklı etkileşimlerini tarih biliminin ilkelerine uygun bir yaklaşımla ele alan metin türüdür. Tarihî metinler olanı yansıtır, bu metinlerde bireysel veya toplumsal yaratıcılık aranmaz. Bir araştırma sonucu ortaya çıkan metinlerde olaylar kanıtlarıyla ortaya konur.

b. Felsefî Metinler

Felsefe “varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması, bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü, bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi” (TDK, 2005: 687) dir. Felsefî metinler ise felsefe konularını ele alan ve felsefî problemler üzerinde duran metinlerdir.

c. Bilimsel Metinler

Bilim “evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim;

genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi; belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci” (TDK, 2005: 269) olarak tanımlanmaktadır. Bilimsel metinler de bilimsel bilgiyi iletmeye yarayan metinlerdir. Bu metinler alanında uzman kişilerce açık, anlaşılır ve kesin ifadeler kullanılarak yazılır. Bilimsel metinlerin işlevi bilimsel iletişimi sağlamaktır. Bilimsel metinler de kendi içerisinde konferans raporları, toplantı özetleri, tarama ve değerlendirme yazıları ve bilimsel makaleler olarak gruplandırılabilir. Bilimsel metinler genel olarak başlık, özet, giriş, asıl metin, sonuç ve değerlendirme, tartma bölümlerinden oluşur.

d. Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri

Türk basınında gazetecilik Osmanlı’nın ilk Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi’nin 1831’de çıkarılmasıyla başlamıştır. 1840 yılında yayınlanmaya başlayan Ceride-i Havadis, ilk yarı resmî Türkçe gazete, 1860 yılında başlayan Tercüman-ı Ahval ise ilk özel gazetedir. Batı medeniyetinin takip edildiği ilerleyen senelerde batı edebiyatından yeni türlerin tercümeleri gazetelerde yayınlanarak tanıtılmış ve bu türler edebiyatımızda yerini almıştır.

Bu bölümde gazete çevresinde gelişen metin türlerinden makale, deneme, sohbet (söyleşi), fıkra, eleştiri ve röportaj hakkındaki genel bilgilere kısaca değinilecektir.

1. Makale: “Bilim, fen konularıyla siyasal, ekonomik ve toplumsal konuları

açıklayıcı ve yorumlayıcı niteliği olan gazete ve dergi yazısı” (TDK, 2005: 1330) olarak tanımlanan makale, gazete makaleleri ve dergi makaleleri olmak üzere iki başlık altında değerlendirilebilir. Makalenin yazılış amacı herhangi bir konuda bilgi vermek, bir konuyu savunmak, açıklamak ve kanıtlamaktır. Makalelerde ele alınan konuyla ilgili ortaya konan tez bilimsel yöntemlerle ispatlanır, böylece okuyucunun zihnindeki bütün soruların cevabının verilmesine çalışılır. Tezi desteklemek amacıyla çözümleme, deney ve deneyimin yanı sıra tanık ve kaynak gösterme ve dipnotlar vermeden faydalanılır. Makale, alanında uzman kişilerce yazılan nesnel bir türdür. Yani yazar makaleye üslup özelliklerini büyük ölçüde yansıtmaz, birden fazla anlama gelebilecek deyim vb. mecazlı sözler çok az kullanılır (Erdoğan, 2008: 139-140). Makalelerde cümleler açık, anlaşılır ve kesin yargılıdır. Dolaylı anlatımdan kaçınılır.

2. Deneme: “Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir

konu sınırlaması yoktur. Erdoğan 2008’de yayımlanan “Türk Dili ve Kompozisyon” adlı çalışmasında, insan ile ilgili her türlü konunun denemelerde ele alınabileceğini dile getirir. Araştırmacıya göre denemeler sadece güncel konularda değil, daha genel ve her çağda geçerliliği olan konularda yazıldığı için yüzlerce yıl ilgiyle okunabilmektedir. Denemenin amacı okuru düşündürmektir. Yazar yazdığı konunun uzmanı değildir, bu yüzden kesin yargılara varmaktan kaçınır; ancak konuyu derinliğine ele almaya çalışır. Yazar deneme yazarken hayat tecrübelerinden ve birikiminden faydalanır, kendi bilgi, görgü, tecrübe, gözlem ve hatıralarından destek alır. Böylece konuya farklı açılardan bakabilir. Deneme yazarı doğru olduğuna inandığı düşüncelerini kanıtlayıp okuyucuya kabullendirme kaygısı gütmez. Denemelerin dil ve anlatımı özneldir, yani yazarın kişiliği anlatıma yansır. Yazar, dili titizlikle kullanır, üslup olarak gereksiz kelime bulunmayan duru bir üslup tercih eder (s: 148).

3. Sohbet (Söyleşi): “Bir bilim veya sanat konusunu, konuşmayı andıran

biçimde inceleyerek anlatan edebiyat türü, sohbet” (TDK, 2005: 1802) olarak tanımlanan sohbet de gazete çevresinde gelişen öğretici metin türlerinden biridir. Sohbette (söyleşide) konu derinliğine ele alınmaz. Sohbet metinlerinin amacı okuyucuya bilgi vermektir; ancak ileri sürülen düşünceler ispatlanmaya çalışılmaz. Yazar karşısındakiyle konuşuyormuş gibi samimi bir dil ve üslup kullanır. Böylece yazar okuyucusuna daha rahat ulaşır ve kendisini daha rahat ifade eder. Yazar uzun uzun tahlillere ve geniş açıklamalara başvurmak yerine düşüncelerini en kısa, en etkili ve en samimi şekilde ifade eder. Sohbet (söyleşi) yazılarında günlük dildeki deyimlere, mecazlara vb. başvurulabilir; ancak anlatım süslü ve sanatlı değil, yalın ve durudur (Erdoğan, 2008: 150).

4. Fıkra: Gazetede çevresinde gelişen bir başa öğretici metin türü “Gazete veya

dergilerde gündelik konuları bir görüş veya düşünceye bağlayarak yorumlayan ciddi veya eğlendirici yazı türü” (TDK, 2005: 695) olarak tanımlanan fıkradır. Fıkranın konusu güncel olay, gelişmeler ve siyasal tartışmalar vb. oluşturur. Ele alınan konu ayrıntılı olarak işlenmez, çünkü günlük yazılar olan fıkralarda yer ve zaman darlığı yüzünden kapsamlı araştırma yapılamaz. Fıkra yazarının dikkatli bir gözlemci olması ve kendi birikimlerinden yararlanması gerekmektedir. Fıkra yazarının amacı işlediği konuyla ilgili kamuoyu oluşturarak kendi düşüncelerini benimsetmektir. Bu yüzden fıkralarda öznel bir anlatım vardır. Fıkranın konusu günlük olaylar olduğu için

genellikle her dönemde okunabilme özelliği taşımazlar. Yazar sanatlı bir dil yerine genellikle basit ve günlük konuşma diline benzer bir dil kullanır. Bu yüzden deyimlere, benzetmelere sıklıkla başvurulur (Erdoğan, 2008: 147).

5. Eleştiri (Tenkit): Sözlük anlamı “ bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve

yanlış yönlerini bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit” (TDK, 2005: 626) olan eleştirinin edebiyatta öğretici metin türü olarak tanımı ise “bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle sağlamak ve değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik” (TDK, 2005: 2006) tir. Eleştirinin amacı eseri bütün yönleriyle okuyucuya objektif olarak tanıtabilmektir. Eleştirmen sıradan okuyucunun eserde görmediği özellikleri görür, eserin değerini ortaya koyar ve okuyucuyu belli bir estetik seviyeye çıkartır. Eleştirmenin bilgi ve kültür seviyesi ne kadar yüksekse ortaya koyduğu eleştiri de o kadar değerlidir. Eleştirmenin dikkatli bir okuyucu olması ve dili iyi kullanabilmesi de önemlidir. İyi bir eleştiri yazısında eserin yazılış amacı ifade edilmeli, eseri başarılı kılan unsurlar ya da eserin kusurları sağlam örnekler ve kanıtlarla ispatlanmalı, sanatçının eseri sayesinde edebiyata ve topluma nasıl bir hizmette bulunduğu açıklanmalı ve eserin aynı alanda yazılmış eserlere göre özgün bir tarafı ve üstünlüğünün olup olmadığı belirtilmelidir (Erdoğan, 2008: 144). Son dönemde yapılan ruhçözümsel eleştiri hem bir anlatımdaki kahramanla, hem de asıl olarak gerçek yaşamdaki bireylerle ilgili değişik bilgiler içeren öğretici yanı bulunan çözümlemeler yapmıştır. Aynı şekilde yazınsal göstergebilim alanındaki çalışma sonuçlarının da okuyucu açısından öğretici yönleri bulunmaktadır. Her zaman yazın çözümlemelerinde üründen yola çıkarak genel insanlık durumuyla ilgili yargılara varan çalışmalar mevcuttur (Günay, 2007: 367-368).

6. Röportaj: Gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkan öğretici metin türlerinden

biri olan röportaj “konusu bir soruşturma, araştırma olan gazete veya dergi yazısı, radyo ve televizyon habercisinin araştırma ve soruşturma sonucunda hazırlamış olduğu program, mülakat” (TDK, 2005: 1662) olarak tanımlanmaktadır. Röportajda yazar kendi bilgilerinin yanı sıra görüşlerini ve düşüncelerini de aktarır. Birinci tekil kişi ağzından yazılan röportajlarda öznellik hakimdir. Röportajlarda konu gazete yazılarından daha da geniştir ve yazarın kişisel görüşleriyle zenginleşir. Röportajda bir bölge, bir kişi veya bir eşya konu olarak ele alınabilir.

e. Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler

Kişisel hayatı konu alan metinler başlığı altında “anı (hatıra), gezi yazısı (seyahatname), biyografi, otobiyografi, mektup ve günlük (günce)” öğretici metin türleri ele alınacaktır.

1. Anı (hatıra): Sözlük anlamı “geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin

saklandığı her türlü iz, hatıra” (TDK, 2005:99) olan anının edebiyatta öğretici metin türü olarak tanımı ise “yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra” (TDK, 2005: 99) dır. Anı (hatıra) türünün kaleme alınmasının sebepleri geçmişe dönerek yaşananları tekrar hatırlamak, onları unutulmaktan kurtarmak ve yaşananlarla ilgili eleştirileri ifade etmektir. Anılar (hatıralar) geçmişe ışık tuttuğu için çağlarına tanıklık etmiş önemli ve ünlü kişilerin yazdığı hatıralar değerlidir. Anıda (hatırada) yazar kendi yaşayıp gördüklerini anlattığı tamamen objektif olamaz, bu yüzden de anılar (hatıralar) doğrudan doğruya tarihî kanıt niteliği taşımazlar. Ancak tarihî belgeler ve başka anılarla (hatıralarla) uygunluk gösteriyorsa bir anının doğruluğuna güvenilebilir. Aslında yazar üslubunu olaylara bakışını ve tecrübelerini gösterir.

2. Gezi yazısı (seyahatname): Arapça “siyāhat” ve Farsça “nāme”nin

birleşmesiyle oluşan seyahatnamenin edebiyatta öğretici metin türü olarak tanımı “bir yazarın gezip gördüğü yerlerden edindiği bilgi ve izlenimlerini anlattığı eser” (TDK, 2005: 1744) dir. Gezi yazılarında görülen yerler, bu yerlerin özellikleri, oradaki insanların yaşantıları ve gelenekleri anlatılır. Geleneklerin, kültürlerin vb.nin tanıtılmasında yazarın kişisel görüş, düşünce ve gözlemleri önemli bir yer tutar. Gezi yazısının faydası yazarının dikkatli gözlemlerde bulunması ve okuyucusuna çoğu yerde bulamayacağı bilgiler vermesidir. Yazar gezi sırasında tuttuğu notlardan yararlanır. Gezi yazıları bir araya getirilip kitap halinde ya da gazete ve dergilerde yayımlanır. Genellikle gezi yazılarında sade, açıklamaya dayalı ve net ifadeler yer alır. Yazar gezdiği yerlerdeki ilginç isimleri, deyimleri, atasözleri kullanarak gezi yazısını dil bakımından daha renkli ve ilgi çekici hale getirir (Erdoğan, 2008: 153).

3. Biyografi: Fransızca biographie’ den dilimize geçmiş olan ve sözlük anlamı

“özgeçmiş” (TDK, 2005: 288) olan biyografi kişisel hayatı konu alan öğretici metin türlerinden biridir. Biyografiler çeşitli alanlarda tanınmış ve önemli kişilerin hayat hikâyelerini anlatır. Biyografi yazarı hayatını yazdığı kişi hakkında sağlam bir ön çalışma yapmalıdır. Bunun için yazar hayat hikâyesini anlatacağı kişiye ait mektupları,

kişisel notları, günlükleri, fotoğrafları, nüfus kayıtlarını, öğrenim, memuriyet ve çalışma bilgilerini, aile fertlerini vb. pek çok unsuru inceler ve araştırır; topladığı malzemelerle biyografiyi kaleme alır. İyi hazırlanmış bir biyografi kaynak ve belgelere dayandığı için tarih ve edebiyat tarihi için ciddi bir kaynak olma özelliği teşkil eder. Biyografinin temel anlatım biçimi öyküleme olsa da yazar farklı üslupları benimseyebilir. (Erdoğan, 2008: 160).

4. Otobiyografi: Fransızca autobiographie’den (TDK, 2005: 1519) dilimize

geçen otobiyografi, kişinin kendi hayat öyküsünü kaleme aldığı öğretici metin türüdür. Otobiyografi sayesinde kişinin geçmişinde önem verdiği olaylar ve kişilerle ilgili tutumu takip edilebilir. Yazar otobiyografide kendisini başkalarının gözüyle değil, kendi benlik algısına göre anlatır. Otobiyografide yazar kendisini nasıl tanımladığı, kendinde bulduğu olumlu ve olumsuz özelliklerin neler olduğu, geçmişiyle ilgili neler söyleyebileceği, geçmişinde kendisini en çok etkileyen olayların ve kişilerin neler olduğu gibi hususlardan hareket edebilir. Yazar otobiyografi yazarken özyaşam öyküsünü kendi istediği konularda serbestçe yazdığı kontrolsüz otobiyografi ve belli bir konu etrafındaki özgeçmişi ve ilgilerini yazdığı kontrollü otobiyografi yollarını seçebilir.

5. Mektup: Sözlük anlamı “bir şey haber vermek, sormak, istemek veya

duyguları bildirmek için, birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş yazılı kâğıt, name” (TDK, 2005: 1364) dir. Mektup, bazı araştırmacılar tarafından öğretici yazı türleri (düşünce yazıları) ve edebî türler başlığına ek olarak belirlenen “form yazılar” başlığı altında ele alınmıştır. Mektuplar özelliklerine, yazılış amaçlarına ve yazıldıkları yere göre “özel mektup”, “edebî mektup”, “açık mektup” ve “resmî mektup” olmak üzere türlere ayrılabilir. Buna göre özel mektup kişinin yakın çevresinden insanlara yazdığı şahsî mektuptur. Edebî mektup, sanatçıların birbirlerine ya da başka kimselere edebî konularda yazdığı, edebî değer taşıyan mektuptur. Kamuoyunu ilgilendiren bir konuda genellikle ünlü bir kişi hakkında yazılan ve basın yayın organlarında herkesin okuyabilmesi için yayımlanan mektup açık mektup iken, resmî mektup kamu kurumlarınca vatandaşlara ya da başka kurumlara yazılan veya vatandaşlar tarafından yazılan mektuptur. Resmî mektuplar kısadır ve ciddi, amacı çok açık olarak ifade edilmiş bir dille yazılır (Erdoğan, 2008: 170). Günay (2007) ise mektup türlerini yazın adamlarının aralarındaki sanat ve yazın içerikli mektuplar, hiciv

ve eleştiri içerikli mektuplar, mektup-romanlar ve açık mektuplar olmak üzere gruplandırır. Araştırmacının sanat ve yazın içerikli mektuplar olarak isimlendirdiği mektup türüne bazı araştırmacılar edebî mektup olarak geçer, Sanatsal içerikli mektuplarda yazar kendi yazılarını, alıcısının ya da üçüncü bir kişinin yazın ve sanatla ilgili çalışma ve düşüncelerini ele alır ve bu konulardaki görüşlerini dile getirir. Hiciv türündeki mektuplarda bir konu eleştirel olarak ele alınırken felsefe ve ahlakla ilgili bilgiler de verilir. Mektup roman ise bir tek kahramanın mektuplarından ya da birden çok kişinin karşılıklı olarak birbirlerine mektuplar yazmasıyla oluşur. Bu tür karşılıklı mektuplar sayesinde okuyucu mektup yazarıyla yakın görüşlerini paylaşır ve pek çok konuda aydınlatıcı bilgilere ulaşır. Açık mektup ise genelde polemik bir amaca yönelik olarak hazırlanırken belirli bir kişiye yönelik hazırlanıyormuş gibi görünse de aslında kamuoyuna yöneliktir. Mektup yazanın amacına bağlı olarak bir mektup anlatısal, betimleyici ya da kanıtlayıcı metin tiplerinden birisiyle yazılabilir (s: 369-370).

Mektup yazan kişi mektubunda kendisiyle ilgili birçok yanını belirtir. Kişiler yazdıkları mektuplarla kendisini, beklentilerini, ruhsal durumunu, farklı konulardaki düşüncelerini, toplumsal yapı hakkındaki bir düşüncesini, kaygılarını, yani her türden konuyu alıcısına aktarır. Mektup yazan kişi alıcısıyla doğrudan ilişkiye geçer yani onu yönlendirir, onun görüşünü sorar, ona emreder ya da ona üçüncü bir kişiden söz eder. Yani mektubun sınırı yoktur. Mektubun diğer metinlerden ayrılan yönü ise bir roman ya da bir destanın varsayımsal alıcı grubunun aksine her mektubun belli bir alıcısının olmasıdır (Günay, 2007: 370). Mektup, insan hayatındaki önemli haberleşme araçlardan birisidir. Ancak günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan haberleşme araçları mektubun güncelliğini yitirmesine yol açmıştır.

6. Günlük (Günce): Kişisel hayatı konu alan bir öğretici metin türü olan

günlüğün edebî anlamdaki tanımı “günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce” (TDK, 2005: 813) dir. Günü gününe ve tarihli olarak yazılırlar. Yazar günlükte bir bakıma kendisiyle hesaplaşır, içini döker. Bu özelliği ve herhangi bir hazırlık gerektirmediği için günlüğü eli kalem tutan herkes yazabilir. Günlük sayesinde yazarın hayatını, kişiliğini ve çevresini tanıyabiliriz; çünkü yazar günlükte iç dünyasını, sıkıntılarını, sevinçlerini vb. tüm içtenliğiyle anlatır. Günlüğün ünlü kişilerin devirlerine ışık tutması, olay anlatımının ağırlıkta olması, tasvir ve tahlillerin kullanımı gibi

özellikleri bakımından hatırayla benzerlik gösterir (Erdoğan, 2008: 158). Hatıra (anı) olayların üzerinden bir zaman geçtikten sonra kaleme alınırken günlük gününe yazılır.