• Sonuç bulunamadı

araştırmasına göre, sanal kurbanların %40’tan fazlası kimseye bu olaydan söz etmemiş, %14.3’ü ailelerine, öğretmenlerine ve diğer yetişkinlere maruz kaldığı sanal zorbalık olayını anlatmıştır. Sanal kurbanların, yaşadıkları sanal zorbalık olaylarını başkalarına anlatıp anlatmadıklarını ele alan araştırmalar ulusal ve uluslararası literatürde yerini almıştır (Strom ve Strom, 2004;

Hinduja ve Patchin, 2005; Li, 2006; Juvonen ve Gross, 2008; Slonje ve Smith, 2008; Arıcak ve diğerleri, 2008; Hoff ve Mitchell, 2009; Cassidy ve diğerleri, 2009; Burnukara, 2009; Deryakulu ve Büyüköztürk, 2010)

Sanal zorba kurbanını, fiziksel, sözel, duygusal, psikolojik yönden taciz edebilir (Belsey, 2006). Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, sanal zorbalık olayları, kurbanlar üzerinde öfke, üzüntü, acı gibi birçok olumsuz etki bırakmaktadır (Beran ve Li, 2005; Hinduja ve Patchin, 2005; Wolak, Mitchell ve Finkelhor, 2007; Mason, 2008; Topçu ve diğerleri, 2008; Hoff ve Mitchell, 2009; Vandebosch ve Van Cleemput, 2009; Dilmaç, 2009; Deryakulu ve Büyüköztürk, 2010; Erdur-Baker ve Tanrıkulu, 2010).

Literatürde sanal zorbalık ile baş etme yollarını konu edinen araştırmalara da rastlanmıştır (Strom ve Strom, 2004; Keith ve Martin, 2005;

Mason, 2008; Bhat, 2008; Hoff ve Mitchell, 2009).

amacıyla yaptıkları çalışmalarında, 228 lise öğrencisinden veri toplamışlardır.

Çalışmada sanal zorbalığın biçimlerini ve yaygınlığını belirlemek üzere geliştirilen, sanal zorba ve sanal kurban olma durumunu sorgulayan, iki paralel formu olan ölçüm aracı kullanılmıştır. Veriler betimleyici ve karşılaştırmalı istatistikler kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre: a) İnterneti “hiç kullanmam” diyenlerin sayısı hayli düşük iken (%8), bunu %11.8 ile SMS, %24 ile MSN, %38 ile forum sitelerine bağlanma ve

%49.5 ile sohbet odalarına bağlanma izlemektedir. Cep telefonu yoluyla hemen her gün mesajlaşan öğrenciler katılımcıların yaklaşık %51’ini oluşturmaktadır. b) Türkiye’deki lise öğrencileri, sanal zorba ve sanal kurban olma eğilimi göstermektedir. c) Erkek öğrenciler kız öğrencilere oranla daha fazla sanal zorbalık yaptıklarını ve sanal zorbalığa daha fazla maruz kaldıklarını bildirmişlerdir. d) İnternet, MSN, SMS, cep telefonu, forum siteleri ve sohbet odaları kullanımı ile sanal zorba ve sanal kurban olma arasında pozitif yönde ilişki bulunurken, e) okul türü, ailenin ekonomik geliri, yaş ve sınıf değişkenlerinin sanal zorba ya da sanal kurban olma ile ilişkili olmadığı gözlenmiştir. f) Sohbet odasından birisini atma ve sohbet odasında hakaretin en yaygın sanal zorbalık türlerinden olduğu görülmüştür.

Topçu (2008) yüksek lisans çalışmasında, sanal zorbalık ve empati düzeyi arasındaki ilişkinin, toplumsal cinsiyete bağlı olarak incelenmesini;

sanal zorbalığı yordamada geleneksel zorbalığın ve bilgi ve iletişim araçları kullanım sıklığının etkisini; internet kullanımında aile denetiminin rolünü araştırmayı amaçlamıştır. Çalışmada, yaş ortalaması 16.83 olan 717 kişiden veri toplanmıştır. Araştırma kapsamında Siber Zorbalık Envanteri (Erdur-Baker ve Kavşut, 2007) yenilenmiş, Geleneksel Zorbalık Ölçeği geliştirilmiş ve Temel Empati Ölçeği’nin (Jolliffe & Farrington, 2006) Türkçe uyarlaması yapılmış ve kullanılmıştır. Elde edilen bulgular şöyledir: a) Katılımcıların

%55.2’sinin geleneksel zorbalık yaptığı, %47.6’sının ise sanal zorbalık yaptığı görülmüştür. b) Erkek katılımcıların hem geleneksel zorbalık deneyiminde hem de sanal zorbalık deneyiminde kız katılımcılardan daha yüksek puanlar aldığı ortaya çıkmıştır. c) Geleneksel zorbalık deneyiminin ve

bilgi ve iletişim araçlarını sık kullanmanın, sanal zorbalık deneyimini yormada başarılı değişkenler olduğu bulunmuştur. d) Toplumsal cinsiyetin, empati ve zorbalık arasındaki ters yönlü ilişkide anlamlı bir değişken olmadığı görülmüştür.

Topçu ve diğerleri (2008), resmi ve özel okullardaki öğrencilerin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanım durumlarını ve sanal zorbalık deneyimlerini incelemişlerdir. 183 ortaöğretim (14, 15 yaş) öğrencisinden veri toplanmıştır.

Çalışmada, demografik bilgiler, internet temelli iletişim araçlarının kullanım sıklıkları ve sanal zorbalık deneyimleri (sanal kurban ve sanal zorba olma) ile ilgili sorular içeren ölçme aracı kullanılmış, sanal zorbalığa maruz kaldığını ifade eden öğrencilere, bu durumda ne hissettikleri ve yardım isteyip istemedikleri sorulmuştur. Araştırma bulguları şöyledir: a) Resmi okullardaki öğrencilerin internet kafeye gitme ve internete internet kafeden bağlanma oranları özel okullardaki öğrencilere göre anlamlı düzeyde fazladır. b) Özel okullardaki öğrencilerin internete evden veya okuldan bağlanma oranları, resmi okuldakilere göre anlamlı düzeyde fazladır. c) Özel okuldaki öğrencilerin internete ödev yapma ve sohbet etme (chat) amacıyla girme oranları, resmi okuldakilere göre anlamlı düzeyde fazladır. d) İnternete oyun amacıyla girmede resmi ve özel okuldaki öğrenciler arasında anlamlı fark bulunmamıştır. e) Özel okulda öğrenim gören öğrencilerin, resmi okulda öğrenim gören öğrencilere göre internet temelli iletişim araçlarını daha fazla kullanmalarına rağmen, resmi okuldaki öğrencilerin özel okuldakilere göre daha fazla sanal zorbalık eğilimi gösterdikleri bulunmuştur. f) İnternet temelli iletişim araçlarının kullanım sıklığı sadece resmi okuldaki öğrencilerin sanal zorba/kurban olmalarında anlamlı bir yordayıcı olmuştur. g) Özel okuldaki öğrencilerden sanal kurban olanlar, karşılaştıkları sanal zorbalıkların şaka olduğunu düşünerek umursamadıklarını belirtirken, resmi okuldakiler maruz kaldıkları sanal zorbalıklara karşı öfkelendiklerini ifade etmişlerdir. h) Öğrencilerin yaklaşık %70’i sanal zorbalıklar karşısında yardım istediklerini belirtmişlerdir.

Arıcak ve diğerleri (2008), öğrencilerin sanal zorbalık deneyimlerini ve bunlarla baş etme yöntemlerini belirlemek üzere çalışma yapmışlardır.

Türkiye’de ilköğretim ikinci kademede öğrenim gören 269 öğrenciden veri toplamışlardır. Çalışmada, araştırmacılar tarafından geliştirilen Sanal Zorbalık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre: a) Öğrencilerin %74.1’inin kişisel bilgisayara, %84.2’si kendi cep telefonuna ve

%64.3’ünün hem kişisel bilgisayar hem de kendi cep telefununa sahip olduğu görülmüştür. b) Öğrencilerin %96.8’inin internet kullanıcısı olduğu;

%27.9’unun interneti günde en az bir saat, %43.5’inin 1-2 saat, %16.4’ünün 3-4 saat ve %11.2’sinin 5 saatten fazla kullandığı tespit edilmiştir. c) Öğrencilerin %38.7’sinin interneti MSN-sohbet, %28.2’sinin ödev yapma,

%18.4’ünün oyun oynama, %10.5’inin e-posta kullanma ve %4.2’sinin internette gezinti ve diğer aktiviteler yapma gibi amaçlarla kullandıkları gözlenmiştir. d) Öğrencilerin %35.7’sinin sanal zorba, %23.8’inin hem sanal zorba hem de sanal kurban, %5.9’unun sanal kurban olduğu görülmüştür. e) Erkek öğrenciler kız öğrencilere göre daha fazla sanal zorba, sanal zorba/kurban ve sanal kurban olduklarını bildirmişlerdir. f) İnternet kullanım sıklığı ile sanal zorba ve sanal kurban olma arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur. g) Sanal zorbalık yapanların en sık gerçekleştirdikleri eylemler sırasıyla; yüz yüze söylenemeyecek sözleri çevrimiçi ortamlarda söylemek, başka kimliğe bürünmek, doğru olmayan şeyler söylemek, virüslü e-posta yollamak ve başkalarının fotoğraflarını izinsiz paylaşmak olarak belirtilmiştir.

h) Sanal kurbanlar en çok hakaret ve tehdit gibi sanal zorbalık olaylarına maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. ı) Sanal zorbalığa maruz kalanların %25’i arkadaşlarına ve ailelerine yaşadıkları olayları anlattıklarını, i) %30.6’sı zorbayı bloke etmek (yapmamasını söylemek veya kullanıcı adını değiştirmek) gibi aktif çözümler bulduklarını ifade etmişlerdir.

Dilmaç (2009) çalışmasında, psikolojik ihtiyaçlar ile sanal zorbalık arasındaki ilişkileri incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmaya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde on beş farklı anabilim dalında öğrenim görmekte olan 666 lisans öğrencisi (231 erkek, 435 kız) katılmıştır. Öğrencilere üç bölümden

oluşan anket uygulanmıştır. Birinci bölümde demografik bilgilerle ilgili sorular, ikinci bölümde sanal zorbalık yapmaları ve maruz kalma durumları ile ilgili sorular, üçüncü bölümde ise özellik tanımlama listesi yer almıştır. Elde edilen bulgulara göre: a) Öğrencilerin %22.5'i en az bir kere sanal zorbalık yaptıklarını belirtirken %55.3'ü ise hayatlarında en az bir kere sanal zorbalığa maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. b) Erkekler sanal zorbalığa, kızlara oranla daha çok dâhil olmuştur. c) Sonuçlar, saldırganlık ve ilgi görmenin sanal zorbalığı olumlu olarak yordadığına işaret etmektedir.

Burnukara (2009) yüksek lisans çalışması kapsamında, 12-18 yaşları arasındaki ergenlerin geleneksel ve sanal zorbalığa maruz kalma ve uygulama sıklıklarını, cinsiyet faktörünün etkisini, bu davranışların nerelerde (okul içi/dışı) yaşandığını, baş etme yöntemlerini, geleneksel zorbalık ile sanal zorbalık arasındaki ilişkileri ortaya koymuştur. Araştırmada ergenlerin cep telefonu, bilgisayar ve internet olanakları ve bu araçların kullanım sıklığını belirlemeye yönelik sorular ile ergenlerin son altı ay içerisinde okul içinde/dışında ne kadar sıklıkta ve hangi türden geleneksel ve sanal akran zorbalığına maruz kaldıklarını ve uyguladıklarını incelemek için Geleneksel Akran Zorbalığını Belirleme Ölçeği ve Sanal Zorbalığı Belirleme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular şöyledir: a) Araştırmaya katılan ergenlerin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma oranları incelendiğinde %89’unun kendi cep telefonuna, %78.4’ünün kişisel bilgisayara sahip olduğu, %97.5’inin internet kullanıcısı olduğu görülmektedir.

b) Öğrencilerin %5.5’i bir yıldır, %10.7’si iki yıldır, %13.1’i üç yıldır ve

%70.7’si üç yıldan daha fazla süredir bilgisayar kullandıklarını belirtmişlerdir.

c) İnterneti kullandıkları yerler incelendiğinde; %54.82’sinin evden,

%5.17’sinin okuldan, %16.57’sinin internet kafeden ve %23.44’ünün diğer yerlerden internete bağlandıkları görülmüştür. d) İnterneti kullanım amaçları incelendiğinde; %20.09’u ev ödevi için araştırma yapmak, %16.48’i anlık mesajlaşma, %16.4’ü müzik, film ya da program indirmek, %14.55’i oyun oynamak, %12.65’i internette gezinmek/sörf yapmak, %10.14’ü e-posta göndermek/almak, %6.31’i sohbet odalarını kullanmak, %2.13’ü alış veriş

yapmak üzere ve %1.24’ü diğer nedenlerle interneti kullandıklarını belirtmişlerdir. e) Ergenlerin %31.8’i fiziksel ortamda, % 21.7’si sanal ortamda akran zorbalığına herhangi bir şekilde dâhil olmaktadır. f) Erkek öğrencilerin kızlara göre hem fiziksel hem de sanal ortamda daha fazla sanal zorbalık yaptığı; g) sanal zorbalığa maruz kalma açısından, kızlarla erkekler arasında geleneksel ve sanal zorbalıkta anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. h) Sanal zorbalık göstermenin sınıf düzeyine göre değişme göstermediği görülmüştür. ı) Ergenlerin internet kullanma sıklıkları ile sanal zorbalığa herhangi bir şekilde dâhil olmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. i) Fiziksel ve sanal ortamlarda gerçekleştirilen bu iki tür zorbalık arasında %29 oranında bir örtüşme olduğu tespit edilmiştir. j) Ergenlerin her iki zorbalık türüyle hem okul içinde hem de okul dışında karşılaştıkları görülmüştür. k) Her iki zorbalık türüyle karşılaştıklarında kızların sosyal destek arama davranışlarını, erkeklerin ise aktif bir şekilde zorbalıkla mücadele etme davranışlarını daha fazla tercih ettikleri görülmüştür.

Erdur-Baker (2010), 14-18 yaş arasındaki 276 lise öğrencisi ergenin üzerinde yaptığı çalışmada, cinsiyet faktörüne göre sanal zorbalık ile geleneksel zorbalık deneyimlerini karşılaştırmıştır. Buna ek olarak, internetin riskli kullanımı ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanım sıklığının, sanal zorba veya sanal kurban olma üzerindeki etkisi incelenmiştir. Çalışma Türkiye’nin tüm bölgelerinden göç alan, en çok sanayileşmiş ve en popüler yeri olan kuzey batısındaki bölgede gerçekleştirilmiştir. Geleneksel zorbalığın ölçülmesi için Olweus’un, Dölek (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan veri toplama aracı kullanılırken, sanal zorbalığın ölçülmesinde Siber Zorbalık Envanteri (Erdur-Baker ve Kavşut, 2007) kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre: a) Katılımcıların yaklaşık %24’ü interneti her gün, %33.7’si haftada en az iki kez, %33.7’si ayda bir ya da iki kez kullanırken, %6.9’u hiç internet kullanmadığını belirtmiştir. b) Grubun %32’si hem sanal zorbalığa hem de geleneksel zorbalığa maruz kalırken, c) %26’sı hem sanal hem de fiziksel ortamda, başkalarına zorbalık davranışlarında bulunmuştur. d) Erkek öğrenciler kızlara göre hem sanal hem de fiziksel ortamda, daha fazla kurban

ve zorba olma eğilimi göstermektedir. e) Sanal zorbalık ve geleneksel zorbalık arasında sadece erkek öğrenciler için anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

f) İnternet hesaplarının sık ve riskli kullanımı ile sanal zorbalık arasında anlamlı ilişki görülmüştür.

Ayas ve Horzum (2010), ilköğretim ikinci kademe öğrencileri arasında görülen sanal zorbalık davranışlarını ölçmek amacıyla, geçerli ve güvenilir bir ölçek geliştirmeği amaçlamışlardır. Araştırmanın örneklemini, 2008-2009 öğretim yılında Sakarya ilinde yer alan bir özel, iki resmi ilköğretim okulunun 6,7 ve 8. sınıflarında okuyan 450 öğrenci oluşturmuştur. Ölçeğin geçerlik çalışmalarında görünüş geçerliği ve kapsam geçerliği için uzman görüşüne başvurulmuştur. Yapı geçerliliği için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda iki ölçeğin de 19 madde üç faktörden oluştuğu görülmüştür. 19 madde ve üç faktörden oluşan kurban ve zorba ölçekleri ayrı ayrı doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiştir. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeklerin modellerinin kuramsal ve istatistiksel olarak uygun olduğu bulunmuştur. Ölçeklerin güvenirliği için iç tutarlık katsayıları hesaplanmıştır. Ölçeğin sanal kurban ve zorba alt boyutlarının iç tutarlık katsayısı .81 olarak bulunmuştur. Bulunan bu değerler ölçeklerin psikometrik niteliklerinin kabul edilebilir sınırlar içinde olduğunu göstermektedir.

Yalın ve diğerleri (2010) çalışmalarını, Türkiye’de ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin sanal zorbalık deneyimlerini belirlemek üzere yapmışlardır. Ankara’da resmi ilköğretim okullarında öğrenim gören 479 tane 6,7 ve 8. sınıf öğrencisinden veri toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak, Ayas ve Horzum (2010) tarafından geliştirilen Sanal Zorba ve Kurban Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre: a) Erkek öğrenciler kız öğrencilere göre daha fazla sanal zorbalık yapmaktadır. b) Cinsiyet değişkeni ile sanal kurban olma arasında anlamlı fark bulunmamıştır. c) Sınıf düzeyi ile sanal kurban veya sanal zorba olma arasında anlamlı fark bulunmamıştır.

Deryakulu ve Büyüköztürk (2010) problematik internet kullanımı (Problematic Internet Use - PIU) ve sanal zorbalık konularında Türkiye’de yapılmış olan çalışmaları incelemişlerdir. Bu çalışmada, 19 araştırma analiz edilmiştir. Bunların 12’si PIU, 7’si sanal zorbalıkla ilgilidir. Sanal zorbalıkla ilgili yapılan değerlendirmeden elde ettikleri sonuçlar şöyledir: a) Erkekler kızlara göre daha fazla sanal zorba ve sanal kurban olma eğilimi göstermektedir. b) Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sık ve riskli kullanımı ile sanal zorba ve sanal kurban olma arasında pozitif yönlü ilişki söz konusudur.

c) En yaygın sanal zorbalık davranışları, hakaret ve tehdittir. d) Çoğu sanal kurban, sanal zorbalıkla karşılaştığında akranlarından ve ailesinden yardım istemektedir. e) Düşmanlık, psikotiklik ve saldırganlık, sanal zorbalığın yordayıcılarıdır. f) Kimliği gizleyebilme özelliği sanal zorbalığı tetiklemektedir.

g) Sanal kurbanlar yüksek düzeyde depresif belirtiler göstermektedir.

Erdur-Baker ve Tanrıkulu (2010) çalışmalarında, Türkiye’de ortaöğretime devam eden öğrencilerin sanal zorbalık deneyimleri ile demografik özellikleri ve depresif belirtileri arasındaki ilişkiye bakmışlardır.

Araştırmaya 10-14 yaşları arasındaki 165 öğrenci katılmıştır. Sanal zorbalık deneyimlerini ölçmek için Siber Zorbalık Envanteri (Erdur-Baker ve Kavşut, 2007), depresif belirtileri ölçmek için Çocuk Depresyon Ölçeği (The Children’s Depression Inventory-CDI, Kovacs, 1981) Türkçeye uyarlanarak kullanılmıştır. Elde edilen bulgular şöyledir: a) Yaş ve cinsiyet ile sanal zorbalık davranışları sergileme arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Erkekler kızlara oranla daha fazla sanal zorba olmuştur. b) Yaş ve cinsiyet değişkenleri ile sanal kurban olma arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. c) Sanal zorbalığa maruz kalan öğrenciler, yüksek seviyede depresif belirtiler göstermiştir.