• Sonuç bulunamadı

Blok Dı ş sallık İ çeren VAR Modeli

6. ALTINCI BÖLÜM 125

6.1. Toplula ş tırılmı ş Bankacılık Verileri ve Makroekonomik Göstergeler

6.1.2. Blok Dı ş sallık İ çeren VAR Modeli

VAR modelinin avantajları arasında hangi değişkenlerin içsel hangilerinin dışsal olduğuna karar vermenin gerekmemesi ve modelin kendiliğinden tüm değişkenleri içsel kabul etmesi gelmektedir (Gujarati, 1999). Ancak, zorunlu karşılık değişkeninin içsel kabul edilmesi doğru olmayabilir.

Bilanço değişkenleri ve makroekonomik göstergeler zorunlu karşılık kararlarından etkilenmektedir. Ancak tersi her zaman geçerli olmayabilir. Diğer bir deyişle, oran veya yükümlülük kapsamı değiştiğinde bankaların elinde kalan kredi verilebilir fon miktarı azalmakta olup, kredi hacminin azalması beklenebilir ya da bankalar daha fazla mevduat toplamaya veya diğer kuruluşlardan kredi sağlamaya yönelebilirler. Ancak bankalar çok fazla mevduat topladıkları için bir kural olarak oranın ya da tabanın değiştirilmesi

beklenmemektedir. Makroekonomik göstergeler açısından bakıldığında,

örneğin sadece dolar kuru arttığı için zorunlu karşılık uygulamasında bir değişiklik ihtiyacı doğmayabilir.

Diğer taraftan, yapısal bazı sorunların çözümü olarak zorunlu karşılık düzenlemesinde değişiklikler yapılabilmektedir. Mesela, Türkiye örneğinde olduğu gibi, bankacılık sektöründe vade uyumsuzluğu sorunu yaşanmakta

ise zorunlu karşılık uygulaması modelde yer alan diğer değişkenlerde bir gelişme olmamasına rağmen değiştirilebilir.

Bu çerçevede, ZKO’nun sadece kendi gecikmeli değerlerinden

etkilenecek şekilde modele dâhil edilmesinin etkisini görebilmek amacıyla kısıtlanmamış VAR modelinin yanı sıra “Blok dışsallık içeren VAR modeli” tahmin edilmiştir. Blok dışsallık içeren VAR modeli, içsel olmadığı düşünülen bir değişkenin VAR modeline dâhil edilmesini sağlamakta kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem ayrıca ekonomik olarak mantıklı olmayan bir çok denklem kümesi yerine, anlamlı eşanlı ilişkilerin belirlenmesi konusunda uygulayıcıya inisiyatif vermektedir (Berument ve Yucel, 2008). Bu yöntemle, zorunlu karşılıklarda oluşan değişimleri gösteren değişkenin sadece kendisinden ve kendi gecikmeli değerlerinden etkilenmesi sağlanmıştır. Yukarıda anlatılan VAR modelinde yer alan spesifikasyonlar (sıralama, gecikme uzunluğu vb) değiştirilmeden blok dışsallık içeren VAR modeli tahmin edilmiş ve etki-tepki fonksiyonları üzerinden analiz edilmiştir.

Çalışmanın temel amacının zorunlu karşılıkların bankalarca verilen krediler üzerine doğrudan etkisinin zamanı ve yönünün araştırılması olduğu dikkate alındığında, bu etki blok dışsallık içeren VAR modeli sonucu oluşturulan etki-tepki grafiklerinde de gözlenememiştir. Genel olarak, bilanço değişkenleri ile ZKO arasında direkt bir ilişki tespit edilememiştir (Ek 1). Ancak, bilanço değişkenlerinin birbirleri ile ya da makroekonomik değişkenler arasında kısa dönemli anlamlı ilişkileri mevcuttur (Ek 2). Sadece kredi ve

menkul değer portföyü arasında az da olsa uzun dönemli etkiler

görülmektedir. Bu analize ilişkin bulgular aşağıda özetlenmiştir:

• Kredi hacmi döviz kurundaki bir standart hatalık şok karşısında başlangıçta pozitif ve anlamlı bir tepki vermektedir. Ancak bu etki ikinci aydan itibaren negatif yönde gerçekleşmekte ve sonrasında sönmektedir. İkinci aydan itibaren tepki istatistikî olarak anlamlı değildir.

• Bankalararası gecelik borçlanma faizinde meydana gelecek bir standart hatalık şoka karşı kredi hacmi hemen tepki vermekte

gerçekleşmesinden sonraki 1-3 aylık dönemde kredi hacmi negatif ve anlamlı bir etki vermektedir. Politika faiz oranı arttığında kredi hacminin azalması, faizin arttığı bir ortamda tasarrufun artmasının etkisi ile gerçekleşiyor olabilir. İzleyen dönemde bu etki kaybolmaktadır.

• Tam tersi yöne bakıldığında, diğer bir deyişle, kredi hacmi arttığında faizin de bu artışı azaltmak amacıyla artırıldığı yorumu yapılabilir.

• Banka bilançosunun aktifinde yer alan temel iki kalemin birbirine etkisi farklıdır. Başlangıçta, kredi hacminin menkul kıymet hacmine tepkisi pozitif ve anlamlı iken, 1-5 aylık dönemde yine pozitif olan tepki azalmakta ve anlamlılığını kaybetmektedir. Beşinci aydan itibaren ise çok zayıf olarak ancak anlamlı şekilde tepki devam etmektedir.

• Menkul kıymetlerin kredi hacmine negatif ve istatistiksel olarak anlamlı tepkisinin daha uzun sürede ikinci aydan sonra ortaya çıktığı ve azalarak devam ettiği görülmektedir.

• Kredi hacmi ile mevduat hacminin birbirlerine karşı şoklara tepki gösterme süreleri değişiklik göstermektedir. Kredi hacminin mevduat hacmine tepkisi incelendiğinde, başlangıçta ters yönlü anlamlı bir tepkiden bahsetmek mümkündür. Bu durum konjonktürün etkisi olarak yorumlanmakta ve kredilerin arttığı bir dönemde kişilerin tasarruf eğiliminin azalması sonucu mevduatın da azaldığı düşünülmektedir. Bu yorumun tersi de geçerlidir. Ancak gözlenen etki ikinci aydan sonra anlamlılığını yitirmekte ve kaybolmaktadır.

• Diğer taraftan, mevduatın kredide meydana gelen şoka tepkisi ise önce pozitif sonra negatif yönlüdür. Başlangıçta pozitif ve göreli olarak güçlü olan tepki giderek zayıflamakta ve ikinci ayda negatif yönlü olmakta, izleyen dönemlerde ise kaybolmaktadır. Bu değişim mevduat ve kredi faiz oranlarındaki değişimin etkisiyle gerçekleşebilir. Beşinci bölümde belirtildiği gibi, zorunlu karşılıkların mevduat faiz oranı üzerindeki etkisi çeşitli nedenlerle

her iki yöne doğru da olabileceği için bu etkileşimin yönünün değişmesi normal karşılanmaktadır.

• Mevduat gibi bir yükümlülük kalemi olan alınan kredilerin kredi hacmindeki bir standart hatalık şoka tepkisi mevduat hacminin tepkisine benzerdir. Mevduat gibi, alınan krediler de başlangıçta pozitif ve anlamlı tepki verirken, ikinci ayda tepki negatif yönlü olmakta, izleyen dönemlerde ise kaybolmaktadır. Bu durum, bankaların yurt dışından sağladıkları kredileri yurt içinde kredi vermek için kullandıklarına işaret etmektedir. Böylece zorunlu karşılıkların sadece mevduat üzerinden değil, kredi verilebilir fonları artırıcı tüm kaynaklar üzerinden alınmasının önemi ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak, zorunlu karşılıkların kredi ve mevduat hacmine etkisine ilişkin bulgular, bankaların yurt dışından sağladıkları kredileri yurt içinde kredi açmak için kullandıklarını; kredi ve menkul kıymet portföyünün birbirlerine farklı yönde tepki verdiklerini; kredilerin arttığı bir ortamda mevduatın önce aynı sonra ters yönde hareket ettiğini göstermektedir.