• Sonuç bulunamadı

Geli ş mekte Olan Ülkelerin 2007 Krizi Sonrası Zorunlu Kar ş ılıkları

Yukarıda değinildiği üzere, kısa vadeli faiz oranlarındaki ayarlamalar ve para politikası aktarım mekanizması yoluyla merkez bankaları, kredi hacmini ve buna bağlı olarak toplam talebi dolaylı bir yolla etkilemektedir. Zorunlu karşılık uygulamasındaki değişiklikler ise kredi verilebilir fon miktarını doğrudan etkileyerek bir yandan toplam kredi arzını kontrol etmekte, diğer yandan banka kredilerinin maliyetine yansıması vesilesiyle toplam kredi talebini etkilemektedir. Bu çerçevede, merkez bankaları toplam talep koşullarını ve bunun fiyatlar genel düzeyi üzerinde oluşturduğu baskıyı kontrol altına alabilmektedirler.

Kriz süresince ve sonrasında özellikle gelişmekte olan ülkelerde zorunlu karşılıklar para politikası aracı olmanın yanında finansal istikrarı destekleyici, makro riskleri azaltıcı bir araç olarak da kullanılmaya başlanmıştır. BIS tarafından yapılan anket (CFGS, 2010) de bu görüşü desteklemektedir. Bu ankete göre, özellikle denetim ve gözetime tabi kredi kuruluşlarının yoğun olduğu kredi piyasalarına sahip ülkeler, zorunlu karşılıkları makro riskleri azaltmak için kullanmaktadır.

Zorunlu karşılıkların piyasada yapacağı etkinin bir benzerinin politika faiz oranları ile yaratılması mümkündür. Ancak, zorunlu karşılıkların kullanılmasındaki temel etken, denetim ve gözetim altında bulunan kredi kuruluşlarının baskınlığı ve daha az gelişmiş para piyasalarının varlığı nedeniyle bu aracın kredi kuruluşlarının fonlama maliyetini ve finansal dengesizlik oluşturma kabiliyetlerini direkt olarak etkilemesidir (CFGS, 2010).

Grafik 5.4 : Küresel Kriz Sonrasında Gelişmekte Olan Ülkelerde Çeşitli Zamanlarda Yapılan ZKO Değişiklikleri (Nisan 2011)

Kaynak: Merkez bankalarının web siteleri

Grafik 5.4 ve 5.5’te kriz sonrası zorunlu karşılıkları değiştirmek suretiyle kriz sırasında ve sonrasında yaşanan konjonktüre tepki veren gelişmekte olan ülkeler yer almaktadır. Gelecek alt bölümlerde bu ülkelerden zorunlu karşılıkları kullanma nedenlerine ilişkin Peru, Çin, Polonya ve Kolombiya’nın açıklamalarına yer verilecektir. Diğer ülkelerin de zorunlu karşılıkları benzer amaçlarla kullandığı düşünülmekle birlikte bu konuda bir doküman elde edilemediği için alt bölümde bu ülkelere yer verilememiştir.

Grafik 5.5 : Gelişmekte Olan Ülkelerin ZKO’ları (Nisan 2011) Kaynak: Merkez bankalarının web siteleri

20,5 20 13,5 11,8 10 8 6 4 3,5 2 0 5 10 15 20 25

5.2.1. Peru

Peru uygulamasında, hem yerel para hem de YP cinsinden yükümlülükler için zorunlu karşılık ayrılmakta olup, kasada tutulan nakit ve

merkez bankası nezdinde tutulan cari hesaplar zorunlu karşılığa

sayılmaktadır. Zorunlu karşılıklar aylık olarak hesaplanmakta ve ortalama olarak aylık tesis edilmektedir.

Diğer bir çok ülkeden farklı olarak Peru’da, yasal ZKO yanı sıra marjinal ZKO bulunmaktadır. Söz konusu iki oran arasında temelde iki farklılık mevcuttur. Bunlardan ilki, yasal zorunlu karşılık oranlarına faiz ödenmezken, marjinal zorunlu karşılıklara faiz ödenmesidir. Diğer farklılık ise marjinal zorunlu karşılıkların sadece YP cinsinden yükümlülükler üzerinden ayrılmasıdır. Bu uygulamanın nedeni olarak Peru Merkez Bankasının sadece kendi para birimini basmaya muktedir olduğu ve döviz darboğazı yaşanan dönemlerde finansal sistemi destekleyebilmesi için yüksek miktarda döviz likiditesine sahip olması gerektiği gösterilmektedir24.

Bir ay içinde YP zorunlu karşılığa tabi toplam yükümlülüklerin günlük ortalaması, ortalama toplam YP karşılıklandırılabilir yükümlülük olarak adlandırılmaktadır. Bu tutar, baz dönem olarak seçilen Eylül 2004’te aynı

yöntemle hesaplanan zorunlu karşılığa tabi yükümlülükler ile

karşılaştırılmakta (yurt dışından alınan krediler için baz dönem 2004 yılının şubat ve eylül aylarının büyük olanıdır) olup, bir finansal kuruluşun yükümlülüklerinin baz dönemde hesaplanan miktar kadar veya daha az olması halinde, sadece yasal ZKO hesaplanmaktadır. Yasal ZKO, sektör genelinde Eylül 2004 itibarıyla ortalama yüzde 31,2’dir.

Eğer bir aya ilişkin zorunlu karşılığa tabi yükümlülük baz dönemde hesaplanan miktarı aşarsa, ek olarak “marjinal ZKO” uygulanmaktadır. Kasım 2004 ve sonrası için bu oran yüzde 30 olarak belirlenmiştir. Böylelikle, marjinal oran ayrıca tanımlanmış ve yapılacak bir değişikliğin fiili bakiyeleri değil, sadece döviz cinsinden baz dönemde hesaplanan yükümlülükleri aşan kısmı etkilemesi sağlanmıştır.

24

Peru uygulamasında yurt dışından sağlanan krediler Nisan 2004’ten itibaren zorunlu karşılığa tabi hâle getirilmiştir. Bu önlem bir sermaye kontrolü olarak algılansa da Peru merkez bankası YP ZKO’nun, fonun nereden

geldiğine bakmaksızın, finansal kuruluşların döviz cinsinden

yükümlülüklerinin tamamına (yurt içinde yerleşik kişilerden topladığı fonlar

dâhil olmak üzere) uygulandığı için bir sermaye kontrolü olarak

algılanmaması gerektiğini belirtmektedir25. Ancak Peru, kriz sonrasında yukarıdaki açıklamasının aksine artan kısa vadeli yabancı sermayenin kredi büyümesi üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla yurt dışından kullanılan iki yıldan kısa vadeli krediler için uygulanan marjinal ZKO’yu artırmıştır. Bu değişiklikle ilgili olarak Eylül 2010’da yapılan açıklamada yüksek ZKO’nun kredi büyümesinde istikrarlı olmayan etkiler yaratan kısa vadeli sermaye girişini engelleyebileceği belirtilmiştir (Bloomberg, 2010).

Şekil 5.1 : Peru’da Uygulanan Para Politikası Çerçevesi Kaynak: Peru Merkez Bankası Enflasyon Raporu, Eylül 2010

Peru Merkez Bankası tarafından yayımlanan Eylül 2010 tarihli enflasyon raporunda bu uygulama ve motivasyonları açıklanmıştır. Enflasyon raporuna göre, temel amacın fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi olmasının yanı sıra merkez bankası operasyonel politika hedefi olan referans faiz oranı yanında zorunlu karşılıklar gibi diğer politika araçlarını da kullanabilmektedir. Son dönemde zorunlu karşılıklar hem döviz cinsinden

25

likidite ve kredi koşullarını etkileyerek para politikasını daha etkin hale getirmek, hem de büyüme oranına ilişkin beklentilerin etkisiyle artan kısa vadeli sermaye akımları çerçevesinde likidite düzeyinin ve kredi büyümesinin yumuşak seyretmesini sağlamak için aktif olarak kullanılmıştır. Bu uygulamanın nedenleri olarak, yüksek zorunlu karşılık oranlarının bankaların merkez bankasında tesis etmeleri gereken yükümlülüklerini artırması nedeniyle sistemde makro riskleri azaltıcı bir rol üstlenmesi, bununla birlikte YP cinsinden daha fazla likit varlık tutmalarını sağlaması sonucu bankaların beklenmedik sermaye akımları senaryolarına karşı dayanıklılığını artırması ve hızla kredi vermelerine engel olması gösterilmiştir.

Raporda, sonuç olarak, zorunlu karşılıklardaki değişikliklerin faiz oranlarını artırarak hem yerel hem de YP birimi cinsinden kredi verilebilir fonları azaltmak suretiyle kredi genişlemesini kontrol altına alma imkânı sağladığı belirtilmiştir. Ayrıca, yüksek zorunlu karşılık oranları sonucu artan dolar cinsinden borçlanma faiz oranlarının, sonrasındaki işlemlerde de daha yüksek bir maliyetin oluşmasını sağlayarak sermaye akımlarının önüne geçeceği tespiti yapılmıştır (Şekil 5.1).

5.2.2. Çin

Çin Merkez Bankası tarafından İngilizce olarak yayımlanan 5 Ağustos 2010 tarihli para politikası raporunda, zorunlu karşılıklar ile ilgili

yapılan değişikliklerden kısaca bahsedilmiştir. Bu rapora göre, Çin Merkez Bankası likidite yönetimini etkinleştirmek, parasal genişleme ve kredi genişlemesinin uygun seviyelerde gerçekleşmesini sağlamak ve enflasyona ilişkin beklentileri yönetmek amacıyla zorunlu karşılık oranlarını artırmaktadır.

Çin uygulamasında zorunlu karşılığa tabi kuruluşlar bazında oran farklılaştırması söz konusudur. Buna göre Çin'de büyük bankalar için uygulanan ZKO, 2008 yılında, ard arda beş kez yükseltilerek en yüksek düzeyi olan yüzde 17,5'e ulaşmış, daha sonra kademeli olarak birer puan düşürülmüş ve 22 Aralık 2008'de 15,5 olarak gerçekleşmiştir. Krizden çıkış stratejilerinden sayılabilecek bir uygulama olarak 2010 yılından itibaren ise büyük bankalar için uygulanan oran Ocak ve Şubat aylarında iki kez yarımşar

puan artırılmıştır. Mayıs ayında ise zorunlu karşılık oranları büyük ve küçük bankalar için 0,5 puan artarken yerel kooperatifler ve küçük finansal kuruluşlara uygulanan ZKO, tarımın ve kırsal gelişimin desteklenmesi için sabit tutulmuştur. Ancak kasım ayında zorunlu karşılığa tabi tüm kuruluşlar için geçerli oranlar yine yarım puan artırılmıştır (Wall Street Journal, 2011).

10 Aralık 2010 tarihinde, enflasyonla mücadele kapsamında, tüm kuruluşlara uygulanan ZKO yarım puan artırılmış ve büyük bankalar için uygulanan oran kriz öncesi seviyesini de aşarak yüzde 19 oranına ulaşmıştır. Bu artış ile ilgili olarak, Çin Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol altına almayı, artan gayrimenkul fiyatları ve borçlanmaları ise sınırlandırmayı amaçladığı açıklamaları yapılmıştır. Çin, aynı amaçlarla kademeli olarak ZKO’yu artırmış ve oran, 21 Nisan 2011'den geçerli olmak üzere %20,5 seviyesine yükseltmiştir.

Bu çerçevede, Çin uygulamasında Amerika’da son yaşanan krizin temel nedenlerinden biri olarak gösterilen kredi genişlemesi ve varlık fiyatlarının aşırı yükselmesi riskine karşı zorunlu karşılık oranlarının etkin bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.

5.2.3. Polonya

Polonya’da zorunlu karşılık sistemi genel olarak AB uygulamasına benzemektedir. Özetlemek gerekirse, bankalar ve yabancı bankaların Polonya’daki şubeleri zorunlu karşılıkları ortalama olarak ve aylık dönemler halinde Polonya Merkez Bankası nezdinde Zloti üzerinden tesis etmektedir. Zorunlu karşılığa tabi yükümlülükler mevduat ile menkul kıymet ihracından doğan yükümlülüklerin toplamından oluşmaktadır. Bankaların birbirlerine, emeklilik fonlarına ve ipotekli konut finansmanı konusunda uzmanlaşmış finansal kurumlara yükümlülükleri ile yurt dışından alınan iki yıldan uzun vadeli fonlar zorunlu karşılığa tabi değildir. Ayrıca, 30 Eylül 2003’ten itibaren, aylık dönemler itibarıyla hesaplanan zorunlu karşılığa tabi yükümlülüklerden 500.000 euro tutarında bir istisna uygulanmaktadır.

Bu çerçevede, Polonya küresel krizin etkisi ile azalan kredi verme faaliyetini desteklemek amacıyla Haziran 2009’da zorunlu karşılık oranını yüzde 3,5’ten yüzde 3’e indirmiş, yaklaşık 1,5 yıl sonrasında ise tekrar kriz öncesi seviyesine yükseltmiştir. Zorunlu karşılıklarda yapılan bu indirim, söz konusu aracın kullanılmaya başlandığı 1989 yılından itibaren ilk kez gerçekleştirilmiş olup, bankaların varlık yönetimine katkıda bulunma amacı taşımaktadır (Polonya Merkez Bankası, 2010).

5.2.4. Kolombiya

Kolombiya’da zorunlu karşılıklar Mayıs 2007’den itibaren parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek, kredi büyümesini kontrol altına almak, merkez bankasının döviz alışlarını sterilize etmek ve olası çalkantılı dönemlerde likidite sağlanmasını garanti etmek amaçları ile kullanılmaktadır. Söz konusu amaçlardan ilki, özel önem taşımaktadır. Kolombiya’da zorunlu karşılıklar, esasen para politikası aracı olarak kullanılmakta iken; son dönemde enflasyon hedeflemesi rejimi altında politika faiz oranlarından piyasa faiz oranlarına geçişkenliği etkilemek amacıyla da kullanılmaktadır.

Mevduat üzerinden hesaplanan ZKO’da yapılan değişiklikler

Kolombiya Merkez Bankası tarafından kullanılan “geleneksel olmayan” politika araçlarından biridir. Ancak Kolombiya bu aracı global kriz başlamadan önce kullanmaya başlamıştır. 2006 yılının ikinci yarısından itibaren Kolombiya, finansal sistemini etkisi altına alan hızlı kredi büyümesine önlem olarak zorunlu karşılıkları kullanmaya başlanmıştır. Kredi arzının hızla artması, enflasyonu kontrol altına almak isteyen sıkılaştırıcı para politikasının etkinliğini azaltmış, bu durum ise marjinal zorunlu karşılık uygulamasının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Mayıs 2007’den itibaren parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak ve kredi büyümesini sınırlamak için mevduatta meydana gelen ilave artışlar için marjinal zorunlu karşılık uygulanmıştır. Bu önlemler sonucunda ekonomide yavaşlama sinyalleri alınmaya başlanması ve küresel krizin etkilerinin de katkısı ile yerel kredi faiz oranlarının artması sonrası marjinal zorunlu karşılık uygulaması Haziran 2008’de yürürlükten kaldırılmıştır (Vargas ve diğerleri, 2010).