• Sonuç bulunamadı

Saha Çalışmaları Sonuçları ve Öneriler

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 100-107)

7. SONUÇ VE ÖNERİLER

7.2 Saha Çalışmaları Sonuçları ve Öneriler

Üreticilerin tarım sigorası yaptırma kararlarını eğitim seviyesi, TKK üyeliği, traktörüne kasko yaptırması, kanola yetiştiriciliği ve toprak analizi yaptırma durumu etkilemektedir. Bu değişkenler arasında, eğitim durumu değerlendirildiğinde bulunan sonuçların literatürle örtüşmediği görülmektedir. Eğitim düzeyi ile sigortalı olma

91

durumu arasında görülen bu ters ilişki, araştırma bölgesinde düşük eğitim düzeyine sahip üreticilerin büyük bir kısmının ana gelir kaynağının tarımsal faaliyetler olması ve bu nedenle tarım sigortası yaptırma eğilimlerinin yüksek eğitim düzeyine sahip üreticilere göre daha fazla olmasından ileri gelmektedir.

Üreticilerin tarım sigortası yaptırma kararını etkileyen değişkenlerden TKK üyeliği ve traktör kaskosu yaptırma durumları 2015/8299 sayılı BKK ile ilişkili olduğundan beklenen bir sonucu yansıtmaktadır. Bu nedenle, yapılan analiz sonrasında anlamlı bulunan bir değişken politika oluşturma noktasında anlamsızdır.

Trakya bölgesinde yaygın olarak yetiştirilen hassas yapılı olan ve gelir getirisi yüksek olan bir bitki olması itibariyle kanola tarım sigortasına konu olmaktadır. Türkiye geneli değerlendirildiğinde üretim deseninin sigortalı olma durumunu etkileyen önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, üreticilerin ağırlıklı olarak sigorta yaptırdıkları ürünlerin il bazında belirlenmesi ve bu ürünlere verilecek prim desteği miktarının artırılması tarım sigortası yaptıran üretici sayısını artıracaktır.

Üreticilerin toprak analizi ve tarım sigortası yaptırma kararı arasında pozitif bir ilişki görülmüştür. Bu da üreticilerin gelirlerini korumak adına kaliteli ve verimli ürünler yetiştirmek için toprak analizi yaptırdıkları varsayımını doğrulamaktadır. GTHB 2016 yılında tarımsal destekler kapsamında toprak analizi desteğini amacı dışında kullanılması nedeniyle kaldırmıştır. Bu durum, Tekirdağ ilinde tarımsal faaliyetlerini gerçekleştiren üreticilerin ülke genelini temsil etmediğini düşüncesini güçlendirmektedir. Bu nedenle, konuya ilişkin politika önerilerinin bu aşamada geliştirilmesi doğru olmayacaktır.

Üreticilerin büyük bir kısmı TARSİM’in kurulmasıyla birlikte tarım sigortası sistemine dahil olmuştur ve günümüze kadar büyük bir kısmı aralıksız bir şekilde sigorta yaptırmaya devam etmiştir. Elde edilen veriler, üreticilerin riskli alanlarda yetiştirdikleri yüksek gelir getiren ürünlerini tarım sigortası yoluyla risk faktörlerine karşı koruduğunu göstermektedir. Bu noktadan hareketle, özellikle küçük çapta üretimde bulunan

92

üreticilerin sigorta yaptırma kararını etkileyen en önemli faktörün prim maliyetleri olduğu sonucuna varılmaktadır.

Sigortalı üreticilerin büyük bir kısmı, hiç zarara uğramamış olmaları nedeniyle sigorta şirketleri ve eksperler ile karşı karşıya gelmemişlerdir. Zarara uğrayan üreticilerin % 24’ü hasarını muafiyet oranının altında kalması sebebiyle zararlarını telafi edememiştir.

Bu üreticilere göre sistemin en büyük sorunları hasar tespitine ilişkin eksperlerin doğru değerlendirme yapamamaları ve muafiyet oranlarının yüksek bulunmasıdır.

Mevcut koşullarda, tarım sigortası yaptıran üreticilerin % 95’i, tarım sigortası yaptırmayan üreticilerin % 31,4’ü gelecek yıllarda sigorta yaptırmayı düşündüklerini ifade etmişlerdir.

Türkiye’de tarım sigortasının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak politika önerileri geliştirmeyi amaçlayan bu çalışma kapsamında mevcut sistemde tespit edilen sorunlar ve çözüm önerileri aşağıda sıralanmaktadır:

 Eksper kaynaklı sorunlar:

 Üreticiler tarafından ifade edilen eksper kaynaklı sorunların başında eksperlerin yeterli bilgiye sahip olmaması nedeniyle doğru hasar tespitinde bulunamamaları gelmektedir. Hasar tespitinin doğruluğu göreceli bir kavramdır. Eksperlerin; kamu çalışanı olmayan Ziraat Mühendisi, Ziraat Teknisyeni, Ziraat Teknikeri ve Veteriner Hekimler arasından seçildiği, temel eğitimini tamamlayan eksper adaylarının bir değerlendirme sınavına tabi tutulduğu ve başarılı olan adaylara eksperlik lisansı verildiği bilinmektedir. Eksperler tarafından yapılan değerlendirmelerin yanlış/eksik bulunulması durumunda, üreticilerin itiraz hakkı bulunmaktadır. Üreticiler, hasar tespit raporlarına 3 kez itiraz edebilmekte, tahkim hakkını kullanabilmekte veya TARSİM A.Ş’ye dava açabilmektedirler. TARSİM’in hasar tespitiyle ilgili bir tatminsizlik

93

yaşanması durumunda üreticilerin sahip olduğu haklar ile ilgili bilgilendirme yapması üreticilerin güvenlerini kazanma noktasında önem arz etmektedir. Bu bilgilendirme poliçe hazırlanması ve hasar ihbarı aşamalarında özel sigorta şirketleri tarafından yapılabilir.

 Doğal bir afet sonrasında bölge eksperlerinin yetersiz kalması durumda diğer bölgelerden eksperler transfer edilmektedir. Bu eksperlerin afet bölgesinde yetiştirilen ürünlere yabancı olması ihtimaline binaen üreticilerde eksperlerin doğru hasar tespitinde bulunamadığı yargısı oluşmaktadır. Eksper sayısını artırmak için yeni alımların yapılması ve belirli bir ürün grubunda uzmanlaşmış eksper kadrolarının ivedilikle oluşturulması gerekmektedir. Bunun için istihdam edilen eksperlerin temel eğitimlerini tamamlaması sonrasında çalışma bölgelerinde yetiştirilen bitkisel ürünler ile ilgili olarak konusunda uzmanlaşmış kurumlar tarafından (GTHB’ye bağlı araştırma enstitüleri veya üniversiteler) ikinci bir eğitime tabi tutulması isabetli olacaktır.

 Üreticilerin banka hesaplarına iletilen tazminat miktarlarını düşük görmeleri de eksperlerin doğru hasar tespiti yapamadığı düşüncesini güçlendirmektedir. Bankaların daini mürtehin13 olarak tayin edilmesi ve üreticilerin borçlarına karşılık olarak hasar ödemelerinin mahsup edilmesi nedeniyle tazminat ödemelerinde kesinti olmaktadır ve bu durum çoğu zaman dikkatten kaçmaktadır. Bu konu ile ilgili olarak özel sigorta şirketlerinin sigorta poliçesi oluşturulurken gerekli bilgilendirmeyi yapması gerekmektedir.

 Üreticiler tarafından ifade edilen bir diğer sorun ise doğal afet yaşanması sonrasında yeterli sayıda eksperin bulunmaması nedeniyle hasar tespitlerinin gecikmesidir. Eksperlerin araziye geç gönderilmesinin asıl

13 Dain, alacaklı mürtehin ise rehin demektir. Rehin alacaklı anlamına gelen Daini mürtehin, bir alacağa teminat sağlamak amacıyla, bir mal üzerine kurulan ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır (www.sigortam.net 2017).

94

nedeni bazı hasar emarelerinin hasarın gerçekleşmesinden birkaç gün sonra ortaya çıkmasından ileri gelmektedir. Don ve dolu gibi doğal afetlerin bitkisel ürünler üzerindeki emareleri özellikle bahçe bitkilerinde hemen görülmemektedir. TARSİM tarafından üreticilerin menfaatlerini korumak için böyle bir önlem almaktadır. Buna karşın, hayvan hayat sigortasında 7/24 eksperlik hizmeti sağlanmaktadır.

 Eksperlerin üreticilere olan kaba davranışları da eksper kaynaklı önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Eksperlere verilen temel eğitim programına iletişim teknikleri konusunun dahil edilmesi üretici-eksper arasındaki ilişkiyi güçlendirecektir.

 Eksperlerin üreticileri hatalı ya da çeşitli çekinceler sebebiyle eksik bilgilendirmeleri ve poliçe zeyil durumunda üreticileri haberdar etmemeleri de önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. TARSİM’in sigorta poliçelerindeki değişiklikleri (zeyil işlemi) üreticiye e-posta ya da kısa mesaj olarak zamanında iletmesi, aracı firmalar ile üreticilerin karşı karşıya gelmesini engelleyecek ve üreticilerin sisteme olan güvenini artıracaktır.

 Tarım sigortasının maliyetine ilişkin sorunlar: Üreticilerin sigorta maliyetiyle ilişkili sorunlarının başında muafiyet oranlarının ve prim bedellerinin yüksek bulunması gelmektedir. Prim miktarı, prim desteği ve muafiyet oranların devlet imkanları çerçevesinde, aktüeryal çalışmalar esas alınarak üreticinin beklentilerine de hitap edecek şekilde hesaplanması sisteme katılımı arttıracağı gibi sistemin sürdürülebilirliğini de güvence altına alacaktır. Buna ek olarak, sigorta primlerine verilen devlet desteğinin en az % 50 (kuraklık sigortasında % 60 ve don teminatında % 66,7) olacak şekilde devam ettirilmesi ve hatta devlet kaynakları uygunsa devlet desteğinin artırılması tarım sigortasını yaptırma kararlarını olumlu yönde etkileyecektir. Bu sonuç çerçevesinde “tarım sigortalarına yönelik yapılan destekleme artarsa, tarım sigortası yaptıran üretici sayısı artacaktır” hipotezi doğru kabul edilmektedir.

95

 Sistemin yönetimi ve işleyişine ilişkin sorunlar:

 Üreticiler, eksperlerin TARSİM altında faaliyet göstermeleri nedeniyle objektif değerlendirmelerde bulunamadıklarını ifade etmektedirler.

Eksperler “Devlet Destekli Tarım Sigortaları Havuzu Eksperi“ unvanını aldıktan sonra kamu kurumu niteliğinde mesleki bir üst kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bünyesinde yer alan “Tarım Sigortaları Havuzu Eksper Listesine” kaydedilmektedir. Bağımsız olan bu eksperler ihtiyaç olması halinde TARSİM tarafından görevlendirilmektedirler. Üreticilerin sigorta programlarının kendi lehlerine olduğuna inanmaları ve program koşullarının adil ve güvenilir olduğunu hissetmeleri sigorta programlarının başarıya ulaşması için gereklidir. Üreticilerin eksperlerin bağımsızlığı ile ilgili şüphe duymaları sistemin güvenirliliğini tehlike altına atmaktadır. Bu nedenle, TARSİM tarafından üreticilere ve özel sigorta temsilcilerine eksperlerin konumu ve görevlendirilme süreçleri ile ilgili bilgilendirme yapılması ve bu yanlış algının bertaraf edilmesi oldukça önem arz etmektedir.

 Devlet destekli tarım sigortası sistemine geçişle birlikte sigorta hizmeti alınan şirketlerin hizmet kalitelerinin düştüğü ve tek fiyat politikasına bağlı rekabetsiz ortam eleştirilen bir başka konu olmuştur. Ancak kamu-özel sektör işbirliği ile yönetilen havuz modelinde devlet ve kamu-özel sektörün sigortalayacağı riskler noktasında bir ayrıma gitmek pek mümkün değildir. Çünkü devlet, tek riski kapsamına olan programlar yerine verimi etkilyen birçok risk faktörünü tek üründe özel sigorta şirketlerine göre daha düşük maliyetle sunmaktadır. Bu kapsamda özel sektör ancak sunulan hizmet ve danışmanlık alanlarında rekabet ortamı yaratabilmektedir. Günümüzde özel sektörün önünde sigorta poliçesi düzenlemesi ve piyasa sunmasını engelleyecek herhangi bir durum bulunmamaktadır. Ancak yapılan görüşmelerde özel sektörün risk yüklenme konusunda isteksiz olduğu tespit edilmiştir.

96

 Gizli zorunluluklar: Türkiye’de tarım sigortası gönüllülük esasına dayanmakla birlikte, sistem detaylı incelendiğinde üreticilere bazı gizli zorunluluklar yüklendiği görülmektedir. 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu kapsamı dışında kalan doğal afetlere ilişkin olarak üreticilere koruma sağlayan 2090 sayılı Kanun’dan faydalanmanın ön koşulu olarak tarım sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durum, doğal afet ödemeleri kapsamında ele alınan risk faktörlerinin büyük birçoğunun TARSİM’e aktarılması ve 2090 sayılı Kanun’un risk kapsamını daraltması nedeniyle devlet üzerindeki mali yükün büyük bir çoğunluğunun üreticilere aktarıldığını göstermektedir. Devlet-özel sektör işbirliğini esas alan sigorta sistemlerinde özel sektörün risk konularında hiçbir sorumluluğu olmaması mali yük dağılımını dengesizleştirmektedir. Üretici üzerindeki baskının azaltılması için bu gizli zorunluluğun en kısa zamanda kaldırması gerekmektedir.

 Uygulama sorunları: Üretici ile servis sağlayıcı arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmek ve soru ve/veya sorunların hızlı bir şekilde çözülmesi için TARSİM’in sigorta şirketleri ile paylaştığı bilgilendirme sayfalarının detaylı bilgi içermesi önemlidir.

Yukarıda sözü edilen ve mevcut sorunlarla ilişkilendirilmiş politika önerilerine ek olarak;

 Tarım sigortasının tarımsal destekler ile ilişkilendirilmesi tarım sigortası yaptıran üretici sayısını artırabilir.

 Araştırma bölgesinde kooperatif/üretici birliklerine olan yüksek üyelik oranı (%

80,7) değerlendirildiğinde, kooperatif/üretici birliklerinin tarım sigortası yaptırılmasını üyelik ön koşulu haline getirmesi durumunda, tarım sigortası yaptıran üretici sayısı artabilir.

 GTHB’nin bazı programlarından (genç çiftçi projesi gibi oluşturulan yeni programlar) yararlanmanın ön koşulu haline getirilmesi ve/veya genç üreticilere ilave sigorta prim desteği uygulanması, üreticileri tarım sigortası yaptırmaya yönlendirebilir.

97

 Sigorta kapsamının ürün ve risk bazında geliştirilmesi üreticilerin tarım sigortası yaptırma kararlarını olumlu yönde etkileyebilir.

Bu çalışma kapsamında gelir sigortasının alternatif bir model olarak uygulanmasının tarım sigortası yaptıran üretici sayısının artıracağı düşünülmektedir. Sözü edilen sigorta modelinin Türkiye’de başarılı bir şekilde uygulanabileceği pilot alanların tespit edilmesi önem arz etmektedir. TARSİM’in kuruluşundan bu yana sigortalı alan ve poliçe sayısı bakımından öne çıkan ve tarla bitkilerinin sigortaya konu olduğu Tekirdağ ve Konya illeri söz konusu pilot alan seçimi için uygun olacaktır. Ardından, GTHB tarafından geliştirilen ve hâlihazırda kullanılmakta olan TBS aracılığı ile gelir sigortası için bireysel ortalama verim geçmişi bilgilerinin en kısa zamanda oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte sigorta modelinin uygulanabilmesi için vadeli işlem borsalarının kurulması, lisanslı depoculuğun geliştirilmesi ve bunlarla ilgili gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması için ilgili Bakanlıklar ve üst kurumların bir arada çalışması gerekmektedir.

Sonuç olarak tarım sigortasının sadece bir risk yönetim aracı olarak değerlendirilmemesi, aksine tüm tarım politikalarının merkezinde ele alınması gereken bir konu olduğu düşünülmektedir. Türkiye koşulları dikkate alındığında; tez çerçevesinde değinilen mevcut sistem aksaklıkların giderilmesi ve üretici gelirlerindeki dalgalanmaları telafi edecek gelir sigortasının da bir seçenek olarak üreticinin tercihine sunulması, Türkiye’de tarım sigortası yaptıran üretici sayısını artıracaktır. Bu çerçevede, “Türkiye’de tarım sigortası sistemindeki sorunlar doğru tespit edilip, sorunlara yönelik olarak uygun bir model önerilirse, tarım sigortası yaptıran üretici sayısı artacaktır” hipotezi doğru kabul edilmektedir.

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 100-107)