• Sonuç bulunamadı

ESKİ TÜRKÇEDEN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇATI EKLERİ VE İŞLEVİ

3.5.3. Sadece Türetimlik İşlevi ile Kullanılan –(X)ş- Eki

Bu başlık altında –(X)ş- ekini alarak kök manasından uzaklaşmış işteşlik ifade etmeyen eylemler tasnif edilmiştir. Bunları genellikle kızış- yatış- iyileş- gibi sadece oluş bildiren eylemler oluşturmaktadır.

bulga- “karıştırmak” (Gabain 2007:270)

bulgaş- <bulga-ş- “yığın halinde mevcut olmak” (Gabain 2007:270) hua çeçekler bulgaşu “çiçekler yığın olur”(1994-AY 618/20)

-(X)ş- eki “karıştırmak” anlamındaki bulga- eylemine gelerek “yığın halinde mevcut olmak” anlamındaki bulgaş- fiilini türetmiştir ve eyleme işteşlik ifadesi katmadığı için sadece türetimlik fonksiynu ile kullanılmıştır.

bulga- “bulandırmak, karıştırmak”

bulgaş- <bulga-ş- “karışmak” (Arat 1979:115)

kalın sü yayılsa için bulğaşur / anı itse bolmaz yarağsız tuşur “Kalabalık ordu yayılınca içinden karışır, nizama sokulamaz, kötü bir durum hasıl olur.” (KB 2336)

-(X)ş- eki kılış ifade eden bulga- eyleminden oluş ifade eden bulgaş- eylemini meydana getirmiştir. “karışmak” manasında işteşlikten daha çok oluş ifadesi ön planda olduğu için –(X)ş- ekinin eyleme işteşlik manası kattığını söyleyemeyiz.

edgü- “iyi”

edgüleş- <edgü+leş- “iyileşmek, iyi geçinmek” (Arat 1979:142)

müsülmân müsülmân bile ol kadaş / kadaşka katılıma ulam edgüleş

“Müslüman müslüman ile kardeştir. Kardeşe karşı düşmanca davranma, onlar ile her vakit iyi geçin.” (KB 5490)

-leş- eki edgüleş- eylemine yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır. Ekin bünyesindeki –(X)ş- eki eyleme işteşlik veya oluş ifadesi katmamıştır. Ek sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

il- “ilişmek, düşmek, inmek, bağlamak, kurmak, indirmek” (Arat 1979:193) iliş- <il-iş- “birbirine ilişmek, çatışmak, yapışmak, tutuşmak” (Arat 1979:196)

katılsa kılıç baldu birle tegiş / tişin tırŋakın teg yaka tut iliş “Saflar karışınca kılıç ve balta ile vuruş; dişle, tırnakla, saldır, yakasından tut yapış.” (KB 2377)

“yapışmak” manası ile iliş- eyleminde her ne kadar işteşlik manası sezilse bile –(X)ş- eki işteşlik fonksiyounundan daha çok türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

kar- “karmak” (Clauson 1972:642)

karış- <kar-ış- “karışmak, düşman kesilmek, mağlup olmak” (Caferoğlu 1968:169), “karışmak, karşılamak, karşı koymak” (Arat 1979:225)

yintem beklemek bukagulamak ölürmek emgetmek tütüzmek karışmak yoŋarışmak ayıglaşmak yazuksuzug yalarmakda ulatı ayıg törüler bolgay “tamamıyla kilitlemek köstek vurmak öldürmek acı vermek yakmak düşman kesilmek iftira etmek kötüleşmek günahsıza iftira atmak ve dahası kötü töreler olacak” (1994-AY 434/7)

uwutluğ kerek er uwutı üçün / yağı birle karşur kadıtmaz öçün “Kumandan haysiyet sahibi olmalıdır, o şerefi için düşmana karşı koyar ve intikamını almadan ondan yüz çevirmez.” (KB 2290)

-(X)ş- eki karış- eylemine “kaşı koymak” ve “düşman kesilmek” manaları ile yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır.

kir- “girmek” (Clauson 1972:735)

kiriş- <kir-iş- “içine almak, işlemek” (Clauson 1972:747)

bo iki bölüglerig üç agılıklar birle kirişmekin tutulmakın tutsar “bu iki kısımları üç zenginlik ile işlemesini yerine getirse”(1994-AY 278/23)

-(X)ş- kiriş- eylemine işteşlik ifadesi katmamış, eyleme “işlemek” manası ile yeni bir sözlüksel değer katarak sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

öçe- “bahse girmek, iddialaşmak” (Clauson 1972:32) öçeş- <öçe-ş- “yarışmak” (Arat 1979:350)

öçeşme bu begler bile sen bolup “Sen hiçbir vakit bu beyler ile rekabete kalkışma.” (KB 4086)

-(X)ş- eki eyleme “yarışmak” veya “rekabete kalkışmak” manaları ile yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır. öçeş- eyleminin bu anlamlarında işteşlik manası sezilse bile eylem öçe- kökünden mana bakımından uzaklaştır. Bu nedenle –(X)ş- ekinin türetimlik işlevi daha belirgindir.

*süŋ- “kavga etmek” (Clauson 1972:834)

süŋüş- <*süŋ-üş- “savaşmak, muhabere etmek” (Clauson 1972:842)

en ilki tolu balıkda süŋüştüm “İlk önce Toğu Balık’ta savaştım.” (BK D30) -(X)ş- eki ile türetilen süŋüş- fiilinde her ne kadar işi birlikte veya karşılıklı yapma anlamı varsa da bu anlamı fiile -(X)ş- eki katmamış, birlikte veya karşılıklı yapma anlamı fiilin kökü olan *süŋ- sözcüğünden gelmiştir. Bununla beraber *süŋ- ve süŋüş- fiillerinin sırasıyla ifade ettikleri kavga etmek ve savaşmak anlamları yakın anlamlı olsalar da farklı sözlüksel değerlere sahiptir.

tola- “dolamak, sarmak” (Clauson 1972:492)

tolaş-<tola-ş- “dolaşmak, karışmak, ilişmek, sarılmak, sarmaş dolaş olmak” (Ergin 2009:291)

Tazı tolaşmış yurtda kalmış. “Tazı dolaşmış, yurtta kalmış.” (DK D44-4) Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik.” -H. S. Tanrıöver B. T. S.

-(X)ş- eki “dolamak, sarmak” anlamındaki tola- eyleminden “dolaşmak, karışmak, ilişmek, sarılmak, sarmaş dolaş olmak” anlamındaki tolaş- eylemini türetmiştir.

Örnek cümlede tolaş- eylemi bünyesinde -(X)ş- eki bulundurmasına rağmen işteşlik anlamı taşımamaktadır. Bu nedenle ek sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

tut- “tutmak, takdim etmek, saklamak, idare etmek” (Gabain 2007:303)

tutuş- <tut-uş- “sinir çekilmesine duçar olmak, kramp hastalığına tutulmak”

(Gabain 2007:303)

siŋirin tamırın yörgelmiş süŋükler ulagı üze tutuşmış “sinir ile damar ile sarılmış kemikler sırası ile kramp hastalığına tutulmuş” (1994-AY 614/12)

-(X)ş- eki eklendiği eyleme işteşlik manası katmamış, eyleme tut- kökünden farklı bir sözlüksel değer yükleyerek sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

ula- “bağlamak, eklemek, toplamak” (Arat 1979:492) ulaş- <ula-ş- “ulaşmak” (Arat 1979:492)

katılğıl bularnıŋ bile edgüleş / kutadğay saŋa iki ajun ulaş “Bunlar ile münasebet kur ve iyi geçin, böylece saadete kavuşarak her iki dünyada mesut olursun.” (KB 4354)

Cemile'nin getirdiği haber, sabahtan beri beklenen bu kötü haberdi, ulaşmıştı.

-(X)ş- eki “ulaşmak” manasıyla ulaş- eylemine yeni bir sözlüksel değer yüklemiş ve türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

yara- “yaramak, uygun gelmek” (Arat 1979:523)

yaraş- <yara-ş- “anlaşmak, yaraşmak, uyuşmak” (Arat 1979:525)

yazuklap … incip yene yaraşmaz “günah işleyip … sonra da yakışmaz”

(1994-AY 561/12)

kamuğka yaraşur bu kut ursa yüz / ukuşluğka artuk yaraşur ked uz “Saadet gelirse herkese yakışır fakat akıllı insanlar ile daha çok bağdaşır (uyuşur).” (KB 1707)

Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır.” -S. M. Alus B. T. S.

-(X)ş eki fiile işteşlik manasından daha çok bir oluş ifadesi kazandırarak türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.