• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE ÇATI

2.2. ÇATI EKLERİNİN YAPIM EKİ FONKSİYONU:

2.4.2. EDİLGEN ÇATI:

Edilgen çatı bütün eserlerde özne yüklem ilişkisi bakımından ele alınmıştır.

Banguoğlu (1990:413), Kükey (1972:45-50), Ediskun (2003:222), Dizdaroğlu (1963:42), Akerson (2008:255) edilgen çatıda nesnenin öznenin yerini tuttuğunu söylemişlerdir. Bilgin (2002:420), Atabay-Özel-Kutluk (2003:190), Hengirmen (1995:206) ise öznesi belli olmayan çatı açıklamasına yer vermişlerdir.

Dizdaroğlu (1963:41), öznenin herhangi bir sebepten bilinmesinin istenmediği veyahut; gerçekten bilinmediği hallerde, öznenin kullanıcı açısından öneminin olmadığı durumlarda, ya da beynelmilel bir anlamın ifade edildiği cümlelerde, bazen de cümleye söyleyiş güzelliği katmak amacıyla öznenin cümle dışına sürüklenebildiğini ifade eder. Türkçede bu kullanımı sağlamak amacıyla ünlü ile ve “l” ünsüzü ile biten fiil kök veya gövdelerine –(X)n-, diğer seslerle biten fiil kök ve gövdelerine ise -(X)l- eki getirildiğini söyler. Ergin (2000:205), -(X)l- ve -(X)n- eklerinin geçişli ve geçişsiz fiil taban veya gövdelerine getirilebildiğini, geçişli fiil tabanlarına getirildiklerinde öznenin pasifliğini, geçişsiz fiil kök veya gövdelerine getirildiklerinde ise öznenin meçhullüğünü bildirdiğini belirtir.

Ergin (2001:204), –(X)n- ekinin aslında dönüşlülük eki olduğunu, dönüşlü fiil şeklinden alındığını, sonradan pasiflik ve meçhul eki haline geldiğini söyler. Eski Türkçede ve diğer Türk şivelerinde vokalle ve “l” ünsüzü ile biten fiillere de pasiflik ve meçhul eki olarak -(X)l- ekinin getirilmesini buna kanıt gösterir. Banguoğlu (1990:281) da -(X)l- ekinin Eski Türkçede ünlü ile ve “l” sesi ile biten fillerden sonra kullanılışına okı-l-mak, togra-l-mak, kıl-ıl-mak örneklerini verir. koca-l-mak, buna-l-mak örneklerinin de bunlardan dilimize kalmış kelimeler olduğunu söyler.

-(X)l- ve -(X)n- ekleri fiillere arka arkaya gelebilirler. Korkmaz (2009:547), konunun izahında -(X)n- çatı ekinin dönüşlülük ile karıştırılmaması için, -(X)n- çatı ekinin ayrıca -(X)l- çatı eki ile pekiştirildiğini söyler. ara-n-/ara-n-ıl-, başla-n-/başla-n-ıl-, bekle-n-/bekle-n-il-, besle-n-/besle-n-il-, bul-un-/bul-un-ul-, de-n-/de-n-il-, ,iste/n-/iste-n-il, ko-n-/ko-n-ul-, söyle-n-/söyle-n-de-n-/de-n-il-, ye-n-/ye-n-il- sözcüklerini buna örnek olarak verir. Kükey (1972:48), bu yapıya sahip fiilleri katmerli edilgen

fiil olarak adlandırır. Ergin (2001:205) de aynı fiile bunlardan biri veya ikisi getirilmek suretiyle yapılan iki fiil arasında hiçbir mana farkının olmadığını söyler.

2.4.2.1. Geçişli fiil kök veya gövdeleriyle kurulan edilgen fiiller:

Yüklemi geçişli fiil olan cümlelerde zorunlu ögelerin Özne-Nesne-Yüklem olduğunu söylemiştik. Dilin hakimi olan kullanıcı, yine belirli kaideler koyarak dilin kurallarını değiştirmeye muktedirdir. Dolayısıyla; kullanıcı, geçişli fiillerin yüklem olduğu cümlelerde zorunlu öge olarak bulunan özneyi herhangi bir sebepten cümle dışında tutmak istediğinde geçişli fiile -(X)l, -(X)n- eklerinden uygun olanını getirerek özneyi cümlenin dışına öteler. Cümle dışına ötelenmiş bulunan özne varlığını sezdirmeye devam eder. Yüzey yapıda görülmeyen öznenin boşluğunu, nesne üzerindeki hal ekini atıp yalın duruma geçerek tamamlar. Burada özne yapıcı bir durumda değil eylemden etkilenen niteliktedir. Bu tür yapılarda yüklem, gerçekte nesne olan ögeyi özne gibi algıladığından bütün şahıslarla çekimlenebilir.

Dilbilgiciler arasında geçişli edilgen yapılarda nesnenin adlandırılışı farklılıklar göstermektedir. Dizdaroğlu (1976:40), Hatiboğlu (1972:116), Bozkurt (2004:141), Hepçilingirler (2004:318), Erdoğan (2006:47) bu öge için sözde özne terimini kullanmışlardır. Banguoğlu (1990:413) ise cümlenin derin yapısında saklı olan özneye mantıkça kimse; cümlede görülen söz konusu öge için ise gramerce kimse terimini kullanmıştır.

Konuya farklı açıdan yaklaşan dilbilgiciler ise bu tür cümlelerde yüzey yapıda özneyi aramanın gereksiz olduğunu, yalın durumda bulunan söz konusu ögenin cümlenin nesnesinden başka bir şey olmadığını söylerler. Atabay-Özel-Çam (2003:45), Öznesi Olmayan Cümleler başlığı altında geçişli edilgen yapılarda nesnenin yapılan iş kadar önemli olmasına karşın öznenin kullanılmadığını, dolayısıyla nesnenin özne olarak belirlenemeyeceğini belirtirler. Üstünova da geçişli edilgen çatılı çekimli eylemlerin bünyelerinde özneyi değil nesneyi barındırdıklarını ifade eder. Eksiz belirtme durumuna girmiş olan bir dil birimini yalın durumda

saymanın doğru olmadığını, dolayısıyla edilgen geçişli eylemlerde öznenin bilinmezlik, kestirilemezlik özelliği taşıdığını, bu yüzden eylemdeki kişi ekinin bize nesneyi verdiğini söyler. 11

Hekimoğlu, bu dağlarda vur-ul-ur.

Biz, trenlerle yeni açılan cephelere gönder-il-dik.

Onlar her dönem sev-il-diler.

Yelkenler biç-il-ecek, yelkenler dik-il-ecek;

Dağlardan çektiriler, kalyonlar çek-il-ecek.

Kerpetenlerle surun dişleri sök-ül-ecek… (Fetih Marşı/A. N. Asya) Göksel bir ağıt yak-ıl-ıyor

Serviler ülkesinde. (Gece Yağmuru/B. S. Edipoğlu) Ve zafer marşları çal-ın-ıyor ha bire.(Parsa/C. Irgat) Güzel yüzün gör-ül-mezdi,

Bu aşk bende dirilmezdi, Güle kıymet ver-il-mezdi,

Aşık ve maşuk olmasa. (Güzelliğin On Par Etmez/A. V. Şatıroğlu) Bir karış bile fazla yükselemem yerimden:

Toprağa basmak için yap-ıl-mış ayaklarım. (Seyahat/ C. K. Solak) O şehirde gene şarkılar söyle-n-iyordur,

Karşılık görmemiş sevdalar üstüne.(Melankoli/İ. Geçer)

Yukarıdaki örnekte vur-, gönder-, sev-, yak-, çal-, gör-, ver-, biç-, dik-, çek-, sök-, yap-, söyle- geçişli fiillerine -(X)l-, -(X)n- edilgenlik ekleri eklenerek cümleden özne çıkarılmıştır. Hekimoğlu, biz, onlar, göksel bir ağıt, zafer marşları, güzel yüzün, kıymet, yelkenler, kalyonlar, surun dişleri, ayaklarım, şarkılar ifadelerinin ise özne cümleden çıkarıldıktan sonra da işi yapan değil işten etkilenen konumunda oldukları görülmektedir. Ne var ki bu ögeler şeklen de olsa özne konumuna yükseltilmiş, hatta özne gibi algılandıklarından yüklem de uygun şahıs

11 ÜSTÜNOVA, Kerime (2006), “Yüklem Yalnız Özneyi mi İçinde Taşır?”, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, C.11, S.11, s. 241-250

ekleriyle çekimlenmiştir. Bu nedenle bu şekilsel bezerliği ifade etmek amacıyla bu yapıdaki ögelere sözde özne demenin pek de yanlış olmadığı kanaatindeyiz.

Yüklemi geçişli edilgen yapılı cümlelerde özneyi bulundurmak için cümleye

“tarafından” sözcüğü eklenir (Kükey 1972:49).

Hekimoğlu, Tahmazoğlu tarafından vur-ul-ur.

Sözde Ö. Gerçek Ö.

Biz, komutanlar tarafından yeni açılan cephelere gönder-il-dik.

S. Ö. Gerçek Ö.

Onlar, herkes tarafından her dönem sev-il-diler.

S.Ö. Gerçek Ö.

2.4.2.2. Geçişsiz fiil kök veya gövdeleriyle kurulan edilgen çatılar:

Geçişsiz fillerle kurulan cümlelerde zorunlu ögeler özne ve yüklemdir. -(X)l-, -(X)n- ekleri edilgen çatı fonksiyonları ile özneyi cümlenin dışına öteler. Geçişsiz edilgen yapılı fillerde cümle dışına ötelenen öznenin yerine özne gibi biçimlenecek bir nesne olmadığından özne belirsizdir. Korkmaz (2009:549), geçişsiz edilgen yapılı çatıları Meçhul Çatı başlığı altında ele alır ve bunların öznesiz olduğunu vurgular.

Ergin (2001:205) de -(X)l- ekini açıklarken bu ekin geçişsiz yani olma ifade eden fillerden meçhul fiiller yaptığı belirtir. Meçhul fiilleri ise “Fail istemeyen, çekim sırasında faili olmayan, gösterdiği hareketin kimin tarafından yapıldığı belli olmayan fiillerdir.” şeklinde açıklar. Meçhul fiillerin çekimli şeklilerinin şeklî olarak teklik üçüncü şahıs gibi görünmelerine rağmen esasında hiçbir fail belirtisinin bulunmadığını, hiçbir şahsı ifade etmediğini söyler ve gidildi örneğini verir.

Bu güzel havada ne güzel uyu-n-ur.

Boğaz köprüsü üzerinde koş-ul-du.

Askerde hava aydınlanmadan kalk-ıl-ır.

Kış ayında da buralarda denize gir-il-irmiş.

Yoldan geri dön-ül-dü.

Yukarıdaki cümlelerde uyu-, koş-, kalk-, gir-, dön- fiilleri geçişsiz eylem olduklarından cümlede nesne bulunmamaktadır. Cümlede nesne olmadığı için de bu cümlelerde sözde de olsa bir özneden bahsetmek mümkün değildir.