• Sonuç bulunamadı

ESKİ TÜRKÇEDEN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE ÇATI EKLERİ VE İŞLEVİ

3.3.3. Sadece Türetimlik İşlevi ile Kullanılan –DXr- Eki

Türkçede –DXr- eki her zaman ettirgenlik işlevi ile kullanılmamış, eklendiği kimi eylemlere sadece yeni bir sözlüksel değer yüklemiştir.

düriş- “çalışmak, çabalamak, mücadele etmek, karşılamak, çarpışmak, savaşmak”

(Ergin 2009:99)

dürişdür- <düriş-dür- “derleyip toplamak, katlayıp bükmek, yığıştırmak, katlamak, bükmek, dürmek” (Ergin 2009:99)

Yığışdursun dürişdürsün günahuŋuzu adı görklü Muhammed Mustafa yüzi suyına bağışlasun hanum bey. “Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammet Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın hanım hey.” (DK D122-6)

-DXr- eki “çalışmak, çabalamak, mücadele etmek, karşılamak, çarpışmak, savaşmak” manasındaki düriş- eyleminden örnek cümlede “toplamak” anlamıyla kullanılan dürişdür- eylemini türetmiştir. dürişdür- eylemi bu manasıyla düriş- kökünün ifade ettiği anlamdan uzaklaşmıştır. dürişdür- eylemi -DXr- ekini almış olduğu halde etken çatılıdır. Ekin ettirgenlik işlevi eylem üzerinde görülmemektedir.

Bu nedenle -DXr- sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

en- “inmek” (Hamilton 2011:145)

entür- <en-tür- “araştırmak, aramak” (Hamilton 2011:145)

buzagusın entürmiş iŋek teg ulıyu inçe tep ötüntiler. “Buzağısını arayan inek gibi böğürüp şöyle arz ettiler.” (İKP LXXVII-4)

-DXr- eki “araştırmak, aramak” anlamındaki entür- eylemini en- kökünden mana bakımından uzaklaştırmış, eyleme yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır. Bu nedenle ek sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

er- “ermek, vasıl olmak” (Gabain 2007:264)

ert- “geçmek, işlemek, devam ettirmek” (Gabain 2007:265)

ertür- <er-t-ür- “uzaklaştırmak, yapmak, işlemek” (Clauson 1972:210)

bo tıltagın boodisatavlar üç asankılarıg ertürüp “bu sebeple buda olacak kimseler üç devirleri işleyip” (1994-AY 279/22)

ertür- eylemi “işlemek” manasıyla örnek cümlede ettirgenlik ifade etmemektedir.

–DXr- eki ertür- eylemine ert- gövdesinden farklı bir sözlüksel değer kazndırdığı için sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

eşit- “işitmek, duymak, dinlemek” (Arat 1979:160)

eştür- <eş(i)t-ür- “işittirmek, haber vermek” (Arat 1979:162)

sen ewde küdez kelse eştür maŋa “Sen evinde bekle ve gelince derhal bana haber ver.” (KB 5022)

-DXr- eki eyleme “haber vermek” manası ile yeni bir sözlüksel değer kazandırmış ve türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

ir- “tekdir etmek” (Gabain 2007:275)

irin- ~ yirin- “tekdir etmek, kızmak” (Gabain 2007:275)

irintür- <ir-in-tür- “üzmek, kederlendirmek” (Clauson 1972:237)

bo üç türlüg kutluglarka teggülük köni nomda yorıdaçılarıg körüp sögüp sarsıp todap uçuzlap kögüllerin karınların irintürtüm burçınturtum “bu üç türlü kutlu mertebeye erişmek için gerçek öğretide ilerleyecekleri görüp sögüp sarsıp kötüleyip küçümseyip gönüllerini kırıp incittim” (1994-AY 136/11)

-DXr- eki irintür- eylemine yeni bir sözlüksel değer katmıştır. “üzmek, kalp kırmak”

manaları ile eylem ettirgenlik ifade etmediği için sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

iriş- “erişmek, ulaşmak, kavuşmak” (Ergin 2009:153)

irişdür- <iriş-dür- “eriştirmek, erdirmek” (Ergin 2009:153)

Altı parmak derinligi zahm irişdürdi. “Altı parmak derinliğinde yara açtı.”

(DK D210-13)

Varacağı bayramlara eriştir -O. A. Şirin

Ergin (2003-102) örnek cümlede irişdür- eylemini günümüz Türkiye Türkçesine

“açmak” anlamıyla aktarmıştır. Bu anlamıyla ek ssözcüğe yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır. Fiil günümüz Türkiye Türkçesinde ise “eriştirmek” manasıyla ettirgenlik ifade etmektedir.

kör- “görmek, bakmak” (Arat 1979:280)

körün-“görünmek, huzura çıkmak” (Arat 1979:286)

köründür- <kör-ün-dür- “göstermek, getirmek” (Arat 1979:286)

yorı bar okığıl anı sen maŋa / tapuğka köründür ay ersig toŋa “Haydi aslanım, yürü git; sen onu bana çağır, huzuruma getir.” (KB 573)

-DXr- eki eyleme “getirmek” manası ile yeni bir sözlüksel değer kazandırmıştır. Bu nedenle ek türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

küzet- “muhafaza etmek, gözetmek” (Gabain 2007:286)

küzetdür- <küzet-dür- “yerine getirmek” (Caferoğlu 1968:125)

kamag üç üdki burkanlar üskinte tınlıglar edgüsiŋe iyin ögirip eŋeyü burkan kutın küzetdürmek buyan edgü kılınçka yitmez “bütün üç döneme ait burkanlar önünde canlıların iyilikleri için sevinip ayrıca buda kutsallığını yerine getirmek iyi davranışa yetmez”(1994-AY 180/17)

-DXr- eki “yerine getirmek” anlamındaki küzetdür- eylemini “muhafaza etmek, gözetmek” anlamındaki küzet- kökünden mana bakımından uzaklaştırmıştır. “yerine getirmek” manasıyla küzettür- eyleminde -DXr- eki sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.

sön- “sönmek, dinmek, kendinden geçmek” (Caferoğlu 1968:210)

söntür- <sön-tür- “söndürmek, bir yana atmak, bertaraf etmek” (Caferoğlu 1968:210)

toz toprakıg söntürgü edgü yıdlıg suv saçdı “toz topğrağı bir yana atmak için iyi kokulu su saçtı” (1994-AY 574/20)

Örnek cümledeki “bir yana atmak” anlamı dikkate alındığında -DXr- eki söntür- eylemine sön- kökünden faklı bir sözlüksel değer yüklemiş ve ettirgenlik işlevi ile kullanılmamıştır.

ön- “kalkmak, ilerlemek, büyümek, çıkmak, öne çıkmak” (Hamilton 2011:157) öntür- <ön-tür- “göndermek, yolcu etmek” (Hamilton 2011:157)

beş yüz erenniŋ aşı suvı kölüki takı ne kergekin alku tüketi berip uzatıp öntürdi “Beş yüz kişinin aşı, suyu, yük hayvanından başka ne gerekiyorsa hepsini, tam olarak verdi onları uğurlayıp yolcu etti.” (İKP XXVIII-5)

-DXr- eki “kalkmak, ilerlemek, büyümek, çıkmak, öne çıkmak” manasındaki ön- eyleminden “göndermek, yolcu etmek” anlamındaki öntür- eylemini türetmiştir.

-DXr- eki öntür- eylemine ön- kökünün ifade ettiği anlamdan farklı bir sözlüksel değer yüklemiştir. Türetme esnasında geçişsiz konumda bulunan ön- eylemi

“göndermek, yolcu etmek” anlamlarıyla geçişli hale gelmiştir. Bu nedenle öntür- eyleminde -DXr- eki türetme işlevi üslenmiş olsa da ettirgenlik işlevlini de bütünüyle kaybetmemiştir.

ün- “yükselmek” (Clauson 1972:169)

üntür- <ün-tür- “(tan) atmak, (şafak) sökmek” (Clauson 1972:181)

bolçuka taŋ üntürü tegdimiz “Bolçu’ya tan atarken vardık.” (T 35)

ün- kökünün taşıdığı “yükselmek” anlamı ile üntür- fiilinin -DXr- eki vasıtasıyla kazandığı “(tan) atmak, (şafak) sökmek” anlamları birbirlerinden farklı sözlüksel değere sahiptir ve -DXr- eki üntür- fiiline ettirgenlik anlamı katmamıştır.

Ek bu nedenle sadece türetimlik işlevi ile kullanılmıştır.