• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

C. Sadakat Yükümlülüğü

İş sözleşmesinin, tarafları arasında kişisel ve yakın bir ilişki kurulmasına yol açan özelliği, sözleşmenin tarafı olan işçi ile işveren arasında karşılıklı bir sadakat bağının ortaya çıkmasını sağlar. Temeli dürüstlük kuralına dayanan bu sadakat bağı, işveren açısından işçiyi gözetme, işçi açısından ise işverenin ve işyerinin çıkarlarını koruma, işverene zarar verici her tür davranıştan kaçınma borcu şeklinde kendini gösterir480

.

İşçinin sadakat yükümlülüğü, sözleşmenin aslî edimi olmamakla birlikte, iş sözleşmesinin aslî edimini oluşturan işgörme borcuyla ilişkisi sebebiyle, taraflar arasında kurulan güveni korumaya yönelik, yan yükümlülük olarak ortaya çıkan

478 Odaman, İşçinin İşvereni Yanıltması, s. 40.

479 Eyrenci, s. 246; Odaman, İşverenin Fesih Hakkı, ss. 99-101.

480 Süzek, İş Hukuku, s. 359; Tunçomağ ve Centel, s. 100; Narmanlıoğlu, s. 273; Aktay ve diğerleri, s. 93; A. Can Tuncay, “İşçinin Sadakat (Bağlılık) Yükümlülüğü”, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. YaĢ

Günü Armağanı, Cilt: II, İstanbul, 2001, s. 1043; Ertürk, Temel Haklar, s. 113; A. Ertürk, s. 141;

Fevzi Demir ve Gönenç Demir, “İşçinin Sadakat Borcu ve Uygulaması”, Kamu-ĠĢ ĠĢ Hukuku ve

Ġktisat Dergisi, Cilt: XI, Sayı: 1, 2009, s. 4 ve devamı; Okur, s. 17; Tankut Centel, “Türk Borçlar

Kanunu’nda İşçinin Borçları”, Sicil ĠĢ Hukuku Dergisi, Haziran 2011, (İşçinin Borçları), s. 8; Gülsevil Alpagut, “İşçinin Sadakat Borcu ve Türk Borçlar Kanunu ile Getirilen Düzenlemeler”, Sicil

ĠĢ Hukuku Dergisi, Cilt: VII, Sayı: 25, Mart 2012, s. 24; Yargıtay’a göre de, “Sadakat yükümü,

sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğü yüklemektedir.” 9. HD, 01.02.2010, E. 2009/13571, K. 2009/1815, Çil, ss. 301-302.

davranış yükümlülükleri arasında yer almaktadır481

. Bu nedenle sadakat yükümlülüğünün ihlâli hâlinde, bunun ifasını istemek ya da ifaya zorlamak mümkün değildir, yalnızca tazminat yükümlülüğü ve şartları varsa sözleşmeyi fesih hakkı doğabilir482. İşin özenle yapılması, işyerine ait bina, eşya, araç ve gereçlerin özenle kullanılması, işyerini ve işvereni zarardan koruması, arıza ve zararların giderilmesi, tehlikeli durumların ortaya çıkması hâlinde bunları bildirme, dürüst davranma, sır saklama ve rekabet etmeme gibi yükümlülükler, işçinin uymakla yükümlü olduğu ve sadakat yükümlülüğü kapsamında yer alan yükümlülüklerdendir483. Dolayısıyla Mollamahmutoğlu/Astarlı’nın da ifade ettiği üzere, “sadakat borcu, işçiye işletme içindeki fonksiyonu ve iyiniyet kurallarına göre kendisinden beklenen güvenin derecesiyle orantılı olarak işverenin çıkarlarına hizmet eden tüm tedbirleri almayı yüklemektedir”484

.

Hukukî temeli Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına dayanan sadakat yükümlülüğünün kapsamı, iş ilişkisinin konusuna ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliğine göre farklılık gösterir. Taraflar arasındaki ilişki ne kadar sıkı ve güvene dayalı ise, sadakat yükümlülüğünün kapsamı da o derece geniş olur485. Örneğin bir fabrika müdürünün işverene sadakat yükümlülüğünün derecesi, sıradan bir işçininkinden daha fazladır486. Bu bakımdan sadakat yükümlülüğünün sınırının önceden çizilmesi mümkün değildir, somut olaya göre işçinin işyerindeki görevi, konumu, işin niteliği gibi hususlar dikkate alınarak iyiniyet kuralları çerçevesinde yükümlülüğün kapsamı belirlenmelidir487

.

Sadakat yükümlülüğüne Türk Borçlar Kanununun 396. maddesinde “Özen ve Sadakat Borcu” başlığı altında yer verilmiş ve işçinin, yüklendiği işi özenle yapmak

481

Süzek, İş Hukuku, s. 359; Narmanlıoğlu, s. 273; Mollamahmutoğlu ve Astarlı, s. 529; Tuncay, Sadakat Yükümlülüğü, s. 1047; “Sadakat yükümlülüğü birtakım davranış yükümlülüklerinin bir araya gelmesinden oluşmuş, işçinin iş görme borcunun ifasına yardımcı olan, bazen asıl edime bağlı, bazen de bağımsız yan yüküm şeklinde ortaya çıkmaktadır. Araç ve gereçlerin özenle kullanılması, işverene bilgi ve haber verme yükümlülüğü, işçinin iş görme borcuyla yakından ilgilidirler. Buna karşılık, yasa dışı greve katılmama, rekabet etmeme, sır saklama, işverene zarar verici açıklamalardan kaçınma, iş görme borcuyla yakın ilişkisi bulunmayan yükümlülüklerdir.” Ertürk, Temel Haklar, s. 113; A. Ertürk, ss. 172-174.

482

Tuncay, Sadakat Yükümlülüğü, s. 1046.

483 Süzek, İş Hukuku, ss. 359-360; Narmanlıoğlu, ss. 274-275; Tunçomağ ve Centel, ss. 100-101; Çelik, s. 139; Tuncay, Sadakat Yükümlülüğü, ss. 1050-1058; A. Ertürk, ss. 148-149; Centel, İşçinin Borçları, s. 5 ve devamı.

484

Mollamahmutoğlu ve Astarlı, s. 529.

485 Tunçomağ ve Centel, s. 100; Ertürk, Temel Haklar, s. 115; Centel, İşçinin Borçları, s. 8. 486 Tuncay, Sadakat Yükümlülüğü, s. 1050.

ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmakla yükümlü olduğu ifade edilmiştir (TBK m. 396/I). İşçinin bu kapsamda yer alan sadakat yükümlülüğünü ihlâl edecek davranışlarını tek tek saymak mümkün değildir, ancak İş Kanununun 25. maddesinin “Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hâller ve benzerleri” başlığını taşıyan 2. fıkrasında sayılan hâller buna örnek oluşturabilir488

. İşçi, söz konusu maddede sayılan hâllerden birini gerçekleştirmesi hâlinde işveren sözleşmeyi haklı sebeple feshedebilir. Bununla birlikte bu hâller sınırlı sayıda olmadığından, hangi davranışların doğruluk ve bağlılığa uygun olmadığı ancak somut olayın özelliklerine göre tespit edilebilecektir489

.

Bu hususta Yargıtay’ın bazı kararlarında sadakat yükümlülüğü, “işverenin işi ve işyeri ile ilgili hukuken haklı menfaatlerini korumak, zarar verici veya risk altına sokabilecek davranışlardan kaçınmak” şeklinde tanımlanmış ve buna uygun olmayan davranış ve olaylar sadakat yükümlülüğünün ihlâli olarak adlandırılmıştır490.

488

Söz konusu 25. madde şu şekildedir:

“a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı hâlde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması,

b) İşveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması,

c) İşverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması,

d) İşverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi,

e) İşverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması,

f) İşyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi,

g) İşverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi,

h) Yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı hâlde yapmamakta ısrar etmesi, ı) Kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.”

489

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.09.1991 tarihli bir kararında da “... Hakim, hangi davranışların doğruluk ve bağlılığa aykırı sayılmak gerekeceği konusunda, belli ve kesin sınırlı bir ölçüden hareket etmemek, iş hayatının gereklerini çevrenin geleneklerinin göz önüne alarak her davranışın özelliğine göre bir sonuca varma durumundadır...” denilerek bu husus ifade edilmiştir. HGK, 25.09.1991, E. 1991/9-351, K. 1991/429. A. Ertürk, ss. 152-153.

490 9. HD, 09.03.2005, E. 2005/4880, K. 2005/12110, 9. HD, 04.04.2000, E. 2000/2465, K. 2000/4716, 9. HD, 02.05.2005, E. 2004/25130, K. 2005/15369, 9. HD, 25.09.1991, E. 1991/9-351, K. 1991/429, A. Ertürk, s. 152, dn. 236.

Türk hukukunda genel olarak, işçinin sadakat yükümlülüğünün iş sözleşmesinin yapılmasından itibaren söz konusu olduğu kabul edilmektedir491

. Nitekim normal şartlarda tarafların iş sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yükümlülükleri, sözleşmenin kurulması ile başlar. Bu bakımdan sadakat yükümlülüğünün de iş sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte başlayacağı söylenebilirse de, iş sözleşmesi henüz kurulmadan önce taraflar arasında bulunan güven ilişkisinden kaynaklanan birtakım koruma yükümlülükleri de mevcut olduğundan, sadakat yükümlülüğünün sözleşme görüşmeleri aşamasında da bulunup bulunmadığı tartışma konusudur. Zira sözleşme görüşmeleri sırasında taraflar, iş ilişkisindeki sadakat yükümlülüğüne benzer şekilde birbirlerine zarar vermemek, karşı tarafı doğru şekilde bilgilendirmek ve birbirlerinin çıkarlarına zarar vermemekle yükümlü olurlar. Ancak bu yükümlülüğün temelinin sadakat yükümlülüğü mü yoksa sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk mu olduğu konusunda Türk-İsviçre Hukuku ile Alman Hukuku öğretisi birbirinden ayrılmaktadır492

.

Alman hukukunda, genel olarak sadakat yükümlülüğünün sözleşmenin akdedilmesinden öncesine de etkili bir yükümlülük olduğu ve iş sözleşmesi kurulmadan da bu borcun doğabileceği görüşü hakimdir493

. Buna göre özellikle işçinin görüşmeler sırasında açıklama yapma ve işvereni doğru bilgilendirme yükümlülükleri sadakat borcunun kapsamında yer alan yükümlülüklerdendir494

. Buna karşılık Türk-İsviçre Hukuk sisteminde ise, sadakat yükümlülüğünün iş sözleşmesinin kurulmasından önce söz konusu olmayacağı, sözleşme görüşmeleri aşamasında mevcut olan tarafların birbirlerine zarar vermeme ve çıkarlarını koruma yükümlülüklerinin ise sadakat yükümlülüğü çerçevesinde değil, sözleşme görüşmelerinden doğan sorumluluk (culpa in contrahendo) çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Bu sebeple Türk İş Hukuku açısından, taraflar arasında henüz iş sözleşmesinin kurulmadığı dönem için sadakat yükümlülüğünün varlığından söz edilemeyecektir495. Aynı şekilde Türk Borçlar Kanununun 396. maddesinde de, genel itibariyle iş ilişkisinin devamı sırasında işçinin uymakla yükümlü olduğu özen ve sadakat yükümlülüğünün düzenlenmesi ve

491 Mollamahmutoğlu ve Astarlı, s. 528; A. Ertürk, s. 198. 492

Bu hususta ayrıntılı bilgi için bkz. A. Ertürk, ss. 196-200. 493 A. Ertürk, s. 200.

494 A. Ertürk, s. 200.

iş sözleşmesinin kurulmasından önceki dönemde sadakat yükümlülüğünün ortaya çıkıp çıkmadığına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması da Türk hukukunda hakim olan bu görüşü destekler nitelikte gözükmektedir.

Ancak her ne kadar sadakat yükümlülüğünün iş sözleşmesinin kurulmasından sonra başlayacağı kabul edilmekteyse de, henüz sözleşmenin kurulmamış olduğu görüşme aşamasında tarafların uymakla yükümlü bulunduğu ve esasen sadakat yükümlülüğünün de kapsamına giren işverenin çıkarlarına zarar vermeme, gerçeğe uygun bilgiler vererek işvereni yanıltmama, görüşmeler sırasında öğrendiği sırları saklama ve işverene zarar verici açıklamalarda bulunmama gibi koruma yükümlülükleri bulunmaktadır.

D. GörüĢmeler Sırasında Edindiği Sırları Saklama Yükümlülüğü