• Sonuç bulunamadı

1.2 SAĞLIĞIN SOSYAL BELİRLEYİCİLERİ

1.2.19 Sağlık Sistemi ve Sağlık

Sağlık sistemi; ülke genelinde var olan toplumsal ve kamu sektörü kaynaklarına, halkın katılımı ile bireye sağlıklı, mutlu, üretken ve nitelikli bir yaşam sağlamayı amaçlayan, sağlık sorunlarını en aza indirgeyecek örgütsel, çoğulcu bir sistemin alt bölümüdür (Sabuncu, Babadağ, Taşocak ve Atabek, 1996:24).

Günümüzde sağlık sistemleri, dünya ekonomisindeki en büyük sektörlerden biri haline gelmiştir. Sağlık harcamaları 1997 yılı itibariyle dünya genelinde yaklaşık olarak 2985 milyar dolardır. Bu rakam dünya brüt milli hâsılasının neredeyse %8’ne denk düşmektedir. Hemen hemen bütün dünya ülkeleri sağlık sistemlerinin karşı karşıya olduğu en önemli iki problem, sağlık sistemine ayrılan kaynakların çok adaletsiz bir biçimde dağıtılması ve sağlık problemlerinin dağılımına göre bir tahsis yapılmamasıdır. Düşük ve orta gelirli ülkeler dünya gelirinin yalnızca %18’ini elde etmekte ve küresel sağlık harcamalarının %11’ini gerçekleştirmektedirler. Dünya nüfusunun %84’ü bu ülkelerde yaşamakta ve dünyanın hastalık yükünün %93’ünü taşımaktadırlar. Bu ülkeler, halklarının sağlık ihtiyaçlarını karşılamakta adil ve ulaşılabilir bir biçimde yeterli finansman sağlamakta ve yetersiz kaynaklar için bir çözüm bulmakta çok büyük zorluklarla karşılaşmaktadırlar (DSÖ, 2000).

Sosyal belirleyiciler sağlık üzerinde doğrudan ya da dolaylı bir etkiye sahiptirler. Toplumların sağlıklı olması gelişmişlik seviyelerine bağlı bir durum olduğuna göre, sosyal belirleyicilere göre toplumun statüsünün iyileştirilmesi de sağlık üzerine olumlu bir etkiye sahip olacaktır. Sağlığın yukarıda sayılan bütün faktörler ışığında sadece fiziksel ya da psikolojik bir olgu olmadığı açıktır. Sürekli olarak çevresi ile etkileşim içerisinde olan bireyin sağlığının yukarıdaki faktörlere bağlı olarak olumlu ya da

olumsuz etkilenmesi beklenen bir sonuçtur. Toplumların sağlık seviyelerinin iyileştirilebilmesi için sosyal belirleyicilere daha fazla odaklanmak gereklidir. Bireylerin sağlığı anayasalar ile yönetimler tarafından garanti altına alındığına göre, politika yapıcılar sosyal belirleyicilere yönelik olarak politikalar geliştirmelidirler. Geliştirilen politikaların sosyal belirleyicileri göz ardı etmesi, sağlık sistemlerinin etkinlik ve verimliliklerine negatif yönde etki edecektir.

Çalışmanın ikinci bölümünde sağlık sistemi tanımlanarak DSÖ yaklaşımına göre dört temel fonksiyonu açıklanmaya çalışılacaktır. Türkiye’de mevcut sağlık sistemi hakkında bilgiler verilecektir. Sağlık sisteminin tanımının yapılmasından önce sistem yaklaşımı ve sistem yaklaşımına ilişki kavramlara değinilecektir.

İKİNCİ BÖLÜM

2. SAĞLIK SİSTEMİ TANIMI, SINIRLARI VE GENEL OLARAK

TÜRKİYE’DE SAĞLIK SİSTEMİ

2.1 SİSTEM YAKLAŞIMI VE BAZI TEMEL KAVRAMLAR

Sistem, bir sınır içerisinde birbirleri ile etkileşim içinde bulunan ve ortak bir amaca yönelik olarak bir araya gelmiş ahenkle işleyen parçalar bütünü şeklinde tanımlanabilir (Gökçen, 2005). Sistem yaklaşımının temelleri biyolog Von Bertalanffy’nin başlattığı genel sistem teorisine dayanmaktadır. Genel sistem teorisinin ilk amacı, biyoloji, matematik, fizik, kimya, ekonomi gibi bilim dallarından oluşan ve özellikle büyüme ve gelişme gibi konulara uygulanabilecek ilke, prensip ve teorileri geliştirmektir. Böylece, olayları tek açıdan ve başka olay ve çevre şartlarından kopuk olarak incelemek yerine, her olayı belirli bir çevre içinde başka olaylarla ilişkili incelemenin, olayları anlama, tahmin etme ve kontrol etme açısından daha etkin olduğu ileri sürülmüştür (Koçel, 2005:239).

Sistem, başarılı sonuçlara ulaşmak için belirli bir düzene bağlı yol, usul ve metot anlamında da kullanılmaktadır. Ancak bu tanımın biraz daha açılması gerekmektedir. Daha geniş bir şekilde sistem, mantık çerçevesinde bir bütün oluşturabilen fikir ve prensipler topluluğu, karşılıklı ilişki ve etkileşim içerisinde bulunan parçaların meydana getirdiği bütün veya belirli kurallara göre ahenk ile işleyen bir mekanizma biçiminde tanımlanabilir (Dinçer ve Fidan, 1999). Sistem alt sistem ve üst sistem adı verilen parça veya belirli bütünlerden oluşan, bu parçalar arasında belirli ilişkiler olan, bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olduğu bir bütün şeklinde de tanımlamak mümkündür (Koçel, 2005). Sistem belirli kanunlara göre ve bir amaca dönük olarak çalışır. Bu nedenle birlik ve bütünlük özelliği göstermesi şarttır. Birbirini etkileyen öğeler topluluğu olan sistemin bütününü oluşturan parçaların her hangi birinde meydana gelecek bir değişim diğer parçaları da etkilediğinden sistem karmaşıktır (Bursalıoğlı, 1974).

Sistemi bir örnek ile açıklamak gerekirse, Tıp Bilimi içerisinde insan bir sistemdir. İnsan, her birisi belirli görevlere sahip olan dokular, iskelet, hareket sistemi, dolaşım sistemi, solunum sistemi, sindirim sistemi, boşaltım sistemi ve üreme sistemi gibi alt

sistemlerden oluşmaktadır. Belirli görevleri olan bu sistemler ahenkli bir şekilde etkileşim halinde çalışmak suretiyle insanı oluştururlar. Sistemde bir girdi, işlevin yerine getirildiği etkinlikler ve çıktı vardır. Çıktı etkinlikleri geri beslemek suretiyle verimli ve işlevini tam yerine getirmesine çalışmaktadır. Şekil 2.1’de sistemin temel unsurları gösterilmektedir. (Şahinkesen, 1990:647).

Şekil 2.1 Sistemin Temel Unsurları

Kaynak: Şahinkesen, A., (1990), Sistem Yaklaşımı, Analiz ve Program Hazırlama, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, c.23, s2, ss.647

Girdi, sistemin sahip olduğu özellikler gereği etkinlikleri yerine getirilebilmesi için gereken bütün öğeleri içerir. Etkinlikler, sistemin girdilerinin amaçlar doğrultusunda işlendiği, biçimlendiği, işlevsel hale dönüştürüldüğü süreçtir. Çıktı, girdilerin etkinlikler bölümünde, amaçlar doğrultusunda biçimlenip şekillendirilmesi sonucu ortaya çıkan üründür. Kontrol, amacın gerçekleşmesi derecesine bakılarak sistemin işleyip işlemediğini ve işlemeyen yönlerin saptanması ve bunların düzeltilmesi amacıyla yapılan etkinliklerdir.

Sistemin tanımında geçen çevre, sınırlar, alt sistem, kapalı sistem, açık sistem gibi kavramlar sistem yaklaşımın daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Literatürde başka kavramlarda yukarıda sıralanmış olan temel kavramların yanında anılmaktadır. Sadece birkaç kavramın ele alınmasının sebebi sağlık sistemini ve onu oluşturan unsurları açıklamakta yeterli görüleceğidir.

Sistem için yapılmış olan tanımlardan da anlaşılacağı üzere, sistem çeşitli parçalardan oluşmaktadır. Bir araya gelerek anlamlı bir bütünü oluşturan yani sistemi oluşturan elemanlara alt sistem adı verilmektedir. Örnek olarak sağlık bakım organizasyonu olarak hastaneler bir sistemi ifade ediyorsa, hastalara tanı konulması, tedavi edilmesi gibi yapılan bütün faaliyet birer alt sistem olarak tanımlanmaktadır.

İŞLEM GİRDİ

KONTROL

Aynı şekilde sağlık sektörünün tamamı bir sistemi ifade ediyorsa sağlığın korunması hizmetlerinden tedavi hizmetlerine kadar her bir faaliyet alanı birer alt sistem olarak tanımlanmaktadır (Tengilimoğlu, Işık ve Akbolat, 2009).

Her sistem belli bir çevrede faaliyet göstermektedir. Sistemin sınırları dışında kalan her şey çevreyi oluşturur. Eğer sistem ile faaliyette bulunduğu çevre arasında maddi, enerji ya da bilgi olarak bir alışveriş varsa bu tür sistemler açık sistemler olarak isimlendirirler. Tam aksi olarak sistem ile çevresi arasında bu tür bir alışveriş yoksa kapalı sistem olarak isimlendirilir (Taslak ve Kara, 2009:79).

Kapalı sistem ve açık sistem olarak ayrım yapılırken bahsi geçen çevre genel anlamıyla kişi ya da toplulukları çeşitli düzeylerde etkileyen fiziksel ve toplumsal koşulların tümüdür (Karalar, 2005:41). Çevresel koşullarını kontrol edemeyen bir sistem değişimlere göre kendisini yeniden şekillendirmesi ve yönlendirmesi gerekmektedir. Açık sistemler bu nedenle çevresi uyum sağlayarak amaçlarına ulaşmak zorundadırlar.

Çevre ve sistem ilişkisinde, her ikisine ait olan faktörlerin ayırt edilmesine sistemin sınırları yardımcı olmaktadır. Kapalı sistemlerde bu sınırlar katı bir halde sistemin iç faktörlerinin dış faktörlerden etkilenmesine imkân vermemektedir. Fiziksel ve biyolojik sistemlerde sınırları çizmek sosyal sistemlere göre nispeten daha kolay olmaktadır. Sosyal sistemlerde sınır, araştırmanın amacına göre belirli değişkenleri içine alacak şekilde kuramsal olarak çizilebilir (Koçel, 2005).