• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. SAĞLIK İLETİŞİMİ

2.1.3. Sağlık İletişiminin Gelişimini Etkileyen Faktörler

Sağlık iletişimi konusuyla ilgili çalışmalarda bulunan çeşitli araştırmacılar, sağlık iletişiminin düzeylerini belirlemeye çalışmışlardır. Bu doğrultuda sağlık konusuna ilişkin bilgiler vermekte olan, sağlık kampanyalarının yürütülmesini sağlayan, sağlık konusunda davranış ve tutumların değişmesini kapsamakta olan sağlık iletişiminin farklı düzeylerde gerçekleşmekte olduğu görülmektedir. Thomas (2006: 3) sağlık iletişimine etki etmekte olan düzeyleri şu şekilde belirtmektedir;

i. Birey: Bireysel davranışlar sağlık durumunu etkilemekte olduğundan, sağlığa ilişkin değişimin ana hedefi bireyler olmaktadır. İletişim; davranış ve tutum

17

değişikliği hususunda bireylerin farkındalıklarını, bilgilerini, tavırlarını, yeterliliklerini ve yeteneklerini etkileyebilmektedir. Diğer bütün düzeylerdeki faaliyetler, sonuç olarak bireysel değişimi desteklemeyi ve etkilemeyi hedeflemektedir.

ii. Sosyal Ağ: Bireylerin sahip oldukları ilişkilerin ve ait oldukları grupların, sağlıkları üzerinde önemli bir etkisi bulunabilmektedir. Sağlık iletişimi hususundaki programlar, gerek bir grubun aldığı bilgiyi biçimlendirmeye çalışabilmekte gerekse de iletişim modellerini veya içeriğini değiştirmeyi deneyebilmektedir. Bir sosyal ağ içerisindeki fikir liderleri, sağlık programları hususunda sıkça bir başlangıç noktası oluşturmaktadır.

iii. Örgütler/Kurumlar: Örgütler; işletmeler, kulüpler ve sivil gruplar; iş yerleri, okullar; öncelikli sağlık hizmeti sunan yapılar, dağıtımcılar vb. belli bir yapıya sahip formal grupları kapsamaktadır. Örgütler, sağlık konusundaki mesajları üyelerine aktarabilmekte; kişisel gayretler hususunda destek verebilmekte ve bireysel değişimi mümkün kılmakta olan politika değişimlerini yapabilmektedir. iv. Topluluk: Sağlıklı yaşam biçimini desteklemekte olan politikalar ve yapılar

oluşturmak suretiyle, sosyal ve fiziksel çevredeki tehditleri azaltarak toplulukların kolektif refahı desteklenebilmektedir. Topluluk düzeyindeki girişimler; okullar, iş yerleri, sağlık hizmeti sunmakta olan yapılar, yerel gruplar, hükümet vs. sağlığı etkileyebilmekte olan kurum ve örgütler tarafınca planlanmakta ve yürütülmektedir.

v. Toplum: Toplumun da bireysel davranışlar hususunda oldukça önemli etkileri bulunmaktadır. Bu etkiye; normlar ve değerler, tutumlar ve kanaatler, kanunlar ve politikalar, fiziksel, kültürel ve ilgilendirici çevreler dâhil durumdadır.

Thomas’ın (2006) yanında Kreps (2003: 355-356) ise sağlık iletişimine etki etmekte olan düzeyleri şu şekilde belirtmektedir;

i. Bireyin kendi içinde ortaya çıkan sağlık sorgusu: Genel olarak sağlık konusundaki inançlar, tutumlar, değerler vb. sağlığa ilişkin davranış, tutum ve kararları etkilemekte olan içsel, zihinsel ve psikolojik süreçleri inceleyen psikolojik bakış açısını kapsamaktadır.

18

ii. Kişilerarası sağlık iletişimi sorgusu: Sağlık hizmetleri hususundaki ilişkilerin gelişimini etkilemekte olan iletişim yöntemlerini ve ilişki temelli iletişimin sağlık neticelerini ne şekilde etkilemekte olduğunu açıklamaktadır. Doktor-hasta ilişkisi, kişilerarası sağlık iletişimi çalışmalarının popüler bir alanı durumundadır. Kişilerarası sağlık iletişimi konusundaki çalışmalar genel olarak sağlığa ilişkin kararların alınmasının kolaylaştırılması, psikolojik uyumun desteklenmesi, sağlık eğitiminin sürdürülmesi ve sosyal destek sağlanması konularını kapsamaktadır.

iii. Grup sağlık iletişimi sorgusu: Aileler, etnik komiteler, destek grupları, sağlık hizmeti takımları vb. kolektif üyelerin birbirleri ile ilişkili eşgüdümü kapsamında iletişim performansı rolünü incelemektedir. Çünkü bu gruplar, önemli sağlık kararları vermek üzere sağlığa ilişkin bilgileri paylaşmaktadır. Sağlık hizmeti ve teknolojileri hususundaki uzmanlaşmada artışın sürmesi durumunda; modern sağlık hizmetlerinin dağılımı ve sunumu konusunda sağlık hizmetleri takımlarına yönelik bağımlılık da artış göstermektedir. Benzer biçimde, sağlık hizmetlerinin sunumuyla ilintili artan karmaşıklık, zor ve çetrefilli sağlık hizmeti kararları alınması sürecinde bireysel gruplardan daha fazla bilgi talep etmektedir. Sağlık hizmeti sunucuları, yöneticileri ve müşterilerinin birbirleri ile ilgili bilgileri ne şekilde paylaşacaklarını öğrenmeleri ve buna ilişkin grup ortamı içerisinde eşit çaba göstermeleri gereklidir.

iv. Kurumsal sağlık iletişimi sorgusu: Farklı uzmanları harekete geçirmek ve birbirleri ile ilişkili grupları eşgüdümlemek üzere iletişimden faydalanılmasını incelemektedir. Kurumsal sağlık iletişimi sorgusu, sağlığa ilişkin bilgileri paylaşmak suretiyle, sağlık hizmeti sürecindeki çok yönlülüğün etkin şekilde sağlanabilmesi ve sağlığa ilişkin risklerin önlenmesini içermektedir. Sağlık hizmetlerinin sunumu, bürokratik ve finansal kurumlar tarafınca her geçen gün daha çok denetim altına alınmaktadır.

v. Toplumsal sağlık iletişimi sorgusu: Çeşitli medyalar vasıtasıyla geniş kitlelere aktarılan sağlığa ilişkin bilgilerin kullanımı, üretimi ve dağıtımını incelemektedir. Sağlık hizmetleri hususundaki uygulamalar, sağlığın geliştirilmesi ve sağlık eğitimi hususlarında bilgi vermekte, bununla birlikte sağlık üzerindeki sosyokültürel etkileri incelemektedir.

19

20. yüzyıl ortalarından itibaren önem kazanmaya başlamış olan sağlık iletişiminin gelişimi hususunda etkili olan en önemli faktör, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde yükselen toplumsal yönelimler içerisinde yer alan sağlıklı yaşam eğilimi olarak görülmektedir. Bu bağlamda Thomas (2006: 41-43) sağlık iletişiminin gelişmesi hususunda etkili olan temel faktörleri şu şekilde ifade etmektedir;

i. Yeni Tıbbi Model: ABD’de tıbbın altın çağı şeklinde isimlendirilen 1960-1970 arası dönemde sağlık iletişimi oldukça geri plana atılmıştır. Tıbbın bilimselleşmesi neticesinde bağımsız objektiflik ön plana çıkmış olup, tıp alanında kullanılan bilimsel yöntemlerin giderek gelişmesi, derinleşmesi ve araştırma yöntemlerinin artması ile birlikte hastalar ile hasta yakınları geri plana itilmiştir. Hekimler bu süreçte hastaları bir bütün şeklinde anlamak yerine onlara mesafeli biçimde davranmış ve bireysel duygularına ilişkilerinde yer vermeyecek biçimde eğitilmiştir. Hasta ve/veya hasta yakınlarıyla iletişim kurmaktan kaçmanın mümkün olmadığının anlaşılması neticesinde hekimler, hastalar ve hasta yakınları ile tıbbi ağız ile iletişim kurmaya başlamış, ancak bu terminolojinin hastalar ve hasta yakınları tarafından anlaşılmaması nedeniyle hastalar ile hasta yakınları hekimlere soru sormaya çekinmeye başlamış, bu neticede hekim-hasta etkileşimi giderek zayıflamıştır.

ii. Tüketimin Artması: 1970’lerin sonlarında yukarıda bahsi geçen hekim-hasta ilişkisine yönelik bir tepki ortaya çıkmıştır. Bazıları bunu “hasta eğitim hareketi” olarak isimlendirirken, bazıları ise bu durumu sağlık hizmetlerinin yanı sıra toplumun diğer kurumlarını da etkileyen “tüketicilik” kavramı ile açıklamaya çalışmıştır. Bahsi geçen bu hareket, sağlık hizmetlerinin doğası hususundaki bilginin artışını ve etkinliğini yansıtmakla beraber, sağlık sistemi ve aktiviteleri hususunda artan eleştirilerin de artmasına sebebiyet vermiştir. Bu hareket, özellikle hastalar ile sağlık hizmeti tüketicilerinin, sağlığın doğası ve hastalıklar hususunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve kendi sağlıklarıyla ilgili mantıklı kararlar veremeyecek durumda olduklarını ortaya çıkarmıştır. Bu süreçte iletişimin başarısız olması durumunun temel sebebi ise sağlık sistemi ve hekimler olarak görülmüştür. Hekimler ise hastalarla iletişim kuramamalarının

20

sebebini hastaların sağlık sorunlarıyla ilgili olarak mantıklı konuşmamalarına bağlamıştır. Hekimlerin bu iddiası da, hastaların hekimler ile iletişim kurma girişimlerinden uzaklaşmalarına sebebiyet vermiştir.

iii. Sağlık Hizmetinde Ayrım Yapılması: ABD’de pek çok hizmetin sunulması hususunda toplumdaki gruplar arasında eğitim, meslek ve yaşam alanı gibi ayrımlar yapılmıştır. Bu durum sağlık hizmetlerinde de artan bir oranda yaşanmıştır. Hekimler daha çok iyi eğitimli, maddi durumu güçlü, kendi dillerini az veya çok konuşan hastalar ile ilgilenirken; azınlıklar ve farklı sosyoekonomik şartlara sahip bulunan hastalara aynı davranış şeklini göstermemeye çalışmışlardır. Tıp profesyonellerinin iletişim yöntemlerindeki farklılıklar, toplumdaki farklı gruplar arasındaki sağlık durumu, sağlık davranışı ve tedavi şeklinde ilişkin ayrımların yapılmasına yol açmıştır.

iv. Önleyici Tedavinin Gelişmesinin Önemi: 20. yüzyılın son çeyreğinde sağlık alanında hastalıkların önlenmesinin tedaviden daha önemli bir rol oynayabileceği anlaşılmıştır. Bu husus, sağlık durumunu düzeltme konusunda standart bir yaklaşım niteliğinde bulunan hasta bedenlerin tamir edilmesinin önleyici tedbirler kadar etkin olmadığının anlaşılmasını sağlamıştır. Önleyici tedbirler hususunda giderek artan çalışmalar, sağlık hizmetinin boyutlarını genişletmek suretiyle bu tip bakım ve tedavilere duyulmakta olan ciddi ilginin gücünü biraz azaltmıştır. Tüketiciyi koruma hareketinin yükselişi sürerken, reşit duruma gelen yeni neslin yaşlanan eski nesle nazaran farklı davranışlar sergilemeye başladığı görülmüştür. Bu yeni kitle, eski kitleye göre daha proaktif davranırken, sağlık problemleri hakkında iletişime geçme hususunda istekli oldukları tespit edilmiştir.

v. Sağlık Hizmetinde Pazarlamanın Kabulü: Sağlık iletişiminin resmi olarak yaygınlaşmasına önemli katkılarda bulunan bir diğer husus, pazarlama disiplininin sağlık hizmeti sistemine entegre olmasıdır. Sağlık iletişimi pek çok bakımdan bir fikri, kurumu ya da ürünü pazarlamak üzere tasarlanmamış olsa da, çeşitli yönlerden pazarlamanın bir alt alanı şeklinde düşünülebilmektedir. Sağlık iletişimi alanı, sağlık hizmetlerine pazarlamanın entegre edilmiş olmasından oldukça yararlanmıştır. Bu gelişmeler gerçekleştirilen tüketici araştırmalarına verilen önemin artmasına sebep olurken, daha etkin iletişim

21

yöntemlerinin kullanılması ile birlikte, iletişim sürecinin daha iyi bir biçimde anlaşılması sağlanmıştır.