• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. BENLİK SAYGISI KAVRAMI

2.3.1. Benlik

Benlik kavramı, literatürde ilk kez William James (1963) tarafından kullanılmıştır. James benlik kavramının; bireyin vücudu, nitelikleri, sahip oldukları, arkadaşları, ailesi vb. bireyin kendisinin sayabileceği her şeyden meydana geldiğini belirtmiştir. En geniş manasıyla benlik, bireyin kendisinin ne olduğunu söyleyebileceği her şeyin toplamı şeklinde tanımlanmaktadır (Kağıtçıbaşı 2012: 112). James’e göre benlik; bilen benlik ve bilinen benlik şeklinde iki boyut çerçevesinde ele alınmaktadır. Burada bilinen benlik, maddi benlik, manevi benlik ve sosyal benlik şeklinde üçe ayrılmaktadır. Maddi benlik, kişinin bedenini, giysilerini, dış görünüşünü, yaşadığı ev ile aile bireylerini kapsamaktadır. Sosyal benlik, bireyin mesleği, statüsü, çevresinden almakta olduğu onaylanma vb. kişinin çevresi tarafından bilinmekte olan niteliklerinden oluşmaktadır. Manevi benlik ise, bireyin farkında olduğu duygularını, ahlaki değerlerini veya manevi yönünü temsil etmektedir (Parmaksız 2011: 33).

Benlik, bireyin özünde bulunan, çocukluk döneminden beri çevre ile kurulmakta olan ilişkiler, etkileşimler ve elde edilen deneyimler ile biçimlenip gelişen, öznel ve nesnel niteliğe sahip öğelerden oluşmaktadır (Temel ve Aksoy 2001: 19). Benlik, kişinin bir birey olmasını sağlamakta olan, onu başkalarından farklılaştıran duygu, tutum ve davranışların tümünün örgütlenmiş bütünlüğünü anlatmaktadır (Yörükoğlu 2000: 101). Benlik, kişinin kendini algılamasını, kendinin diğerleriyle olan ilişkileriyle ilintili algılarını ve tüm bu algılara vermiş oldukları değerlerini içerdiğini belirtmektedir. Benliğe ilişkin bilgiler, benlik şeması biçiminde bireyin zihninde yer alan bilgiler şeklinde tanımlanmaktadır (Özen ve Gülaçtı 2010). Burada benlik şeması, bireyin sosyal deneyimlerindeki benlikle ilişkili olan bilgilerin işlenmesini düzenleyen, yönlendiren ve geçmiş deneyimlerinden türetilmiş olan benliğe ilişkin genellemeler olarak belirtilebilmektedir. Bu bağlamda benlik şeması, bireyin kendisine ilişkin benlik bilgisinin işlenmesi ile düzenlenmesini sağlamaktadır. Benlik bilgisiyse, bireyin seçimleri, değerleri, güdüleyicileri, hedefleri ve davranışını düzenlemesi ve kontrol etmesiyle dinamik benliği meydana getirmektedir.

51

Wylie (1968) benlik kavramını “gerçek benlik” ve “ideal benlik” şeklinde ikiyeayırmaktadır. Gerçek ve ideal benlik, özel ve genel görünümü kapsamaktadır (Karabulut 2014). İdeal benlik; bireyin ne olmak istediği ile diğerlerinin o bireyin ne olmasını arzu ettiklerine yönelik düşüncelerini ve fikirlerini kapsamaktadır. İdeal benlik, benlik imgesi ile özsaygı kavramlarını içerisine alan birçatı şeklinde düşünülebilir (Pişkin 2006: 97).

Benlik kavramının gelişimi üzerinde bireyin geçmiş yaşantıları, deneyimleri ve çevresi ile olan etkileşimi önemlidir. Bunların yorumlanması ise, bireyin kendi benlik saygısı seviyesini göstermektedir (Pişkin 2006: 99). Bireyin zihinsel ve fiziksel özelliklerinin toplamı olarak tanımlanan benlik, bireyin sahip olduğu nitelikleri içeren, bütün özelliklere ilişkin olarak kendisini değerlendirmesidir (Lawrance 1996: 2).

Cüceloğlu (1994) benliği, kişilik kavramının bir parçası olarak görerek, diğerlerinin bireye yansıttıkları özelliklerle bireyin kendisi hakkında yaptığı gözlemler toplamında şekillenen, bireyi diğer bireylerden ayırt edici özellikler bütünü şeklinde ifade etmiştir. Aslan (1992: 7) benliği, kişinin kendisini algılama biçimi olarak ve bireyin kişiliğini şekillendiren bir kavram olarak belirtmiştir. Santrock (2012: 129) benliğin, bireyin bütün özelliklerinden meydana gelmekte olduğu ifade etmiştir.

Pek çok birey, kişiliklerinin dışarıya yansıyan, başka insanlarca değerlendirilmekte olan yönlerini bilmemekte ya da görmezden gelmektedir. Bu kişiler, kendi benliklerinin farkında olmamakta veya benlik hususunda bilgileri oldukça yüksek düzeydedir. Benlik kavramı, bireyler arasındaki benzerlikler ile farklılıkları ortaya çıkaran bir kavram niteliğindedir. Bireyin kendisine ilişkin doğrudan ve çevresiyle etkileşim halindeyken oluşturduğu algıların birbirleri ile anlamlı bütünler meydana getirmesi neticesinde benlik tasarımı ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda bireyin davranışları, benlik tasarımına göre biçimlenmektedir (Kuzgun 2014: 124).

Modern toplumsal yaşamda bireyin, toplum tarafınca beklenmekte olan rolünü gerçekleştirirken gerektiği biçimde bu rolü yerine getirebilmesi, düzenli ve mutlu bir

52

yaşama sahip olabilmesi, toplum içerisinde bir anlam kazanması hususunda sağlıklı bir kişilik gelişimi gereklidir (Coşkun ve Altay 2009: 42).

İnsanlar gelişim süreci içerisinde deneyimlemiş oldukları birtakım tecrübeler aracılığıyla kendisiyle ilintili değerlendirmeler yapmakta ve böylece benlik ortaya çıkmaktadır. Bu süreç içerisinde diğer insanların o kişiye yönelik algılarının da oldukça önemli bir yeri bulunmaktadır. Sosyal etkileşim, benliğin gelişimi hususunda merkezi bir öneme sahiptir ve sosyal etkileşim içinde gelişmektedir. Buna göre birey, ilk dönem çocukluk yıllarından itibaren birtakım oyunlar ve diğer kanalların kullanımı vasıtasıyla etkileşim içine girmekte ve birtakım roller almak suretiyle bu rolleri ortaya koymaktadır. Benlik de, bu roller aracılığıyla gelişim göstermektedir. Dolayısıyla, benliği şekillendiren esasen toplum olmaktadır. İletişim aracılığıyla oluşturulan bir kavram niteliğindeki benlik, iletişim süreci içerisinde kişiyi kendi kabuğundan çıkarmakta ve diğer insanların gözünden kendisine bakabilmesini sağlamaktadır. Bununla birlikte kişi, diğer insanlara onların gözünden bakabilmeyi öğrenmektedir. Benliğin oluşumu, bu etkileşim süreciyle yakından alakalıdır. Sosyal hayatın ve iletişimin olmadığı bir ortamda benlik bilincinin ortaya çıkması mümkün değildir. Benlik bilincinin oluşmasının ardından, bireyler yalnız olmaya katlanabilmektedirler (Thomaes, Poorthuis and Nelemans 2011: 317).

Benlik, psikoloji bilim dalı çerçevesinde kişilik konusunun içerisinde yer almaktadır. Benlik ve kişilik arasında gelişimsel ve yapısal anlamdanet sınırlar meydana getirmek oldukça güçtür. Benlik, sıklıkla kişiliğe ilişkin bir kavram şeklinde ele alınmış olup, bireyin kişiliğini meydana getiren temel yapılardan biri şeklinde görülmüştür. Bu sebeple benlik ile kişilik arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Benlik ile kişilik birbirlerinin içine geçmiş olmakla birlikte benlik, kişilikten farklı birtakım özelliklere sahiptir. Benlik, bireyin kişiliğine ilişkin kanılarından meydana gelmektedir. Kişinin kendisine ilişkin özellikleri, yetenekleri, değer yargıları ve idealleriyle ilişkili şekilde yargılarının dinamik örüntüsü, kendi kişiliğine ilişkin düşünceleri ve kendi kendini görüş biçimidir. Bu bağlamda benlik, kişiliğin sübjektif yanını teşkil etmektedir. İnsanın kendisine ilişkin sahip olduğu özel algıların çok boyutlu bir bileşimi niteliğindedir (Rhodewalt and Petersan 2008: 49).

53

Benliğin birtakım önemli işlevleri bulunmaktadır. Öz (2004: 87) benliğin bu temel işlevlerini şu şekilde belirtmektedir;

i. Davranışların sebeplerinin ifade edilmesi hususunda yardımcı olur, ii. Karar alabilme süreci hususunda ortak görüş oluşturmayı sağlar,

iii. Geleceğe ilişkin beklentileri biçimlendirme ve yaşam anlamı hususunda köprü vazifesi görür.