• Sonuç bulunamadı

Süveyş Krizi: 1956 Savaşı

Nasır‟ın bağımlılığı kırma ve ulusal temellere dayalı bir Mısır kurma adına attığı bu önemli adım, Fransa ve İngiltere‟yi ekonomik ve askeri anlamda bir güvenlik tehdidi içerisine soktu. Bu kapsamda Süveyş kanalının millileştirilmesinin sonucunda, ekonomik ve askeri jeopolitiği oldukça önemli bir noktayı bu iki devlet kaybedeceklerdi. Diğer yandan Süveyş‟in millileştirilmesi kararı İsrail açısından bir tehdidin doğması anlamına geliyordu. Çünkü Süveyş gibi ekonomik getirisi yüksek bir noktanın tüm gelirlerinin Mısır tarafından alınması, ilerde Mısır‟ın ekonomik ve askeri kapasitesini arttıracağı anlamını da ayrıca taşıyordu. Ancak Süveyş‟in millileştirilmesi kararı en çok iki süper güce yaradı. ABD açısında, İngiliz etkisinin bölgeden tasfiye edilmesi sonucunda ABD‟nin yerini doldurulacağı bir boşluk doğdu. Bu sayede ABD bölgedeki nüfuz alanını daha da etkin hale getirebilecekti. SSCB için ise Süveyş‟in millileştirilmesi, ileri düzeyde ilişkilerin kurulmaya

67Ömer E. Kürkçüoğlu, Türkiye’nin Arap Ortadoğusu’na Karşı Politikası (1945-1970), Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları, 1972, s. 82

35 başlandığı bir ülke olan Mısır‟da, Batı bloğunun etkisinin kırılması oldukça önemli bir gelişmeydi.

5.4.1.Gizli Anlaşma ve İsrail Saldırısı

Süveyş Kanalının Mısır tarafından millileştirilmesi kararı ardından, İngiltere ve Fransa‟nın da katıldığı görüşmelerden bir sonuç alınamaması bu olayın daha karmaşık bir hal almasına neden oldu. Bu nedenle iki ülke çözüme askeri yolla ulaşılmak istenmiştir. 29 Ekim 1956 yılında alınan karar İsrail, Fransa ve İngiltere arasında gizli bir şekilde kabul edilerek, fiilen uygulamaya konulmuştur. İki eski sömürgeci güç ve İsrail arasında yapılan bu gizli anlaşmadan ABD‟nin ne derece haberdar olduğuna dair net bir bilgiye ulaşılamasa da, ortada olan durum ABD‟siz bir

harekâtın bu üç ülke arasında planlanmış olduğuydu.68

Savaş, İsrail‟in Sina‟yı işgali ile resmen başlamıştır. İngiliz uçakları Mısır‟ın hava üstlerini vurarak hava kuvvetlerini etkisiz hale getirdi. Sonrasında ise İngiltere ve Fransız kara birliklerinin önünde Kahire‟ye ilerleme konusunda bir engel kalmadı. Mısır‟da patlayan bu savaş, Fransa ve İngiltere‟nin neredeyse askeri üstünlük sağlandığı sırada palan dışı bir gelime ile son buldu. Savaşı kesin olarak bitiren ilan Washington‟dan gelmiştir. Askeri harekâtın durdurulması ve askeri birliklerin Sina‟dan çekilmesi istemi, ABD başkanı Eisenhower tarafından ilan edilmiştir. Burada en önemli rolü oynayan ülke savaşın sonlandırılması noktasında taraflara sert uyarılarda bulunan Sovyetler Birliği olmuştur. Mısır topraklarından işgalci devletler çekilmezler ise saldıran tüm devletlere füze yağdırma tehdidini içeren ciddi tehdit, SSCB bakanlar kurulu başkanı

N.A. Bulganin tarafından yapılmıştı.69

5.4.2.Politik Zafer: 1956 Süveyş Savaşı‟nın Kazananı

ABD kendisine danışılmadan yapılan bu savaş sonrasında Sovyetler ile bir nükleer savaşın eşiğine gelmişti. Bu nedenle Fransa ve İngiltere‟ye oldukça kızgındı. Diğer yandan Süveyş kanalının Mısır tarafından bloke edilmesi ve Irak Petrol şirketinden gelen petrol borularının Suriye kıyılarında sabote edilmesi sonucunda

68

Arnold Hottinger, The Arabs: Their History, Culture and Place in the Modern World, University of California Press, California: 1963, s. 273

69

36 enerjinin Batı yönlü akışı oldukça büyük bir darbe almıştır. Çünkü Batı Avrupa devletlerinin ithal ettiği petrollün % 70‟i bu bölgeden geliyordu. Bu durum karşısında Batı Avrupa bir çözüm arayışı içerisine girmiştir. Bulunan çözüm yolu ise tankerlerin Afrika üzerinden yüklenerek Batı Avrupa‟ya petrol akşını devam ettirmekti. Bu şekilde ithal edilen petrolün kaybı en aza indirilecekti. Ancak bulunan bu formül pek işe yaramış görünmüyordu öyle ki bu yolla petrol taşınmasına rağmen

hala % 45 oranında bir petrol açığına sahiptiler.70

Bu durum karşısında çaresiz kalan Fransa ve İngiltere, ABD yardımına ihtiyaç duymaya başlamışlardı. Böyle bir fırsatı eline geçirmiş olan ABD, savaş sonlandırılmadığı sürece bir yardımın İngiltere ve Fransa için söz konusu olmayacağını ortaya koymuştur. Bu şekilde ekonomik anlamada bu iki ülkeye karşı bir baskı kurarak dış politikaları üzerinde etkili olmuştur. Bunun yanında diğer ülkelerde Fransa‟yı kınayarak Süveyş krizi konusunda bir baskı alanı oluşturdular. Yaşanan bu gelişmeler Fransa ve İngiltere‟yi savaşı bitirmeleri noktasında köşeye sıkıştırdı. 22 Aralık 1956 yılında İngiliz ve Fransız birlikleri Mısır topraklarından çekilmek durumunda kaldı. Askeri açıdan yenilen Nasır, politik açıdan bu savaştan oldukça kazançlı olarak çıkmıştır. John Badenau‟ya göre Süveyş krizi ile Cemal Abdül Nasır, bölgesel bir kahraman olarak

ansızın Ortadoğu‟nun ufkunu doldurmuştur.71

6.Arap Milliyetçiliğinin Zirvesi: Birleşik Arap Cumhuriyeti ve Irak Devrimi Süveyş krizi sonrasında, Nasır‟ın sömürge devletlerine karşı savunduğu milli duygular halk tarafından daha güçlü kabul gördü. Bunun yanında Mısır‟ın Bağlantısızlar hareketi üzerindeki etkin alanı artarak devam etti. Mısır Emperyalizme karşı oluşan tüm politik çatışmalarda destek bulmaya başladı. Yalnızca Mısır‟da değil diğer bölgelerde de etkili olmaya başlayan Nasır ideolojisi, diğer toplumlar üzerinde emperyalizme karşı verilen mücadelenin sembolü oldu. Mısır, sömürge devletlerinden zarar görmüş tüm bölgeler üzerinde, katalizör görevi gören bir devlet haline geldi. Bundan daha da önemlisi, Nasır Arap devrimine soluk aldırarak devrimin geleceğine yön verdi. Nasır‟ın düşünceleri kısa bir zaman içerisinde bir

70

Harry B. Ellis, Challenge in the Middle East: Communist Influence, New York : The Ronald Press Company, 1960, s. 125

37 ideoloji haline dönüştü. Sömürge karşıtlığı, Arap sosyalizmi ve ideal bir Arap birliği oluşumu savunusu, bu ideolojinin içerisinde kendine yer bularak güçlü bir ideayı tüm

Arap toplumlarına deklare etti.72

Nasır‟ın fikirleri gelenekselci, devrim karşıtı ve batı yanlısı liderler tarafından, rejimlerine karşı büyük tehdit oluşturduğu gerekçesiyle kabul edilmiyordu. Ancak devrimci Arap ülkeleri olarak tanımlanan Mısır ve Suriye, İsrail‟e karşı büyük bir düşmanlık besliyor ve Batıyı İsrail‟in en büyük destekçisi olarak görüyordu. Bu nedenle Batı ile kurulan ilişkilerin İsrail‟e hizmet ettiği fikri bu ülkelerde yaygın bir kanaat haline gelmişti. Oluşan algı öylesine bir noktaya gelmişti ki Emperyalizmle savaş esasında İsrail ile savaşmak anlamındaydı. Bu yüzden Batı

ile ilişki kuran Arap rejimleri ile bir rekabet kendini Arap dünyasında gösterdi.73

Bu rekabetin bir sonucu olarak yaşanan ayrışma Arap milliyetçiliğine alternatif İdeolojilerin bölgede belirmesine neden oldu.