• Sonuç bulunamadı

Birleşik Arap Cumhuriyeti Kuruluyor

Mısır lideri Cemal Abdül Nasır‟ın başarıları yalnızca onun ideolojisi paralelinde giden Arap kitlelerince değil, Arap toplumlarının tamamını kapsayan bir desteği beraberinde getirdi. Bu durum sonucunda, Suriye‟de ki siyasetçiler yön hislerini kaybetmeye başladı. Bu durum öylesine bir hal aldı ki, Suriyeli Siyasetçiler

Nasır‟ın yeteneklerinden büyülenmiş gibi davranıyorlardı.83

Bu duruma birde Suriye‟de komünist hareketliliğin ileri safhalara ulaşması eklenince, Suriye‟de ki Arap milliyetçileri ile Mısır ilişkileri dahada derinleştirdi. Hatta Suriye‟de ki Arap milliyetçileri, Mısır ile birleşme yönünde planlar yapmaya bile başladı. Suriye‟de ki Arap milliyetçileri tarafından Nasır‟a iki ülkenin tek bir çatı altında birleşmesi hususunda bir teklif yapıldı. Ancak Nasır böyle bir birleşme için şartların

olgunlaşmadığı gerekçesini ileri sürerek bu teklifi önceleri kabul etmedi.84

Suriye‟de özellikle bu dönemde yaşanan olaylar giderek olumsuz bir hal alamaya başlayınca, Suriye‟deki Arap milliyetçilerinin önde gelenleri kurulacak bir birlikteliği sıkıntılardan kurtuluş olarak görmeye başladı. Kaldı ki Suriye‟de ki Liderler komünist değil Arap milliyetçileriydi ve bu noktada atılacak en uygun adım Sovyetlerle yakınlaşmak değil, Arap milletleri arasında birlikteliği sağlayarak onurlu bir duruş sergilemekti. Bu düşüncelerin oldukça güçlendiği bir dönemde komünistlerin Şam‟ı ele geçirmeleri, Baas ideolojisi üyelerini harekete geçirdi. Suriye‟deki Arap milliyetçileri, komünist hareketlenmeyi Arap Milliyetçiliğine karşı büyük bir tehdit olarak algıladı. Bu yüzden Baas hareketi öncüleri komünistlere karşı boğma hareketini başlattı. Böylece Suriye Baas hareketi Mısır ile birleşme üzerine görüşmeleri daha da yoğunlaştırmıştır. Ancak Nasır iki ülke arasında bir birliktelik kurulacaksa bunun aşamalı olarak gerçekleştirilmesi taraftarıydı. Fakat, Suriye liderleri bu noktada oldukça sabırsızdı. Nasır, iki ülkenin katılımıyla oluşturulacak bir devlet oluşumuna gitme konusunda bazı şartları öne sürdü. Bu şartlar yeni

kurulan Cumhuriyetin, Mısır tarafından belirlenecek kriterlere göre

83

Radwan Ziadeh, Power and Policy in Syria; Intelligence Services, Foreign Relations and

Democracy in the Middle East, London: I.B. Tauris, 2011, s. 3

84

44 yapılandırılmasını içeriyordu. Kaldı ki Suriye ekonomisi Mısır ekonomisi ile karşılaştırılamayacak derecede kötü durumdaydı. Bu nedenle Mısıra göre her yönüyle daha geride olan Suriye‟nin Mısıra entegre olması oldukça önemli bir durumdu. Öne sürülen bu şartlar Suriye‟de yaşanacak köklü bir değişimin habercisi niteliğindeydi. Öyle de oldu, Suriye de bu dönemde birçok parti kapatılmış ve Suriye askeriyesi elini siyasetten çekmek zorunda kalmıştır. Şubat 1958‟de Suriye Cumhurbaşkanı ve Nasır Kahire‟de görüşerek, iki ülkenin birleştirilmesine karar verdiler. Sonraki birkaç sene boyunca iki ülke, yeni kurulan Birleşik Arap

Cumhuriyetinin kuzey ve güney bölgelerini oluşturdular.85 Alınan bu karar yalnızca

Mısır ve Suriye‟de değil tüm Arap dünyasında büyük bir coşkuyla karşılandı. Arapların tamamında oluşan bu coşku gelecekte kurulma ihtimali olan birlikteliğin temelinin atılmasıyla alakalıydı. Nasır, iki ülkenin tek bir çatı altında birleşmesini, coşkulu kalabalıklar önünde ilan ederken şu cümleleri kurmuştu; “ Bugün Arap

milliyetçiliği sloganımız gerçek olumuştur.”86

Bu sözler esasında Arap milliyetçiliğinin bölgedeki halklar nezdinde ne derece kabul gördüğünü ciddi şekilde ortaya koymaktaydı. Suriye ve Mısır‟ın halklarına bir referandum ile BAC‟ın kuruluşu kararını sunmaları ile bu süreç başladı. Referandumdan çıkan sonuçlar beklendiği gibiydi ve Nasır bu kurulan yeni devlete başkan seçildi. Aynı yılın Şubat‟ına gelindiğinde, Suriye ve Mısır parlamentoları Nasır tarafından açıklanan 17 maddelik geçici bir anayasayı kabul etmişlerdi. Birleşik Arap Cumhuriyeti olarak anılan bu yeni devlet üniter bir yapıya sahip hukuk devletiydi ve başkanı oldukça güçlü haklara sahipti. Bunun yanında yeni kurulan devlette tek bir partiye, yani

Ulusal Birlik Partisine izin verilerek bu durum anayasada tanımlandı.87

Kurulan yeni devlet kısa bir süre sonra dağılacak olsa da kısa sürede ciddi atılımlar yapıldı. Bunlardan en önemlilerinden birisi, BAC kurulmadan önce Suriye ve Türkiye arasında soruna neden olan İskenderun konusu üzerineydi. BAC genel kongresinde İskenderun‟un geri alınması için resmi ve uygun adımların atılması kararına bile

85

A. Goldschmidt Jr.- L. Davidson, A Concise History of the Middle East, Colorado: Westviev Press, 2006, s. 317

86

Anne Alexander, Nasser, London: Haus Publishing, 2005, s.104 87Güler, a.g.e., s.185-186

45 varılmıştı. Bu kapsamda BAC federasyonu öğrenci konferansında İskenderun‟un

BAC‟ın bir ili olduğu ilan edilmiştir.88

Kısa süre içerisinde Mısır Suriye üzerinde ciddi bir otoriteye hakim olmaya başladı. Yeni kurulan rejimle birlikte Suriye‟deki siyasal partilerin aktiviteleri sonlandırılmıştı. Suriye‟de bu doğrultuda yaşanan gelişmeler, komünistleri ve Baas destekçilerini hoşnutsuz etti. Özellikle bu dönemde Mısır‟ın Baas hareketine yönelik ayrıştırma politikası içine girmesi, Baas hareketi üyelerinin harekete geçmesine neden oldu. Salah Cedid, Hafız Esed ve Muhammed Ümran gibi Baasçılar “Askeri Komite” adı altında gizli bir askeri teşkilatlanma kurdular. Bu kurulan gizli teşkilat

BAC‟ın dağılmasına neden olan Suriye askeri darbesini yapacaktı.89

Baas cephesinde yaşanan bu hoşnutsuzluğa rağmen, Suriye halkı tarafından iki ülkenin birleşmesi coşkuyla karşılandı. Bu yeni oluşum arkasına hızla bir şekilde artan halk kitlelerini aldı ve yalnızca Suriye ve Mısır‟da değil Irak, Ürdün, Suudi Arabistan gibi monarşilerde taraftar bulmaya başladı. Bu durum öylesine bir hal aldı ki monarşilerin tahtları sallanıyor, Lübnan gibi çok etnikli ve dini yapıdaki devletlerde Arap milliyetçilerinin yönetimlere karşı duruşu anarşiye neden oluyordu. Bu birleşmenin en büyük ve en önemli sonucu kuşkusuz Irak monarşisinin halk ayaklanması olmuştu. Kral Faysal yapılan bir darbe sonrasında tahtan indirilmiş ve yerine daha demokratik bir rejim gelmişti. Irakta yaşanan bu devrim görünürde bir monarşinin sonunun gelmesi anlamını taşısa da aslında çok daha fazla şeyi ifade ediyordu. Irak krallığı ile aynı kanı taşıyan Ürdün monarşisi oldukça büyük bir tehdit algılaması içerinse girmişti. Bunun yanında Suudi Arabistan‟da ki monarşide devrimci Arap milliyetçiliğini kendi rejimi için büyük bir tehdit olarak görüyordu. Ve her iki monarşi Irak monarşisiyle aynı sonu paylaşmaya hiç niyetli değillerdi. Ürdün ve Suudi Arabistan monarşi rejimleri bir anda kendilerini karmaşık ilişkiler yumağının içinde buldu. Bir çözüm bulunmalıydı ve bu çözüm kesinlikle Arap milliyetçiliğinin verdiği doktrinle sağlanamazdı. Bu nedenle hem Suudi Arabistan hem de Ürdün

88

Daniel Pipes, Greater Syria the History of an Ambition, New York: Oxford University Press, 1990, s. 98

89

Robert G. Rabil, Syria, The United States, And The War on Terror In The Middle East, London: Praeger Security International Press, 2006, s. 22

46 kendilerini Batının kurtarıcı ellerine bıraktı. Bundan sonrasında Nasır için daha zor bir dış politika bölgede belirmeye başladı.

6.6.Arap Milliyetçiliğinde Bir Travma: Birleşik Arap Cumhuriyeti’nin Dağılışı