• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SÜREÇ ODAKLI ÇEVİRİBİLİM

2.1. Süreç Odaklı Çeviribilimin Gelişimi ve Güncel Durumu

2.1.4. Süreç Odaklı Çeviribilimde Yeni Yaklaşımlar

Süreç odaklı çeviribilimde günümüze kadar yapılan çalışmalarla karmaşık bir süreç olan çeviriye dair bilgi birikimi çeşitli açılardan artmıştır. Çeviri süreci yüksek teknoloji ve çok disiplinli bir yaklaşımla araştırma nesnesi olarak incelenmiştir. Çeviriyi süreç

32 Beyaz yaka etkisi: Deney katılımcılarının izlendiklerini bildikleri için normal davranamaması (Saldanha ve O’Brien, 2013: 118).

50

olarak incelemek için sözlü protokoller, klavye kaydediciler ve göz takip cihazı kullanılmıştır. Katılımcılar ilk çalışmalarda öğrenci iken güncel çalışmalarda artık profesyonel çevirmenlerdir. Buna ek olarak, çalışmalarda kullanılan yöntemlerde bir fikir birliği ihtiyacı, araştırmacılar tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Veri üçlemesi için kullanılan yöntemlere manyetik rezonans görüntüleme (Chang, 2009) ve Elektroensefalografi (Lachaud, 2011) gibi yenileri eklenmiştir.

Buna ek olarak süreç odaklı çeviribilim literatüründe araştırmaların laboratuvar ortamının dışına taşınarak daha doğal çalışmaların yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Risku (2010), süreç odaklı çeviribilimin bilişsel bilimlerde yaşanan paradigma değişimlerinden etkilendiğini vurgulamaktadır. Buna göre bilişsel bilimlerde ilk dönemlerde yaygın bir şekilde kabul edilen beynin bilgisayar gibi bilgi işlediğine dair benzetme, süreç odaklı çeviribilimin ilk dönemlerindeki çalışmalarda (örneğin Bell, 1991) kuramsal çerçeve olarak kullanılmıştır. Buna göre bilişsel süreçler belli adımlardan geçerek, aşamalı bir şekilde gerçekleşmektedir; bir adımda yaşanan sıkıntı diğer adımları aksatmaktadır. Ancak bu varsayımın insan zihnini açıklamada yetersiz kalması ile bilişsel bilimlerde paralel dağınık işleme paradigması doğmuştur. Buna göre bilgi beyinde tek bir bölgede değildir ve beyindeki nöronlar bir arada çalışarak bilişsel süreçleri gerçekleştirir. Bir önceki paradigmada olduğu gibi evrensel geçerliliği olan süreçler yoktur; kişiler kendi yaşam ve kültürel deneyimleri ile zihinsel süreçlerini gerçekleştirirler. Süreç odaklı çeviribilimde bu paradigmanın yansıması, çevirinin kültürel özelliklerinin vurgulanması şeklinde gerçekleşmiştir. Çeviri doğrudan bir sembol değişimi olamaz, çünkü her bir sembolün farklı kültürlerde farklı anlamları vardır. Bunların aktarılmasında kültürel benzerlikler ve farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır (Gutt, 1991; Kiraly, 1995). Risku, bilişsel bilimlerde yaşanan yeni paradigmanın şekillenmiş biliş olduğu dile getirmektedir. Buna göre biliş, sadece önceki bilginin yeniden kullanılması değildir; fiziksel ve toplumsal olaylar bilişi şekillendirmektedir. Biliş beyinde belli bir bölgede yer almaz, insanların vücutları ve çevreleriyle olan etkileşimleriyle ortaya çıkmaktadır. Toplumsal ve kültürel etkileşim, bu paradigmada önem kazanmaktadır. Bu paradigmanın süreç odaklı çeviribilime yansıması ise çevirmenlerin duygu, düşünce ve tutumlarının çeviri sürecinde incelenmesi, buna ek olarak çevirmenlerin diğer çevirmenlerle ve araçlarla etkileşiminin incelenmesi şeklinde olmuştur. (Ehrensberger-Dow, 2017, s. 332). Çeviriyi ergonomik bir yaklaşımla ele alan bu çalışmalar, özellikle çevirmenin işyerindeki doğal

51

davranışlarını incelemeyi hedeflemektedir. Göz takip cihazlarının ekranın altına yerleştirilebilecek kadar gelişmesi, bu çalışmaların veri elde etmek için klavye kaydedici ile sınırlanmamasını sağlamıştır (Teixeira, 2014).

Çok disiplinli bir yaklaşımla incelenmesi gereken çeviri süreci, araştırmacıların işbirliği kurmasına ve araştırma merkezlerinin temellerinin atılmasına katkı sağlamıştır. Kopenhag İşletme Okulu’nda kurulan CRITT33, Germesheim’de kurulan TRA&CO34

, Macau Üniversitesi’nde kurulan CSTIC35, Dublin Şehir Üniversitesi’nde kurulan CTTS36 gibi merkezler, sözlü ve yazılı çeviriye bilişsel bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. TREC Network37

ise tüm bu araştırma merkezleri arasında işbirliğinin sağlanması için kurulmuştur.

Süreç odaklı çeviribilimde gerçekleşmesi beklenen bir diğer gelişme ise çalışılan dillerin Avrupa dillerini aşması ve yeni dil çiftleri arasındaki çeviri süreçlerinin de incelenmesidir. Japonca ve Çince, Avrupa dil ailesinin dışında süreç odaklı çeviribilimde araştırılan ilk diller olmuştur. Veri elde etmek için kullanılan yöntemlerin yaygınlaşması ile diğer dillerin de incelenmesi beklenmektedir.

Yapılan çalışmalara daha kolay erişim sağlamak için kurulan Çeviri Süreci Veritabanı38

ile araştırmaların farklı bakış açıları ile incelenmesi hedeflenmiştir. Bu veritabanında yer alan araştırma ham verilerinin standartlaştırılması ile alanda işbirliğinin artması beklenmektedir. Klavye kaydedici ve göz takip cihazı verilerinin bulunduğu veritabanı üzerinde çalışan Carl ve Kay (2011), bu iki veri kaynağını tek bir grafik üzerinde sunarak çevirinin ilerleyişini görselleştirmeyi hedeflemiştir. Böylece çeviriye dair daha bütüncül bir bakış açısı ile hipotezler oluşturulması sağlanacaktır.

33

Center for Research and Innovation in Translation and Translation Technology (Çeviri ve Çeviri Teknolojilerinde Araştırma ve İnovasyon Merkezi, https://sites.google.com/site/centretranslationinnovation/ (erişim tarihi: 12.04.2018)

34 Translation & Cognition Center (Çeviri ve Biliş Merkezi) https://www.blogs.uni-mainz.de/fb06-tracocenter/ (erişim tarihi: 12.04.2018)

35

Center for Studies of Translation, Interpreting and Cognition (Yazılı Çeviri, Sözlü Çeviri ve Biliş Araştırmaları Merkezi) https://cstic.umac.mo/ (erişim tarihi: 12.04.2018)

36 The Centre for Translation & Textual Studies (Çeviri ve Metinsel Çalışmalar Merkezi) https://www.dcu.ie/salis/ctts.shtml (erişim tarihi: 12.04.2018)

37 Thematic network on empirical and experimental research in translation (Çeviride Görgül ve Deneysel Araştırmalar Tematik Ağı) http://pagines.uab.cat/trec/ (erişim tarihi: 12.04.2018)

38 Translation Process Database, https://sites.google.com/site/centretranslationinnovation/tpr-db (erişim tarihi: 12.04.2018)

52

Süreç odaklı çeviribilim, araştırma yöntemlerinin gelişmesi, işbirliğinin ve paylaşımın artması ve araştırılan nesnenin farklı boyutlarına odaklanması ile çeviri sürecine dair daha fazla keşfin yapılmasını hedeflemektedir.