• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SÜREÇ ODAKLI ÇEVİRİBİLİM

2.2. Çeviride Bellek ve Bilişsel Süreçler

2.2.2. Bellek Modelleri

Bu bölümde, bilişsel çaba kavramının daha iyi açıklanmasını sağlamak için bellek modellerini ele alınmıştır. İnsanın belleğinin genellikle üç kısımdan oluştuğu kabul edilmektedir; bunlar duyusal bellek, kısa süreli bellek veya günümüzde daha sık kullanılan bir kavram olan çalışma belleği ve son olarak da uzun süreli bellektir. Bu bölümde bu bellek türleri, tezin araştırma soruları göz önünde bulundurularak tartışılacaktır.

2.2.2.1. Duyusal Bellek

Duyusal bellek üçlü bellek modelinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Çevreden gelen görsel ve işitsel izlenimler bu bellek deposuna gelerek ön-işlemeye tabi tutulur. Görsel izlenimler görsel depoya aktarılırken işitsel izlenimler yankısal depoya aktarılır. Ancak bu izlenimlerin ön-işleme sonucunda çalışma belleğine aktarılması kısa süreli de olsa belli bir gecikme ile gerçekleşir. Görsel izlenimler 200 ms gecikme ile çalışma belleğine aktarılır ve görsel depoda 500 ms kadar tutulabilir (Eysenck ve Keane, 2010, s. 206). Görsel depo okuma (ve dolayısıyla çeviri) için oldukça önemli kabul edilmektedir. Bu sebeple, duyusal bellekteki bu kısa süreli gecikme çeviride okuma çalışmalarında önemle üzerinde durulan bir noktadır.

2.2.2.2. Çalışma Belleği

Çalışma belleği duyusal bellekten gelen bilginin kısa süreli depolandığı, ayrıca bu bilginin uzun süreli bellekten gelen bilgi ile birlikte karmaşık görevleri yerine getirmek için kullanılıp manipüle edildiği bellek kısmıdır (Baddeley, 2007, s. 1). Kısa süreli bellek pasif bir depolama işlevini görürken çalışma belleği bilginin işlenmesini vurgulayan bir kavramdır. Çalışma belleğiyle ilgili pek çok model bulunmaktadır ancak Baddeley ve Hitch’in çok bileşenli modeli, psikoloji dışındaki diğer bilimlerde en çok kabul görmüş model olmasının yanı sıra süreç odaklı çeviribilimde de en çok kullanılan

54

modeldir (Shreve ve Diamond, 1997, s. 235). Literatürdeki diğer çalışmalarla karşılaştırma yapabilmeyi sağlamak için bu çalışmada da Baddeley ve Hitch’in modeli kullanılmıştır (1974 yılında ortaya konulan model 2000 yılında güncellenmiştir).

Baddeley ve Hitch’in modelinde bir merkezi yönetici ve üç köle sistem bulunmaktadır: görsel-mekansal alan, fonolojik döngü ve olaysal tampon (modele 2000 yılında eklenmiştir):

Şekil 1:

Baddeley’in Çalışma Belleği Modeli

Baddeley (2007, s. 147)

Merkezi yönetici, zihinsel kaynakların nasıl kullanıldığını düzenlemekten sorumlu bir dikkatsel kontrol sistemidir (Baddeley, 2007, s. 117). Merkezi yönetici modeldeki en önemli alt sistemdir ve köle sistemlere oranla daha az araştırılmış olandır. Merkezi yönetici ara belleklerle saklanan bilginin incelendiği, dönüştürüldüğü ve yönlendirildiği bir mekanizmadır; köle sistemlerden hangisinin bilgiyi depolamak için kullanılacağına karar verir. Buna ek olarak iki köle sistem arasındaki bilgiyi birleştirip eşgüdüm sağlar (Smith ve Kossyln, 2007, s. 259). Tüm bunların yapılması merkezi yöneticinin dikkati kontrol etmesine ve tahsis etmesine bağlıdır. Baddeley merkezi yöneticinin 4 önemli özelliği olduğunu belirtmektedir. Bunlar dikkati odaklama, dikkati bölme, dikkatin

55

odağını değiştirme ve çalışma belleğiyle uzun süreli bellek arasında bağlantı kurmadır (Baddeley, 2007, s. 117).

Dikkati odaklama ve yönlendirme çalışma belleğinin en önemli özelliklerinden biridir.

Baddeley, insanın bilişsel olarak sınırlı bir kapasitesi olduğunu ancak belli durumlarda iki karmaşık görevin aynı anda yapılabileceğini vurgulamaktadır. Burada ise önemli olan nokta pratikle birlikte kazanılan otomatikliktir; tekrarlanan deneyimler, yani pratik, bir görev için harcanan dikkati azaltmaktadır (Baddeley, 2007, s. 124-129).

Çevirinin de dikkati odaklamayı gerektiren bir süreç olduğu açıktır. Çevirmen çevirisini oluşturabilmek için kaynak metni okuyup anlamalı ve erek metni oluşturup kaynak metinle karşılaştırarak gözden geçirmelidir. Çeviri bellekleri ile çalışırken çevirmen ayrıca çeviri belleğinin sunduğu eşleşmeyi de okumalı, anlamalı ve kaynak metinle karşılaştırarak hangi ekleme, çıkarma ve değişikliklerin yapılması gerektiğine karar vermelidir. Çevirmen çeviri belleğinin sunduğu eşleşmeyi kullanmak yerine sıfırdan çeviri yapmayı tercih edebilir. Bu durumda ise kaynak metni göz önüne olarak çeviri yapmalı ve daha sonra kendi çevirisini kaynak metinle karşılaştırarak gözden geçirmelidir.

Dikkati bölme merkezi yöneticinin bir diğer önemli özelliğidir. Bu özellik sayesinde

merkezi yönetici birbiriyle aynı anda (paralel bir şekilde) yürütülen görevler arasında dikkati bölmektedir. Dikkatin bölünmesi ve her iki görevin de başarıyla yürütülmesi için görevlerden birinin daha otomatikleşmiş olması gerekmektedir, böylece diğer görev dikkatin odağına çekilir (Baddeley, 2007, s. 133-137).

Çeviri sürecinde de dikkatin bölümlenmesi gerekmektedir. Kaynak metnin ve erek metnin aynı anda ele alınması ve işlenmesi, çevirmenin hem dikkatini odaklamasını hem de bölümlemesini gerektirmektedir. Okuma ve yazma işlemlerinin otomatik olduğu varsayıldığında çevirmenin kaynak metni işleme ve erek metni oluşturma işlemlerini aynı anda yaparken, bu görevlere dikkatini sıralı bir şekilde bölümleyeceği söylenebilir.

Dikkatin odağını değiştirme, merkezi yöneticinin mevcut sınırlı zihinsel kaynakları bir

görevden başka bir göreve aktarmasıdır. Dikkatin bir görevden diğerine odaklanılmasının belli bir bilişsel maliyeti vardır; bu bilişsel maliyet ise bireyin özelliklerine, uyguladığı stratejiye ve göreve göre değişmektedir (Baddeley, 2007, s. 129-133).

56

Dikkatin odağının değiştirilmesi çeviri sürecinde de sıklıkla gerçekleşmektedir. Çevirmen kaynak metin, erek metin ve çeviri belleğiyle çalışıyorsa çeviri belleği eşleşmesi arasında dikkatini bölümlemeli ve odağını bu metinlere ve metinle ilgili süreçlere vermelidir; kaynak metnin okunup anlaşılması, erek metnin oluşturulması ve kontrol edilmesi, çeviri belleği eşleşmesinin okunup anlaşılması ve kaynak metinle karşılaştırılması gibi. Her bir görevde çevirmen farklı bilişsel eylemlerde bulunmalıdır ve bir diğer göreve hızlı bir şekilde geçmelidir; bu ise belli bir bilişsel maliyete neden olarak var olan sınırlı zihinsel kaynakların harcanmasına sebep olmaktadır.

Merkezi yöneticinin dördüncü görevi ise çalışma belleğiyle uzun süreli bellek arasında

bir bağlantı kurmasıdır. Herhangi bir cümle oluşturmayan kelimelerle yapılan

deneylerde denekler 5 kelime hatırlayabilirken anlamlı cümle oluşturan kelimeler seri bir şekilde gösterildiğinde, denekler 15’e yakın kelime hatırlamaktadır (Brener, 1940’dan aktaran Vieira, 2015, s. 23). Modelde sözdizimi ve anlambilime dair bilginin uzun süreli bellekte depolandığı varsayıldığı için, çalışma belleği ile uzun süreli bellek arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur. Modele 2000 yılında eklenen olaysal tampon ile bu etkileşim daha ön plana çıkartılmıştır.

Çalışma belleğiyle uzun süreli bellek arasındaki bağlantının çeviri sürecindeki yansımaları çevirmenin karşılaştığı bir soruna daha önce nasıl bir çözüm bulduğunu hatırlaması şeklinde olabilir.

Fonolojik döngü çalışma belleği modelinin sessel bilginin tekrar edilmesi ve fonolojik işlemeye tabi tutulmasından sorumlu olan kısmıdır. İşitsel olarak gelen bilgiler otomatik olarak bu kısımda işlenir, görsel olarak sunulan sözel bilgi de işitsel bir koda dönüştürülerek fonolojik döngüde işlenir. Fonolojik döngünün kısa süreli olması ve bir belleğe (fonolojik bellek) sahip olması, gelen bilginin iç tekrar ile sürekli tekrar edilmesini ve tazelenmesi gerektirmektedir. Fonolojik döngünün dil edinimi, dili anlama ve dil üretiminde oldukça önemli işlevleri vardır (Smith ve Kossyln, 2007, s. 251).

Görsel-mekânsal alan duyusal kanallardan gelen görsel ve mekânsal bilgiyi geçici bir süre saklayıp işlemekle sorumludur. Görsel-mekânsal alan iki alt bileşenden oluşmaktadır; bunların biri görsel bilgiyi saklamakla diğeri ise görsel izlenimi tekrarlamakla sorumludur. Metin üretme araştırmalarında yazarların görsel-mekânsal alanı kullandıkları bulunmuştur. Planlama aşamasında yazarlar imgeleri görselleştirir,

57

diyagramlar ve planlar düzenlerler, bu sebeple de özellikle bu aşamada yazarlar görsel-mekânsal alanı kullanırlar (Olive, 2004, s. 35). Benzer şekilde, çeviri sürecinde de görsel-mekânsal alanın kullanıldığı öne sürülebilir.

Olaysal tampon modele 2000 yılında eklenen üçüncü bileşendir; fonolojik döngü ve görsel-mekânsal alan arasındaki alışverişi sağladığı gibi çalışma belleğinin uzun süreli bellekle bağlantısını da kurar. Bu bileşenin görevi fonolojik döngü, görsel-mekânsal alan ve uzun süreli bellekten gelen bilgileri bir araya getirerek geçici bir temsil şekline getirmektir (Baddeley, 2007, s. 148). Olaysal tamponun çeviri sürecinde hem fonolojik döngüden gelen bilgiyi, hem görsel-mekânsal alandan gelen bilgiyi hem de uzun süreli bellekten gelen bilgiyi bir araya getirerek çeviri birimlerinin oluşturulmasında ve çevirinin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynadığı söylenebilir.

Çalışma belleğinin süresi ve kapasitesi

Çalışma belleğinin tutabileceği bilgi miktarı ve süresi sınırlıdır. Miller (1956) çalışma belleğinin kapasitesinin 5-9 birim arasında olduğunu, hafıza testleri ile ortaya koymuştur. Katılımcılardan kelime, sayı vb. birimleri akıllarında tutmasını istemiş ve katılımcıların genellikle 5 ve 9 birim arasında maddeyi akıllarında tutabildiklerini ortaya koymuştur. Katılımcıların %50’si 7 birimi hafızalarında tutabilmiştir.

Çeviri belleğinin süresi üzerine ise Peterson ve Peterson (1959) çeşitli çalışmalar yapmıştır. Deneylerinde katılımcılardan üç sessiz harften oluşan anlamsız dizileri içlerinden tekrar etmeden akıllarında tutmaları istenmiştir. 3, 6, 12, 15 veya 18 saniye geçtikten sonra bu üç harf sorulmuş ve katılımcıların hatırlama süreleri ölçülmüştür. Buna göre 3 saniye geçtikten sonra katılımcıların hatırlama oranı %50 iken 18 saniye geçtikten sonra bu oran %5’in altına düşmektedir. Araştırmacılar, bilginin zaman ve başka bilginin karışması sonucu hafızadan gittiği sonucuna ulaşmıştır.

2.2.2.3. Uzun Süreli Bellek

Uzun süreli bellek, sınırsız miktarda bilgiyi uzun süreli olarak depolayan bellek türüdür. Uzun süreli bellek temelde ikiye ayrılır; işlemsel bellek ve bildirimsel bellek. İşlemsel bellek bisiklete binmek, okumak, klavyede yazmak gibi bazı motor ve bilişsel eylemlerin nasıl otomatik bir şekilde gerçekleştirileceğine dair bilgiler içermektedir. Bu bellek türünde yer alan eylemler otomatikleşmiştir ve çalışma belleğinin sınırlı sayıdaki kaynağını diğer eylemlere oranla çok daha az tüketir. Bildirimsel bellek ise bilincin

58

farkında olduğu bilgileri içermektedir ve anısal bellek ile anlamsal bellek olarak ikiye ayrılır. Anısal bellek kişinin hatıralarını, anılarını içeren bellek deposudur; yıllar önce olan bir olayın anısı burada yer almaktadır. Anlamsal bellek ise kavramlar, kurallar ve olguların bulunduğu bellek deposudur; kişinin genel bilgileri bu bellek deposunda saklanır (Ashcraft ve Radvansky, 2010, s. 185-187).

Uzun süreli bellek çeviri sürecinde hem otomatikleşmiş eylemlerin gerçekleştirilmesi hem de dil ile ilgili kontrollü, yani otomatikleşmemiş eylemlerin gerçekleşmesinde önemli roller oynamaktadır. Okuma ve yazma gibi çoğunlukla otomatikleşmiş eylemler için kişi işlemsel belleğe dayanmaktadır. Buna ek olarak dünyaya dair bilgi, terminoloji, dili anlama, çeviri sürecinde karşılaşılan problemlere daha önce bulunan çözümler gibi çeviriyle ilgili diğer tüm işlemler için de bildirimsel bellek kullanılır.