• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.3. Trafik Sorunlarına Sebep Olan ve Etkileyen Faktörler

2.3.2. Trafiği Etkiyen Diğer Faktörler:

2.3.2.6. Biyolojik Faktörler:

2.3.2.6.4. Sürücü Yorgunluğu ve Trafik Kazaları

Yorgunluğu, kişinin zihinsel ve fiziksel fonksiyonları için gerekli enerji potansiyelini sağlayamama durumu olarak tanımlamak mümkündür. Yorgunluk, sürüşte hayati öneme sahip olan ihtiyat, dikkat, algılama, karar verme ve uygulama mekanizmalarını etkileyerek kavrama bozukluklarına sebep olan bir durumdur. Dolayısıyla yorgunluk, kişinin güvenli araç kullanma yeteneğini azaltmak suretiyle fiziksel ve zihinsel duyarlılığını etkiler. Tıpkı alkol ve uyuşturucuda olduğu gibi, uyku hali ve yorgunluk, reaksiyon süresini ve konsantrasyonu yavaşlatır, farkındalığı azaltır ve muhakemeyi bozar.49–50 Birçok kişi alkollü araç kullanmanın ne kadar tehlikeli olduğunun bilincinde ve farkında olmakla birlikte, yorgun ve uykusuz araç kullanmanın da en az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli olduğu ve en önemli kaza nedenlerinden biri olduğu gerçeğini yeterince bilmemekte ya da göz ardı etmektedir. Oysa, uykusuzluk, tıpkı alkol ve uyuşturucunun etkisi altındayken olduğu gibi sürücülük performansını olumsuz etkilemekte ve ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır.ABD Ulusal Karayolları Trafik Güvenliği Dairesi (NHTSA) verilerine göre yorgun ve uykusuz araç kullanmaya bağlı her yıl yaklaşık 100.000 kaza (tüm kazaların % 1,5′i) ve yılda yaklaşık 1500 ölüm (tüm ölümlü kazaların % 4′ü) meydana gelmektedir. İngiltere, Norveç ve İsviçre’de yapılan farklı çalışmalarda %1–16 arasında değişen oranlar bildirilmiştir. 51–52- 53- 54

McCartt ve arkadaşlarının 593 uzun mesafe kamyon şoförüyle yüzyüze yaptıkları görüşmelerde, sürücülerin oldukça büyük bir kısmının direksiyonda uyuduklarını saptamışlardır. Sürücülerin %47,1’i daha önce, %25,4’ü ise son bir yıl içinde direksiyonda uyuduklarını ifade etmişlerdir.54–55

ABD’de uyku nedenli kazaların, yıllık 23.318 ölüm ve 1.907.072- 2.474.430 sakatlığa yol açan yaralanma ile ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Bunun maliyetinin ise 43.15–56.02 milyar dolar olduğu sanılmaktadır.54–56

Psikolojik ve fizyolojik bir olgu olan yorgunluğun meydana gelen bir kazada temel faktör olarak tespit edilmesi oldukça güçtür. Alkollü araç kullanma nedeniyle meydana gelen kazalarda kaza tetkikini yapan görevliler kan veya nefes ölçümü yaparak sürücünün alkollü olup olmadığını tespit edebilirken, sürücü yorgunluğunu tespit edebilecek bir ölçüm cihazı henüz bulunmamaktadır. Direksiyon başındayken yorgunluğun kaçınılmaz sonucu olan uykuya dalma nedeniyle meydana gelen kazalarda sürücüler genellikle uykuya daldıklarını inkâr ederler.

Bunun çeşitli nedenleri vardır. Bunların başında utanma, dava edilme ve sigortadan yararlanamama korkusu veya hakikaten uykuya dalmış olmadıklarına inanmaları gelmektedir. Laboratuar deneyleri, kişilerin uykuya daldıktan sonra birkaç dakika içinde uyanmaları halinde uykuya daldıklarını hatırlamadıklarını göstermektedir. 50–57

Bugün için, ticari yük ve yolcu taşıyan kamyon ve otobüs kazalarında sürücü yorgunluğunun kazadaki rolüne ilişkin takograf incelemesi sonucu bir kanaat oluşabilmektedir. Ancak, takograf takılması zorunlu olmayan araçların karıştığı kazalarda, kaza nedeni olarak sürücü yorgunluğunu tespit edecek sistemler geliştirilinceye kadar güvenmek zorunda olduğumuz iki tür bilgi kaynağı mevcuttur ki bunlar, sürücünün itirafı ve tanık ifadesidir. 50

Yapılan araştırmalar incelendiğinde, uykusuz araç kullanmaya bağlı faktörlerin dört temel grup altında toplandığı görülmektedir.

1.Zaman: Günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle araç kullanıldığı yorgunluğu ve uykusuzluğu belirleyen en temel faktör olarak görülmektedir. Araştırma bulgularına göre, 8-9 saatten fazla araç kullanıldığında, yorgunluk ve dikkat dağılmasına bağlı ciddi sorunlar başlamakta, sürücülük performansı olumsuz etkilenmekte ve kaza riski önemli ölçüde artmaktadır. Özellikle kamyon sürücülerinin yorgunluğa ve uykusuzluğa bağlı kazalara daha yatkın oldukları görülmektedir.

Avustralya Karayolu Araştırma Kuruluna göre 10 saat veya daha fazla süreli ve arka arkaya birkaç gün uzun süreli araç kullanımlarında kazaya karışma riski ciddi şekilde artmaktadır. 50–58

İnsan beyninde bulunan “vücut saati”, insanı sabah ve öğleden sonra 3 ile 5 saatleri arasında (kimi kaynaklara göre 2 ile 6 saatleri arasında) uykusu gelecek şekilde programlar. Bu saatlerde, insan günün en kötü performansını sergiler. Çünkü biyolojik saat “uyumak istiyorum” demektedir. Bu hissi yenmek çoğu zaman güçtür. Konuya trafik kazaları yönünden bakıldığında, uyku bağlantılı kazalarda günün saati önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Günün erken saati ve öğleden sonra sürücüler özellikle risk altındadırlar. Buna iyi alınamayan gece uykusu eklendiğinde riskin büyüklüğü daha da artacaktır. 50

Günün saatinin yorgunluğa etkisini açıklamaya en iyi örnek vardiyalı çalışmadır. Vardiya usulü çalışan insanlarda uyku ve çalışma

programları biyolojik saat ile çatışır. Yani, biyolojik vücut saati kişiye uyumasını söylerken, kişi iş gereği uyanık kalmak durumundadır. Bu çatışma nedeniyle vardiyalı çalışan insanların normal iş saatlerine tabi insanlara nazaran hatırlama ve konsantrasyon güçlüğüne, mide sorunlarına, menstrüel bozukluklarına, üşütme ve soğuk algınlığına, kilo almaya, yüksek tansiyon ve kalp sorunlarına, işyeri ve trafik kazalarına maruz kalma ihtimalleri daha fazladır. 50–59

Her yıl katedilen mesafeye ek olarak, birçok kamyon sürücüsü vücudun en uykulu ve yorgun olduğu zamanda, gece araç kullanmaktadır. Ülkemizde, karayolu ile yük taşımacılığının diğer taşıma sistemleri içindeki payının %90 olduğu, yolcu taşımacılığının ise % 95 olduğu ve ölümlü trafik kazalarının % 13,9′ unun ağır vasıta kazaları olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ağır vasıta sürücülerinin önemli bir risk grubu oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre, kendileriyle mülakat yapılan ağır vasıta sürücüleri en önemli kaza nedenleri olarak, alkollü iken araç kullanmak (%23,5), hatalı sollama yapmak ( %22), yorgun ve uykusuz araç kullanmak (% 17,1), yeterli sürücülük deneyimi olmamak (%16,2) ve trafiğin akışına göre hızı ayarlayamamak gibi sürücü hatalarını belirtmişlerdir. 50

Günümüzde hükümetler, araç kullanma süreleriyle kanuni düzenlemelerini yaparak özellikle ticari araç sürücülerinin günde ortalama en fazla 9 saat araç kullanabileceğini hükme bağlamışlardır. Bu 9 saatlik sürenin en az 45 dakikasında sürücünün dinlenme zorunluluğu bulunmaktadır. Avrupa Birliği direktifi de bu yöndedir. 50

2. Direksiyon başına geçmeden önce uykusuz kalmak ya da yeterli uyku uyumamak: Araştırmalar göstermektedir ki, genelde ortalama 16 saatten fazla uykusuz kalma sonucunda sürüş performansında önemli derecede bozulmalar başlamakta ve trafik güvenliği açısından da ciddi tehlikeler başlamaktadır. Bir araştırmada kazaya sebebiyet veren sürücülerin aynı kazaya karışan diğer sürücülere göre kaza öncesi uyku sürelerinin daha kısa olduğu bulunmuştur. 50

3. Uyku bozukluğu: Araştırmalar göstermektedir ki, uyku bozuklukları insanda uyku kaybına neden olan faktörlerin başında gelmektedir. Bilinen uyku bozuklukları: Narkolepsi, Uyku Apnesi, Uykuda Aralıklı Bacak Hareketleri, Huzursuz Bacak Sendromu, Günlük (Circadian) Ritim Bozukluğu ve İnsomnia’dır. Ağır vasıta sürücülerinde görülme sıklığı daha fazla olan çeşitli sağlık sorunlarına bağlı (uyku apne sendromu ve narkolepsi gibi) uyku bozuklukları, sürücülerin direksiyon başında uyuya

kalmasına neden olmakta ve trafik güvenliği açısından ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. 50

Amerikan Ulusal Uyku Vakfı bu uyku bozukluklarını kısaca şu şekilde tanımlamaktadır: Narkolepsi, merkezi sinir sisteminin uyku ve uyanıklığı düzenleyen bölgesini etkileyen bir kronik nörolojik bozukluktur.

Bireyden bireye değişmekle birlikte genel işaret ve belirtilerini şu şekilde özetlemek mümkündür: Yeme, konuşma, araç kullanma veya çalışma gibi beklenmeyen anlarda ani, kontrol edilemeyen uyku vakaları, hafif zayıflama ile tamamen vücudun çöküşü arasında değişen ani kas gücü kaybı vakaları, uykuya dalarken veya uyanırken konuşamama veya hareket edememe, uykuya dalarken kuvvetli, çoğu zaman hoş olmayan, rüyamsı tecrübeler, sık uyanmalarla kesilen gece uykusu, öğrenme ve hafızaya alma güçlükleri. Uyku Apnesi, uykuda solunumun durması olarak bilinen, potansiyel olarak hayati tehlike taşıyan bir bozukluktur. İşaret ve belirtileri şunlardır: Uyku esnasında hava akımının kısa süreli kesintilere uğraması ve oksijen kaybı, uyku sırasında çoğu zaman farkında olmadan tekrarlayan uyanmalar, araç kullanma, çalışma konuşma gibi beklenmeyen zamanlarda uykuya dalma, sabah erken saatlerde baş ağrısı, depresyon, çabuk kızma ve cinsel işlevselsizlik, öğrenme ve hafızaya alma güçlükleri. Uykuda Periyodik Bacak Hareketleri, uykuda iken bacakların, ayakların ve/veya ayak parmaklarının aralıklarla hareket ettirilmesi sendromudur. Rahatsız Bacak Sendromu, vücudun rahatta olduğu esnada devamlı surette olan rahatsız bacak duyarlılığı olarak tanımlanabilir. Belli başlı işaret ve belirtileri şöyledir: Çoğu zaman ayakta, baldırda veya bacağın üst kısımlarındaki rahatsız edici duyarlılığın eşliğinde bacakları hareket ettirme hissi, esnetmek veya bükmek veya ovmak veya yatakta dönmek veya kalkmak ve adım atmak suretiyle rahatsızlıktan kurtulmak için bacağı hareket ettirme ihtiyacı, uzanırken rahatsızlığın daha kötüye gitmesi, özellikle geceleyin uykuya dalmaya çalışırken rahatsızlığın artması, en fazla rahatsızlığın günün sonunda ve geceleyin duyulması eğilimi, sürekli gece uyku bölünmesi, gündüz yorgunluk. Günlük (Circadian) Ritim Bozukluğu, beyinde bulunan “vücut saati”veya “biyolojik saat” olarak adlandırılan sistem tarafından yönetilen kişinin fizyolojisi ve davranışlardaki ritmik değişimlerdeki bozulmayı ifade etmektedir. Bu saat tarafından yönetilen günlük devir daim yaşam boyu sürmekte ve 24 saatlik periyodu kapsamaktadır. İnsanlardaki hemen hemen tüm fizyolojik ve davranışsal fonksiyonlar ritmik bir şekilde meydana gelmektedir. İster isteğe bağlı (örneğin; vardiya usulü çalışma veya saat dilimini hızlı geçerek seyahat etme)isterse istek dışında (örneğin; hastalık veya ilerlemiş yaş)durumlardan kaynaklansın, insanda günlük ritim bozukluğu değişik zihinsel ve fiziksel bozukluklara neden olmakla birlikte güvenliği, performansı ve verimliliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. İnsomnia, uykuya dalmada güçlük çekme, gece boyunca sık sık uyanma ve tekrar uykuya dalmada güçlük çekme, sabah

çok erken uyanma, dinlenmemiş olarak uyanma gibi nedenlerden biri veya daha fazlasından dolayı yetersiz uyku şikâyeti olarak tanımlanmaktır.

İnsomnianın varlığını kişinin kaç saat uyuduğu veya uykuya dalmasının ne kadar sürdüğü belirlemez. Uyku ihtiyacı ve alınan uykudan tatmin olma kişiden kişiye değişmektedir. Insomnia gün boyunca yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü ve çabuk sinirlenme gibi sorunlara yol açabilmektedir.50–60 Uyku kaybına ve yorgunluğa neden olan nedenlerden biri de alkol kullanımıdır. Alkol bir depresan olduğundan sürücünün yorgunluk hissetmesi ve direksiyon başında uykuya dalması için sarhoş olması gerekmez. Güney Avustralya’daki Flinders Üniversitesi Uyku Araştırması Merkezi yorgunluğun neden olduğu bozukluklarla alkolün neden olduğu bozukluklar arasında bağlantı kurmaktadır. Şöyle ki; 17 saat uyanık tutulan bir insan kanında 0,05 mg (50 promil) alkol bulunan insanın standardında iş görebilecektir. Uykusuz geçen 24 saatin ardından kişi kanında 0,10 mg (100 promil) alkol bulunduran kişi ile benzer kabiliyette olacaktır.50–61

Amerikan Uyku Vakfı tarafından 1999 yılında yapılan bir anket çalışması, yukarıda sayılanların dışında stres, çeşitli sağlık sorunları (Diabetes Mellitus, Tıkayıcı Damar Hastalıkları, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalıkları, Nöropatik Hastalıklar ve Psikiyatrik Hastalıklar, vb.) uyunan ortamdaki ışık, ses ve ısı durumu, yatağı paylaşan kişinin uyuma alışkanlıkları, sosyal faaliyetler ve ilaç kullanımı gibi nedenlerin de uyku kaybına yol açabildiğini göstermektedir.50

4.Çevresel faktörler: Yolların monoton olması, uyarıcı önlemlerin alınmamış olması, iklim koşullarının elverişsiz olması ya da sürücülerin ihtiyaç duyduklarında dinlenme ve uyku molalarına olanak sağlayacak tesis veya mola yerlerinin bulunmayışını da yorgunluğu artıran önemli faktörler arasında sayabiliriz. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Araştırma Merkezinin Hacettepe Üniversitesi ile ortaklaşa yapmış olduğu, ağır vasıta sürücülerinin yaşam ve çalışma koşullarına ilişkin araştırmaya göre, araştırmaya katılan kamyon, otobüs ve çekici sürücülerinin yaklaşık yirmide biri uyuyacak ve yemek yiyecek yer bulma, onda biri temizlik-tuvalet-şahsi bakım ve haberleşme ihtiyacının giderilmesi, üçte biri ise araçların küçük arızalarını gidermek için uygun yer bulmada sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. 62

Uykusuzluk, kişilerin güvenli sürüş için kritik olan performanslarını olumsuz yönde etkilediğinden en önemli kaza nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Peters ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada, aşamalı uyku yoksunluğunun, simülasyonlu sürücü performansı üzerindeki etkilerine ve kaza oranlarına bakılmış ve

uykusuzluğun yoldan çıkma kazalarına neden olan anlamlı bir faktör olduğu görülmüştür; Kaza oranlarında, orta düzeyde bir uyku kısıtlamasından sonra (4 saat) küçük bir artış, uyku kısıtlamasının artmasıyla birlikte, ciddi artışlar görülmüştür. Bu çalışma sonucunda, 36 ve 60 saat uyanık kalma durumunda, trafik güvenliği açısından çok ciddi tehlikelerin ortaya çıktığı görülmektedir. 62

Laboratuar ortamında ve araç içi çalışmalarda belirlenen etkiler şunlardır: 62

Daha Yavaş Tepki Zamanı: Uykusuzluk, optimum tepki zamanlarını azaltmakta ve orta derecede uykulu kişilerde performansı azaltarak, tehlike anında zamanında durabilmelerini engellemektedir.

Tepki zamanındaki çok hafif yavaşlamalar ise, özellikle yüksek hızlarda kaza riskleri üzerinde derin bir etki yaratabilmektedir. 62

Genel Dikkat Düzeyinin Azalması: Sürücüler yaşları ve fiziksel durumları ne olursa olsun, her 90–120 dakikada bir dikkat azalmasına maruz kalırlar. Uykusuzluk ise dikkat azalmasını artıran en önemli etkenlerden biridir. Bununla birlikte, sürücülük gibi dikkate dayalı işlemlerdeki performans uykusuzluğa bağlı olarak düşmekte, tepkisizlik süreleri veya gecikmiş tepkilerin oranı artmaktadır. Uyku ihtiyacı olan kişi direksiyonda daha çabuk yorulmakta, zamanla dikkati azalmakta ve direksiyon başında uyuya kalarak kazaya neden olabilmektedir. 62

Bilgi İşlemede Bozukluk: Bilgiyi işleme ve birleştirme işlemleri daha uzun sürmekte, kısa süreli bellek doğruluğu azalmakta ve performans düşmektedir. Özetle, uykusuzluk, tıpkı alkol ve uyuşturucunun etkisi altındayken olduğu gibi, tepki zamanı, dikkat, algılama, muhakeme ve koordinasyon gibi zihinsel ve psikomotor becerileri olumsuz yönde etkilemekte ve kazaya neden olmaktadır. 62

Uyku ilişkili kazalar açısından en çok risk altında olan sürücüler;

a)Uykusu bozulmuş veya yorgun sürücüler: Mola vermeksizin uzun süre araç kullananlar, gece, öğleden sonra ve normalde uyuduğu saatlerde araç kullananlar, uyku yapan ilaçlar veya alkol alanlar, tek başına araç kullananlar, uzun, kırsal, sıkıcı yollarda araç kullananlar, sık yolculuk edenler.

İngiltere’de yapılan araştırmada uyku ilişkili kazaların saat 02.00, 06.00 ve 16.00 civarlarında 3 pik yaptığı saptanmıştır. 51–54

b)Genç sürücüler: Uyku ilişkili kazaların geç kalma eğiliminde olan, az uyuyan ve gece araba kullanan gençlerde yaygın olduğu saptanmıştır. Kuzey Carolina’da bu tür kazaların %55’inin 25 yaş ya da daha genç kişilerce yapıldığı görülmüştür. Bu sürücülerin %78’i erkektir.

İngiltere ve Norveç’te yapılan çalışmaların sonuçları da benzer şekildedir.

51–54–63

c)Vardiyalı çalışan sürücüler: ABD’de 25 milyon insan vardiyalı olarak çalışmaktadır. Bu alışılmadık programlarla çalışanların

%20-30’unun yorgunluk ilişkili araba kazası geçirdiği saptanmıştır.

Özellikle gece vardiyasından eve dönüş tehlikeli olmaktadır. 54–64

d)Ticari araç sürücüleri: Özellikle kamyon sürücüleri yorgunluğa bağlı kazalara eğilimlidir. Kamyon sürücülerinde uyku apnesi olarak adlandırılan uyku ve solunum bozukluğu yüksek oranda görülebilir.

Tüm ağır kamyon kazalarının en az %30–40’ında sürücünün yorgunluğunun, katkıda bulunan faktörlerden biri olduğu ileri sürülmektedir.54

e)Tanı konulmamış uyku bozuklukları olan sürücüler olarak sıralanabilir.54

Uykusuzluğu, alkole bağlı kazaların aksine, kaza mahallinde ölçebilecek kan, nefes testi gibi objektif ölçme yöntemleri henüz mevcut değildir. Bu nedenle, uykusuz araç kullanmaya bağlı kazalarla ilgili değerlendirmeler, sübjektif bulgulara, polis kaza tespit raporlarına ya da sürücülerin kendi beyanlarına dayanmaktadır. İngiltere’de yapılan araştırmada uyku ilişkili kazaların şu kriterlerle saptandığı belirtilmiştir:

- Sürücünün alkolmetre ve kan alkol seviyesinin yasal limitin altında olması,

- Aracın yoldan çıkmamış veya başka bir aracın arkasına çarpmamış olması,

- Fren izlerine rastlanmaması,

- Araçta mekanik bir problem olmaması, - İyi hava şartları ve görüşün açık olması,

- Hız ve öndeki araca çok yakın kullanmak gibi nedenlerin eliminasyonu,

- Olay yerine gelen polis memurlarının esas neden olarak uyuklamaktan şüphelenmesi,

- Kazadan hemen birkaç saniye önce sürücünün çıkış noktasını ya da çarptığı aracı açıkça görmesi. 51–54

Bu değerlendirmeler ışığında ortaya çıkan uykusuz ve yorgun araç kullanmaya bağlı kazaların genel özellikleri aşağıda sıralanmıştır: 62

Kazanın Gece Geç Saatlerde Meydana Gelmesi: Günün saati sürücü yorgunluğunu ve dikkatini etkileyen en tutarlı etkendir. Sürücü yorgunluğu gece sürüşünde gündüze oranla çok daha yüksek düzeydedir.

Uykusuz araç kullanmaya bağlı kazalar, ağırlıklı olarak gece yarısından sonra meydana gelmektedir. Uykusuzluğa bağlı kaza riski, hem genç sürücülerde (25 yaş ve altı) hem de 26–45 yaş sürücülerde gece saatlerinde artış göstermektedir. Ancak, 65 yaş üzerindeki sürücülerin öğleden sonra kaza riski daha fazladır. 62

Ağır Kaza Olması: Uykusuzluğa bağlı trafik kazalarında muhtemelen yüksek hız, gecikmiş tepki zamanıyla birleştiği için, ağır yaralanma ve ölümler çok daha fazla görülmektedir. Pack ve Maycock en ciddi kazaların büyük oranda uykusuzluğa bağlı olduğu sonucuna varmışlardır. 62

Kazaya Karışan Tek Aracın Olması ve Aracın Yoldan Çıkması: ABD ( Kuzey Carolina) Polis kaza raporlarının analizi sonucunda, alkol temelli olmayan uykusuz araç kullanmaya bağlı kazaların büyük oranında yoldan çıkan tek aracın olduğu görülmüştür. 62

Kazanın Hız Limitinin Yüksek Olduğu Yollarda Meydana Gelmiş Olması: NHTSA verileri, uykusuzluğa veya yorgunluğa bağlı kazaların hız limitlerinin yüksek olduğu karayollarında meydana geldiğini göstermektedir. Pack ve ark, uykusuzluğa bağlı kazaların daha çok hız limitinin yüksek olduğu yollarda meydana gelmesini gecikmiş tepki zamanıyla açıklamaktadırlar. 62

Sürücünün Kazayı Önleyebilmek İçin Herhangi Bir Girişimde Bulunamamış Olması: Kaza verileri, uykulu sürücülerin kazayı önleyici bir

harekette bulunma olasılıklarının oldukça düşük olduğunu ortaya koymaktadır. 62

Sürücünün Araçta Yalnız Olması: Kaza araştırmalarına göre, uykusuz araç kullanmaya bağlı kazaların yaklaşık %80′ninde sürücünün araçta yalnız olduğu saptanmıştır. Öte yandan, direksiyon başında uyuya kalan ancak, kaza yapmayan sürücülerin ise araçta yalnız olmadıkları görülmüştür. 62

Uykusuz ve yorgun araç kullanmaya karşı alınacak önlemler ya doğrudan uykusuz araç kullanmamayı amaçlayan ya da uykusuzluk meydana geldikten sonraki durumu düzeltmeye yöneliktir. Yeterli uyku uyuyarak uykusuzluğu önlemek herhangi bir telafi edici önlemden hem daha kolaydır hem de daha etkilidir. Uyku geldikten sonra alınan önlemlerin etkisi çok fazla sürmemektedir. En fazla sürücülerin uyuyabilecek bir yer bulmalarına yetecek kadar bir süre için etkili olabilmektedir. Kafein alımı, radyo dinlemek, araçtan inip kısa bir yürüyüş yapmak, camı açmak vb gibi geçici önlemler kesinlikle iyi bir uyku alışkanlığının yerini almamalı ve uykusuz sürücülerin varacakları yere güvenle varmalarını sağlayacak etkili stratejiler olarak algılanmamalıdır.64

İngiltere Ulaşım Araştırma laboratuarı tarafından 1995 yılında yapılan bir çalışmada sürücülere direksiyon başında uyanık kalmak için neler yapıldığı sorulmuş ve şu cevaplar alınmıştır:

• Pencere/Air Condition açarım (%68)

• Durur ve yürüyüş yaparım (%57)

• Radyo/kaset dinlerim (%30)

• Yolcu ile konuşurum (%25)

• Kahve içerim (%14)

• Diğer (%15)

İngiltere’nin Loughborough Üniversitesi Uyku Araştırma Merkezi yukarıda sayılan önlemlerle ilgili olarak bir dizi çalışma yapmış ve bu tedbirlerin içinde en etkin olanlarını en az 150 mg kafein almak ve 15 dakika civarında uyumak olarak tespit etmiştir.64

Bir başka çalışmada “enerji içecekleri”nin sürücünün uyku haline etkisini araştırılmış ve bu içeceklerin uyku halini bir süreliğine engellediği tespit edilmiştir.65

Yorgunlukla mücadele de kişisel önlemlerin yanı sıra teknolojiden de yararlanılması yıllardır trafik güvenliği çevrelerinin düşündüğü ve üzerinde çalıştığı bir konu olagelmiştir. Günümüzde bu alanda üretilen sistemlerin tamamı sürücü yorgunluğunu (uykuyu) tespit edip sürücüyü uyarma prensibi ile çalışmaktadır. Bu cihazlardan kimileri sürücünün hareketlerini (göz kırpma oranları, başın pozisyonu, vs.) gözlem altında tutarken kimileri de aracın hareketlerini (şerit dışına çıkma, direksiyon hareketleri, vs.) gözlemleyerek sürücüyü uyarmaktadır.

Avustralya Monash Üniversitesi Kaza Araştırma Merkezi tarafından) üç yorgunluk gözlem sistemi (göz kapanması, baş hareketi ve reaksiyon süresi) üzerinde bir çalışma yapılmıştır. Neticede, bu sistemlerin bazı durumlarda yorgunluğu tespit edebildiklerini, ancak uyanıklığı sürekli kılmadıkları sonucuna varılmıştır. 50–66

Avustralya Bilim Akademisi tarafından yayınlanan bilimsel bir dergide (Nova: Science in the News) karayolu tasarımında yapılacak değişikliklerin yorgunluk nedeniyle meydana gelen kazalarda ve bu kazaların şiddetinde bir azalmaya neden olacağı öne sürülmektedir. Buna göre önlemler şunlardan oluşmalıdır:

 Banketlerin sürücülerin yoldan çıkmaları durumunda kontrolü kolay sağlayacakları şekilde kapatılması

 Banketlerin sürücülerin yoldan çıkmaları durumunda kontrolü kolay sağlayacakları şekilde kapatılması

Benzer Belgeler