• Sonuç bulunamadı

1.2. KiĢiler Arası ĠletiĢim Türleri

1.2.3. Sözsüz ĠletiĢim

ĠletiĢimin sözlü olmayan boyutudur. Sözsüz iletiĢim beden dili ve ses, bütün öğeleri (tonlama, vurgu vb.) aracılığıyla gerçekleĢir. Sözsüz iletiĢimin iki ana iĢlevinden birincisi doğrudan anlam -özellikle duygularla ilgili- iletmek; diğeri de sözlü iletiĢimin içeriğini belirlemek, onu desteklemektir. Aynı sözler farklı tonlarda ya da farklı jest ve mimiklerle farklı anlamlar kazanır.

Sözsüz iletiĢimin özellikleri

ĠletiĢimin yokluğunu olanaksız kılma

Ġki kiĢinin belli ortamda birlikte bulunması, aralarında sözlü bir iletiĢim kurulmasa bile karĢılıklı görsel iletilerin akıĢını sağlayabilir. Çünkü, kiĢilerin davranıĢları, oluĢları, giyim kuĢamları, birbirlerine en azından sevgi düzeyinde nasıl bir insan oldukları ya da ne türden duygular içinde bulundukları konularında ipuçları verirler.

Duygu ve coĢkuları yetkin bir biçimde dile getirme

Ġnsanın biliĢsel iletimlerini aktarmada en temel araç olan konuĢma dili duygu ve coĢkularını dile getirmede çoğu kez yetersiz kalır. Bu nedenle, duygusal konuĢmalar, jestlere, mimiklere en çok baĢvurulan konuĢmalardır. Kısaca, sözcükler genelde içerik bilgisi taĢırlar. Sözsüz iletiĢim ise duygusal bilgiyi dıĢa vurur. Bir bakıĢ, bir dokunuĢ içten gelen sevgi ya da hayranlık duygularını satırlar doldurulacak kadar çok sözden daha yetkin biçimde dile getirilebileceği gibi, akla gelebilecek en kötü sözler bile bazen tek bir bakıĢ kadar etkili olmazlar.

KiĢiler arası iletiĢimde ses tonu, araya konan mesafe, giyim kuĢam özellikleri, vücudun duruĢu, vb gibi sözsüz iletiĢim öğeleri iliĢkilerin nasıl anlaĢılması gerektiğini belirler. Bu türden iletileri ikincil iliĢkilerde birbirini tanımayan kiĢiler açısından olduğu kadar, birincil iliĢkilerde de çok önemlidir. Çünkü iliĢkilerin biçimi ve yönü hakkındaki tanımlama o andaki iletiĢim biçimini ve içeriğini de etkiler. Biz de her zaman sıcak ve sevecen bir tonla konuĢan ve karĢılaĢınca kucaklaĢan bir arkadaĢımızın, resmi bir tavırla konuĢması ve el sıkması ya ortam gereklerine uygun olarak ya da içinde bulunduğu -bizimle ilgili veya ilgisiz- ruhsal durumla bağlantılı olarak iliĢkilerimizin nasıl belirlenmek istendiğini açıklar.

Sözel içerik hakkında bilgi verme

Görsel iletiĢim, genellikle sözlü iletiĢimin yorumlanmasında, baĢka bir deyiĢle sözel iletilerin anlamlandırılmasında ipuçları verir. Aynı sözlerin değiĢik tonlarda ya da değiĢik bedensel hareketlerle söylenmesi, değiĢik anlamları içerir. KuĢkusuz bu durum kiĢiler arasında iletiĢim sürecinde belirlenmiĢ ya da belirlenmekte olan iliĢkilerle yakından ilgilidir. Görsel iletiĢimin, iliĢkilerin ve sözel iletiĢimin içeriğinin nasıl anlaĢılması gerektiğini bildiren bu özelliğine üst iletiĢim sağlama özelliği de denir.

Güvenilir iletiler sağlama

Genellikle sözsüz iletiĢim, sözlü iletiĢimlerden daha güvenilir bir kaynak oluĢturur. Bazı durumlarda insanlar söylemek istediklerinden değiĢik sözler söylerler, baĢka bir deyiĢle, gerçek duygu ve düĢüncelerini dile getirmezler ya da getiremezler. Ġnsanın sözüyle özünün bir olmaması bazen istendik bir yalandan bazen ortam ve koĢullardan kaynaklanır. Bu bakımdan, sözsüz iletiler, sözel iletilerden daha güvenilirdirler. Bu nedenle, genelde hepimiz, söylenenlerin gerçekliğini yargılamak için bu türden iletilere daima bilinçli olmasa da dikkat ederiz. Sezgilerimiz ve deneyimlerimiz bir suskunluğun, bir bakıĢ atıĢın ya da bakıĢları kaçırıĢın bize sözler kadar çoğu kez onlardan daha güvenilir iletiler sunduklarını öğretmiĢtir. Genellikle hepimiz sözsüz iletiĢim biçimlerini, sözlerimizi destekleyecek ve pekiĢtirecek Ģekilde kullanmaya çalıĢırız

Kültüre göre biçimlenme

Sözsüz iletiĢim biçimleri, konuĢma ve yazı diline göre daha evrensel sayılırlar. Bununla birlikte, anlamları açısından benzerlikleri bulunsa da hepsi kültüre göredir. BaĢka bir deyiĢle, her toplumun kültüründe sözsüz iletiĢim öğeleri dağarcığı ve bu dağarcığını kullanım biçimi kendine özgüdür. Örneğin, gülme davranıĢı insanın sevgisini, bir Ģeyin komik bulunmasını yansıtma açısından evrensel bir davranıĢ olmakla birlikte, kimin nerede ve nasıl güleceği kültürel olarak belirlenir. “Çok gülenin çok ağladığına” inanılan bizim gibi kültürlerde açıkça ve içten kahkaha atmak yakıĢık olmayan bir davranıĢtır; az ve elle saklayarak gülme en doğrusu sayılır (MEB. 2010. “Cüceloğlu, 1997, Dökmen, 1996”).

Kimi zaman insanların duygularını anlamak gerçekten zordur. Kendilerine soramazsınız, çünkü ne hissettiklerini çoğunlukla söylemek istemezler; söylemek isteseler bile çoğu kez, duygularını kendileri de pek bilmezler. Bu kiĢilerin kafalarının içine girip ne hissettiklerinin öğrenilemeyeceğine göre, yüz ifadelerine, beden

belirtilerine bakarak, o anda nasıl bir duygu içinde olduklarını anlamaya çalıĢırız. Bedensel belirtileri anlayabilmek için, bu belirtilere duyarlık kazanmak gerekir (Ergin, 1995).

Ġyi bir dinleyici, iletiĢim kurduğu kiĢinin yüz, el, kol ve beden hareketlerinden de mesajlar çıkarabilmelidir. Sözlü iletiĢim kurulurken bir yandan da sözsüz iletiĢim devam etmektedir. KarĢı karĢıya gelerek kurulan kiĢiler arası iletiĢimlerde, hem sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı anda kullanılır. Bu konuĢmalarda, mesaj alıĢveriĢinin ancak küçük bir bölümünü sözlü mesajlar oluĢturur. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri, bedenin konumu ve sesin yükselip alçalmasıyla gönderilen sözsüz mesajlar iletiĢimde kullanılan mesajların daha büyük bir bölümünü kapsar (Cüceloğlu, 1995, s. 23).

Yüz ifadeleri

Ġnsan bedeninin en dikkat çekici yeri yüzü, yüzde ise en dikkat çekici yer gözlerdir. Ġki insan arasındaki iletiĢim göz göze gelme ile baĢlar. Sınıfta da öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletiĢim göz teması ile kurulmaktadır. Bu temas; öğrencilerin ilgilerinin çekilmesi ve ders boyunca ilginin canlı tutulması açısından yararlı olmaktadır.

KarĢıdaki insan ya da nesneye ilgi duyan insanın göz bebekleri açılır. KarĢıdaki insan ya da nesneden gözler kaçırılıyorsa ya da göz göze gelinmek istenmiyorsa, bu durum bir Ģeylerin gizlenmek istendiği veya göz temasından kaçınan kiĢinin içine kapanık olduğu mesajını verir. AraĢtırmalar insanların bir Ģeye uzun süre veya sıklıkla bakmaları hâlinde, o durumla ilgili Ģüphe taĢıdıklarını veya o Ģeyi anlamadıklarını göstermiĢtir. Sınıfta öğretmen, öğrencilerin bakıĢlarını yorumlayarak anlatılan konu hakkında gerekiyorsa tekrar yapmalı veya bir sonraki konuya geçmelidir.

KiĢiler arası iliĢkilerde, iletiĢim kurulan kiĢinin doğrudan gözlerine bakmak, genellikle "Sana ve senin anlattıklarına önem veriyorum." mesajını, sözsüz bir biçimde ifade etmektir. Bu mesaj özellikle iletiĢim kurmakta zorlanan, içine kapanık öğrencilerle yakınlaĢmada kullanılabilir.

Yüz kaslarının anlatım amaçlı kullanımı mimikleri; el-kol-baĢ-bacak ve bedenin kullanımı ise jestleri oluĢturmaktadır. Jest ve mimiklerimiz düĢünce ve duygularımızı destekleyen, onları somutlaĢtıran hareketlerdir. Öğrencisi ile yüz yüze iletiĢimde olan öğretmen, öğrencisinin yüzünde beliren olumsuz ifadeyi yorumlayarak yeni mesajlarla öğrencisinin rahatlamasını sağlayabilir. Verilen bir tanımı anlamayan öğrencinin yüzünde ĢaĢkınlık ifadesi oluĢur. Öğretmen bu ifadeyi yakaladığında ek mesajlar göndererek öğrencisine yardımcı olabilir.

Öğrencilerin jest ve mimikleri kadar öğretmenin jest ve mimikleri de sınıftaki iletiĢimi etkilemektedir. Öğretmenin sınıf içindeki duruĢu, sesiyle hareketleri arasındaki uyum, hareketlerinin hızlı veya yavaĢ oluĢu, sakin veya sinirli oluĢu öğrencileri etkilemektedir. Örneğin öğretmenin bir öğrenciye yumuĢak bir sesle "aferin" demesi ve öğrencinin baĢını okĢaması, "Ģimdi 3. soruyu yapmaya baĢlayın" derken eliyle de 3 iĢaretini yapması, söz almak

isteyen bir öğrenciye henüz kendi sözünün bitmediğini belirtmek için eliyle “bekle” iĢareti yapması, “Çıkabilirsiniz” anlamında baĢı ile veya avuç içi yukarıya bakacak Ģekilde eli ile kapıyı iĢaret etmesi, ”güle güle” anlamında el sallaması öğretmenlerin jest ve mimikleri ile sınıfta iletiĢim kurmalarına örnektir. Bazı araĢtırmacılara göre öğretmenlerin baĢvurdukları iletiĢim biçiminin %80‟i beden diline dayalıdır.

BaĢ Hareketleri

BaĢın aĢağı-yukarı veya sağa-sola doğru hareketleri söz konusudur. Ġnsan kendisine yakın bulduğu ya da kendi görüĢüne yakın görüĢ bildiren kiĢilere doğru baĢları ile hafifçe yaklaĢır, uzak bulduklarına ise uzaklaĢırlar. Ayrıca baĢın bu hareketleri ile karĢımızdaki insanı cesaretlendirici ya da reddedici mesajlar veririz. KonuĢurken baĢımızı hafifçe yukarı kaldırmamız karĢımızdaki kiĢide büyük rahatsızlık yaratır, söylediğini tekrarlamaya ya da sesini yükseltmeye baĢlar. Öğretmenlerin de sınıf içinde baĢ hareketlerini çok dikkatli kullanmaları gerekmektedir. Öğrenci konuĢmasını bitirmeden baĢını yukarıya doğru kaldıran öğretmen öğrencisinin cesaretini kırabilir. Bu durum öğrencinin baĢka Ģeyler söylemek için giriĢimde bulunmasını ya da gelecekte konuĢmak için söz istemesini engelleyebilir. Öğretmenler katılmasalar bile öğrencilerin görüĢlerini sonuna dek dinlemeli ve katılmadıkları yönleri öğrencinin konuĢması bittikten sonra açıklamalıdırlar.

Dokunma

Ġnsanlar arasında yakınlık ve sevgi dokunma davranıĢları ile ortaya çıkar ve güçlenir. Öğrenciler bebek değildir fakat onlarında sevgiye ve yakınlığa ihtiyaçları vardır. Toplumumuzda öğretmenler ilköğretim kademesinde öğrencilere Ģefkatle daha çok dokunabilirken, öğrencinin bedensel geliĢimi ile birlikte bu iletiĢim türünün üst sınıflara doğru azaldığı görülmektedir. (Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, yıl: 2003, sayı: 36).

BaĢarılı iletiĢimin temel koĢulları

Ġnsanlar arası iletiĢim, kiĢilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düĢüncelerini aktardıkları bir süreçtir. ĠliĢkileri güçlendirmede ve iletiĢim kurmada telepati- empati- sempati kavramları bu anlamda etkili olmaktadır.

Telepati: Bireyler arasında bilinen beĢ duyunun yardımı olmaksızın gerçekleĢtiği ileri sürülen enfarmasyon aktarımıdır. Bir baĢka deyiĢle telepati, parapsikolojide incelenen paranormal bir yetenek olup bireyler arasında duyular dıĢı algılama yoluyla düĢünce, fikir, duyum veya imajların aktarılmasını sağladığı ileri sürülen tesir irtibatıdır. Alıcı ve verici olmak üzere en az iki kiĢi vardır. Tesiri gönderen ya da düĢüncesini yayan, gönderen kimseye verici, gönderileni almaya çalıĢan kiĢiye de alıcı denir. Telepati yeteneğine sahip bazı alıcı telepatların diğer insanların zihinlerini okuma yeteneği oldukları söylenir (Carroll, Todd, 2005, s. 96).

Empati:Empati terimi sosyolojik olarak diğer kiĢinin rolünü alma, estetikte içten hissetmek ve psikoanalizmde tanımlama çabası olarak sunulur (Katz, 1963). BaĢka bir deyiĢle empati, bir insanın, kendisini karĢısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düĢüncelerini doğru olarak anlamasıdır. ÇağdaĢ insanın getirdiği iletiĢim sorunlarına, yalnızlığa ve yabancılaĢmaya karĢı en etkili yol, kiĢilerin birbirlerini anlamaya çalıĢmasıdır (Dökmen, 1988, s. 188). Basit gibi gözüken bu tanımın gerisinde pek çok kuramsal öğe bulunmaktadır ve belki de bu yüzden söz konusu tanıma ulaĢılması oldukça zaman almıĢtır. Günümüzde "empati" denildiğinde akla Carl Rogers ve onun konuya iliĢkin çalıĢmaları gelir. Psikoterapi alanında empatik iletiĢim kurma becerisiyle ünlenmiĢ Rogers' ın adı ile empati kavramı adeta özdeĢ hale gelmiĢtir. Bir kiĢinin kendisini karĢısındaki kiĢinin yerine koyarak olaylara onun bakıĢ açısıyla bakması, o kiĢinin duygularını ve düĢüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine "empati" adı verilir. Yukarıdaki empati tanımı üç temel öğeden oluĢmaktadır. Bir insanın karĢısındaki bir kiĢi ile empati kurabilmesi için gerekli olan bu öğeleri Ģöyle sıralayabiliriz:

*Empati kuracak kiĢi kendisini karĢısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakıĢ açısıyla bakmalıdır. BaĢka bir söyleyiĢle, empati kurmak isteyen kiĢinin karĢısındaki kiĢinin fenomenolojik alanına girmesi gereklidir. Psikolojideki fenomenolojik yaklaĢıma göre her insanın bir fenomenolojik alanı vardır. Her insan gerek kendisini gerek çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaĢantı özneldir (subjektiftir); kiĢiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakıĢ tarzıyla bakar. Bir insanı anlamak için, dünyaya onun bakıĢ tarzıyla bakılmalı, gerçekleĢtirmek için de empati kurmak istenilen kiĢinin rolüne girilmeli, olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakılmalıdır. KarĢıdaki kiĢinin rolüne girerek empati kurulduğunda, o kiĢinin rolünde kısa bir süre kalınmalı, daha sonra da bu rolden çıkılarak kiĢi kendi rolüne geçebilmelidir. Aksi halde empati kurmuĢ sayılmaz. KarĢıdaki ile özdeĢim kurmak (ona benzemek) veya ona sempati duymak, empatiden farklı Ģeylerdir.

*Empati kurmuĢ sayılmak için, karĢıdaki kiĢinin duygularını ve düĢüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. KarĢıdakinin yalnızca duygularını veya yalnızca düĢüncelerini anlamıĢ olmak yeterli değildir. Empatinin iki temel bileĢeni vardır. Bunlar empatinin biliĢsel ve duygusal bileĢenleridir. KarĢıdakinin rolüne girerek onun ne

düĢündüğünü anlamak, biliĢsel nitelikli bir etkinlik (biliĢsel rol alma/biliĢsel perspektif alma), karĢıdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmek ise duygusal nitelikli bir etkinliktir (duygusal rol alma/duygusal perspektif alma.) BiliĢsel rol alma duygusal rol almanın ön Ģartı sayılabilir. Empatinin bileĢenlerinin ne olduğu konusunda araĢtırmacılar arasında, bazı görüĢ farklılıkları vardır. Örneğin Hoffman' a (1978) göre empatinin, biliĢsel, duygusal ve güdüsel (motivasyonel) olmak üzere üç bileĢeni vardır. Bazı araĢtırmacılar empatinin biliĢsel yönünü, bazıları ise duygusal yönünü vurgulamaktadır. Fakat çoğunluğun üzerinde uzlaĢtığı görüĢ, empatinin biliĢsel ve duygusal bileĢenlerden oluĢtuğu yolundadır.

*Empati tanımındaki son öğe ise, empati kuran kiĢinin zihninde oluĢan empatik anlayıĢın, karĢıdaki kiĢiye iletilmesi davranıĢıdır. Empati kurmak, sadece karĢıdaki kiĢinin duygularını ve düĢüncelerini tam olarak anlamak değil, aynı zamanda anlaĢıldığını ifade etmekle olur. (Lonnatti, 1975., Barrett-Lennard, 1981., Jackson, 1987; Dökmen, 2001).

AĢamalı empati sınıflaması

Sen basamağı: Bu basamakta empatik tepki veren bir kiĢi, kendisine sorununu ileten kiĢini rolüne girer, olaylara o kiĢinin bakıĢ açısıyla bakar. Yani kendisine iletilen sorun karĢısında, toplumun ya da kendisinin düĢüncelerini dile getirmez, doğrudan doğruya karĢısındaki kiĢinin duyguları ve düĢünceleri üzerinde odaklaĢarak, o kiĢinin ne düĢündüğünü ve hissettiğini anlamaya çalıĢır.

Ben basamağı: Bu basamakta empatik tepki veren kiĢi, ben merkezcidir; kendisine sorununu anlatan kiĢinin duygu ve düĢüncelerine eğilmek yerine, sorunun sahibini eleĢtirir, ona akıl verir; bazen de kiĢiyi kendi sorunlarıyla baĢbaĢa bırakıp kendinden söz etmeye baĢlar.

Onlar Basamağı: Bu basamakta tepki veren kiĢi karĢısındaki kiĢinin kendisine anlattığı sorun üzerine düĢünmez, sorun sahibinin duygu ve düĢüncelerine dikkat etmez, bu soruna iliĢkin kendi duygu ve düĢüncelerinden söz etmez. Sorunu dinleyen kiĢinin, sorun sahibine geri bildirimi, o ortamda bulunmayan üçüncü Ģahısların (toplumun) görüĢlerini dile getirir.

Bu anlamda empati için gerekli olan sen, ben ve onlar basamağına iliĢkin sorular Ģekil 1.3.‟ deki gibi olmalıdır.

Sen Basamağı

Senin sorunların karĢısında sen ne düĢünüyor ve ne hissediyorsun? Ben Basamağı

Senin sorunların karĢısında ben ne düĢünüyor ve ne hissediyorum? Onlar Basamağı

Senin sorunların karĢısında onlar ne düĢünüyor ve ne hissediyor?

ġekil 1.3. AĢamalı Empati Sınıflaması (Dökmen, 1995).

Sempati: Bir insanın bir baĢkasına karĢı doğal ve içgüdüsel olarak bir eğilim, sevgi ve cana yakınlık duyması anlamındadır. Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düĢüncelerin aynısına sahip olmak demektir.

Empatinin Sempatiden Farklılığı

KarĢıdaki kiĢiye sempati duyuluyorsa, onunla birlikte acı çekilir ya da sevinilir. Empati kurulduğunda ise karĢıdaki kiĢinin duygu ve düĢüncelerini anlamak esastır. KiĢinin kendisini sempati kurduğu kiĢinin yerine koyması ve onu anlaması Ģart değildir; sempatide "yandaĢ" olmak esastır. Empatide ise karĢıdaki kiĢiyle aynı duyguları ve görüĢleri paylaĢmak gerekmez; sadece onun duygularını ve düĢüncelerini anlamaya çalıĢmak gerekir. Empatide anlamak, sempati de karĢıdakine hak vermek söz konusudur (Dökmen, 1995, s. 134).

Bununla birlikte “sempati diğer kiĢinin duygusal durumunu anlamaktan kaynaklanan duygusal bir cevaptır. Empati ise diğer kiĢinin duygusal durumunu anlamaktan kaynaklanan, diğer insana etkili bir Ģekilde karĢılık verme biçimidir” (Eisenberg, 2000).

ĠletiĢim Becerisi

GeçmiĢten günümüze insanoğlunun sahip olduğu ve geliĢiminin en büyük etmenlerinden biri olan iletiĢim becerileri yaĢanılan çağda, özellikle geliĢen teknoloji ve toplumsal değiĢimler bağlamında daha da önem kazanmıĢtır. Bireyler ve toplumlar arasındaki farklılıkların iletiĢim sürecini zorlaĢtırmada bir dezavantaj olmasının dıĢında, bu tür farklılıklar, aslında bir düĢünce ve yaratım boyutunda anlamsal zenginliklerin ortaya çıkarılmaları açısından bir avantaj olarak değerlendirilebilir (Ergin, 2002).

Temel ĠletiĢim becerileri üç kısımdan oluĢur: Dinleme

Dinlemek, yeni iliĢkiler kurmak ve var olan iliĢkilerimizi sürdürmek için gerekli bir beceridir. KarĢınızdaki kiĢiyi dinliyorsanız onun ne istediğini ve onu neyin incittiğini ya da neyin sinirlendirdiğini biliyorsunuzdur. Dinlemek bir sorumluluk ve saygı belirtisidir. Diğer kiĢilerin nasıl hissettiğini ve dünyayı nasıl gördüğünü anlama sorumluluğudur. Dinlediğiniz kiĢiye Ģu mesajı verirsiniz: “Sana ne olduğunu umursuyorum, hayatın ve yaĢantıların önemli.” Böylece dinlediğiniz insanlar genellikle sizi severek ve size değer vererek karĢılık verirler.

Kendini açma

Kendini açma kısaca karĢıdaki kiĢiye kendinizle ilgili bilgi iletmektir. Çoğu kiĢi için kendini açma korkutucu gelebilir. Çünkü reddedileceğinizi ya da onaylanmayacağınızı düĢünürsünüz. Oysaki kendini açma iliĢkileri heyecanlı hale getirir ve yakınlık sağlar. Açıklık getirir ve hareketlendirir.

Ġfade etme

Diğer insanlarla iletiĢimimiz 4 alt sınıfa ayrılabilir:

*Gözlemler: Duyuların söylediklerini bildirmek anlamına gelir. Hiçbir tahmin, çıkarım yada yargı yoktur. Gözlemler kiĢinin ne gördüğüne, ne okuduğuna ya da kiĢisel olarak ne yaĢadığına bağlıdır.

*DüĢünceler: Duyulanlardan, okunanlardan ve gözlemlerden çıkarılan sonuçlar ve çıkarımlardır.

*Duygular: ĠletiĢimin en zor kısmı duyguları ifade etmektir. Bazı kiĢiler duygularını anlamak istemezler. Duyguları ortaya çıktığı zaman rahatsız olurlar. Kızgınlık en çok engellenen duygudur, çünkü dinleyicinin benlik saygısını tehdit eder. Oysaki duygular kiĢiyi eĢsiz ve özel kılan Ģeylerin en büyük parçasını oluĢturur. PaylaĢılan duygular yakınlığın temelidir.

*Gereksinimler: Sizin ne istediğinizi sizden baĢka kimse bilemez. Ancak gereksinimlerinizi ifade etmeye karĢı olan ciddi kararlarınız olabilir. Çevrenizdekilerin sizin isteklerinizi önceden tahmin edecek duyarlılığa sahip olmasını ümit edersiniz (McKay, M., Davis, M. & Fanning, P. ,2006).

Etkili bir iletiĢim becerisi için “duygusal zeka” da önemlidir. “Duygusal zeka, kiĢinin kendi duygularını anlaması, baĢkalarının duygularına empati beslemesi ve duygularını yaĢamı zenginleĢtirecek biçimde düzenleyebilmesi yetisidir. Zekanın, duygusal, kiĢisel ve sosyal boyutlarına iĢaret etmektedir. Duygusal zeka, insanlarla daha iyi iliĢkiler kurmak ve çevreyle daha iyi uyum içinde olabilmek anlamında, kendini ve diğerlerini anlamakla iliĢkilidir ve bireyin sağduyuya dayalı olarak dünya ile nasıl geçindiğini Ģekillendirir” (Goleman, 2001, s. 16).

Sonuç olarak kiĢiler arası sözlü ve sözsüz iletiĢimde baĢarıyı sağlayabilmek için iletilerin anında olması gerekmektedir. Bu sırada duyguların kontrol altına alnması da önemlidir. ĠncinmiĢ ya da kızgın iken ya da bir ihtiyaç içindeyken iletiĢimi ertelemek genellikle duyguları Ģiddetlendirecektir. O an ertelenen ifade daha sonra saldırgan bir Ģekilde iletilecek ve yaĢanılan öfke patlaması iliĢkiyi zedeleyecektir.

Ġletiler dolaysız olmalıdır. Kendini etkili bir Ģekilde ifade etmenin ilk koĢulu neyin ne zaman söyleneceğini bilmektir. Bu; insanların, düĢündüklerinizi ya da istediklerinizi bildiklerini varsaymamak demektir.

Ġletiler açık olmalıdır. Açık bir ileti düĢüncelerin, duyguların, gereksinimlerin ve gözlemlerin eksiksiz ve doğru bir yansımasıdır.

Benzer Belgeler