• Sonuç bulunamadı

“Ses, müzik ve konuĢma bir davranıĢ oluĢturur. DavranıĢ ve konuĢma, iletiĢimi güçlendirir, bir bütün olarak insanları ortak duygu ve düĢünce etrafında toplayabilir ya

da ayırabilir. Bu özellikler düĢünürlerin ilgisini müzik ve sosyal yapıya çekmiĢtir. Ancak bakıĢ açısına göre bazıları müziğin gücünü, iĢlevini, etkisini, eğitimdeki yerini, toplumsal yönünü, kiĢi ve toplum ruhunu ve benzeri özellikleri temel alarak tanımlamaya çalıĢmıĢlardır” (Kaplan, 2005). Toplum ya da topluluk içerisinde, müzik etkili bir iletiĢim biçimi olarak düĢünülürse, en belirgin topluluk olarak kiĢilerden oluĢan korolar ele alınabilir.

“Müziğin, çocukluktan itibaren bireylerin kiĢiliklerinin oluĢumunda ne kadar önem taĢıdığı bilinen bir gerçektir. Korolar bu eğitimi daha etkili ve daha güçlü biçime sokan topluluklardır. Bireyler, bu topluluklarda gerçek arkadaĢlığı ve insan sevgisini duyacaklar, müziğin yüceltici, birleĢtirici, dinlendirici, yaratıcı, inceltici ve yaĢama gücünü aĢılayan yönleriyle de karĢılaĢacaklardır. Bu da onların en önemli ruhsal yönlerini olumlu yönde etkileyerek oluĢturacaktır” (Egüz, 1991, s. 138).

Çok sesli koro eğitimi kapsamında, koroda söyleyen kiĢi önce kendi sesinden sorumludur. Ama sesiyle kendisini gerçekleĢtirirken, hem müzik eseriyle, hem de koronun tümüyle uyum içinde olmak, sesini koronun bütünleĢmiĢ tınısına uydurmak zorundadır. “Çarkın bir diĢlisi olmak, topluluğun sorumlu bir bireyi olmasını, böylelikle bireyin kendisine değer vermesini sağlar. KiĢi yaĢamına bir anlam ve amaç kazandırır. Hele koro eseri söyleyenleri aĢarak, dinleyenleri de benliklerinin derinliliklerinde yakalamıĢ ve kavramıĢsa, koroda söylemenin hazzı hiçbir Ģeyle karĢılaĢtırılamayacak kadar büyük olur” (Okyay, 2001, s. 65).

Ayrıca koro eğitiminde iletiĢimin bir baĢka önemi ise Ģöyledir: “Birlikte çalıĢmanın gerektirdiği sorumluluk alma, paylaĢma, hissetme, yoğunlaĢma duygularının yaĢandığı koro çalıĢmalarında, toplumsal yaĢamda da olduğu gibi, insan davranıĢları ve iliĢkileri topluluğun ruh sağlığını, dolayısıyla koronun baĢarısını doğrudan etkilemektedir. Koro içinde özünü müzik sevgisinden ve müziğin iç disiplininden alan dostluk ve arkadaĢlık duygularının yaĢandığı ortamların hazırlanması gerekir. Bu konuda koro yöneticisinin tutum ve davranıĢlarıyla birleĢtirici, ayrım gözetmeyen, topluluğun sorunlarıyla yakından ilgilenen, çözüm üreten, yeni motivasyonlarla koroyu çalıĢmalara isteklendiren ve koro üyelerinin ruh sağlığı ile yakından ilgilenen bir eğitim anlayıĢı içerisinde olması gerekir” (Çevik, 1997, s. 87).

Koro üyelerinin, koroya iliĢkin taĢıdıkları sorumluluk duygusu ve ortak amaçlar için gösterdikleri içtenlikli çaba, ancak yüksek moral ve koro sevgisiyle açıklanabilir. BaĢarıyı yakalayan bir koronun, daha büyük atılımları amaçlaması için yeni güdülemeler gerekmektedir (Çevik, 1997, s. 169).

Kaliteli ses üretmek için, gerilim, kasılma ve sertlikten uzak kalındığında zihinsel bir rahatlamanın da gerçekleĢtiği bilinmektedir. Bu koĢulun olması için, koronun rahat bir çalıĢma ortamına ve motivasyona ihtiyacı vardır. Bu ortamın yaratılması koro eğitici-yöneticilerinin sorumluluğu altındadır. Koro üyelerinin çalıĢmalarına sevgi, dostluk duygularıyla, her zaman istekli bir Ģekilde katılmalarının sağlanması, neĢeli, dinamik ve üretken bir topluluğun oluĢturulmasıyla mümkündür. Böylece doğru ses üretiminde etkili olan psikolojik hazırlık (Ģarkı söylemeye istekli olma, bundan zevk alma, estetik bir haz duyma) için sinir sisteminin uyarılması ve zihinsel uyanıklığın uzun bir süre için canlı tutulması gerekmektedir. Burada koro ile koro Ģefi arasındaki iliĢkilerin, özünü müzik sevgisi ve müziğin iç disiplininden alan karĢılıklı sevgi, saygı ve güven duygusu içinde geliĢmesinin rolü çok büyüktür.

Bu nedenle; “korolar, üyeler arasındaki dostluk iliĢkilerini, baĢarı ve baĢarısızlık duygularını paylaĢma ve sorumluluk alma bilincini geliĢtiren, bireyi, kiĢilik özellikleri bakımından her geçen gün zenginleĢtiren ve onu toplumsallaĢtıran kuruluĢlardır” (Çevik, 1997, s. 103).

“Sadece rahatlamıĢ ve huzur içinde olduğumuz zaman yoğun düĢünceye dalabilir, bize taze fikirler sağlayan içsel zekayla iletiĢim kurabiliriz. Gergin ve sinirli olduğumuz zaman tam anlamıyla yaratıcı olmak olanaksızdır. Gergin bir insan etkili çalıĢma gücünü fazlasıyla yitirir. Beden senfoni orkestrasına benzetilebilir. Siz orkestra Ģefisiniz. Her enstrüman bütün orkestra ile senkronize edilmelidir. Orkestra Ģefi yalnızca batonunu kaldırır ve tüm orkestra direktiflerini takip etmek için dengeli ve hazır hale gelir. Batonun bir hareketiyle tüm grup mükemmel bir uyum içinde bir araya gelir. Yani bedeninize “gevĢe” emrini verdiğinizde, her parçanız bu emre uyar ve o anda rahatlayabilirsiniz” (Addington, 1998, s. 159).

Koroda Ģarkı söyleyen kiĢi, ortaklaĢa iĢ yapma alıĢkanlığı kazanır, baĢkalarının yanlıĢlarını ya da eksiklerini gidermeye katkıda bulunur, baĢkalarına saygı göstererek kendisine saygı sağlar, arkadaĢlık kurarak sosyalleĢir, sanatta ulusal ve uluslar arası iletiĢim içerisinde dünya görüĢü geliĢir. BaĢarılı bir koroda söyleyenler, oluĢturdukları uyumlu tınıları ile müziğin giz dolu dünyasında hem dinleyicinin hem de kendilerinin beğeni düzeylerini, estetik duygularını ve yardımlaĢma isteklerini geliĢtirme fırsatı bulurlar (Apaydın, 2001, s. 135).

DayanıĢma bilincinin olmadığı yerde, sen-ben anlayıĢı hakimdir. Evrendeki dayanıĢma gerçeğinin fark edilmesi “biz” bilincinin temelini oluĢturur (Cüceloğlu, 1998).

Benzer Belgeler