• Sonuç bulunamadı

Sözleşmenin İşverence Süresinden Önce Haksız Feshi ve Cezai Şart

III. Süresinden Önce Haksız Fesih Ve Cezai Şart

1. Sözleşmenin İşverence Süresinden Önce Haksız Feshi ve Cezai Şart

İşverenin haklı nedene dayanmayan feshinde ilk akla gelecek işçilik alacağı, ihbar tazminatıdır. Çünkü ihbar tazminatı, işverenin haklı nedene dayanmayan feshinde gerekli (yasal ya da sözleşme ile arttırılmış) bildirim süresine uyulmaması karşısında işçinin talep ettiği bir tazminat türüdür. Ancak bildirimli feshi düzenleyen hüküm, bunun yalnızca belirsiz süreli iş sözleşmeleri için geçerli olacağını belirtmiştir. Bu nedenle, belirli süreli iş

328 Alpagut, Belirli Süreli, 177.

329 Süzek, 394; Alpagut, 194.

sözleşmelerinde uyulması zorunlu bir bildirim süresi bulunmadığı için, işverenin buna aykırı davranması da söz konusu olmayacaktır. Bunun sonucu olarak da işçinin ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır330. İşverenin haksız feshine ilişkin tartışmalar

yaşansa da, işçinin ihbar tazminatına hak kazanmayacağı herkesçe kabul edilmektedir. Yargıtay’da buna istikrarlı bir şekilde kararlarında yer vermektedir331.

Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce haklı nedenler bulunmadan işverence feshi halinde, işverenin işçiye belli miktarda parayı cezai şart olarak ödeyeceğinin kararlaştırılması geçerli sayıldığı için, bu durumda işçi sözleşmede kararlaştırılmış bulunan cezai şartı da ayrıca talep edebilir332.

BK. m. 161/I’e göre taraflar cezai şartın miktarını tayinde serbesttirler. Bununla birlikte, cezai şartın borçlu üzerinde adalete aykırı baskılara neden olabilmesi ciddi bir sakıncadır. Yasa koyucu bu sakıncayı gidermek amacıyla hakimin fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükellef olduğu hükmünü kabul etmiştir333.

Cezai şartın, makul sayılamayacak kadar mübalağalı ve hakkaniyete aykırı olması durumunda cezai şart miktarı aşırı sayılır. Mübalağalı olma ve hakkaniyete aykırı olma unsurlarının tespiti için alacaklının, asıl işinin yapılmasındaki kazancı ile cezai şart miktarı arasındaki oran, borçlunun sözleşmeye aykırı davranışındaki kusur derecesi ve borçlunun ekonomik durumunu dikkate almak gerekir334.

330 3

Özdemir, 81.

331 3

Yarg. 9.H.D. 28.3.2001, 5272/4939. İstanbul Barosu Bilgi Bankası Arşivi Veritabanı.

332 3

Çelik, 181; Alpagut, 196; Özdemir, Erdem; İş Hukukunda Eğitim karşılığı Öngörülen Cezai Şart, Çalışma ve Toplum Der. 2005/I, 143-156; Süzek, Sarper; İş Akdini Fesih Hakkının

Sınırlandırılması, Kamu-İş Der. 2002/4, 86.

333 3 Süzek, 395; Tunçomağ, 145. 334 3 Alpagut, 198.

Sözleşmenin süresinden önce feshine bağlanan cezai şartın bakiye süre ücretinden bağımsız olarak düzenlenmesi durumunda ise, koşullarının oluşması halinde cezai şartın ve bakiye süre ücretinin ayrı ayrı talep edilebileceği düşünülebilir335.

Ancak, iş sözleşmesinde süresinden önce fesih halinde belli bir miktar cezai şart öngörülmüşse, açıkça cezai şartın kararlaştırıldığı bu gibi hallerde düzenlemenin yasada öngörülen bakiye süre ücreti anlamında olmadığı düşünülmelidir. Hatta cezai şartın hesabının sözleşmenin kalan süresi baz alınarak gösterilmesi de mümkündür. Örneğin, sözleşmenin kalan süresi ücretlerinin ya da bunun bir katının ödeneceğine dair hükümler cezai şart düzenlemeleridir. Bu durumda önemli olan, tarafların açık bir biçimde “cezai şart” adı altında düzenlemeye gitmiş olmalarıdır. Yasa hükmüne rağmen, tarafların açıkça yasadan farklı bir isim altında düzenlemeye gitmeleri yönündeki iradelerinin üstünlüğü kabul edilmelidir336.

Cezai şartın indirilmesi için borçlunun talepte bulunmasının gerekli olup olmadığı konusunda doktrinde farklı görüşler mevcuttur. Doktrinde savunulan bir görüşe göre, hakime tanınan bu yetki salt indirim yapmaya ilişkin olup, indirim isteme yetkisi bizzat borçludadır337. Diğer bir görüşe göre ise, yasa açıkça hakime indirim yetkisi vermekte olup,

ayrıca alacaklı tarafından yapılmış bir indirim talebinin aranmasına gerek bulunmaz. Yargıtay içtihatlarında, BK. m. 161/son hükmünün hakime fahiş gördüğü cezaları indirme mükellefiyeti getirmesinden hareketle, hakimin resen, bir talebe ihtiyaç kalmadan uygulaması gerektiği belirtilmektedir338.

335 Çil, 63.

336 Süzek, 396; Çil, 63.

337 Tunçomağ, 135-136.

338 Alpagut, 199.

İş sözleşmesine konulan ve süresinden önce fesihlerde bakiye süre ücretinin ödeneceğine dair hükümlerin, cezai şart olup olmadığı, yoksa yasada öngörülen bakiye süre ücretine dair düzenlemenin bir tekrarı niteliğinde mi sayılması gerektiği üzerinde durulmalıdır. Düşüncemize göre yasadaki hükmün aynen tekrarı şeklinde bir düzenleme cezai şart olarak kabul edilmemelidir. Sözleşme hükmü, yasal bakiye süre ücretinin istenebileceği yönünde ise cezai şart kuralı olarak değer görmez. Bunun sonucu olarak da indirim yönünden BK.’ nun 325. maddesi uygulanmalıdır339.

Yargıtay’ın son yıllarda verdiği kararlarda ise, cezai şart miktarının indiriminde BK. m. 161/III esas alınmakta ve kural olarak, sözleşmenin ifa edilmiş süresi ile oranlı bir indirime gidilmesi kabul edilmektedir340. Bunun yanı sıra belirtmek gerekir ki, BK. m.

161/son, hakime sadece cezai şartta indirim yetki ve görevi yüklemiş olup, cezai şartın tamamiyle ortadan kaldırması mümkün değildir341.

Belirli süreli iş sözleşmesinin işverence süresinden önce haksız feshi durumunda işveren tarafından işçiye bir tazminat ödenmesine ilişkin anlaşmalar Yargıtay tarafından geçerli görülmektedir. Öncelikle taraflar arasında bu yönde bir anlaşmanın bulunmasının, işçinin BK. m. 325 ‘den doğan talep hakkının taraf olmaması niteliğini taşıyıp taşımadığı akla gelmektedir. Zira, yukarıda da belirtildiği gibi, cezai şart; taraflar arasında sözleşmenin ihlaline yönelik olarak önceden kararlaştırılmış maktu tazminat niteliğindedir. Konu, cezai şart miktarının, işçinin BK. m.325 uyarınca talep edilebileceği ücreti tutarında tazminat miktarından daha az olması durumunda, cezai şart miktarından daha fazla olan zararın talep edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi bakımından önem arz eder342.

339 Çil, 63.

340 Yarg. 9.H.D. 10.11.1992, 6312/12426, Türk-İş Der. Şubat 1995, 18.

341 Süzek, 396; Alpagut, 200.

342 Alpagut, 196.

Belirtmek gerekir ki, BK. m. 325 hükmü emredici nitelik taşır343. Bu bağlamda

tarafların önceden yapacakları bir anlaşmayla sözleşmenin işveren tarafından haksız feshi durumunda bakiye süreye ilişkin ücret tutarının ödenmeyeceğini veya daha az miktarda ödeneceğini kararlaştırmaları geçerli değildir. Öte yandan, seçimlik cezai şart olarak da nitelenen, sözleşmenin ifa edilmemesi veya eksik yerine getirme için kararlaştırılmış cezai şartlarda aksine bir anlaşma bulunmadıkça, alacaklı dilerse borcun ifası (veya borcun ifa edilmemesi) sebebiyle zararının tazminini veya cezai şartı talep edebilir. Kanunun düzenlenmesi, cezai şartın maktu tazminat niteliğine uygun bir çözümdür. Ancak, tarafların aksini kararlaştırdıkları durumda hem BK. m. 325 uyarınca sözleşme süresince ücreti, hem de cezai şartın ödenmesini talep etme hakkı vardır. Bu olasılıkta cezai şartın ceza fonksiyonu öne çıkar344.

Öte yandan taraflarca kararlaştırılan cezai şart miktarının, sözleşmenin işin yapılmadığı bakiye süreye ilişkin ücret tutarı altında kaldığı durumlarda, işçinin cezai şartı talep etmiş olması, cezai şart miktarını aşan zararın tazminine engel olmaz. BK. m. 159/II uyarınca alacaklının cezai şart tutarını aşan zararı isteyebilmesi imkanı mevcuttur. Ek tazminatın istenmesi bakımından gerekli şart olan borçlunun kusurlu olduğunun alacaklı tarafından ispatı ise haksız fesih durumunda işçi bakımından zorluk içermez345.

İşverenin haksız feshi bakımından cezai şartın pratik etkisi, öncelikle, cezai şart miktarının bakiye sözleşme süresine ilişkin ücret tutarının üzerinde olduğu veya hem cezai şartın hem de sözleşmenin haksız feshinden doğan zararın ödeneceğinin kararlaştırıldığı durumlarda önemlidir. Bunun yanı sıra, işçinin cezai şartı talep ettiği durumlarda, BK. m. 325/II’ deki mahsup kuralının uygulanması söz konusu olmayacağından, işçinin hiçbir zararı olmasa dahi (örneğin, derhal daha yüksek bir ücretle iş bulması durumunda) cezai

343 3

Özdemir, 82.

344 3

Kanun ifa veya ifayı karşılayan tazminat yanında cezai şartın istenebilmesini sadece, sözleşmenin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi haline ilişkin olarak öngörmüştür (BK. m. 158/2).

345 3

şart ödenecek, ancak bu miktarın fahiş olması durumunda BK. m. 161/son uyarınca indirim uygulanacaktır346. Ayrıca, Yargıtay, işin bulunamadığının ispat yükünün işçiye ait olduğunu

da belirtmiştir347 .

Yargıtay, 2002 yılında verdiği bir kararında deprem nedeniyle işyerinin yıkılması nedenine bağlı olan fesihlerde, iş sözleşmesinde öngörülen işverenin haksız feshine bağlanan cezai şartın istenemeyeceği yönünde hüküm vermiştir348. Yargıtay’ın bu yönde

vermiş olduğu birçok kararı bulunmaktadır349.