• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: KONUŞMA ÇÖZÜMLEMESİ ODAKLI ÇEVİRİ ORTAMI

2.4. Çalışmanın Sözel Boyutu: Sözlü Dilde Soru Sözceleri

2.4.2. Sözcelem Değeri Açısından Soru-Cevap Bitişik Çifti

Bu bölümde, biçimsel yapılarından yola çıkılarak sınıflandırılan ve sözcelem değerleri açısından incelenen soru sözcelerinden sonra, bir bitişik çift yapısı içinde, “ne olur?” sorusunun cevabı aranacaktır.

Önceki bölümde ele alınan örneklerde de görüldüğü üzere, “gönderici-alıcı” etkileşimi bakımından değerlendirildiğinde, doğrudan muhataba yöneltilen sorular olduğu gibi kendine dönük yargı geliştirici sorular veya somut bir duruma yönelik ünlemsel sorular ile karşılaşmak mümkündür. Muhataba yöneltilen soru sözcelerinde amaç, kimi zaman karşı taraf ile bir uzlaşıya varmak iken, kimi zaman da anlaşmazlığa yönelik sorular sormak mümkün olabilir. Karşılıklı söylemlemeye dayalı sorularda ise, bilgi veya düşünce alışverişinden söz etmek olasıdır. Soru sözcesinin sonunda kullanılabilecek “acaba” gibi bir sorgulama kipi, böylesi bir alışveriş niyetinin somut bir göstergesi olarak kabul edilir ve söz sırasının karşı tarafa geçmesine imkân verecek şekilde, bir geçişe uygun yer (transition relevance place) olarak işlev görebilir. Bir görüş kipi zamiri olan “sen” de benzer bir işlev ile söz sırasının karşı tarafa verildiğinin bir göstergesi olabilir.

(15) Soru göstergesi: “sen … -sun?”

BÖ3- peki Türkçeyi sen nasıl görüyo(r)sun (?) # yaani bu noktadan hareketle Türkçenin dünyadaki konumunu nasıl değerlendiriyo(r)sun (?)

ZS3- Türkçeyi şöyle düşünüyorum (…)

Örnekte de görüldüğü üzere, “sen” görüş kimi zamiri ile karşılıklı söylemleme içerisinde bir fikir/düşünce alışverişi arayışı içinde olduğunu gösteren konuşmacı, söz sırasını alıcıya bırakmadan önce kendi ürettiği soru içerikli sözceyi açımlamak yolu muhatabı için daha anlaşılır hale getirmeye çalışmıştır.

Kimi öznel sorularda ise, konuşmacı soru sözcesini kendi üzerine alır veya kendine odaklar. Konuşan özne kişisel yargısını geliştirmek amacıyla, soruyu kendi sorup kendi

71

cevaplayabilir. Sözcelem değeri bakımından bu tür sorular belli bir konu hakkında sorgulama görevi görürler (Yılmaz, Yılmaz ve Özsöz, 2014: 274). Örneğin:

(16) Soru göstergesi: “niçin?”

AUY47- o yüzden # kısa sürede de değişebileceğini {bu bakış açılarının} sanmıyorum MN94- kısa sürede mümkün değil (!) # ancak ben umutluyum # niçin umutluyum (?)

çünkü millet hayatında elli yılın yüz yılın bir önemi yok (!) (…)

“Niçin?” gibi bir soru sözcüğü ile kurulan soru sözcesinden sonra, soruyu soran konuşmacı bir tür kendine odaklama eylemine girmiş ve “çünkü…” gibi bir biçimbirimsel göstergeden sonra sorduğu sorunun cevabını kendisi vermiş ve böylece söz sırasında bir değişiklik meydana gelmemiştir.

Kimi sorular ise anlam etkisi yaratmak için kullanılan yanıt beklemeyen tümce değerli sorulardır. Bu grup sorular, “retorik sorular” başlığında ele alınabilir. Retorik sorular sözlü dilin vazgeçilmezlerindendir ve kimi retorik sorular, hafızada bir kalıp halinde saklanmış, karşılıklı sözceleme anında ihtiyaç durumunda kolaylıkla hatırlanıp kullanılabilen ve alıcı tarafından da aynı kolaylıkla algılanabilen ifadelerden oluşur. Bunlar, “kalıplaşmış retorik sorular” başlığında ele alınabilir. “Önüne baksana, kör müsün?” sözcesi, biçimsel olarak “-mi” soru eki ile kurulmuş bir soru sözcesi olsa da, işlevsel olarak karşı taraftan cevap bekleyen bir soru değildir. Zira soru sözcesini oluşturan konuşan özne, muhatabının ‘kör olup olmadığını’ pek tabi görmekte, bilmektedir. Kalıp bir retorik soru olarak, alıcı tarafından da konuşmacının niyeti kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bu soru sözcesinde alıcıdan beklenen ise, yine bir bitişik çift içinde ele alınabilecek şekilde, karşı tarafın ‘özür’ içerikli bir söz eylemde bulunmasını sağlamaktır.

Tüm bu anlatım ve örneklerden hareketle, soru sözcesinden sonra sözlü etkileşimde 3 farklı sözcelem durumunun ortaya çıktığından söz edilebilir:

(i) Konuşan özne söylemini kesmez ve söze kendi devam eder. Bu durum söylemde devamlılık (discursive continuity) olarak kabul edilir.

(ii) Alıcı söze girer ve bu, söylemde kesintiye (discursive intervention) yol açar. (iii) Alıcı, konuşan özneye cevap verir (discursive coherence).

72

Söylemde akıcılık olarak da tabir edebileceğimiz şekilde, soru-cevap bitişik çiftinin tamamlandığı tek sözcelem durumu, alıcının, konuşan özneye cevap verdiği durumdur. Goodwin (1996: 373), herhangi bir sözcenin bir cevap statüsünde kabul görüp göremeyeceğine, o sözceyi tek başına ele almak suretiyle karar verilemeyeceğinden ve bunu belirleyebilmenin tek yolunun, o sözcenin bir sıra düzeni içerisinde bir soru sözcesinden sonra gelip gelmediğine bakmak olduğunu ifade eder. Soru-cevap ilişkisini bitişik çiftlerin başlıca örneklerinden biri olarak nitelendiren Schegloff ve Sacks (1973: 295-7) ise “bir soru sorulduğunda, soruyu takiben uygun bir cevabın verilmesi en beklendik tepkidir” ifadesi ile konuşmada dizi düzeninin (sequential organization) önemine işaret ederler. Söz sırasına dayalı dizi düzeni, tek dilli konuşma ortamlarının etkileşimsel durumunu açıklamak için uygun bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Bu çalışmanın amaçlarına uygun olarak, sorulması gereken soru ise: üçlü katılımlı, çift dilli bir ortamda soru-cevap bitişik çiftinin, sözlü çevirmenin sözcelemsel varlığında katılımcı çerçeveyi etkileyecek şekilde nasıl ele alınabileceğidir?

SÇA gerçekleşen bir etkileşim ortamında, katılımcılardan biri tarafından üretilen soru sözcesi, diğer katılımcı tarafından verilebilecek uygun bir cevap ile buluşmadan önce sözlü çevirmenin süzgecinden geçer. Sözlü çevirmen, soru sözceleri karşısında ortaya koyduğu tutum ve davranışlar ile, etkileşim esnasında kimin sesinin duyulacağına karar veren konumuna geçebilir. Örneğin, SÇA gerçekleşen bir doktor-hasta etkileşiminde,

epistemik otorite olarak görülen doktor, hastanın sesinin çokça duyulmasına fırsat

tanımayacak bir etkileşim ortamına neden olabilir (Krystallidou, 2016: 172). Epistemik otoriteden kastedilen, doktor-hasta etkileşiminde kimin sözcelemsel varlığının - özellikle sözel (verbal) açıdan- daha baskın olduğudur. Böylesi bir ortamda, sözlü çevirmenin dilsel ve dil-dışı tüm eylemleri, epistemik otorite tarafından kısmen de olsa dışlanmış olan hastanın, katılımcı çerçeve içine tekrar dâhil edilip edilmeyeceğini belirleyebilir. Dilsel ortamdan, bir dizi düzeni (bitişik çiftler) içerisinde yer aldığından dolayı devam eden bir konuşmada başı ve sonunun kolaylıkla saptanabilir olması hasebiyle seçilen soru sözcelerinin, sözlü çevirmenin sözcelemsel varlığında nasıl ele alındığından ve bunun katılımcı çerçeveyi nasıl etkileyebileceğinden bir sonraki bölümde bahsedilecektir. Sözlü çevirmenin dil-dışı edimlerinin (bu çalışmada olmak üzere bakışın) söz sırası ve doğal olarak da katılımcı çerçeve üzerinde nasıl bir etki

73

sahibi olabileceği ise çalışmanın sözel olmayan boyutunun ele alındığı bölümde (2. 5. 2.) irdelenecektir.