• Sonuç bulunamadı

1.3. SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN YIKILMASININ ARDINDAN ABD’NİN ORTA

2.1.2. Rusya’nın Orta Asya Politikasının Esas Unsuru

Rusya’nın Orta Asya ile ilgili politikalarını belirleyen esas unsur güvenlik olmuş ve gerek BDT ve güvenlik anlaşması gerekse işbirliği örgütleri aracılığıyla herhangi bir

55

tehlikeye karşı kendini korumaya çalışmıştır. Radikal İslam tehlikesinin ülkeye sızması, otorite boşluğundan doğan karışıklıkların iktidarın siyasi istikrarı etkilemesi, aktif olarak süre gelen uyuşturucu trafiğinin Rusya’daki uyuşturucu üretimini tetiklemesi, söz konusu olan bölgenin sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakları ile askeri açıdan önem arz eden bölgelerdeki kontrolün kaybedilmesi gibi olasılıklar Rusya’nın Orta Asya ile ilgili temel endişelerini oluşturmuştur. Bu endişelerden dolayı Rusya, Orta Asya’yı güneyden gelebilecek her türlü tehdide karşı “tampon bölge” olarak görmüş; buradaki varlığını garanti altına alacak adımlar atmıştır. (Askarov, 2014, s. 179)

11 Eylül 2001’de El-Kaide tarafından Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a düzenlenen terör saldırıları, Radikal İslam ve terör kavramlarının bir kez daha öne çıkmasına neden olmuştur. Saldırıların ardından ABD terörle mücadele için dünyanın çeşitli bölgelerinde tehlike arz ettiğini düşündüğü noktalara askeri operasyonlar düzenlemiştir. Terörle mücadeleye girişilmesi ABD’nin Orta Asya ülkeleri de dâhil olmak üzere birçok ülkeyle askeri açıdan işbirliği kurmasına olanak tanımıştır. Bu süreçte Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da bulunan hava sahaları Amerikan ve İngiliz uçaklarının kullanımına açılmış ve askerlerin yerleşmesine olanak tanınmış ayrıca adı geçen ülkelere verilen ekonomik yardımlar bir önceki yıla kıyasla arttırılmıştır. (Erhan, 2004, s. 143)

ABD’deki saldırıların ardından Putin, George Bush ile görüşmüş; saldırı sonrasında ABD’nin Orta Asya’daki askeri varlığına da tepki göstermemiş aksine ABD’ye 24 Eylül 2001’de terörle mücadele ile ilgili beş noktalık yardım planını açıklamıştır. Eren Tellal, Rusya’nın yardım planını şu şekilde kaleme almıştır: (Tellal, 2010, s. 216)

“ABD’li yetkililerle istihbarat bilgilerini paylaşacak, hava sahasını insani yardım amaçlı uçuşlara açacak, ABD’nin Orta Asya’daki müttefikleriyle benzer hava kolaylıklarına yardım edecek, uluslararası

56

arama-kurtarma operasyonlarına katılacak ve Afganistan’da Taliban rejimine karşı savaşan Kuzey İttifakı’na insancıl/askeri yardımını arttıracaktır.”

Rusya’nın uluslararası terörle mücadelede ABD ile aynı saflarda yer alması Rusya’daki muhalif kanatla liberal kanat arasında tartışmalara neden olmuştur. Muhalif kanat; ABD’nin bölgeye girişiyle birlikte çıkar çatışmasının yaşanacağına, ABD’nin bölgede uyguladığı politikaların küresel istikrara zarar vereceğine, Rusya’nın bölgedeki konum ve etkinliğini kaybedeceğine, Çin ve Müslüman ülkelerle olan ilişkilerinin zedeleneceğine yönelik eleştirilerde bulunmuştur. Liberal kanat ise Rusya’nın ABD ve batılı ülkelerle terörle mücadele hususunda işbirliği yapılmasının uzun vadede Rusya’nın lehine sonuçlar doğuracağını savunarak söz konusu işbirliğini desteklemiştir.

(Askarov, 2014, s. 180)

ABD’nin terörle mücadele bağlamında Orta Asya devletleriyle yakın ilişki içerisinde olması karşısında Rusya’nın bölgedeki etkisi azalmamış aksine ekonomik, askeri ve güvenlik ile ilgili yeni düzenlemelerde bulunmak suretiyle bölgedeki varlığını ve etkinliğini pekiştirme yoluna gitmiştir. Ticari açıdan engellerin kaldırılması, merkezi bir ticaret komisyonunun kurulması ve ortak enerji ulaştırma politikalarının takip edilmesini amaçlamış ve bu amaç doğrultusunda 2003’te Kazakistan, Belarus ve Ukrayna tarafından “Tek Ekonomik Saha” projesi başlatılmış; 19 Eylül 2003’te Yalta’da taraflar arasında imzalanan anlaşma neticesinde de uygulanmaya başlanmıştır. Avrasya Ekonomi Topluluğu’nun ekonomik işbirliği konusunda yetersiz kalması sonucunda başlatılan bu proje 2004’te kadar devam etmiş; 2004’te Ukrayna’da gerçekleşen yönetim değişikliğinin ardından yeni yönetimin söz konusu projeden çekilmesi neticesinde etkinliğini yitirmiştir. (Yapıcı, 2009, s. 407)

57

Güvenlik endişeleri ve çıkarların korunması adına Rusya, Orta Asya’daki varlığını pekiştirmek için Şanghay İşbirliği Örgütü ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün yanı sıra bölgedeki askeri varlığını da güçlendirmeye yönelmiş; bu amaç doğrultusunda yeni askeri üsler açmış veya var olanı güçlendirme yoluna gitmiştir.

Sovyet rejiminin sona ermesinin ardından ilk yurtdışı askeri üssü olan 2003’te Kırgızistan’da açılan Rus Kant Askeri Üssü olmuştur. Hava sahasının kontrolü ve tehlike durumunda terör gruplarıyla mücadele etmek amacıyla açılan bu üs 2006’da revize edilerek güçlendirilmiştir. Tacikistan’da 1945’ten beri bulunan 201. Rus avcı taburu Ekim 2004’te askeri üs olarak belirlenmiş; bu üs Tacikistan ve Afganistan sınırını korumak, terör ihtimaline karşı bölge güvenliğini sağlamak ve uyuşturucu trafiğine engel olmakla görevlendirilmiştir. Yine Tacikistan’daki Optik-Elektronik Merkezi ülkenin Rusya’ya olan dış borcunun silinmesi ve beş yıl içinde ekonomiye iki milyar dolarlık yatırım yapılması koşuluyla 2004’te Rusya’ya devredilmiştir. Dünya’nın en gelişmiş uzay üslerinden biri olan ve SSCB’nin en büyük uzay üssü olarak bilinen Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü, askeri açıdan Kazakistan’la iyi ilişkiler kurulması sayesinde 50 yıllığına kiralanmıştır. ABD’nin Özbekistan’daki politikalarını sona erdirip ülkeden çekilme kararı almasının ardından Kasım 2005’te Amerikan üssündeki son uçağın da ülkeden ayrılmış; bu gelişmenin ardından Özbekistan ile diplomatik ilişki yeniden canlanmıştır. Özbekistan’daki Hanabad üssünü kullanan Rusya, ilişkilerin yeniden canlanmasının ardından imzalan askeri üslerin karşılıklı olarak kullanımını içeren anlaşma sayesinde Özbekistan’da var olan üsleri kullanabilmiş ancak kendi üssünü açmasına izin verilmemiştir. (Kamalov, 2011, s. 36-39)

Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı çerçevesinde 2001’den itibaren “Rubej (sınır)” adlı askeri eğitim tatbikatları düzenlenmeye başlanmış; bu tatbikatlar

58

dönüşümlü olarak 2008’e kadar teşkilata üye olan her ülkede yapılmıştır.15 Düzenlenen ilk tatbikat olan “Rubej-2001” Kırgızistan’da; 2002,2003 ve 2005 tatbikatları Tacikistan’da16, 2004 iki aşamalı orak yapılan “Rubej-2004” Kazakistan ve Kırgızistan’da, “Rubej-2005”

Tacikistan’da, “Rubej-2006” Kazakistan’da, “Rubej-2007” Tacikistan’da ve “Rubej-2008”

ise Ermenistan ve Moskova’da yapılmıştır. 2006’da Hazar kıyısında gerçekleşen tatbikata uçakların yanı sıra gemiler de dâhil edilmiş, 2007’de düzenlenen tatbikata 2006’da örgüte yeniden katılan Özbekistan ile Ermeni birlikleri de katılmış; 2008’deki en geniş katılımlı tatbikat ise Ermenistan’da başlayıp Moskova’da devam etmiştir. 2008’de yapılan tatbikata teşkilata üye devletlerin bakanlarının yanı sıra İngiltere, ABD, Çin, Yunanistan, Bulgaristan ve İran’dan çok sayıda askeri ateşe de ilgi göstermiştir.

(Nogayeva, 2013, s. 147-148) Askeri tatbikatlar 2008’den sonra da devam etmiş; “Rubej-2009” ve “Rubej-2010” Tacikistan’da, “Rubej-2012” ve “Rubej-2014” Rusya’da, “Rubej-2016”

Kırgızistan’da ve “Rubej-2018” ise Tacikistan’da gerçekleşmiştir. (Haas, 2016, s. 382-386; Stein, 2015, s. 43-45)

Güvenlik ve askeri açıdan bölgedeki varlığını sağlamlaştıran Rusya, Orta Asya’ya yönelmesinin temel nedenlerinden biri olan ekonomi politikalarının gerçekleşmesi için bölge ülkeleriyle ikili işbirliği içerisine girmiş; Avrasya Ekonomi Topluluğu ve Tek Ekonomik Saha projesi gibi oluşumlarda yer almıştır. Bölgeyle kurulan ekonomik ilişkinin temelini de enerji politikaları oluşturmuştur. Artan petrol ve doğalgaz fiyatları ve Avrupa pazarının artan enerji talebi doğrultusunda Rusya, Orta Asya’ya yatırım yapma ve yatırımları neticesinde enerji sevkiyatını kontrol altına almaya yönelmiştir. (Gonca & Kodaman, 2015, s. 423) Bu doğrultuda kurulan ilk ikili

15 Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı tarafından askeri eğitim ve organize şekilde müdahale edebilme kabiliyetinin geliştirmesi için “Rubej(sınır)” askeri tatbikatı haricinde başka askeri operasyonlar ve eğitimler de düzenlenmiştir. Bu eğitimler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz: Alexander Nikitin, ”CSTO: The Evolution Of Security Functions And Structures”, Russia: Arms Control, Disarmament And International Security, Institute of World Economy and International Relations (IMEMO) Supplement To The Russian Edition Of The SIPRI Yearbook, Alexey Arbatov and Sergey Oznobishchev (edt.) – Moscow 2016, s. 69-74.

16 2005 yılında yapılan tatbikat Tacikistan’da ve Kırgızistan’da gerçekleşmiştir.

59

ilişki Kazakistan ile olmuş; iki devlet arasında Haziran 2002’de Kazak petrollerinin dağıtımıyla ilgili bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmayla Hazar Denizi üzerinde yer alan Kurmangazy petrol üretim sahasının Kazakistan’a ait olduğunu kabul etmekle birlikte Kazakistan ile ortak yatırım yapma ve bu bölgeden çıkan petrolün Tengiz-Novorosisk17 hattıyla Rusya üzerinden Avrupa’ya aktarılmasına ilişkin garantiler de almıştır. Ayrıca Kazak gazını Rusya üzerinden ulaştırmak ve ABD’nin Rusya’yı gaz sevkiyatından uzaklaştırmak amacıyla boru hatlarını Hazar Denizi’nin altından geçirme projesinden Kazakistan devlet başkanı Nursultan Nazarbayev’i vazgeçirmek amacıyla Mayıs 2002’de Rusya’nın en büyük şirketi olan Gazprom, KazMuayGaz ile birlikte Kazak gazının çıkartılmasını ve satışının yapılması için KazRosGaz adlı şirket kurulmuştur. (Nogayeva, 2013, s. 149-150; Yapıcı, 2010, s. 407-408; Gonca &

Kodaman, 2015, s. 422)

Orta Asya’nın en büyük doğalgaz rezervine sahip olan Türkmenistan ile Nisan 2003’te Türkmen gazının sevkiyatıyla ilgili anlaşma imzalanmış; bu anlaşma gereğince Türkmenistan’ın 2010’dan itibaren Rusya’ya ya yıllık 100 milyar metreküp ya da 25 yıl içinde toplam 2 trilyon metreküp doğalgazı temin etmesine karar verilmiştir. Bu anlaşma ile Rusya, kendisine rakip olarak gördüğü Türkmenistan’ın gaz sevkiyatını sınırlamıştır. (Yapıcı, 2010, s. 408-409)

Gazprom, 2002 yılından itibaren Kazakistan ve Türkmenistan’ın yanı sıra Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’la enerji sevkiyatıyla ilgili işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Söz konusu ülkelerdeki petrol ve doğalgaz yataklarının ortaklaşa işletilmesi, enerji ile ilgili yeni tesislerin açılması ve var olanların onarılması, yeni boru hatlarının döşenmesi ve Avrupa’ya, Çin’e ve Güney Asya’ya doğalgaz ihracatı gibi projelerin gerçekleştirilmesi için Rusya yatırımlar yapmış bu sayede enerji trafiğinde söz sahibi olmuştur. Enerji alanında

17 Bu hat kaynaklarda Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu olarak da geçmektedir.

60

işbirliği, Orta Asya ülkelerine karşı dış politikanın bir aracı olarak kullanılmış; bölge ülkeleriyle enerji sevkiyatı üzerine kurulan ilişkiler hem enerji sevkiyatına ilişkin Rusya ile ortaklaşa hareket edilmesini hem de Rusya’nın enerji ihtiyacını gidermiştir. Orta Asya, Gazprom’un bölgede aktif olarak faaliyette olması ve Rusya’nın enerji sevkiyatıyla ilgili saldırgan sayılabilecek bir tutum izlemesinden dolayıı Rusya’nın yayılma alanı haline gelmiştir. (Askarov, 2014, s. 204-205)