• Sonuç bulunamadı

2.10 Wansbrough’ya Yöneltilen Eleştiriler

2.10.1 Bazı Oryantlalistlerin Eleştirileri

2.10.1.6 Robert Bertram Serjeant

Wansbrough’nun QS’i ile Crone & Cook ikilisinin Hagarism kitabını beraber ele aldığı değerlendirme yazısında Serjeant, Wansbrough’nun Wensick gibi yazarların örneklemeye çalıştığı İslam’da Yahudiliğe özgü elementlerin olduğu konusu lehinde tamamen reaksiyonel bir duruş sergilediğini dile getirerek söze başlamaktadır. Wansbrough’nun Kur’an’a yahudi kökenli bir ortam oluşturmak için İbranice teknik kavramları kullandığı metodun tartışmalı olduğunu ve bu iki kitabın İslama karşı önyargılarla dolu olduğunu görmenin umut kırıcı olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, Wansbrough’nun kitabındaki ilk bölümlerde (vahiy, kanon ve peygamberlik) İslam’ı ve [Hz.] Peygamber’i gizli bir şekilde orjinalikten çıkarmaya çalışma tartışması olduğunun hissedildiğine dikkat çekmektedir.189

Serjeant’a göre, halbuki Kur’an’a bakıldığında hemen görülecektir ki Wansbrough’nun iddia ettiği gibi takipçilerini Yahudiler ve Hıristiyanlarla tartışmadan alıkoymuş olduğunu zannettiği Kur’an neredeyse tamamen Yahudi-Hristiyanlıktan uyarlanmış unsurlardan oluşmamaktadır. Bu, yalnızca bu konuda Wansbrough’nun yanlış bilgilenmiş ya da bilgisiz olduğu görülen, diğerleri arasında çok önemli olan Arap unsurunu değil, aynı zamanda Yahudi ve Hıristiyan topluluklarını reddetme anlamı taşıyan ve Hz. Peygamberin kendisi ve takipçileri tarafından özellikle dikkat çekilen unsurları da göz ardı etmektedir. Serjeant, Wansbrough’nun Hz. Peygamber’in doğum yerinin Hicaz olduğu konusunda açık ve tartışmasız delil varken Siyer’in neden İslamın kökenini Hicaz’da konumlandırmak için düşünüldüğü konusunda ısrar ettiğine anlam verememektedir.190

Serjeant’ın eleştirdiği diğer bir husus, Wansbrough’nun belli Kur’an pasajlarındaki “eksiltili ifadeler ve tekrarlar o kadar ki bir ya da çok sayıda kişi tarafından dikkatlice yerine getirilmiş bir proje değil de daha ziyade aslında bağımsız

188 Sahas, D. J., ‘Comptes rendus / Reviews of books: Islamic Origins Reconsidered: John Wansbrough

and the Study of Early Islam: Herbert Berg, editor Special Issue, Method and Theory in the Study of Religion, 9, 1 Berlin: Mouton de Gruyter, 1997. 90 p.’, Studies in Religion/Sciences Religieuses, Volume 28, issue 3, 1999: 372-373.

189 Serjeant, R. B., “Review of Quranic Studies: Sources and Methods of Scriptural Interpretation by J.

Wansbrough; Hagarism: The Making of the Islamic World by Patricia Crone; Michael Cook”, Journal of

the Royal Asiatic Society of Great Britain and Ireland, No. 1 (1978), s. 76. 190 Ay.

olan geleneklerin uzun bir geçiş süreci boyunca yapısal gelişiminin ürünü”191 olduğu iddiasıdır. Wansbrough’nun bununla Eski Ahit’in geçirdiği kanonlaşma sürecini Kur’an’a uydurmaya çalıştığını ifade eden Serjeant, buna kimsenin itibar etmeyeceğini de açıkça dile getirmektedir. John Burton’un Collection of the Qur’an’da Wansbrough’nun ispatlanamaz iddialarından çok daha ikna edici bir tarzda elimizdeki sesli harfsiz Kur’an metninin Hz. Peygamber’in kendisine ait olduğu yönünde iddiada bulunduğuna değinen Serjeant, onun bulgularının Bell’in analizindeki bilgilere daha çok yaklaştığını ifade etmektedir.192

Kanonik sesli harfsiz bir metnin erken dönemde oluştuğuna, bunun sesli harfleri olmayan Güney Arabistan yazı diliyle karşılaştırılabileceğine dikkat çeken Serjeant, ancak İslam’ın Yahudi kökenden olduğu fikrine kendini kaptırmış bir kişinin [Hz.] Osman’a dayanan mushaflaşma sürecini Yavne [Jamnia]’deki Rabbinik okulun bir yansıması olarak görebileceğini söylemektedir. Serjeant’a göre, Kur’an’ın mushaflaşma sürecindeki rivayetlerde uyuşmazlıklar olsa da, bütün deliller inkar edilmez biçimde sonrasında önemli bir değişiklik olmayan [Hz.] Osman’a dayalı mushaflaşma sürecine işaret etmektedir. Yine Serjeant’a göre, o kadar aleni tarihsel bir durum uydurulmuş olamaz ve kanonik bir metnin yaygınlaşması, başka bir inançtan örnek gerektirmeyen doğal bir gelişimdir.193

Kur’an’da Yahudi-Hıristiyan kıssalarının anlatımını onları Arap ahlakına yönlendirme amacına bağlayan Serjeant, erken dönem müfessirlerinin eserlerinde İsrailiyata yer vermelerinin de müfessirlerin liberal tutumlarının tipik bir örneği olarak görülebileceğini ve bunun onların çok yönlü uğraşlarından yanlızca birisi olduğunu ifade etmektedir. Serjeant, Wansbrough’nun, yazılarında geniş ölçüde İslam üzerine yazan Musevi biginlerinden beslendiğinden dolayı Yahudilik etkeninin rolü konusunda dengesiz değerlendirmesine neden olduğunu düşünmektedir.194

Serjeant’a göre, Wansbrough diğer bazı yazarlar gibi Güney Arabistan yazı dili ile ilgili ortaya çıkan önemli bilgileri de ihmal etmektedir ve Vajda’nın “ Yahudi karşıtı İslamî öğretileri feshedilen cahiliye adetlerinin yerine aktarma’ teorisini kabul etmekte, halbuki bunların -cenazelerde ağıt yakma, ruhsal arınma kuralları vs.- birkaçının İslam

191 Wansbrough, QS, s. 47. 192 Serjeant, R.B., agm, s. 76. 193 Ay.

öncesi kayıtlardan biliniyor olduğu J. Ryckmans tarafından 1973’de gösterilmişti demektedir.195

Serjeant değerlendirmesinde Wansbrough’nun bazı yanlış yorumlarına da işaret ederken daha birçok bu şekilde yanlış yorumları bulunduğuna dair emareler olduğunu da ifade etmektedir. Örneğin, Wansbrough’a göre Kur’an’da geçen ‘ahit yemeği betimlemesi açıkça İncil’e özgü, ve ağırlıklı olarak da Tevrat’a özgüdür.”196 Oysa, alıntılanan ‘habl’ ve ‘ahd’ terimleri herhangi yahudî kavramlarından bağımsız olarak antik Arabistanda kabile siyasetinde var olan şeylerdir. Serjeant’a göre, Wansbrough, Garbini’nin Oriens Antius, XII, 1973 eserine başvursaydı bunu görebilirdi. İslam öncesi materyallerde anlaşma ve sözleşmelere de çok sayıda göndermeler bulunmaktadır ve eğer bunlar Kur’an’da ya da Güney Arabistan yazı dilinde Allah ile ya da putperest tanrılarıyla ilişkilendirilirse, bunun nedeni en yaygın siyasi organizasyon türünün teokrasi olmasıdır. Bell tarafından erken Medine döneminde olduğu düşünülen Kur’an’ın 23:8197 ayeti, insanla tanrı arasındaki bir sözleşmeye işaret ediyor görünmemektedir fakat burada ve 8:27 ve 70:32 ayetlerde, Taberi’ye göre, “emanet edilen şeyler” hakkında aldatıcı olmamaya işaret etmektedir ve sadece İslam öncesi yazıtlarda değil Buhari’nin Sahih’inde de bulunan, kişinin borçlarını yerine getirmesi zorunluluğuna benzer bir emir olduğu görünmektedir, vs. Yine (Sayfa 11’de) [ayetlerde geçen] bara’ah198 için[yahudilikteki] ‘barış’ [peace] anlamındaki berit’in yansıması

denilmektedir ancak bu, kelimenin Kur’an metinlerinde taşıdığı anlam değildir. Çünki Kur’an’da 54:43’de özel izin [dispensation] gibi bir anlama gelmektedir –aslında bara’ah “bir anlaşmadan geri çekilme, kişinin bir zorunluluktan kurtulduğunu ilan etmesi” dir.199

Wansbrough’nun geniş çaplı bir okuma yaptığına, ancak savunulamaz öznel teorileri dışında Arap bilimcileri açısından çok az yeni şeyler sunduğuna işaret eden Serjeant, kitabın klasik Arapça ile ilgili bölümünün sıradan, ‘Tefsir Prensipleri’nin ise sıkıcı olduğunu söylemektedir. Dahası, metodolojik açıdan Wansbrough’nun “ sonraki eserlerden önceki otoritelerin eserlerini çıkarma teşebbüsü’nün doğru sonuçlar ortaya

195 Ay.

196 Serjeant, R. B., agm, s. 77.

197 “Yine onlar ki verdikleri sözlere ve emanetlerine riayet ederler” 198 K: Tevbe, 1:

َني كِرْشُمْلا َنِم ْمُتْدَهاَع َني ذَّلا ىَلِا ا هِلوُسَرَو ِ ّٰالل َنِم ٌةَءااَرَب K: Kamer, 43: ِرُبُّزلا يِف ٌةَءااَرَب ْمُكـَل ْمَا ْمُكِئاٰل ۬وُا ْنِم ٌرْيَخ ْمُكُراَّفُكَا

koymayacağı iddiasının kabul edilemez olduğunu, bilimsel hüküm vermenin esasının bunu yapmanın sınırlıklıklarını değerlendirmek olduğuna dikkat çekmektedir.200

Wansbrough’nun üslubuna yönelik olarak da eleştiriler getiren Serjeant, Wansbrough’nun bilgi sahibi olduğu konusunda okuyucuları ikna etmek üzere işe koyulmuş göründüğünü, bu konuda başarılı da olduğunu, ancak kullandığı farklı dillerden teknik terminoloji neticesinde, özellikle de kitabın ilk iki bölümünde eşi görülmemiş mübalağalı, kendini beğenmiş bir dil kullanımı ortaya çıktığını, üslub ve kelimelerle boğuşurken insanın sık sık kasdedilen anlam konusunda kafasının karıştığını dile getirmektedir. Öğrenme ile bilginliğin eşit olmayacağı eleştirisini de yapan Serjeant, Wansbrough’nun çalışmasındaki belirsizliğin bir fazilet değil, kusur olduğuna dikkat çekmektedir. Kitabın kötü bir şekilde oluşturulduğuna ve okuyucunun karışıklık ve uyumsuzluk içerisinde bırakıldığına da işaret eden Serjeant’a göre, Wansbrough tarafından mağrur bir şekilde iddia edildiği gibi “Kur’an’ın Kitab-ı Mukaddes eleştiri teknikleri ve araçları ile analize hassas bir belge olarak aslında bilinmiyor” olduğu iddiası da kabul edilemez bir şeydir. Bunun Nöldeke gibi önceki bilim adamlarından başka, Bell’in analitik tercüme çalışmasını da görmezden gelmek olduğunu, tamamen kabul edilmese de tefsir konusunda bir başlangıç niteliğindeki bu çalışmanın dikkate alınmış olması gerekirdi diye Wansbrough’ya eleştiride bulunmaktadır.