• Sonuç bulunamadı

4. BANKALARCA ÜSTLENİLEN RİSKLERİN ÖLÇÜMÜ

4.2. Kredi Riski Ölçüm Yöntemleri

4.2.2. İçsel Derecelendirme Yaklaşımı

4.2.2.2. Risk Bileşenleri

Risk bileşenleri aşağıdaki dört temel kavramdan oluşmaktadır. Bunlar: i) Temerrüde Düşme Olasılığı (Probability of Default-PD),

ii) Temerrüt Halinde Kayıp Yüzdesi (Loss Given Default-LGD),

iii) Temerrüt Halinde Toplam Risk Tutarı (Exposure at Default-EAD) ve iv) Efektif Vade (Maturity-M).

112

Varlık kategorilerinin büyük bir bölümü için içsel derecelendirme ile ilgili olarak Komite iki genel yaklaşım belirlemiş olup bunlar (BCBS, 2006: 59):

i) Temel İçsel Derecelendirme Yaklaşımı ve

ii) Gelişmiş (İleri) İçsel Derecelendirme Yaklaşımı’dır.

Temel yaklaşımda genel kural olarak bankalar, TO tahminlerini kendileri belirlerken diğer risk bileşenleri (THK, TT ve V) için denetim otoritesinin tahminlerini esas alırlar. Gelişmiş yaklaşımda ise bankalar, asgari standartlara uymak şartıyla, TO, THK ve TT tahminlerini ile V hesaplamalarını kendileri yaparlar. Sermaye gereksiniminin belirlenmesinde bankaların, her iki yaklaşımda da bu düzenlemede verilen risk ağırlık fonksiyonlarını kullanmaları zorunludur (BCBS, 2006: 59).

TO ve THK hesaplamalarını bankaların doğru bir şekilde yapabilmeleri için, bankaların referans veri kullanmaları gerekecektir. Basel II’de her bir risk bileşeni için gerekli olan veri tutulma süresi ayrı ayrı belirlenmiş olup bu süreler; TO hesaplamak için asgari 5 yıllık bir veriye ihtiyaç duyulurken, THK hesaplamak için asgari 7 yıllık veriye ihtiyaç vardır. Ayrıca İDD yaklaşımlarının etkin ve güvenilir bir şekilde kullanımı ve doğru sonuçların elde edilebilmesi için, bankaların politika ve süreçlere ihtiyacı bulunacaktır (Cangürel, 2012: 64).

Bankaların hem temel içsel derecelendirme hem de gelişmiş (ileri) içsel derecelendirme yaklaşımlarını kullanarak hesaplayacakları kredi riski ile kredi riskine ilişkin sermaye gereksinimlerinin belirlenmesinde önemli parametreler olan risk bileşenlerinin her birinin detaylı olarak incelenmesi önemlidir. Basel düzenlemelerinde de sıkça bahsedilen risk bileşenleri aşağıda açıklanmaktadır.

4.2.2.2.1. Temerrüde Düşme Olasılığı (Probability of Default)

Borçlunun sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmemesi ya da getirememesi olarak tanımlanabilen temerrüt, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından tek bir dolar bile ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması durumunda ilk andan itibaren gerçekleşmiş sayılmakta iken, düzenleyiciler açısında en az 90 gün boyunca ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması durumunda gerçekleşmiş sayılmaktadır. Eğer bu 90 günlük süre dolmadan borçlu tarafından ödemenin yapılması halinde, düzenleyici kurumlar bu durumu temerrüt olarak değil geçici bir suç ya da kabahat olarak nitelendirmektedirler (Bessis, 2015: 201).

113

TO; “Karşı tarafın bir yıllık süre içerisinde temerrüde düşme olasılığını” ifade etmektedir (BDDK, 2015b:2). TO, 0 ile 1 arası değerler almakta ve hem her bir kredi müşterisi bazında hem de benzer özellikler taşıyan müşteri grupları bazında hesaplanabilmektedir (Cangürel, 2012: 66).

Verilen kredilerden temerrüde düşme olasılığı ekonomik koşullara bağlı olup mevcut ekonomik koşulların kötüye gitmesi durumunda bu olasılık da yükselir ve zaman geçtikçe değişir. Çok sayıda müşterilerin sürekli işlem yaptığı bankalarda TO’nun tahmini zor bir görev olup ileri düzeyde istatistiksel bilgiyi gerektirir (Bessis, 2015: 201). Bir bankanın kendi içsel derecelendirmelerinin her birisi için TO tahminlerinde kullanılabilecek çeşitli yöntemler ve veri kaynakları mevcuttur. Yaygın olarak kullanılan üç yaklaşımdan birincisi bir bankanın kendi geçmiş temerrüt tecrübesine dayalı verilerin kullanımı, ikincisi dışsal veriler kullanma ve üçüncüsü de istatistiksel temerrüt modellerinin kullanımıdır (BCBS, 2001: 16).

4.2.2.2.2. Temerrüt Halinde Kayıp Yüzdesi (Loss Given Default)

İkinci risk bileşeni olan THK; “Karşı tarafın temerrüdünden kaynaklanan kaybın, temerrüt anındaki bakiyeye oranını” ifade etmektedir (BDDK, 2015b: 2). THK’nın bir diğer tanımı da “1- geri dönüşüm oranı”dır. TO, kredi müşterisinin yani kredi borçlusunun temerrüt etme olasılığını ölçerken, THK kredi borçlusu temerrüde düşer yani borcunu ödeyemez duruma gelirse, bankanın uğrayacağı kayıp tutarını tahmin etmeye çalışmaktadır (Cangürel, 2012: 67).

THK, 1-geri dönüşüm oranı olarak hesaplanır başka bir deyişle THK, temerrüt durumunda bankanın uğrayacağı zararın miktarını belirtir. Ancak bu tür kayıpların tahmini çok kolay değildir. Çünkü geri dönüşüm oranları teminatın kalitesi ve bankanın borçlunun varlıkları üzerindeki öncelik hakkı gibi pek çok faktöre bağlıdır (Bluhm ve diğerleri, 2003: 22).

THK, temerrüt durumu oluştuğunda teminatlardan geri dönüş ve kayıp kurtarma çabalarından sonra kredinin geriye kalan kayıp kısmıdır. Geri dönüşüm oranı, temerrütten sonra kredinin kurtarılan bölümünün yüzdesel ifadesidir. THK’ya ilişkin belirsizlik nedeniyle, Basel belirli yaklaşımlar altında yüzdeler belirlemiştir. Birincil yani öncelikli haklarda bu oran %45 iken ikincil yani tali haklarda bu oran %75’tir. Sadece gelişmiş (ileri) içsel derecelendirme yaklaşımlarında THK oranın bankalar tarafından tahmin edilmesine izin verilmiş olup diğer durumlarda gözetim kuruluşlarının kurallarına uyulmak zorundadır (Bessis, 2015: 202).

114

4.2.2.2.3. Temerrüde Halinde Toplam Risk Tutarı (Exposure at Default) Basel II tarafından borçlunun temerrüde düşmesi halinde kredinin beklenen risk tutarı olarak tanımlanan TT tahmin edilirken, bilanço içi kalemlerde kredinin fiilen çekilen tutarından daha az olamamaktadır. Gerek Basel II gerekse de Avrupa Birliği Sermaye Yeterliliği Direktifi (CRD) düzenlemelerinde bilanço dışı kalemler için TT tahminleri üzerine odaklanılmakta olup CRD’de söz konusu tahminler “dönüşüm faktörü” olarak adlandırılmaktadır. Buna göre limit tahsis edilen bir borçlunun temerrüt durumunda limit boşluğunun ne kadarını kullanacağı yani aslında kredi borcunu ödeme acziyetine düşen bir kişinin limitlere ne kadar saldırdığı tahmin edilmektedir (Cangürel, 2012: 68).

Dönüştürme oranı: “temel içsel derecelendirme yaklaşımı kapsamında Kurumca belirlenen, gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımı kapsamında banka tarafından tahmin edilen gayrinakdi kredi ve taahhütlerin nakdi krediye dönüşme oranını” ifade etmektedir (BDDK, 2015b: 1).

4.2.2.2.4. Efektif Vade (Maturity)

Kurumsal alacaklar, bankalardan ve aracı kurumlardan alacaklar, merkezi yönetimler ve merkez bankalarından alacaklar için temel içsel derecelendirme yaklaşımını kullanan bankalar tarafından vade; repo ve menkul kıymet veya emtia ödünç alma/verme işlemleri için 0,5 yıl yani 6 ay, diğer tüm işlemler için 2,5 yıl olarak uygulanır. Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımını kullanan bankalarca nakit akışları belirli olan araçlar için vade aşağıdaki efektif vade formülü kullanılarak belirlenir (BDDK, 2015c: 12).

𝑉 = ∑ 𝑡 ∗ 𝑁𝐴𝑡 𝑡

∑ 𝑁𝐴𝑡 𝑡 (12)

Formülde yer alan NAt, sözleşmeye göre borçlunun yıl cinsinden t zamanında

ödemekle yükümlü olduğu anapara, faiz ve komisyon tutarlarını göstermektedir.