• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4.7. Resimli Dünya Dergisindeki Tahkiyeli Metinlerde İşlenen Kültürel

Tablo – 5.1. Resimli Dünya Dergisinin Tahkiyeli Metinleri

Sıra Sayı Sayfa Metin Adı Türü Yazarı

1 1 3 Hocanın Leyleği Manzum

masal ---

2 1 4 Harem Ağalarının Firarı Hikâye ---

3 1 7 Herkes Kendini Başkası Gibi

Bilirse Hikâye

---

4 1 8 Bir Ayı Avı Hikâyesi Hikâye ---

5 1 16 Efruz Bey’in Devr-i Alem

Seyahati Hikâye

---

6 2 7 Yetim Çocuk Manzum

Masal Orhan Seyfi

7 2 8 Boanın Uyanışı Hikâye ---

9 4 4 Zavallı Zengin Çocukları Hikâye ---

10 4 8 Resmini Yaptıran Ölü Hikâye Hacı Baba

11 5 8 Gemiyi İdare Eden Hayalet Hikâye Hacı Baba

12 5 10 Leyleklerin Hilesi Hikâye ---

13 5 13 Amcanın Hikâyesi Hikâye ---

14 6 8 Maymunların Elinde Hikâye ---

15 7 4 Küçük Aliye Hırsızlığa Nasıl

Tövbe Etti Hikâye ---

16 7 8 Bir Aslan Avı Hikâye Hacı Baba

17 8 4 Şöhret Yüzünden Kahraman Hikâye ---

18 8 8 Gemici Kanunu Hikâye Hacı Baba

19 9 8 Uçurumu Aşarken Hikâye Hacı Baba

20 10 8 Giyom Tel Hikâye Schiller

21 11 8 Dervişin İlacı Hikâye Hacı Baba

22 12 8 Hindistan’da Bir Facia Hikâye Hacı Baba

23 13 3 Küçük Tahsin’in Fes Giyme

Macerası Hikâye ---

24 13 8 Alaska Ovalarında Hikâye ---

25 14 8 Memiş Kısık Ormanda Hikâye ---

26 15 8 Penguenler Kıralı Hikâye ---

27 16 6 Azmin Şiddeti Hikâye ---

28 6 2 Dört Ayaklı Hırsız Hikâye ---

29 17 8 Köpeğin Verdiği Ders Hikâye ---

30 18 8 Farelerin Esiri Hikâye Hacı Baba

11 19 8 Keramet Hikâye Hacı Baba

32 20 8 Rusya’da Bir Esaret Macerası Hikâye Hacı Baba

33 21 8 İnci Uğrunda Hikâye ---

Resimli Dünya dergisi 21 sayı olarak yayımlanmıştır. Bu dergideki tahkiyeli türlere baktığımızda hikâye ağırlıktadır, ama buradaki hikâyelerin büyük bir bölümü “olmuş vaka” biçiminde çoğu yaşanmış anı türündedir. Bu dergide 33 tahkiyeli metne rastlanmıştır. Türlerin yüzdelik tablosu aşağıdaki gibidir.

Tablo – 5.2. Resimli Dünya Dergisi Tahkiyeli Metinlerinin Türlerine Göre Dağılımı

Hikâye Manzum Masal

Resimli Dünya 94.00% 6%

4.7.1. Kişilik Modeli

Tablo – 5.3. Resimli Dünya Dergisindeki Kişilik Modellerini İşleyen Tahkiyeli Metinler

Metin Adı Kişilik Modeli

Uçurumu Aşarken Bilgili, görgülü, çok okumuş, millî vazifesini en iyi taşıyan, cesur ve hayvanları koruyan, hayvanda bile olsa hürriyete önem veren bir memur

Giyom Tel Bağımsızlığı her şeyin üzerinde tutan, vatanı

uğruna canından vazgeçen, mağrur bir genç Memiş Kısık Ormanda Cesur, kendilerinden güçlü hayvanlarla baş

edebilen bir çocuk

Resimli Dünya Dergisinde kişilik modeliyle ilgili 3 metin yer almaktadır. Bunlarda Giyom Tel daha sonra değerlendirmeye alacağımız Çocuk Dünyası adlı dergide de yer aldığı için burada tekrar üzerinde durmayacağız. Diğer 2 metin Uçurumu Aşarken ve Memiş Kısık Ormanda adlı metinlerde kahramanlarımız cesaretleriyle ön plana çıkar. Uçurumu Aşarken adlı metinde Servet Bey çok bilgili, görgülü, çok okumuş, millî vazifesini en iyi taşıyan, cesur ve hayvanları koruyan, hayvanda bile olsa hürriyete önem veren bir kişidir. Memiş Kısık Ormanda ise çocuk denilecek yaşta olmasına rağmen cesur, kendilerinden güçlü hayvanlarla baş edebilen bir çocuk kahramanımız vardır. Her iki kahramanımızda bu özellikleriyle çocukların eğitiminde örnek kişiler olurlar.

Uçurumu Aşarken adlı metinde kahramanımız Servet Bey hükümet göreviyle Hindistan’a gider. Orada başından geçenleri arkadaşlarına nakletmeyi sever. Bir gün Türkistan dolaylarında bir Kırgız süvarisiyle geyik avına çıkar. Orada bir geyiğin peşine düşerler. Onlar tam geyiği vuracakları sırada iki ayı da geyiğe saldırmaya kalkar geyik iki düşman arasında çaresiz kalır. Lakin ayılar uçurumun kenarında bekleyen geyiğe saldırınca uçuruma yuvarlanıp ölür. Geyik çaresiz gözlerle uçurumun kenarında Servet Bey ve arkadaşına bakar. Onlar bu halde olan

bir hayvanın özgürlüğünü almanın doğru olmayacağına karar verip onu serbest bırakırlar. Burada hayvan sevgisi de işlenmiştir.

Memiş Kısık Ormanda adlı hikâyede ise çok zengin bir çiftlik sahibi olan Süleyman Ağa’nın sürüsüne kurt saldırır. Çok tecrübeli çobanlar bile kurtlarla baş edemez. Hatta çiftliğin en babayiğit delikanlıları da gönderilse de kurtların elinden sürüyü alamazlar. Bunun üzerine çocuk denilecek yaşlarda olan Memiş bu işe talip olur ve yaşlı bir atla yola çıkar oradaki hiç kimse daha önce başarılamayan bu işi Memiş’in yapacağına inanmaz. Ama o azimle ve her şeyden önemlisi cesareti sayesinde bu işin altından kalkar. Kurtlarla canı pahasına uğraşır. Onun kurtları oyalamasını fırsat bilen diğer çobanlar yetişir ve hem sürüyü, hem de Memiş’i kurtarırılar. Böylece Memiş o çiftlikte kahraman ilan edilir. Oldukça yüklü bir para ile mükâfatlandırılır.

Tablo – 5.4. Resimli Dünya Dergisindeki Kişilik Modellerinin Tekrar Etme Sıklığı

KİŞİLİK MODELİ

1 2 3 4 5 6

Vatan

Sevgisi Cesur Olmak

Bilgili Olmak Çalışkan Olmak Hürriyete Önem Vermek __ 1 2 1 1 1

Bu dergideki kişilik modelinde cesur olmak 2, vatan sevgisi, bilgili olmak, çalışkan olmak, hürriyete önem vermek gibi değerler 1 kez işlenmiştir.

4.7.2. Millî Değerler

Tablo – 5.5. Resimli Dünya Dergisindeki Millî Değerleri İşleyen Tahkiyeli Metinler

Metin Adı Millî Değerler

Bu dergide millî değerlerle ilgili sadece bir metine rastlanmıştır. Ayrıca birçok metin içinde Türklüğü öven, vatan sevgisini vurgulayan bölümler yer alsa da metinlerin çoğu diğer değerleri ön plana çıkardığı için başka başlıklar altında değerlendirilmiştir. Bu bölümde yer alan tek metin derginin 2. sayısında Orhan Seyfi imzasını taşıyan Yetim Çocuk adlı manzum hikâyedir. Burada bir çocuğun nenesi ölür ve o bundan çok müteessir olur. Lakin nenesi ölmeden onun bundan sonraki annesinin vatan olacağını söyler. Çünkü vatana canımızı, kanımızı borçluyuzdur. Çocuk birden bu düşünceyle teselli olur ve bundan sonra anne saydığı vatanı için çalışacaktır. Şiirin son iki dörtlüğü buraya alıyoruz:

Dedim: Madem ki ben sağım; Vatan denen bir vazifem var. Vazifemi yapacağım.

Benim bundan başka nem var.

Kalbim bugün de, yarın da Taşıyacak bu duyguyu Neneciğim mezarında Sen üzülme, rahat uyu...!

Yukarıdaki açıklamaya göre bir metinde ve bir kez yer alan vatan sevgisi millî değerler tablosunda aşağıda gösterilmiştir.

Tablo – 5. 6. Resimli Dünya Dergisi Millî Değerlerin Tekrar Etme Sıklığı

MİLLİ DEĞERLER

1 2 3 4 5 6

Vatan

Sevgisi ___ ___ ___ ___ ___

4.7.3.Ahlaki Değerler

Tablo – 5.7. Resimli Dünya Dergisinin Ahlaki Değerleri İşleyen Tahkiyeli Metinleri

Metin Adı Ahlaki Değerler

Hocanın Leyleği Görünüşe aldanmamak, önyargılı olmamak

Bir Ayı Avı Hikâyesi Dikkatli ve tedbirli olmak

Boanın Uyanışı Dikkatli ve tedbirli olmak

Ahirete Gidip Gelen Adam Tecrübeye önem vermek

Kekliklerin Hilesi Tecrübeye önem vermek

Amcanın Hikâyesi Tasarruflu olmak,

Maymunların Elinde Dikkatli ve tedbirli olmak

Küçük Aliye Hırsızlığa Nasıl Tövbe Etti Doğruluk ve dürüstlük

Bir Aslan Avı Cesaretli olmak

Gemici Kanunu Vazife bilincini taşımak, yardımsever ve

fedakâr olmak

Dervişin İlacı Çalışkan olmak

Hindistan’da Bir Facia Dikkatli ve tedbirli olmak

Küçük Tahsin’in Fes Giyme Macerası Büyüklerin sözünü dinlemek, doğru olanı yapmak

Alaska Ovalarında Dayanıklılık

Azmin Şiddeti Dayanıklılık

Dört Ayaklı Hırsız Önyargılı olmamak, doğru olanı yapmak

Farelerin Esiri Yardımsever ve merhametli olmak

Keramet Akıllı ve sabırlı olmak

Rusya’da Bir Esaret Macerası Dayanıklılık

İnci Uğrunda Tamahkâr olmamak

Resimli Dünya’da en fazla üzerinde durulan değerler diğer dergilerde olduğu gibi ahlaki değerlerdir.

Aşağıda ahlaki değerler tablosu verilmiştir. Buna göre en çok tekrar eden değer 4 sayısıyla dikkatli ve tedbirli olmaktır. Dayanıklılık 3, ön yargılı olmamak, tecrübeye önem vermek, çalışkan ve akıllı olmak, cesaretli olmak 2 tasarruflu olmak, vazifeye sadakat ve sabırlı olmak 1 kez yer almıştır.

AHLAKİ DEĞERLER 1 2 3 4 5 6 Önyargılı Olmamak Dikkatli ve Tedbirli Olmak Tecrübeye Önem Vermek Tasarruflu Olmak Doğruluk ve Dürüstlük Yardım-- sever Olmak 2 4 2 1 2 2 7 8 9 10 11 12 Vazifeye Sadakat Çalışkan ve Akıllı Olmak Büyüklerin Sözünü Dinlemek Dayanıklılı

k Sabırlı Olmak Cesaretli Olmak

1 2 1 3 1 2

Bu metinleri şöyle değerlendirebiliriz:

Görünüşün önemli olmadığı, kişilerin görüntüsüne bakarak değer vermenin yanlışlığı üzerinde duran Hocanın Leyleği adlı metinde şunlar anlatılır: Hoca bir gün bir leylek görür ve onun uzun boynunu ve uzun bacaklarını beğenmez. Hele bir şekil vereyim de nezaket bulsun diyerek beğenmediği yerlerini keser istediği şekli verir. Lâkin kuşun bu hali hiçbir şeye benzemez. Hoca da yaptığı hatanın farkına vararak dış görünüşün aldatıcı olduğunu anlar. Metin şu ana fikirle biter:

Hem güzel bazen olur, mülkünü yıkar; İyinin kamburu varmış ne çıkar.

Tecrübeye ve tecrübeli kişilerin sözlerine kulak vermeyi öğütleyen Bir Ayı Avı Hikâyesi adlı metinde av hususunda çok mahir bir avcının ava geldiği bir köyde oraları çok iyi bilen Avcı Hasan isminde bir gençle başlarından geçen av hikâyesi anlatılır. Dağ köyüne ava gelen bir avcı o yöreyi iyi tanımamasına rağmen başına buyruk davranır. Ona rehberlik etmesi için yanına verilen köylü gencin her türlü uyarılarına rağmen ayı vurma ümidiyle kar yüklü dağlara doğru ateş eder ve çığ düşmesine sebep olur. Hatta ayı vuracağım diye öyle ihtiyatsız davranır ki neredeyse arkadaşının ayı tarafından öldürülmesine sebep olur. Mahir avcı bu yaşadıklarından ders alır ve tecrübeli insanları dinlemenin daha doğru olacağı kanısına ulaşır.

Boanın Uyanışı adlı metinde dikkatli ve tedbirli olmak kavramları işlenir. Sahipleri tarafından terbiye edilmiş sevilen bir boa yılanı her nasılsa sahibinin kızıyla oynarken birden onu ölesiye sıkar. Kız neredeyse ölecek hâle gelir. O sırada orada iş görüşmesine gelen genç silaha sarılıp kıza zarar vermeden yılanı vurur. Yılanın hiç yapmadığı bu davranışı o zaman yapmasının sebebini kızın babası araştırır. Kızını biraz sorgulayınca sebebini anlar. Evin kızı üzerine lavanta kokusu sürmüştür. Lavantanın da kaynağı misktir. Bu çeşit yılanların ataları miskli şeyleri yediği için hayvan içgüdüsel olarak kızı sıkar. Hayvanlar ne kadar eğitim alırsa alsın daha çok içgüdüleriyle hareket ederler. Akıllarını kullanamadıkları için ne zaman ne yapacakları belli olmaz bu sebeple hayvanların davranışı karşısından dikkati ve tedbiri elden bırakmamak gerekir.

Dikkatli ve tedbirli olmayı işleyen başka bir metin de Hindistan’da Bir Facia adlı hikâyedir. Burada büyük bir ormanda vahşi hayvanlar arasında silahsız ve ihtiyatsız davranan iki arkadaştan birini kaplan yer.

Ahirete Gidip Gelen Adam adlı metinde dalgıçlık mesleğinin zorluklarından bahsedilir. Burada bir dalgıç başından geçen bir vakayı anlatır ve niçin dalgıçlıktan yaka silktiğini de belirtir. Arkadaşları ile bir gün deniz altına dalarlar. O sırada arkadaşlarının birine büyük bir köpek balığı saldırır. Köpek adamı öyle yaralar ki önce öldü zannederler. Lâkin arkadaşları ölmese de ağır yaralanmıştır. Daha sonra köpek balığı diğer dalgıçlara saldırır onlar da canını güç bela kurtarır. Bu durum dalgıç için iyi bir ders olur ve bir daha o duruma düşmekten korktuğu için dalgıçlık yapmaktan imtina eder.

Kekliklerin Hilesi adlı metinde atalarından aldıkları öğütlerle ve onlardan gördükleriyle hareket ederek canlarını bir avcının elinden kurtaran kekliklerin hikâyesi anlatılır. Bir avcı sıcak bir yaz günü keklik avına çıkar. Büyük bir keklik kümesini görür. Onların hızla yonca tarlasına doğru uçtuklarına şahit olmasına rağmen tarlada dört dolanır ama kekliklere tesadüf edemez. Çünkü keklikler zekice davranıp tarlada iyice sinmişler ve hiç ses çıkarmadan avcının gitmesini beklemişlerdir. Avcı uzaklaşınca onlar da kümeler halinde oradan uzaklaşırlar

böylece zalim avcıdan kurtulmuş olurlar. Onları kurtaran şey büyükleri gibi hareket etmeleridir.

Amcanın Hikâyesi adlı metin tasarruflu olmanın önemini vurgular. Cemile Hanım’ın amcası çok zengindir ve tek varisi de Cemile Hanım’dır. Yeğenini bir manifaturacı ile evlendiren amca sakin bir hayat yaşamak için çiftliğine çekilir ve huzur içinde yaşar. Cemile Hanım’ın eşi biraz müsriftir. Hatta her bayram amcalarının gönderdiği paraya güvenerek alışverişte sınır tanımaz. Amca bu duruma bir son vermek için küçük oyunlara girişir ve onları eğitir. Bir yıl onlara para yerine otomobil feneri yollar ve “Otomobiliniz olunca kullanırsınız.” der. Yeğenleri düşünür ki gelecek sene araba yollayacak lakin amcaları sonra otomobil lastiği yollar. Bu durumda hayal kırıklığına uğrayan karı koca birbirlerinden habersiz para biriktirirler ve kendileri bir araba alırlar. Amca son mektubunda şöyle der:

“Sevgili yavrularım,

Size evvela bir otomobil feneri yollarken istifadeli bir hediye yolladığımı bildirdim. O hediye ile size tasarrufun zevkini verdim… Para biriktirmekte devam ediniz. Hem artık güçlük çekmezsiniz.”

Maymunların Elinde adlı hikâyede dikkatli ve tedbirli davranmayan Feyzullah Bey’in başından geçen bir olay anlatılır. Trablusgarp savaşı zamanında İtalyanlarla savaş için gönderilen Feyzullah Bey oraları çok iyi bildiği için civar ormanda bir kabile reisi ile görüşmek için bir ormanda konaklar. O sırada ormandan acı acı bir insan sesi gelir. Koşup baktıklarında orada bir adama maymunların saldırdığını görürler. Hemen ateş ederler ve adamı maymunların elinden kurtarırılar. Lakin bu ateş etme onlara pahalıya mal olur. Çünkü maymunlar bu durumdan rahatsız olur hatta onların evlerine saldırılmış gibi hissederler ve gece tüm uyarılara rağmen ormanda kalan Feyzullah Bey’i cezalandırırlar. Ona günlerce eziyet ederler. Belki de ölmek üzere iken bir parsın maymunlara saldırmasıyla ancak canını kurtarır.

Feyzullah Bey bu durumdan ders çıkarır ve bir daha tedbirsiz davranmaması gerektiğini anlar. Çünkü hayvan da olsa kimse yuvasından olmak istemez.

Çocuklar için eğitici yönü ağır basan ve hırsızlık yapmamayı öğütleyen başka bir hikâye de Küçük Aliye Hırsızlığa Nasıl Tövbe Etti adlı metindir. Kahramanımız Aliye babasının akşam eve getirdiği bir sepet balığı alarak civarda zengin sayılan bir paşanın evine gider. Onlara bu balıkları babasının gönderdiğini söyler. Ev sahipleri bunda bir yanlışlık olduğunu söylerler. Bunun üzerine Aliye balıkları orada bırakarak babasına sormaya gidiyormuş gibi yapar ve dosdoğru bir saatçiye gider. Ona paşanın eşinin saat almak istediğini bunun için içlerinden beğenebileceği birkaç saati vermesini söyleyerek saatleri alıp gider. Adam arkasından bakar ki gerçekten çocuk dediği eve saatleri götürür. Paşanın evine tekrar dönen Aliye yanlış olmuş diye balıkları alıp oradan çıkar. Saatçi ne kadar beklese de bir daha gelen olmaz ve aldatıldığını anlar. Aliye elinde birkaç saat ile eve döner ama bu hırsızlıktan dolayı rahatsız olur. Saatler her tik tak edişinde hırsızlığını hatırlar. Yaptığı davranışın yanlışlığını hemen anlar ve saatçiye koşarak saatlerini götürür. Saatçi de onu affeder. Aliye böylece hatasını düzeltme şansı bulur.

Bir Aslan Avı bu dönem dergilerinde yer alan birçok av hikâyesinden biridir. Bu metinde Feyzullah Bey’in başından geçen bir aslan avı anlatılır. Avcılar büyük bir cesaretle kendilerinden çok daha güçlü olan bir aslanı avlayarak o dönem için çok önemli sayılabilecek büyük bir cesaret örneği gösterirler.

Vazife bilincini taşımak, yardımsever ve fedakâr olmak gibi ahlaki değerleri işleyen Gemici Kanunu adlı hikâyede bir gemi Karadeniz sularında yan yatar ve nihayet batar. Ancak gemi batmadan önce yolcular sandallara alınır. Zor durumda kalındığı zaman önce kadınlara ve çocuklara öncelik verilmesi gemicilikte bir kanundur. Bu olayda bu kurala uymayan erkekler sandallara atlayıp oradan uzaklaşırlar. Kaza yerini son dakikaya kadar terk etmeyen Hadi kaptan elinden geldiğince oradaki yaralılara yardım eder. Bir aralık artık ses kesilir. Herkes batmıştır. Ancak ileride bir kadına saldıran ve onun elinden can simidi olarak kullanılan mantar kuşağı almak isteyen bir Rus’a rastlar. Adam kadının elinden

mantar kuşağı alırsa kurtulacak, kadın denizde boğulacaktır. Hadi kaptan adamla boğuşarak kadını kurtarır. Bu önceden de tanıdığı Trabzon limanlarının birinden zabıta marifetiyle İstanbul’a gönderilen sefil bir kadındır. İstanbul’a mevkuf olarak gitmektedir. Böyle bile olsa onun da yaşama hakkı vardır. Hadi kaptan adamla boğuşmaktan dolayı çok yorgun düşer. Bir aralık bu kadının elindeki mantar kuşağı alırsa yaşama şansının artacağını aklından geçirir. Çünkü onu geride bekleyen bir ailesi vardır. Bunun için çok düşünür ama vazife bilinciyle hareket ederek kadından mantar kuşağı almaz. Kendisini denizin soğuk sularına bırakır ve denizin derinliklerinde kaybolur.

Dervişin İlacı adlı hikâye çalışmanın ve çalışkan olmanın önemini vurgular. Delhi Mihracesi Ali Ekber bir gün amansız bir hastalığa tutulur. Yemekten, içmekten kesilir. Çok asabileşir her şeye kızar, herkese ceza verir. Ne uyur ne oturur. Artık dayanamaz ve derdine derman bulana mükâfatlar vaadeder. Dervişin biri bunu duyar ancak ondan mükâfat da istemez yeter ki ona itaat etsin başka bir şeye lüzum yoktur. Derviş onu alır uzun bir yolculuğa çıkarır. Ali Ekber hiç alışmadığı şekilde yürümek zorunda kalır. Mihrace çok yorulur artık yorgunluktan düşecek gibidir. Derviş ona bir su içirir ve bunun hastalığına iyi gelecek bir ilaç olduğunu söyler. Bir handa mola verirler orada ancak bir kuru ekmek ve su içerler. Yatak olarak da bir ot yığını üzerinde yatarlar. Mihrace yorgunluktan dolayı öyle bir uyur ki ertesi gün uyandığında kendini çok iyi hisseder. Artık ilacın tesir ettiğine kani olur. Derviş bir müddet bu duruma devam edince mihrace iyileştiğini düşünmeye başlar. Oysa dervişin ilaç diye verdiği şey sadece sudur.. Onu iyi eden çalışarak bedenini yormaktır. Çünkü tembellikten dolayı hasta olmuştur. Metnin sonu şu ana fikirle biter: “Bu dünyaya herkes çalışmak için gelmiştir. Şimdi sarayına dön. Zayıflara karşı rahmetli ol. Fakirleri, düşkünleri hor görme… Onlara daima yardım et. Şunu bil ki: ister hamal olsun, ister senin gibi hükümdar olsun insanlar için dünyada en büyük nimet çalışmaktır. İnsanı insan eden iştir!...”

Küçük Tahsin’in Fes Giyme Macerası adlı hikâye, büyüklerin sözünü dinlemek, doğru olanı yapmak üzerine dersler verir. Küçük Tahsin annesinin tembihlerine rağmen bir gün okul çıkışı sokaklarda gezer. Hatta bir sokak satıcısına

rastlar ilgiyle ona bakar. Bu adam her türlü lekeyi çıkaran bir sabun sattığını iddia eder. Tahsin’i de küçük görerek hemen onun fesine uzanır ve mürekkep döker. Sabunla temizler. Mürekkep çıkmış gibidir. Tahsin tam giyeceği zaman bakar ki fesin ters tarafında leke duruyor. Hemen itiraz eder. Satıcı çocuğa çok kızar yine temizlese de mürekkep festen çıkmaz. Tahsin annesinden korkarak bağıra bağıra ağlar. Oradaki kalabalık satıcıya yüklenir ve çocuğa yeni bir fes almasını söylerler. Sokak satıcısı çocuğa yeni bir fes almak zorunda kalır. Böylece insanları kandırmak isterken kendi ceza öder. Çocuk da yeni fesini alır ama kalıptan geçmediği için düzgün değildir. Eve dönünce annesinden azar işitir ve bir daha onun sözünden çıkmamak için yemin eder.

Alaska Ovalarında adlı metinde şunlar anlatılır: Maceracı ve cesur dört genç kürk hayvanı avına çıkarlar. Bulundukları yerde kar tipisi yüzünden mahsur kalırlar. Nerede olduklarını ve nasıl kurtulacaklarını bilemezler. Nihayet içlerinde Jan beke adlı bir genç yol aramak için onlardan ayrılır. Ama şansı yolunda gitmez. Yolunu kaybeder hatta kurtların eline düşer. Kendini bir ağacın tepesine atarak canını ancak kurtarır. Kurtlar her fırsatta saldırır ama o azimle onlarla mücadele eder. Bir taraftan da eğer arkadaşları gelmezse burada öleceğini düşünür. Arkadaşları onu bulur hep birlikte kurtlardan kaçarlar. En sonunda devriye gezen polisler gelir ve onlar da kurtulmuş olur.

Azmin Şiddeti adlı hikâye dayanıklılık üzerinedir. Alen Jarbu, yelkenli bir küçük kotra ile tek başına o Avrupa’dan Amerika’ya geçmeye muvaffak olan bir Fransız’dır. O bu seyahatinde türlü engellerle karşılaşmış lâkin her türlü sıkıntının