• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4.9. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Tahkiyeli Metinlerde İşlenen Kültürel

Tablo -7.1. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Tahkiyeli Metinler

Sıra Sayı Sayfa Metin Adı Türü Yazarı

1 1 6 Afrika Ormanlarında Korkunç

Bir Gergedan Avı Hikâye

F. Sn

2 1 6 Üç Dilek Masal Faik Şemseddin

3 2 10 Ne Sihirdir Ne Keramet El

Çabukluğu Marifet Hikâye ---

4 2 12 Sihirli Ney Masal ---

5 2 10 Darılmaca Yok Hikâye Muallim Kadir

6 3 6 Kaplumbağa İle Tavşan Piyes F. Sn.

7 3 10 Kıskançlığın Cezası Hikâye ---

8 4 5 Para İçin Hikâye Sakalsız Hoca

9 4 11 Hakiki Kibar Hikâye F. Sn

10 6 3 İğne Ve Toplu İğne Hikâye Faik Sami

11 6 5 Cumhuriyeti Sevelim ve

Yaşatalım Hikâye ---

12 6 6 Türkan Beyimin Tekrar

Dirilmesi Hikâye

F.S

13 6 10 Nadide’nin Tedbiri Piyes F.S

14 6 13 Karga İle Tilki Masal ---

15 5 17 Kurt İle Köpek Masal ---

16 5 7 Batmış Tahte’l Bahr Hikâye ---

Mektepliler Âlemi adlı dergi 6 sayı yayımlanmıştır. Bu dergide 16 tahkiyeli metin vardır. Bu dergideki tahkiyeli türlere baktığımızda hikâye ağırlıktadır. Hikâyeden sonra sırayla masal ve piyes yer almıştır. Türlerin dağılım yüzdesi aşağıda gösterilmiştir:

Tablo – 7.2. Mektepliler Âlemi Dergisi Tahkiyeli Metinlerinin Türlere Göre Dağılımı

Hikâye Masal Piyes

Bu dergisindeki değerler aşağıda gösterilmiştir:

4.9.1. Kişilik Modeli

Tablo – 7.3. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Kişilik Modellerini İşleyen Metinler

Metin Adı Kişilik Modeli

Afrika Ormanlarında Korkunç Bir

Gergedan Avı Açıkgözlü, çevik ve cesur bir genç

Mektepliler Âlemi dergisinde kişilik modeliyle ilgili 1 metin yer almaktadır. Burada da kişilik modeli ile ilgili cesur olma kavramı verilmiştir. Bu bölümün tablosu aşağıda verilmiştir:

Tablo – 7.4. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Kişilik Modellerinin Tekrar Etme Sıklığı KİŞİLİK MODELİ 1 2 3 4 5 6 Cesur Olmak __ __ __ __ __ 1

Yukarıdaki tek metin bu dönem dergilerinde çok sık rastladığımız vahşi hayvanların avlanması ile ilgili bir hikâyedir. Orta Afrika’da bir kaza geçirerek ormanlar içinde yol almaya çalışan bir gurubun büyük bir gergedanı nasıl avladıkları hikâye edilir. Bu grubun içinde en küçükleri Kaluda isimli genç bir delikanlıdır. Bunlar bir müddet ilerleyince bir gergedanın saldırısına uğrarlar. Hepsi önlerindeki ağaca tırmanarak canlarını zor kurtarırlar. Ama gergedan o kadar azgındır ki ağacı kırmak için uğraşır. Kaluda büyük bir fedakârlıkla öne atlayarak büyük bir cesaret örneği gösterir. Bu vahşi hayvanla canı pahasına mücadele eder ve sonunda hayvanı öldürmeye muvaffak olur. Kaluda yaşına rağmen büyük bir cesaret örneği göstermiştir. Ayrıca fedakârca

davranışı arkadaşlarının canını kurtarmış ve bu hareketiyle onların takdirini kazanmıştır.

4.9.2. Millî Değerler

Tablo – 7.5. Mektepliler Âlemi Dergisinde Millî Değerleri İşleyen Tahkiyeli Metinler

Metin Adı Millî Değerler

Cumhuriyeti Sevelim ve Yaşatalım Cumhuriyete verilen değer

Bu dergide millî değerlerle ilgili sadece 1 metine rastlanmıştır. Burada da değerlerimizden Cumhuriyet’in önemi üzerinde durulur. Millî değerler tablosu aşağıda verilmiştir:

Tablo – 7.6. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Millî Değerlerin Tekrar Etme Sıklığı MİLLİ DEĞERLER 1 2 3 4 5 6 Cumhuriyetin önemi ___ ___ ___ ___ ___ 1

Cumhuriyeti Sevelim ve Yaşatalım adlı metin derginin 6. sayısında yer almaktadır. Burada cumhuriyet yönetimi savunulur. Bu metinde savunmanın karşındaki düşman padişah ve onun yönetimidir. Metindeki şu sözler dikkat çekicidir: “Saltanat bir yılandır kafasını ezmek hepimizin vazifesidir. Fırsat verirsek yine zehrini kusar; yine kanımızı emer, yine vatanımızı baykuş yuvasına döndürür.

Küçük mektepli! Sen cumhuriyetin sevgili yavrususun! Cumhuriyeti yaşatmak kendini yaşatmak demektir. Bunun için gözlerini dört aç! Vazifelerini hiçbir mükâfat

beklemeden yap! Vatanını, anneni, babanı ne kadar seviyorsan cumhuriyeti onlardan daha çok sev; lazım gelirse onun uğrunda güle güle can ver!..”

Bu metinde özellikle Cumhuriyetin okuyan çocuklarına bir çağrı vardır. Metinin başında Türk milleti bir ulu çınara benzetilir bu ağaç o kadar büyük ve görkemlidir ki emsalsizdir. Bir gün bu ağacın dibinde yetişen bir sarmaşık zamanla onu sarar ve hasta eder, yapraklarını döker. Ama bir ağaç karşısında sarmaşığın ne hükmü olabilir ki şöyle bir silkinince sarmaşığı üstünden atar ve kendine gelir. Burada sarmaşık padişahtır. Türk halkı her dönem fedakârlık yapmıştır. Ama padişah için fedakârlık bir zulümdür. Çünkü padişah zevk ve sefa içinde iken Türk milleti sıkıntı çeker. Halkımız kurtuluş mücadelesinde bu duruma da dur diyebilmiştir.

4.9.3. Ahlaki Değerler

Tablo – 7.7. Mektepliler Âlemi Dergisindeki Ahlaki Değerleri İşleyen Tahkiyeli Metinler

Metin Adı Ahlaki Değerler

Üç Dilek Çalışarak, hak ederek mal sahibi olmak, - Ele geçen fırsatları değerlendirmek

Sihirli Ney Doğruluk-dürüstlük

Darılmaca Yok Doğruluk-dürüstlük

Kaplumbağa İle Tavşan Vazife bilincini taşımak ve çalışkan olmak

Kıskançlığın Cezası Muhteris olmamak

Para İçin Çalışmak ve dürüst olmak

Hakiki Kibar Mağrur olmamak, çalışmak

İğne ve Toplu İğne Tasarruflu olmak

Nadide’nin Tedbiri Akıllı ve pratik zekâlı olmak Karga İle Tilki Dikkatli ve tedbirli olmak

Mektepliler Âlemi’nde ahlaki değerler diğer dergilerde de olduğu gibi daha fazladır. Burada en fazla tekrar eden değerler doğruluk, dürüstlük ve çalışkan olmaktır. Bu iki değerden sonra ele geçen fırsatları değerlendirmek, vazifeye sadakat, kıskanç olmamak, tasarruflu olmak, akıllı olmak ve dikkatli, tedbirli olmak gibi değerler de bir kez yer almıştır. Bu sonuçla bu dergide en fazla doğruluk ve dürüstlük

değerinin verilmeye çalışıldığı sonucuna varabiliriz. Bu değerlerin tablosu aşağıda gösterilmiştir

Tablo – 7.8. Mektepliler Âlemi Dergisinde Ahlaki Değerlerin Tekrar Etme Sıklığı AHLAKİ DEĞERLER 1 2 3 4 5 6 Çalışkan olmak Ele geçen fırsatları değerlen- dirmek Doğruluk ve dürüstlük Vazifeye Sadakat Muhteris olmamak Mağrur olmamak 3 1 3 1 1 1 1 2 3 4 5 6 Tasarruflu olmak

Akıllı olmak Dikkatli ve tedbirli olmak

__ __ __

1 1 1

Bu metinleri şöyle değerlendirebiliriz:

Üç Dilek adlı masalda metnin başında ve sonunda ana fikir verilir. Ama bu ana fikirler birbirinden farklıdır. Metnin başında “Herhangi bir fırsat karşısında birlikte ne yapacağını ne istediğini bilmelidir.” ifadesi, sonunda ise “ Çalışıp da kazanılmayan paranın namuslu evlere hiçbir faydası yoktur.” ifadesi yer alır. Metnin bütünlüğünü de görünce bu iki fikir çakışır. Metinde geçen olay kısaca şöyledir: Bir köylü karısı evde iş yapar ve kocasına yemek hazırlar. Sofradaki tarhana çorbasını içerler ama bu fakir sofra üzerine zengin komşularından gıpta ile söz ederler. Sürekli zengin olma hayali kurarlar. Bu arada yedikleri yemek içinden bir kağıt çıkar ve bu kağıtta gönüllerinden geçen üç dileğin olacağı yazlıdır. Ne dilesek diye tartışırlarken kadın bir sucuk diler. Kocası buna kızar ve keşke o sucuk burnuna yapışsaydı, der bu da olur. İki dileği böylece tartışmaktan boşa harcarlar. Son dilek için yine bir tartışma, bir kavga başlar. Kadın bu çirkin halinden çok muzdariptir. Kocası da büyük bir zenginlik ister. Tartışma uzar ve büyür koca nihayet karsının dediğini yapar ve karsının burnundaki sucuğun düşmesinden başka bir şey dileyemez. O anda anlarlar ki haydan gelen huya gider. Alın teri ile kazanılmayan para bir eve

huzursuzluk getirmiştir. Onlar böyle bir paraya sahip olup huzursuz olmaktansa fakir olup huzurlu olmanın kıymetini anlarlar.

Sihirli Ney doğruluk-dürüstlük, namuslu ve faziletli olmak gibi değerleri işler. Bu masalda namuslu ve dürüst olanların mutlaka mükâfatlarını alacakları anlatılır. Bir gün zavallı bir çoban neyini kaybeder ve buna çok müteessir olur. Önene yaşlı bir kadın kılığında bir peri çıkar . Onun niçin üzgün olduğunu sorar ve onu dener. Kaybettiği ney yerine altın şahane bir ney gösterir. Dürüstlükten taviz vermeyen çoban bu neyi kabul etmez. Bu durum karşısında peri bu neyi dürüstlüğü karşılında ona hediye eder. Bu ney onu her türlü beladan koruyacak ne isterse yapacaktır. Çoban bunu alır. Bir gün kibar bir delikanlı çobana altın ve elmaslarla dolu olan Akdağ’ı sorar ve ikisi yol arkadaşı olup Akdağ’a giderler. Buradaki korkunç ejderhayı çoban neyi ile öldürür. Oraya hapsedilmiş olan sultanı kurtarır. Kibar arkadaşı hazineleri alır, çoban ise kıza talip olur. Orada hapis olan şah kızı bu kahraman, dürüst ve faziletli çobanı eş olarak seçer ve şah ölünce eşini babasının yerine padişah yapar.

Darılmaca Yok adlı hikâyede kötülük edenin yaptıklarının yanına kalmayacağı, edenin bulacağı bu sebeple elden geldiğince iyilik yapılması gerektiği gibi kavramlar vurgulanır. Köse adlı kurnaz ve açıkgöz bir adam üç kardeşten ikisini saflıklarından faydalanarak hiç para vermeden yanında çalıştırır. Türlü eziyetler eder. Her ikisi de bu duruma bir ay ancak dayanabilirler. Köse haksız yere bu iki kardeşi kullanır. Sıra diğer üçüncü kardeşe gelir o Köse’den daha çetin ceviz çıkar ve aklını kullanarak hem kardeşlerinin öcünü alır hem de bu hasis adamı fena bir şekilde cezalandırır.

Kaplumbağa ile Tavşan adlı piyes de vazifelerimizi zamanında ve özenerek yapmamız gerektiği fikri üzerinde durulur. Ali bir tavşan gibi hızlı hareket eder ama hep bu acelesi yüzünden hata yapar. Kardeşi Aliye ise kaplumbağa gibi ağır ve düzgün işler yapar. Bu iki kardeş bu özellikleri yüzünden sürekli didişirler. Metnin sonunda Ali kardeşinin vazife bilincini kendisinden daha iyi taşıdığını anlar ve onun gibi olmaya çalışır.

Kıskançlığın Cezası adlı metnin ana fikri metinde şu cümlelerle verilmiştir: “ Hak, güneş balçıkla sıvanmaz. Kazma komşunun kuyusunu, düşersin içine.” Bu hikâyede padişahın çok sevdiği ve değer verdiği akıllı ve dürüst bir genci sarayda en yakın arkadaşı kıskanır ve ona bir iftira atar. Gözünün padişahın tacında olduğunu söyler ve ne yapar eder padişahı da buna inandırır. Padişah bu akıllı genci zehirlemek için bir bardak şerbet gönderir bu adam o şerbeti kıskanıp alır kendi içer ve ölür. Böylece aşırı kıskaç olmanın ve kötü kalpli olmanın cezasını çekmiş olur. Akıllı genç ise daha sonra padişahın emri üzerine, ölümünden sonra padişahın yerine geçer. böylece o da iyi ve dürüst olmasının mükâfatını alır.

Para İçin adlı metinde Amerika’ya giden bir Türk’ün orada çektiği sıkıntılar hikâye edilir ve metinden aldığımız şu son bölüm metnin vermek istediği mesajı bize iletir: “…Ermeni bana fenalık etmek isterken iyilik etti. İnsan aç kalmamak için – namussuzluk yapmamak şartıyla- ne iş olursa olsun yaparsa, hem aç kalmaz, hem de zengin olur.”

Amerika’ya giden Türk köylüsü oraya gittiğinin ilk zamanlarında beş parasız kalır ve tanıdığı tek kişi olan Kirkor adlı bir Ermeni’den yardım ister. Kirkor ona yardım edeceğini ama karşılığında yapması gereken fedakârlıklar olduğunu söyler. Ermeni Türk arkadaşının önce silahını alır sonra vereceği yardım için ondan kış günü kaplanlarla dolu bir ormandan ağaç kesip getirmesini ister. Türk köylüsü ormana gider ama kaplanların saldırısından kendini kurtaramaz. Bu saldırı esnasında güçlü ve kuvvetli bir delikanlı olduğu için hafif yaralanır ama kaplanları öldürmeyi de başarır. Türk köylüsü bu işin sonunda odun kesmeyi ve kaplan postu satmayı öğrenir ve bu işten çok para kazanır.

Hakiki Kibar adlı hikâyede kibir yüzünden ailesini beğenmeyen bir evladın hatasını anlayıp düzeltmesi anlatılır. Bu metinde üzerinde durulan değerler, büyüklenmemek, çalışmak ve helâl para kazanmaktır. Ailesini müsrifliği yüzünden zor duruma sokan bir evlat zaman olur ki ailesinin bu halini beğenmez. Onları tahkir eder. Küçük kardeşin namusuyla çalışması ve ailesini namerde muhtaç etmemek için emek vermesi onu duygulandır ve hatasını anlamasını sağlar.

İğne ve Toplu İğne adlı metin tasarruflu olmak ve değer bilmek gibi kavramları işler. Dikiş dikmek için durmadan iğnesini kaydeden bir kız sonuçta bir iğne diye düşen iğneyi bulmak çabasını göstermez. Bunu duyan komşuları bu düşüncenin yanlışlığını, bir iğne bile olsa onu imal etmenin ne kadar zahmet gerektirdiğini, bir iğnenin iki kişinin hayatını nasıl değiştirdiğini hikâye eder. Tasarrufun büyüğü küçüğü yoktur. İğnenin önemini anlamayan daha büyük şeylerin önemini hiç anlamaz. Burada anlatılan iki öykü şöyledir: Birincisinde iş arayan bir gence kimse iş vermek istemez. Bir gün yine bir yere başvurur. Yine reddedilir. Buradan çıkarken yerde bulduğu bir toplu iğneyi yakasına iliştirir. Bu davranışı onu izleyen iş sahibini çok etkiler ve tekrar çağırtarak onu işe alır. Sonunda işinin ehli çok çalışkan bir insan olur. İkincisinde ise iğnesini kaybettiği için üzülen bir genç kıza yoldan geçen bir dilenci bir iğne verir. Kız daha sonra bu dilenciye karşılık olarak bir kutu iğne verir. Dilenci bu iğneleri öyle güzel kullanır ki bir gün gelir tüccar olur ve çok para kazanır. Böylece bir iğne ile onun da hayatı değişir. Metne göre hayatta her şeyi önemsemelidir. Tasarruf azdan başlar ve giderek büyür.

Nadide’nin Tedbiri akıllıca davranıp pratik zekâsı ile işleri yoluna koyan küçük bir kızın hikâyesidir. Evvelce sarraflık yapan bir adam gözleri kör olunca dilenciliğe başlar. Nadide adlı bir kız da her zaman onun yanında bulunur. Dilenci bu işten kazandığı paraları saklaması için Nadide’ye verir. Kız bir duvarın kovuğuna bu paraları saklar. Ama para buradan çalınır. Nadide bu parayı çalanı tahmin eder ve bir oyunla adamın elinden paraları alır. İnsan aklını kullanarak her şeyin üstesinden gelebilir fikri bu metinde de desteklenmiş olur.

Karga İle Tilki adlı metin dikkatli olmak, her söze inanmamak gibi değerleri işler. Karganın biri ağzına bir peynir alıp onu yemek için bir dala konar. Bu peynire göz koyan kurnaz bir tilki birkaç iltifatla karganın koltuklarını kabartır ve bu sevinçle ötmeye başlayan karga ağzından peyniri düşürür. Karga saflığının cezası olarak aç kalır. Tilki ise kurnazlığının mükâfatı olan peyniri yer.

4.9.4. Evrensel Değerler

Tablo – 7.9. Mektepliler Âlemi Dergisinde Evrensel Değerleri İşleyen Tahkiyeli Metinler

Metin Adı Evrensel Değerler

Batmış Tahte’l Bahr Bilimi ve bilgini takdir etme

Kurt İle Köpek Hürriyetin önemi

Bu bölümde bilimin önemini ve hürriyetin önemini işleyen iki metin yer almıştır. Bu metinlerin tablosu aşağıda gösterilmiştir.

Tablo – 7.10. Mektepliler Âlemi Dergisinde Evrensel Değerlerin Tekrar Etme Sıklığı EVRENSEL DEĞERLER 1 2 3 4 5 6 Bilimin Önemi Hürriyetin Önemi __ __ __ __ 1 1

Yukarıdaki metinleri şöyle değerlendirebiliriz:

Batmış Tahte’l Bahr adlı hikâyede Karadeniz sahilinde oturan Temel Baba’nın oğlu batan denizaltına hava vermek için bir alet yapar. Ama babası bunun artık gelişen teknolojide yeri olmadığını söyler. Çünkü artık denizaltılar batmak tehlikesi geçirmemektedir. Çocuğunun boş hayallerle uğraştığını gören baba onu bu işten vazgeçmeye zorlar. Ama çocuk yaptığı icadın mühim bir şey olduğuna kalben inanır. Nitekim öyle de olur yakınlarında bir denizaltı batar ve bu denizaltıdaki sekiz kişiyi çocuğun icadı kurtarır. Böylece babası söylediklerine pişman olur. Bilimin ve teknolojinin insanın hayatını ne zaman nerede kolaylaştıracağı belli değildir. Çocuğa bu icadından dolayı Türkiye hükümetinden hem takdirname verilir hem de para yardımı yapılarak dirayet ve cesaretinden dolayı çocuk mükâfatlandırılmış olur.

Kurt ile Köpek şu değer üzerinde durur: “Esir olarak tokluktan ise hür olarak aç gezmek daha iyidir” Açlıktan kuvveti kesilen bir kurt karnı tok bir köpeğin yanından geçerken onun yemeğinin yanına getirilmesine özenir. Köpek bu yemeğin karşılığında bir evde beklediğini geceleri o evi hırsızlardan koruduğunu ama gündüzleri mutlaka bağlı olduğunu söyler. Kurt bunu duyunca haline şükreder ve şöyle der: “O halde ben açlığa razıyım. Bir lokma için hürriyetimi feda edemem.”

4.10. Türk Çocuğu Dergisi’ndeki Tahkiyeli Metinlerde İşlenen Kültürel